YENİ HAÇLI SAVAŞLARI
Haçlı savaşları Hristiyan dünyanın İslam’dan öç alma savaşlarıdır. Top yekûn batı karşı koyamadığı bu dine savaş açmak istemiş, onu top yekûn imha hareketi başlatmış ama bir türlü buna muvaffak olamamıştır.
Ancak yeni Roma adını verdiğimiz batı dünyası bu davasından hiçbir zaman vazgeçmemiş, her fırsatta bu davayı çeşitli argümanlarla yürürlüğe koymaktan asla imtina etmemiştir. İslam’ın yayılışını durduramayan yeni Roma onu değişik zamanlarda değişik yerlerde adeta düelloya davet etmiş, her defasında yenik çıktığı düelloyu sürdürmekten vaz geçmemiştir.
İlahi dinleri sapkınlığa uğratan Paganist Roma İslam için de aynı planı yapmış, buna muvaffak olamayınca onu yok etmeyi seçmiştir. İşte Haçlı Seferlerinin anlamı budur. Her biri bu yeni Roma için bir yenilgi olsa da o asla bu amacından bir kıl sapmamıştır. Her vesileyle değişik şekil ve biçimlerle bu savaşı yenilemekte inat etmiştir. Bu tarihi kini din bilmiş olan Yeni Roma bu amacını değişik biçimlerde de olsa yürürlüğe koymaktan asla vaz geçmemiştir.
Bu gün İslam coğrafyasının her yerinde yapılan tam da budur. İlam coğrafyasını ateş çemberine çeviren Yeni Roma’dır ve bu yaptığı Haçlı Seferidir. Bunu zaman zaman kendileri de ifade etmekte, İslam dünyası işin farkına varmasın diye söylediklerini kısa bir zaman sonra yalanlamaktadırlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta