DİNDE ÖZ VE KABUK İLİŞKİSİ
DİN yalnızca şekilden ibaret değildir. Şekilde Müslüman olmak yeterli değildir, bazen de dinin ruhuna taban tabana zıt bir durumdur. Münafık da şekilde Müslümandır; fasık da. Üçü arasında belirgin farklar vardır. Münafık şekilde Müslüman ancak özde kafirdir. Fasık ise günahlarla dolu Müslüman. Gerçek Müslüman sözü özü bir insanı kamil olma yolunda nefsiyle savaşan kişidir.
Bu tanımlamaya göre Esed de Müslümandır, İşid lideri El-Bağdadi de. El-Nusra da Müslüman örgüttür, özgür Suriye Ordusu da. Kadirov da Müslümandır Cevher Dudayev de. İslam’ın adını kötüye çıkaranlar, İslamofobiye sebep olanlar da Müslümandır, bu anlayışı yıkmaya çalışanlar da. El-Kaide de Müslümandır Taliban da. Karzai de Müslümandır Usame Bin Ladin de.
Bu kişiler arasındaki fark öz ve kabuk ilişkisindedir. Abdullah İbn-i Sebe de Müslüman olduğunu ilan ediyordu, ama Peygamberin eylemleri aleyhinde elinden geleni ardına koymuyordu. Kuzman da Müslümandı ama İslam için değil Medine’deki hurmalıkları için savaşıyordu.
İşte Müslümanlar olarak bu iç-dış, zarf-mazruf, öz-kabuk ilişkisini iyi ayarlamak zorundayız. Söz de değil özde Müslüman olmak kendini sürekli kontrol etmek, eleştirmek ve kınamakla mümkündür. Bu doğruyu sürekli elde etme çabası öyle pek kolay başarılacak bir şey de değildir. Hele hele günümüz dünyasında, herkesin nefsini putlaştırdığı, eğozimanın şaha kalktığı dünyada.
Bu dünya kapitalizmin sürekli tüketme kültürün pompaladığı dünyadır ve sürekli tüketme ahlakı insanı azgınlaştırma, yoldan çıkarma, nefsi istek ve arzularını şaha kaldırma yarışının yapıldığı yer olmaktan başka bir fonksiyonu kalmayan mekandır. Ahiret duygusunun ötelendiği, unutturulduğu, yok sayıldığı, bu alanda inananla inanmayanın adeta yenileştiği düşünülürse durumun ne kadar vahim olduğu anlaşılabilir.
Adettendir,seven vurulur
Sevilenindir gurur
Sevgi dolu dizgin
Sevgi içten
Sevgi savunmasız