hiç gün ışığı değmeyen kuytularıma çekilmiştim..kırgınlığımı örtülediğim cam duvarlarım,sevincimi ötelediğim yabansız baharlarım vardı derinlerimde..
''bi daha güneş doğmayacak'' dedim..kardelenlerimin etekleri tutuştu..telaşlarım bitti..kabullenişlerim serildi hücre çeperlerime..duvarlarıma kırlangıç resimleri yaptım herşeye rağmen.
paldır küldür düşmüştüm hayatın çatısından..kalbimin bütün kemikleri kırılmıştı.. ''hiç incinmemiş'' rolü kestim..burnumu ve kuyruğumu sepeledim acıyanlarımın üstüne..umut ''unut'' komutuna yutulmuştu.hayat tuzlayıp çatır çatır yiyordu bütün eriklerimi..kayalıkların içinde kaybolmuştum..
sonra sen geldin sessiiiz sedasız..içimdeki tohumlar ayaklandı.her bi sözün yara bandı..her dokunuşun tentürdiyot..tenime değen her bir nefesin sargı bezi..Tanrı zaman zaman ödüllendirirmiş kırık kalpleri..bu oydu galiba.gözlerimle buluşan her tebessümün kurdelasız hediye paketi..gülümsediğinde içtenlikle kaybolan mavilerin tanrının bana sunduğu en yüklü bahşişti..
 
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta