EĞİTİMDE ÖDÜL CEZA DENGESİ
Geçmiş eğitim kurumlarında dayak iyi bir eğitim yolu olarak görülüyordu. Oysa Hz. Peygamberin sisteminde dayağa yer yoktu. Eğitimi özendirmeyen, bunu beceremeyen, bu konuda kafa yormayan düzenlerde dayak en kolay başvurulan eğitim vasıtası ceza aracı olarak görülmüştür.
Osmanlıda amin alaylarının yerin ve önemini bilmeyen nesilleriz biz. Şimdi biz o güne dair yazılan anılarda görebiliyoruz. Yahya kemal bu konuda bize epey bilgi aktarıyor. Bu anlatılanları gördükçe eğitimin felsefesinin bugünkünden tamamen farklı olduğunu anlıyoruz. Eğitime ilk başlayan çocuğa yapılan bu merasim onu eğitimin aşk neferi yapmakta, bu merasimle başlayan öğrenim tam bir aşk ve şevkle yapılmakta, ömür boyu zevk alınan bir meşgale haline getirilmektedir.
Oysa bu gün eğitime başlayan çocuk evden ayrılmanın acısıyla, soğuk okul koridorlarında hapishaneye tıkılmakta, alınan bu ilk intiba ömür boyu onu kovalamaktadır. O halde yapılması gereken nedir? Eğitime başlayışı bir şenlik havasıyla özel bir merasim içinde yapmak, onu bir şenliğe dönüştürmektir.
Bu ilk olumlu intibaının bir ömür sürmesi sağlanacak, eğitim sıkıcı, nefret edilen bir eylem değil, zevk alınan bir hobi haline gelmekteydi. Bu öğrenciyi eğitimin nesnesi değil, öznesi haline getirmekte, öğrenciye nesne değil birey muamelesini öngörmektedir.
Ayrıca eğitimi kitlesel değil bireysel hale getirmek zorunludur. Kitlesel eğitim insan bireyini yok etmekte, farklılıkları inkar etmekte, kişi benliğini ve yeteneklerini yok saymaktadırlar. Bir sınıfa tıkılan öğrenci kesimi Pavlov’un köpekleri gibi öğrenmeye mecbur kılınmakta, zevksiz ve renksiz, sıkıcı ve azap haline gelen eğitim baştan yararsız hale gelmekte, amacından sapmakta, tam aksi bir istikamete dönmektedir.
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta