Ne olurdu hiç kurumasaydı yolumuzun üzerindeki sevgi ağaçları,
Her bahar erguvanlar açsaydı, el ele yürürken gözlerimizde,
Ne olurdu hep yağsaydı o Nisan yağmurları,
Umut damlaları ıslatsaydı saçlarımızı,
Özgürlüğü koklasaydık ıslanan topraktan doya doya
Ve huzur solusaydık gökyüzünün o sonsuz mavisinden.
Umut, özgürlük ve huzur da olsaydı sevgini yaşattığım o kutsal yerimde;
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
NE OLURDULARA VE KEŞKELERE DEVRETTİK ÖMRÜMÜZÜ,VUSLATLAR KALMADI BAŞKA BAHARI ,KEŞKELERLE ONLARDA TÜKENDİ,KAÇ DEFA BAHAR OLUR Kİ HAYATTA.ÇOK GÜZEL BİR SERZENİŞTİ,KUTLARIM ÜSTADI.YÜREĞİ DAİMA ATSIN.
Yine hoş bir sevgi sağınağıydı şiir dilinizde.Kutluyorum.
yüreğinize sağlık üstadım.. güzeldi
TEBRİKLER YÜREGİNİZE SAĞLIK KUTLARIM
Kaybettik Ellerimizi...
Ne olurdu hiç kurumasaydı yolumuzun üzerindeki sevgi ağaçları,
Her bahar erguvanlar açsaydı, el ele yürürken gözlerimizde,
Ne olurdu hep yağsaydı o Nisan yağmurları,
Umut damlaları ıslatsaydı saçlarımızı,
Özgürlüğü koklasaydık ıslanan topraktan doya doya
Ve huzur solusaydık gökyüzünün o sonsuz mavisinden.
Umut, özgürlük ve huzur da olsaydı sevgini yaşattığım o kutsal yerimde;
Ne olurdu, ellerin yine sıcak kalsaydı ellerimde..
Palette renkler karışmış, fırça yolunu şaşırmış, tablo perişan.
O ağlayan kadının gözyaşları neden kırmızı?
Ya ağaca asılmış adam? Kendi yüreğini mi ilmiklemiş boynuna?
Ağaçların ardına sinmiş o çirkin şey, yoksa şeytan mı?
Güneş hiç simsiyah olur mu, delirmiş mi bu ressam?
Gözlerimiz mi yanlış görüyor, yoksa üşüyen ellerimizde mi günah?
Keşke, ellerin yine sıcak olsaydı ellerimde...Âhh...
Bir masa, üzerinde iki çay bardağı, şiirler dökülmüş, masa ıslak,
Bir yanda bir kadın, seven, fakat sevilmeyi beceremiyen,
Karşısında bir adam; gözlerini kaybetmiş kadının gözlerinde,
Elleri değiyor birbirine, bir napoliten şarkı sesi geliyor derinden
Ve son sevgi kırıntıları dökülürken ısınan ellerinden,
Bir ümitle kalkıyorlar yerlerinden,
O sevgi kırıntılarını toplayıp
Elele gidecekler...Heyhat! Elleri kayıp...
Ünal Beşkese
üstadım;
gelecek günlerde keşke dememek için bu günü iyi yaşamak gerekir..çok güzeldi çalışmanız.
duygu yüklü yüreğinizin sesi olan bu güzel çalışmanızı beğenerek okudum..
kutlarım saygın kaleminizi ve sevgi dolu yüreğinizi..tam puan 10..akçaydan selam ve saygılarımla...ibrahim yılmaz
kutluyorum güçlü sesi..
namık cem
kaçırdığımız düşlere keşkeleri bağladık şimdi yağlı bir urganla.....
güzel ve hüzünlü satırlar.
müzeyyen başkır
ah şu keşkeler...
şiir muhteşemdi can dost...
Karşısında bir adam; gözlerini
kaybetmiş kadının gözlerinde,
Üstad;
Bu gidişle bende aklımı
sizin şiirlerde kaybedeceğim.
Gerçekten mükemmel buluşlar var,
benim mahdum da şair, 700-800
cıvarında şiirileri var sizin gibi ustalara
'LAF EBESİ DİYOR' bana göre 'SÖZ
CAMBAZI' denebilir.TEBRİKLER efendim.
Muhabbetle selamlarım..
****************************************************
Kırıntılar toplandı şimdi ellerinde,
Ama bakarım elleri yok yerlerinde.
*****************************************
Ne olurdu hiç kurumasaydı yolumuzun üzerindeki sevgi ağaçları,
Her bahar erguvanlar açsaydı elele yürürken gözlerimizde,
Ne olurdu hep yağsaydı o Nisan yağmurları,
Umut damlaları ıslatsaydı saçlarımızı,
Özgürlüğü koklasaydık ıslanan topraktan doya doya
Ve huzur solusaydık gökyüzünün o sonsuz mavisinden.
Umut,özgürlük ve huzur da olsaydı sevgini yaşattığım o kutsal yerimde;
Ne olurdu, ellerin yine sıcak kalsaydı ellerimde..
Böylesi yüce bir sevginin,hüzünlü bitmesi acı tabii :(
Ama siz hüznü ve acıyı bile öyle zarif,öyle naif işliyorsunuz ki dizelerinizde,
çok güzel olmuş üstad diyoruz doğal olarak...
Oysa sonu hüsranla biten bir aşk öyküsünün nesi güzel olabilir ki?
Ben ce yine de bitmemiş bir şeyler var bu öyküde sevgili Beşkese,satır aralarından onu sezdim....
Her şey güzel yüreğinizce olsun,aşk dolu yüreğinizi kimseler incitmesin.
Siz her şeyin en güzeline layık,asil bir beyefendisiniz.
Gül yüreğinizden öpüyorum.
Sevgi ve saygılarımla efendim...
Tam puanım panonuzda
+antolojim tabiiki...
Bu şiir ile ilgili 135 tane yorum bulunmakta