MÜNAFIKLAR VE İSLAM DÜŞMANLIĞI
Adem as ile başlayan dünya macerası adalet ve zulüm terazisinde bir aşağı bir yukarı gidip gelmekte. Şeytanın Havva''yı kandırması Allah adına olmuştu. Adem ve Havva bütün saflığıyla bu Allah adına aldattığı o günden beri en vahim aldatma Allah adına yapılanlar olmuştur.
Onun içindir ki şer güçler inananları hep bu yöntemle kandırmış, hala da aynı yöntemi kullanarak aldatmaya devam etmektedir. İlk aldatmadan bu yana hak din mensupları en büyük darbeyi bu yoldan yemişlerdir. Şairin dediği gibi ‘Batıl hemişe batıl olur amma müşkül budur ki suret-i haktan zuhur eder''.
İşte bu gün bir defa daha bu çeşit aldatmayla karşı karşıyayız. İlk gün olduğu gibi tarihin her devresinde bu tip aldatmalar görülmüş, hala da görülmeye devam etmekte. Yahudi asıllı dönme münafık Abdullah İbn-i Seb''e''nin sureta Müslüman görünerek yaptığı fitneler İslam dünyasında derin yaralar açmış, asırla süren Şia belasının Müslümanların başına musallat etmiştir.
Önce Hz. Osman''a Mervan oğullarını işbaşına getirmekle suçlamış, sonra da bu suçlamayla isyan hareketi başlatmış, Medine gençlerini tahrik ederek Halife''nin katline yol açmıştı. Ardından Hilafete gelen Hz. Ali ‘ye karşı ardı arkası gelmeyen fitneler başlamış, önce Cemel Vakası sonra Sıffin savaşı ve Hariciler fitnesi hep bu Allah adına aldatma yoluyla yapılmıştır.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta