* Tarihten Bir Kıssa *
Vaktiyle Hazreti Musa, Hızır ile beraber (A.S.)
Çok yorgun, aç ve susuz bir diyara geldiler.
Uzun süren yolculuk, onları pek yormuştu
Açlık, ikisinin de başlarına vurmuştu.
Konmuştu ahalinin, başına devlet kuşu
Hem bir tane de değil, iki taneydi bu.
İki yüce peygamber, ahaliye geldiler
“Yorgun ve açız” deyip, yiyecek istediler.
Ne yazık! Bu nimetin bilmeyip değerini
Aç bıraktılar Allah’ın sevgililerini.
Bir dilim ekmek olsun, vermediler onlara
Kimse dönüp bakmadı, bu garip yolculara.
Asıl garip ahaliydi, garip değil yolcular
Çünkü hakikatlerden, değillerdi haberdar.
Geçiyordu yüz yıllar, akıp gitmişti zaman
Doğdu İslam Güneşi Hıra Dağı ufkundan.
Bu güneş ki aydınlattı, az zamanda her yeri
Nur-u Kur’an diriltti, ölmüş olan kalpleri.
Bu güneşin ziyası, yayıldı dalga dalga
Beşeriyet bu nurun, etrafında bir halka.
İslam Güneşi doğunca, bütün ihtişamiyle
Onlar da şereflendi, Şeref-i İslam ile.
Hepsi de pırıl pırıl, hidayete erdiler
Ve nihayet! Kur’an’da, şu ayeti gördüler.
“Hazreti Musa ve Hızır, yiyecek istediler
Kaçındılar; Onları, misafir etmediler”.
Dediler ki; Bu yergiye, bir çare arayalım
Bir dilim ekmek değil, bin misliyle varalım.
Kurtaralım ecdadı, HAKK’ın kötülemesinden
Zaten ibaret değil mi, bir harf değişmesinden. (1)
Ve hemen bin misliyle, halife’ye gidelim
Bu levmi (2) sildirerek, bir telafi edelim.
Yüz deveye mücevher ve altın yüklediler
Hilafet makamına gelerek beklediler.
Nihayet hep birlikte alındılar huzura
Dertlerini arz’etmeye gelmişti şimdi sıra.
Hazreti Ali onları, dinleyerek vakarla (R.A.)
En sonunda okşadı, hepsini Zülfikâr’la.
Ata sözleri meğer, ne de doğru sözlermiş
“Zamansız öten horozun, başını keserlermiş”.
Bu zamansız hareket, hiç etmemişti para
Ancak; Sebep olmuştu, onlar için zarara.
Onun için ki; Hizmet, anında olmalıdır
Meşhur ata sözüdür, “Taş yerinde ağırdır”.
Bir hizmetin kıymeti, zamanıyla ölçülür
Yapıldığı ana göre, ona değer biçilir.
Uyanalım! Bu zaman; Bir dilim ekmek devridir
Ve yapılan her hizmet, dün’ün binde biridir.
Dün “bir”i esirgeyen, verse yüz binlerini
Şüphesiz yine ‘bir’in, tutmayacaktır yerini.
Bilelim! Bu yol bize asla, muhtaç değildir
Biz hizmet etmez isek, hizmet edenler gelir..
7 Ekim 1979
K a r s
* * *
(1) Kehf Suresi, Ayet 77’de ki (Feebev) kelimesi yerine; (be) harfi’nin altta bulunan noktası üste çıkarılıp, yanına bir nokta daha ilave edilirse (Feetev) olup bu takdirde “Onları misafir etmek için yarış ettiler” manasına geleceğinden böyle bir talepte bulunmuşlardır. Ruh’ul-beyan Tefsiri Cilt 5, Sahife 282’de harf değişikliği için müracaatın bizzat Rasülullah’ (S.A.V.) a yapıldığı ve efendimiz tarafından reddedildiği yazılıdır. Yine aynı tefsirde adı geçen beldenin Antakya olduğu belirtilmektedir.
(2) Levm: Kötüleme, kınama.
Mehmed İhsan UsluKayıt Tarihi : 6.9.2009 18:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bilelim! Bu yol bize asla, muhtaç değildir
Biz hizmet etmez isek, hizmet edenler gelir..
Tebrikler Mehmet bey kaleminiz ver olsun
Şüphesiz yine ‘bir’in, tutmayacaktır yerini.
Bilelim! Bu yol bize asla, muhtaç değildir
Biz hizmet etmez isek, hizmet edenler gelir..
Üstadım güzel yüreğinize bin sağlık.Sizi okurken huzur buluyorum.Saygılar sunuyorum...
TEBRİKLER ÜSTADIM!
ŞİİRE VE KELİMEYE HAKİMİYETİNİZİN YANI SIRA
İLMÎ KARİYERİNİZİ DE ORTAYA KOYAN MUHTEŞEM BİR ESER OKUDUM.
TAM PUANLA SELAMLIYOR, ÖZEL LİSTEME ALIYORUM.
KALEMİNİZ SUSMASIN.
SAYGILARIMLA.
TÜM YORUMLAR (48)