02.06.15
Dün bir silindir gibi geçti üzerimden. Bir gün önce watsaptan herkese oruç tutmayı salık verince ben de oruca niyet ettim. Niyet ettim etmesine ya sahura kalkmamış, bir akşam evvel sütkardeşimin evinde akraba toplantısında yediğim ağır yemeği hazmedememiş – babamın deyimiyle- suyunu verememiştim.
Erkenden provaya çağırılmam benim boş günümü tutmuştu. Yıkandım, takım elbisemi giyindim. Bu yıl öğretmenler günü dışında takmadığım kravatımı taktım. Kravatım okul aile birliğini öğretmenler günü hediyesiydi. Koyu takım elbisenin üstüne kırmızı siyah şeritliydi.
Kente gittiğimde hava sıcaktı. Az kalsın bayılacaktım. Bir markete girdim. Su alacaktım fenalaşırsam orucumu bozarım diye niyetlendim. Yiyecek malzemesi aldım. Cami avlusuna gittim. Bu tarihi caminin avlusu serindi. Beni kendime getiren klima sistemi vardı burada. Gazetemi okudum. Namazı kılıp acele salona doğru yola çıktım. Güzel bir rüzgar çıkmıştı. Mimar Sinan köprüsünden karşıya geçerken oldukça serinledim.
Salona elinde naylon poşetlerle girdim. İkram edilen lokumları iftariyelik olarak torbaya indirdim. Provalar başlamıştı. 2. Sırada bir yerde oturdum. Telefonumun şarjı bitmişti. Şarj cihazını cebimden çıkararak prize taktım.
Enfes bir müzik çalışması vardı. Koro, solo ve düetle mükemmel bir provaydı. Ben bu provanın neresindeydim merak ediyordum. Hoca Hanım beni görmüş müydü? Bir ara o da neden sonra beni hatırladı. Prova için sahneye gelmemi istedi ama sonra unuttu. Öğrencilerin provasına devam etti.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta