8 MART ŞİİRLERİ

8 MART ŞİİRLERİ

Kemal Çakır

Beni kaybettiğimde kayboldum ben
Ne ben varım artık, ne bende ben.
Benim bu halime içinden gülen
Asla ben değilim, o bendeki ben.

Mart 2002
..

Devamını Oku
Hüseyin Avdic

11 Eylül'ün Sonucu

El-Kaide vurdu Eylül'de ikiz kuleleri.
Kulelerin altinda kaldi Islâm ülkeleri!

Berlin, 20 Mart 2006.
..

Devamını Oku
Rıza Aslan

bu mudur yaşam?
hayata küsmek midir bu?
hayatın bundan haberi ol (a) madan

13 Mart 2006
Mersin
..

Devamını Oku
Furkan Selçuk Soylu

Şayet bizde olcaksa, Hak'tan yana seferin
Mayası Osmanlı'dan gelmedir her neferin

Mart/2017
..

Devamını Oku
Timur İlikan

Bende bu sevdâ var iken, sen yine mestâne gönül
Aşkla dolup anbean oldun bana dostâne gönül
Loş geceler aydın olur, hep yüreğim neş'e bulur
Gökteki mehtaptır o cânan ki ne şâhâne gönül

(Müf te i lün / Müf te i lün / Müf te i lün / Müf te i lün)

..

Devamını Oku
Hamit Pala

Adın gibi güzeldin, cana candın
Pervane olup aşk oduna yandın
Uykudaymış gibi cennet kokardın
Hakkın sevgilisi şimdi Muhammed!

14 Mart 2012 - Gebze
..

Devamını Oku
Kağan İşçen

kalbim yüzyıllık çalgı
mart karları zamansız sevda
onüçüncü ayda elli üçüncü hafta üçyüzaltmışaltıncı gün
o sensin işte
..

Devamını Oku
Harika Ufuk

İki şahitle evlenilir,
Boşanırken de iki şahit gerekir.
Yaralarıma kim şahit ki?


HARİKA UFUK
ADANA
..

Devamını Oku
Tutkun Durukan

Attila İlhan ve ebediyete gitmiş şairlerimize saygıyla....

Kalk Attila İlhan’ım! gör ki ne halt yediler
Süslü nesir yazdılar şiir budur dediler
Mart gelmeden sedası, İt sesine karıştı
Şair olmuş geziyor şom ağızlı kediler...
..

Devamını Oku
Furkan Selçuk Soylu

Düşünmektir kurtaran, yarınlarda zor günü
Sen, sabah namazıyla başlayana sor günü

Mart/2017
..

Devamını Oku
Muharrem Elmacı

Bir gül ki o, koklandıkça kokuyor,

Sakındıkça dikenleri batıyor.



..................................................
..

Devamını Oku
Hüseyin Avdic

Gecmi$te Biz

Ah neydik biz neydik biz,
Diriltici solukduk biz.
Üc kit'ada at oynatir,
A$ilmazi a$ardik biz.

..

Devamını Oku
Aynur Uluç

Kadın... Üretkenliğin sembolü, yaratıcılığın izdüşümü gibi tabiatta kendine düşen pay olarak. Toprakanası insanların. İçinde geleceği taşıyan insanın beden bulduğu beden. Pek çok yerde eksik etek denmiş olan öte yandan. Gerek toplumsal rollerde, gerek aile içi konumda üstüne en çok gidilen yarısı insanın. Çağlar boyunca kendini ortaya koyma konusunda zorlanan. O eksik(!) eteğinde biriktirdiği sözleri dışa vurmada en kırılgan olan. Söylediğinde erkeğe göre çok daha fazla bedel ödemesi gereken peşin peşin çünkü.

Duyargaları yüksek olmanın sonucunu yaşadıklarında katmerlenerek içinde taşıması gerekmiş hep kadının. Hemcinsine bile kendini anlatmakta sansürler koymuş aslında, belki anlatmaktan da önce kendini anlamak için düşünme safhasında kendisi kurmuş hatta kilitlerini. Çünkü ailenin namusu olmuş sevdası. Cinselliği aileyi de aşıp mahallenin, köyün ayıbı. Savaşlarda çocuklarla birlikte acıdan en büyük dilim düşmüş payına. Günlük yaşamda ise evde tencereyi kaynatan olmanın yanı sıra artık o tencereyi dolduracak malzemenin de peşine düşmüş, gelinen ekonomik koşullarda. Elbette kendi boğazından geçecek lokmayı kendi alın ya da beyin terinden geçirmesi sağlıklı olan şekil, ancak söylemeye çalıştığım şu ki; bu ona cılız da olsa ev içinde iş bölümü talep edebilmesini sağlamışsa da bunda başarılı olması zor olduğu gibi, iş yerinde de onunla aynı emeği gösteren erkeklerle aynı ücreti talep etme çabaları hep zorlu olmuş tarih sürecinde. Diğer yandan gün geçtikçe fizikselliği öne sürülmüş pek çok yaşam alanında. Satış aşamasında, bir ürünü tanıtırken eşantiyon kabilinden yanda gülümsemesi istenmiş, estetik bir şekilde bacaklarını da göstermesi tercih edilerek.

Kadın üretken olduğu kadar direngendir aslında.Tarihe baktığımızda; için için direnmiş bu dayatma biçimlere. Gün gelmiş halka açık bir toplantıda konuşmak için kendisine sıra geldiğinde sesini zorlukla yükseltebilip, sonra konuşmaktan vazgeçmişken 1889’da II. Enternasyonal’in kuruluş kongresinde ismi okunduğunda bu korkuyu yenerek başlangıçta tutuk, sonra gittikçe kendisinden daha emin ve daha akıcı bir dille ilk büyük konuşmasını yapmış kadın. Paris Kongresi’ndeki bu konuşma, sadece Clara Zetkin’in ilk büyük konuşması değil, uluslararası bir topluluk önünde cinsinin eşitlik hakları için savaş veren ve Kadın ve Sosyalizm konusunu gündeme getiren bir kadının tarihteki ilk konuşması.

Yaşam koşulları ile savaşırken bir yandan da kadının sözcüsü olmuş zaman içinde Hayatın her alanında savaşmak istiyorum diyen Clara Zetkin. Stuttgart’a yerleşip “Özgürlük” isimli bir dergi kurmuş. Orada kadının ezilmişliğini sergilemiş yaşadığı topluma. Öyle ki 1907’de sosyalist kadınların ilk uluslarası toplantısında kendisi uluslar arası sekreter, dergisi ise uluslar arası yayın organı olarak belirlenmiş ve bu toplantıların ikincisinde (1910) her yıl uluslar arası bir kadın günü kutlanması kararlaştırılmış. 1911’de Amerika’da Triangel yangınında yüz kırk kadın işçi can vermiş. 1917’de Rus işçi kadınların ekmek ve barış için yaptıkları grev 8 mart tarihinde olduğu için Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün bu tarih olması netleşmiş. Ve en son 1977’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 8 Mart Dünya Kadın Hakları Günü olarak kabul edilmiş.
..

Devamını Oku
Serdar Pamukçu

Böyle olur
her defasında...
Böyle olur
her kaybedişimde...
......
(mart, 2004)
..

Devamını Oku
İzzet Kocadağ

Ağlıyormuşsun bazen, kimseye duyurmadan,
Gün olur işte böyle, döner tersine devran.
Nasılmış ey sevgili, kasılıp kibirlenmek,
Hani sen ağlamazdın, ağlatırdın her zaman;

9 Mart 1988-Çarşamba/ Ankara
..

Devamını Oku
Betül Pehlivan

Yıl 1915,
Günlerden 18 Mart,
Bugün hava yine çok sıcaktı,
Buna rağmen, savaş sürmekteydi.
Ordumuz var gücü ile savaşmaktaydı.
Sıcaktan da hiç bunalmamaktaydı.
Çünkü onlar Türk oğlu Türk’tü,
..

Devamını Oku
Ferit Gürsoy

2007 Mart ayında Yayınlanacak olan ' Turuncu Antoloji 2007' için ön kayıtlar başlamıştır. Şiirleriniz en geç 28 Şubat 2007 tarihine kadar bize ulaştırılmalıdır.

Radyo Turuncu üyelerinden katılım ücreti alınmayacaktır. Bu nedenle yapmanız gereken tek şey www.radyoturuncu.com sitesine üyelik yapmanız ve seçmiş olduğunuz rumuz(nickname) ile birlikte şiirlerinizi göndermeniz.

Her üyemiz için 2 sayfa ayrılmıştır. İsteyen üyemiz 2 sayfa hakkını, 2 şiir göndererek ya da 1 şiir, 1 özgeçmiş göndererek kullanabilir. Tercih Üyelere aittir.Gönderilen şiirler Turuncu Editörlerince değerlendirilecek uygun olanlar Antolojide yayınlanacaktır.(Şiirler; Ahlaki, siyasi, etnik vs. içerik taşımayacaktır ve yayınlama hakkı Malcan Ajans ve Radyo Turuncu'ya aittir.)

Ön Müracaatların; [email protected] adresine mail yoluyla yapılması ve sitede kullanılan rumuzun mutlaka belirtilmesi rica olunur.
..

Devamını Oku
Ercan Akbay

Yeni bir şarkı gibi değil,
Eski bir şarkı gibi dinle beni.
Gözlerin dalıp gitsin,
Anla beni....

9.MART.1993
..

Devamını Oku
Saim Güngör

Mart kedisiyiz ikimiz
Damlara çıkmış izimiz
Heyecanla öpüşmüşüz
üstüste gelmiş dizimiz
..

Devamını Oku
Ahmet Aksoy 2

bağrışır orda
kabarmış iki kedi
mart bitti çoktan
..

Devamını Oku