'a GÖÇMEN ÇOCUKLAR Şiiri - Ünal Beşkese

Ünal Beşkese
1008

ŞİİR


62

TAKİPÇİ

'a GÖÇMEN ÇOCUKLAR

GÖÇMEN ÇOCUKLAR

Başı önüne düşmüş, kirlenmiş minik yüzü,
Küçücük omuzları zor taşıyor bu başı,
Sevgiyle okşanmaya, nasıl da hasret o baş,
Korku ile gizlemiş gözlerindeki yaşı.

Evi oyuncakları, okulu, arkadaşlar,
Hepsi hoş bir rüyaymış, şimdi kâbus görüyor,
Nasıl da muhtaç şimdi, bir tas sıcak çorbaya...
Bu soğukta üşürken elleri ve yüreği
Sarılmış sırtındaki yırtık pırtık urbaya...

Ana, baba özlemi ve memleket hasreti
Ağzından çıkamayan o sessiz sözlerinde,
Göçmen kuşlar uçuyor mahzun bakışlarında
Ve bir damla yaş parlar o siyah gözlerinde...

Verin, varlığınızın ucuz bir sadakası
Sevmenizden vazgeçtim, bir bakışlık merhamet,
Aşağılayarak bakıp, daha fazla ezmeyin,
Kaderi üzmüş zaten, daha fazla üzmeyin...

'Boğulsunlar, ölsünler, tek, bize gelmesinler'
Bunu diyen Avrupa, Merkel adlı bir madam,
Ve hâlâ konuşmuyor Vatikan'daki adam...
Hani, nerde kilise, nerde sizin haçınız
Yumuşak minderlerde gömülüyken kıçınız
Umurunuzda mıdır, boğulanlar, donanlar
İnsanca düşünenler, varsa, yüzde kaçınız?

Ey, batının duyguyu yitirmiş robotları,
Rahatınız kaçmasın, bu mudur niyetiniz?
Varsın karnı aç ölsün, size değmesin, yeter...
Yerin dibine batsın, bu utanç veren niyet,
İstenen çocuk canı, rahatınıza diyet,
Ey tek dişli canavar, ey, çökmüş medeniyet....

Egenin sularında çok Aylan bebekler var,
Dibe çöküp kurumuş, açamamış goncalar...
Ve onlardan geriye kalmış zavallı çocuk,
Sen, doymayan hırsların, savaşın kurbanısın.
Üzül, ama utanma bu perişan halinden,
Sen yazmadın kaderi, ko, yazanlar utansın,
Sana sırtını dönen insaniyet utansın,
Bu ruhsuz ve kokuşmuş medeniyet utansın...

Ey, esmer tenli çocuk, mutlak yaşamalısın,
İntikam için değil, ilkeler için yaşa,
Dünyanın mel'âneti sırtına yüklenmişken,
Zor ama, ayakta kal, kendin ve ülken için
Erdemli ol, bu senin yolundaki tek çıkış,
Benim verebildiğim, yalnız bu sıcak bakış...

Ünal Beşkese

Ünal Beşkese
Kayıt Tarihi : 9.3.2017 17:49:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mine Kul
    Mine Kul

    Bütün olanlar bir film şeridi gibi gözlemin önünden geçti, Aylan bebeği ve onun gibi nicelerini unutmak ne mümkün, Allah masum kullarına bu zulmu reva gören kim varsa bu alemde de versin cezasını, haklı sözlerinize duyarlı yüreğinize sağlık, canı gönülden kutlarım saygılar...

    Cevap Yaz
  • Filiz Kalkışım Çolak
    Filiz Kalkışım Çolak

    Ve susar kelam !

    sessizce yüreğini yüreğinize bırakarak!...

    Dalgalarda Bebek Çığlıkları




    güvercinler iltica sığ denizin üzerinde
    tütün istifi gibi
    sağa sola yalpalayan bozuk bir motor
    kapkara yarınlara açılan ölüm ummanı
    çaresiz bakışlarda üşüyor insanlığın namı

    ağırlaştıkça motorun hacmi
    köpürüyor ufku karanlık suların

    kesiliyor bir bir mülteci bebeklerin çığlıkları
    analar babalar! Can havlinde
    çoktan dibe demir atmış kundaklar

    kan kusuyor kıyıya mülteci dalgaları
    kefensiz ölü püskürüyor fıskiyeler semalara

    için için kanıyor şavkında
    güvercinlerin kanatları

    bebekler hiç susmuyor gecelerin ayazında
    çehreme kan sızıyor
    yaralı semaların yarılan sinesinden

    hıçkırık kusuyorlar yakamozlarımın koynuna
    çalkalanıyor ruhum imdatlarda çaresizlik
    canım lime lime insanlık utancında

    utanıyorum insan oluşumdan
    yoksulluk mudur yarabbi
    çaresizlik mi yoksa
    ölümün nefesinde

    vatansız topraksız yersiz yurtsuz aşsız
    kimin ki bu dünya
    niye bu adaletsizlik Allah'ım
    onlarda insan değil mi
    senin kulun değil mi onlarda

    nasıl bir cellâtın ellerinde
    bu garip gönüllerin dizgini
    göğsünde taş mı var Allah'ım onların
    sızlamaz mı kanamaz mı taş kesen yürekleri

    neden utanmıyor insanlık Allah'ım
    düşünde insan haklarının neden

    arsızlığında sırıtıyorlar hayasızca
    kana doymuyor nefisleri

    içtikleri kadehlerden
    şerefe diye kan sızıyor kuduz sakallarından

    yine kan gölü
    Ege,Akdeniz,Karadeniz
    sancılı sabahların dalgalarından

    bir yoksul biberon vuruyor kıyıya
    yakamoz kefensizleri kanıyor
    ak sütümde
    gözlerimden alın en koyusu süzülüyor
    avuçlarımdaki biberona
    ölü kusuyor sabahlar hıçkırık kusuyor

    denizler ölü fışkırıyor yarınlarıma
    bir körpe beden daha düşüyor
    analığımın kucağına

    yarınlarıma düşüyor iki yana düşmüş
    minicik elleri

    nefesi sonsuzluğun ağırlaşan ufkunda
    mavi deryalarda kanat çırpıyorlar
    ahrazlarımın kefensizleri

    mülteci sonsuzluğun ölüme açılan yarınlarında
    analar babalar çocuklar

    sol yanıma kan akıyor
    şafağın sızısına açılan gözlerimden

    bir bir infazda pıhtılaşıyor
    soluğumda boğulan imdatlarım

    kollarıma düşmüş yavruların
    solgun suskun masumiyetine

    hiç dinmiyor ruhumun çığlıklarında
    o ağlamaları bebeklerin

    beni mülteci bir kefene sarıp
    çekiyor ta diplere....
    30.06.2015



    Filiz Kalkışım Çolak



    Cevap Yaz
  • Mesut Bayram Özbek
    Mesut Bayram Özbek

    Savaş maduru çocukların dramını çok güzel anlatmışsınız kaleminize sağlık
    Mesut Özbek

    Cevap Yaz
  • İsmail Kızılay
    İsmail Kızılay

    Evi oyuncakları, okulu, arkadaşlar,
    Hepsi hoş bir rüyaymış, şimdi kâbus görüyor,
    Nasıl da muhtaç şimdi, bir tas sıcak çorbaya...
    Bu soğukta üşürken elleri ve yüreği
    Sarılmış sırtındaki yırtık pırtık urbaya...


    ATEŞ DÜŞDÜĞÜ YERİ YAKIYOR MAALESEF,KAHROLSUN EMPERYALİZM VE ONUN İŞBİRLİKÇİLERİ.KUTARIM SİZİ YURTSEVER DOSTUM.yuvasız kuş

    Cevap Yaz
  • Bedri Tahir Adaklı
    Bedri Tahir Adaklı

    Kafirlerin şe'nindendir ki küçük menfaatleri uğruna
    büyük zararlar verebiliyorlar, ama ehl-i kitap olanlar
    arasında çok çok insaflı olanları vardır ki hayran olursunuz
    onlar mâsumlar için canlarını feda edebilmektedirler
    .
    Çok dikkat çeken ifadelere rastladım üstadım, insanın
    içi yanıyor.
    Bediüzzaman’a göre fetret döneminde kalmış ve kendisine İslâm dâveti ulaşmamış kimseler ehl-i necat oldukları gibi, kâfirlerin çocukları da ehl-i necattırlar. Keza savaş rüzgârları arasında Avrupa’da ve Rusya’da telef olan çocuklarla ilgili olarak Bediüzzaman diyor ki: “O musîbet-i semaviyeden ve beşerin zalim kısmının cinayetinin neticesi olarak gelen felâketten vefat eden ve perişan olanlar eğer on beş yaşına kadar olanlar ise, ne dinde olursa olsun, şehit hükmündedir.
    Bakın şehit hükmündedir diyor.
    Saadet-i ebediyeden en çok lezzet alanlardır.
    Üstadım var olunuz o güzel kalbinize sağlık
    Saygıyla selam ederim.
    TEBRİKLER

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (19)

Ünal Beşkese