YEDİ SEKİZ YAŞLARINDA BİR CAN
Yüksek ihtisas hastanesi kavşağında bir çocuk
Henüz yedi sekiz yaşlarında bir can
Kumral dağınık saçlı
Yüzünde yorgunluk ve yoksulluk
Şişen gözlerinde belirmiş korku ve heyacan
Ağzı burnu dağınık dudaklarında morluk
Ter ile kir karışmış
Akıyor boynuna doğru
Omuzları yıkılmış yetmişinde insan gibi
Sanırım çok yürümüş garibim
Bu yaşamın çilekeş yollarında...
Üzerinde yazın sıcağında
Eğreti duran bir kazak
Altında eski bir pantolon
Siyahları bozarmış
Cep ağızları yırtık
Yaban gülleri gibi bakımsız
Bozkırlarda kalmış arzular gibi
Biçare...
Bir kararsızlık var duruşunda
Düşünceden duygular sembolü olmuş
Gözünden dökülen inciler
Kaderini boğmuş
Ağlıyor kaldırım taşlarında...
Aradığı bir tutam sevgi belki
Kimin vereceği belli olmayan
Kendine özgü bir seziş
Bir oyun tasarlıyorda
Oynayacak kimsesi yok gibi
Kendine bir hayat kuruyorda
Küllenmiş beklentileri
Yoksa !
Çocukluğunun bahçesi tarumar mı olmuş
Olamaz bu yaşta böyle bir kahır
Bir çocuğun bu küçücük yaşlarında...
Çalınan yalnızlığına
Kayıp düşen
Umutlarına eğildim
Bende oturdum kaldırım taşına
Sordum ;
Bir sıkıntın mı var canım ?
Dedi : “ amca kanıyor her bir yanım”
Küskünüm ben bu dünyaya
Ayrıldılar annem ve babam
Kaldım orta yerde
Bölündü hayat
Ben geleceğimden korkarım
Kabus görüyorum düşlerimde...
Zengin bir evin kapısında bekleyen
Mahcup bir dilenci
Nasibini sokaklarda arayan
Kanadı kırılmış kuş gibi
Ya bir kedi gelip yutacak
Ya da iyi olana kadar kanadı
Merhametin kollarında barınacak
Bulamazsa kendini farkedeni
Varlık ile yokluk arasında sabahlayacak
Işıksız bu semtin sokaklarında...
Elinden tuttum dertleştik beraber
Bir lokma bir şeyler yedik
Bu arada adını da öğrendim
Mahsun ‘muş
Böyle mi olur kader adına göre hayat
Anladığım kadarıyla bir haylide yoksulmuş
Çocukluğum geldi aklıma
Ben de ağladım onunla
Dayanılmaz bir sancı başladı yüreğimde
Bıraktım kendimi eridim yavaş yavaş
Hayatın acımasız kollarına...
Can evimden yıkıldım
Bal yemiştim zehir akıttım içime
Kaldı ellerim çaresiz iki yanımda
Uyuştum bir şeyler oldu kanımda
Teneşirlere gelesin kader !
Yiğitken yıkılasın yokluk !
Onmayasın, ömrün kesile mutsuzluk !
Kapınıza geleni neden kovmuyorsunuz ?
Bir şeyler seziyorum
Sizin pusuda bekleyen hallarınızda...
Nasıl yaşanır ?
Yürüyenleri koşanları görmeden
Bir tohumun
Topraktan çıkışına şahit olmadan
Bir kardelenin karı delip
Çıkacağını bilmeden
Nasıl yaşanır ?
Ah !
Keşke bir buğday olsam
Bir ekilsem bin biçilsem
Çoğalsam tarla tarla
Yetişsem başak başak
Var olsam bütün insalık çağlarında...
Duran SAPER 05.09.2008
Duran Saper
Kayıt Tarihi : 6.12.2018 15:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!