21 Ağustos 2010 – Şemdinli / Hakkâri
‘Haber: Teröristlerle güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada Jandarma Uzman Onbaşı Emrah Yalım şehit oldu. Çıkan çatışmada 4 pkk lı ölü ele geçirildi.’
Leşler Şemdinli devlet hastanesi morgunda olduğundan çıkması muhtemel toplumsal olaylara müdahale etmek maksadıyla takviye kuvvet olarak Hakkari merkezden Şemdinli ilçesine geldik. Öyle ya. Vatana ihanet ederken öldürülen bir piçin cesedi insan hakları gerekçesiyle dağda bırakılamıyor. Oysa bayrağı için canını veren bir şehit için ne kadar hassasiyetleşmişiz, şaşırıyorum.
Şaşırıyorum… Çünkü magazin haberlerine saatler ayıran bir tv kanalında sadece bir dakika yer bulmasına.
Şaşırıyorum… Sadece birkaç gün geçince aklımızda hiçbir şey kalmayarak rutin yaşamamıza devam edebilmemize…
Ve şaşırıyorum… Provoke olur gerekçesiyle, şehidin memleketim dediği, canını verdiği yerde devlet merasimi yapılmayıp al bayrağa sarılıp memleketine gönderilmesine…
Şaşıyorum ve de şaşırarak yaşamaya devam ediyorum.
Evet… Bir can daha gitti… Ne giden ilk can, ne de son olacak bu vatan uğruna. Her ne kadar yüreğimiz buruk olsa da 4 leşin de sevincini hissediyordum içimde.
O gün gereken önlemleri almıştık ilçede. Esnaflar kepenk kapatmış ilçe merkezinde küçük çaplı olaylar oluyordu. Yer yer müdahale edip şubeye dinlenmeye çekiliyorduk.
Nitekim o günde akşam oldu. Bir gün daha geçmişti. Tıpkı her gün ömürden bir günün gittiği gibi. Tek fark Emrah Uzman artık sevenlerinin yanında yoktu. O ölmemişti. Bunu biliyordum. Zira cenabı Hak Kitabında ‘Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyiniz. Onlar diridirler. Fakat siz bunu anlayamaz, idrak edemezsiniz.’ (Bakara – 154) buyuruyordu. Ama ayrılıştı bu. Soğuk geliyordu insana. Ve iliklerime kadar da üşütüyordu.
İstirahata çekilmek üzere Askeriyenin yatakhanesine geçtik. Geceyi burada geçirecek ertesi gün kaldığımız yerden devam edecektik olaylara ve müdahalelere…
Herkes bir yatağa geçmişti. Yatakhanenin ortalarında müsait bir yatağada ben geçtim. İşte film burada kopmuştu. Hayatımın sonuna kadar unutamayacağım anı bu andı. Beni sabahlara kadar gözyaşlarına mahkum edecek ranzaydı bu. Sırtıma çivi batırırcasına acıtan yatak olacaktı bu süngerden yatak.
Bizimle ilgilelen asker yaklaştı yanıma. Gözleri dolu doluydu. Abi dedi titrek sesiyle.
‘Emrah Uzmanımız Dün gece bu yatakta yatıyordu’
İsa ErkolKayıt Tarihi : 30.7.2011 18:38:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Amin...
TÜM YORUMLAR (6)