Zaman bendeki seni büyüterek eksiltti… Senin yokluğundu aslında cumartesi kimsesizliğimin tarifi, oysa doğardı öfkem, yalnızlığımın tarifini yaparken…
Bu şehirde sana ulaşmak geç kalınmış bir zamanı yaşamaktan başka isteğim olmazdı…
Gecenin karanlığında pencereye asılıydı gözlerim… Ayaklarım aklımın hükmünden çıkmış, düşüncelerime göre, bazen sekerek, bazen duraksayarak, bazen ansızın sağa veya sola yön değiştirerek, gecenin yıldız kaymalarını umursamayarak, sokakların kamaşasından şaşırmadan, o anki düşüncelerimin isteklerine uyarak belli bir zaman sonra duraksayıp, sırtımı bir iş yerinin dikey duvarına yaslayarak, bir anda, benim hükmüm karşısında ışığı perde aralığından kararsızca salınım halindeki pencereye bağladım, sanki gözlerimi…
Alaca bir ışık karmacası ile perdenin aralığından gözlerimdeki merakımla bana düşünce sebebi yaratıyordu…
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta