PKK, IŞİD VE
Terör örgütleri PKK, IŞİD, DHKPC; Her ne adla olursa osun bir takım sosyal ve siyasal olaylardan kaynaklanmaktadır. Bu sosyal ve siyasal olaylar öyle bir noktaya gelmektedir ki maşeri vicdan illegal oluşumlara yol açmakta, legal yollarla elde edilemeyen istekler, engellenen insan hakları ve engellenemeyen zulüm bu oluşumlara yol açmaktadır.
Geçmişte Türkiye’de, daha yakın zamanda Suriye’de ve şimdi de Irak’ta olup bitenler bundan ibarettir. Osmanlı bakiyesi Türk devleti kurulurken Kürt unsuru hiçe sayılmış, ana dili yasaklanmış, ana dilde eğitim yapması engellenmiş, varlığı kabul edilmemiş, sürekli aşağılanmıştır. Suriye’de yapılansa bundan aşağı değildir. Sünni nüfus Nusayri azınlığın despotizmine kurban edilmiş, Kürt nüfus ise hepten yok sayılmıştır. Her iki grup da her türlü insan haklarından mahrum edilmiştir. Irak Saddam diktatörlüğünde yaşatılmış, orada da Kürt ve Şii tebaa yok sayılmıştır.
Davutoğlu’nun deyimiyle Türkiye’de CHP, Suriye’de Esad ve Irak’ta Saddam Baasçılığı hükümferma olmuştur. Bu Baas zihniyeti bu üç bölgede de derin yaralar açmış, ırklar arasında derin uçurumlara sebep olmuştur. Gerek inanç hürriyeti, gerek insan hakları ve en tabii hayat hakkı hiçe sayılmıştır.
Şimdi gelişen olaylar bu derin travmanın sonucudur. Türkiye’de PKK, Suriye’de El-Nusra ve Özgür Suriye Ordusu, Irak’ı da tehdit eden ise IŞID hareketi tüm bu yaşananların tabii eseridir. Bu yazdıklarımızdan PKK ile Özgür Suriye Ordusunu aynı saydığımız sonucuna varmasın. Bizim yaptığımız bir sosyolojik tahlildir.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta