Sadece Umuda Dönüşmüş Yıllar 6

Mustafa Yılmaz 4
765

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Sadece Umuda Dönüşmüş Yıllar 6


Zaman bendeki seni büyüterek eksiltti… Senin yokluğundu aslında cumartesi kimsesizliğimin tarifi, oysa doğardı öfkem, yalnızlığımın tarifini yaparken…
Bu şehirde sana ulaşmak geç kalınmış bir zamanı yaşamaktan başka isteğim olmazdı…

Gecenin karanlığında pencereye asılıydı gözlerim… Ayaklarım aklımın hükmünden çıkmış, düşüncelerime göre, bazen sekerek, bazen duraksayarak, bazen ansızın sağa veya sola yön değiştirerek, gecenin yıldız kaymalarını umursamayarak, sokakların kamaşasından şaşırmadan, o anki düşüncelerimin isteklerine uyarak belli bir zaman sonra duraksayıp, sırtımı bir iş yerinin dikey duvarına yaslayarak, bir anda, benim hükmüm karşısında ışığı perde aralığından kararsızca salınım halindeki pencereye bağladım, sanki gözlerimi…

Alaca bir ışık karmacası ile perdenin aralığından gözlerimdeki merakımla bana düşünce sebebi yaratıyordu…
Gecenin karanlığında pencereye asılıydı gözlerim,
Ayaklarım aklımın hükmündeydi

Beni sana teslim ettikçe, riyanın saklısını hep gördüm…
Yine şafak söktü önünde beklediğim pencere camına bakarken...
Yine, yine de yoksun, oysa şafaklar sökerken gözlerine bakardım ben, sen gülümserdin…

Şimdilerde hasret yangınları var bakışlarımda, şimdi zaman yoklukların derininde nefes almaları gerektirirken, hep yalnızlığımın ardındaki düş sendin ki, içimde hala yangınlar sönemedi, sebebim sensin...
Bak yine şafak kızarıklığı zamanı yine yoksun ve ben kısık nefeslerle yıldız avcılığından hala bıkmadım, sebebi sensin...

Yağmurda ıslanmaktan korkmam derken, sağanakla karşılaşmaktaki şaşkınlığıma doluşuyor düşüncelerim, işte öyle bir davranıştı sevmek seninle sevgiyi yaşamak...

Oysa zaman tüm özlenenlerle nefes almalarımızı birleştirdiğinde, galiba doluya yakalanmış hislerle sığınmak gerek bir yerlere veya önemsediğim birine...

Yine bahar sonu ilk yaz günlerine çok az zaman kaldı, düşündüm de böyle bir zamanda gittin sen, hem de tüm umutları toprağa gömercesine, yazı özlerken yaşam beraberliğimizle, dondurucu soğuklar çıktı karşımıza yaşamı içine alarak....
Tüm umutlardı aslında kendi kendine yok olan...
Yine yaz başlangıcı yıllar ve yine umutlar gömülecek sahilin ıslak kumsalına ve yine gözlerimiz güneşe takılıp, bedenimiz kuruyacak düş terleri ile...
Bu bir yaraydı aslında, her mevsim kabukları sıyrılan güneş yanığı gibi...

Yaşamda birçok isteği yarım hissetme, sonra da öfkeye dönüşmüş düşüncelerle varlığının olduğu zamanlara isyan edip, bir kısmına nefretle karışık öfke, diğer bir kısmının içine doluşabildiği kadar özlem, dolmuşsa, dünlerin öfkesi ile geleceğin özlemi birbiriyle dolaşmışsa, yaşamın gülme zamanları neresine sığacak bu öfke karmaşası içinde dar nefesler alarak?

Birbirimize doğru yürürken birden koşmaya çalışırdık farkında olmadan ikimizde. Zaman durdu, ben durdum, sen duraksadın, koşmayı bırak adım bile atamaz olduk birbirimize doğru...
Oysa sen beni görünce o telaşla terlemişsin derdin, şimdilerde ise, sesin merdivenlerden çok yukarılarda...
Şimdilerde bırak koşma düşüncelerini, gülümsemeni bile unuttu bu sevgim...
Çok sigara içmişçesine, nefes nefeseyiz yanımızdaki bize...

Bazen güneş geç doğar, gece yarılarına kadar uykusuz geçen zamanıma göre, bazen düşler ile baş etmeye çalışırken, sonunda bu öfkeyi hak etmedim diye haykırmak istiyorum, bazen de adının harflerine öfkem midemde kasıntılar yaratıyor, velhasıl senden sonraki varlığın iç huzurumun dengesini bozarken, artık ahtım oldu adınla öfke yaşamak yerine unutmayı düşünmekti belki de doğru yolumda adım atışım. Belki de sadece düşlerimde saklamam gerek ki rüya ertesi bozulsun tüm terlememe sebep olan kendimle savaşım bitsin isteğimle...

Bu gün yaşamımdaki silkinme zamanıydı sanırım, çünkü artık kendime gereği var...

Son bir bakıştı yılların ardında kalan zamandan bu günlere sarkan umuttu sanki… İşte o günlerde hep, "ölürüm yoluna" derken, ben sadece suskunluğumla boğuluyordum sanki, işte o an seni kaybetme korkularını tanıdım...
O günden bu güne sadece donuklaşmış bakışlarımla, kendi kendime unutamamaya dair ettiğim söz cümleleri ile bu günlere ulaştı düşüncelerim, sen ömrüme adanmışlığınla belki o günlerde kaldın ama yaşam hâlâ kendi savunmasında nefes almalara zorlanan bedenimle...

Bu akşam bize ait şarkılardı bedenimde kaos yaratan seslerle sahipsizlik yaratan...
Yaşam zor günleri bu anlara sarkıtarak belki de sebebini bilmediğim bir dağınıklıkla nefes alma çabasındayım...
Sadece anıların ardında kalan yaşam kesitine saygın olmaktı o günlerin vazgeçilmezlerini yaşarken...
Yazılmış sözlerde var olan saygınlıktı "yaşarken sevebilirdik" sözümdü aslında ömre uzayacak...

Yorgunum veya yorgunuz, bütün kelimeler cümle olup sıralanmış göz diplerime, içinde en çok canımı yakan özlem, onu da boş verip gözlerimi kapatmak istedim imkânsız bir aşk vuruşuydu gecenin son halindeki ben...

Buz kesti düşüncelerimi temmuzun başlarında…
Geçmişe dair düşüncelerim kendi aralarında birbirleri ile karışıyor veya birbirlerini tamlıyor… Karışık düşlerin arasında sevgiye dair balık düşleri gibi kendi aralarında anlamsız çukurlar veya yükseklikler oluşturuyor…
Ne kadar çok şeye geç kalmışım, düşündüğüm ne varsa kendime dair yıllar sonrasına ulaşıyor ulaşıyor bu anlarda yüz yüze gelemiyor…

Sanki balık rüyası bu yaşamın bu anlara ulaşan düşüncelerin kopuşmuş zinciriler halinde kendilerine…

Ne kadar vaz geçilmezlerim varmış ki zaman zaman yaşamımı yönlendirirken, bir önceki düşüncemi dahi soramıyorum kendime…

Garip menfez bu şehrin sokakları kendi kendime olan kararsızlığımla, savaş halindeyim içimde kopuşan umutlarım kendi aralarında birbiri ile öncelik sınırını zorlarken, kendi kendime korkularla baş etmeyi öğreniyorum…

Benim sana bazen düştüğüm boşluk unutulmuş duygularla karşı karşıya gelerek sanki kazanılmış bir savaşın payelerini bölüşüyorlar bir birleri ile kendi aralarında zamanın boşluklarıydı belki de kendime yük oluşum…
Sadece bir beklentiydi yarınların dünlerden daha yapıcıydı nefes almalarımda…

Belki de sevmeyi öğrenemedik veya içinde kalabilecek gücümüz yoktu…

Belki de umut ettiğimiz yaşam zamanlarına uyum sağlayamadık ki dış etkenliklerle kopuşarak teke tek başa yaşamda varlık savaşı veriyorum…

Kendime ait veya özgüvenime uyan neyim kalmışsa, elimde sadece onlara sahip olma yetikliğim kalmıştı, belki de benle beraber hüküm sürecek…

Zaman bendeki seni büyüterek eksiltti...

Senin yokluğunda aslında cumartesi kimsesizliğimin tarifi, oysa doğardı öfkem, yalnızlığımın tarifini yaparken…

Tüm bu yaşananlar arkamda bıraktıkları izler ile tükenecek…
Yaşamak isteyip de yaşayamadıklarımız da arkalarında özlem ve arzu bırakarak zamana yenilecek…

Oysa yaşadıklarımız bedensel olarak beni yıpratanlar içinde umut bırakarak beklenti ile eskiyecekler…

Geriye acılanmalara sebep olanlarla, hayal bozukluğu yaşadıklarımızı aklımızda hep gölgelere sebep olacak bir kısmı ise hatalarımı barındırarak acılanmaları ile devam edecek…

Oysa severek yaşadığımız birçok zaman vardı yaşamımdaki anlarda içlerinde özlem barındırarak yıllarla eskiyecek ya mutlu anlar ki onlar tekrarı umudu ile varlıklarını biteviye açığa çıkaracak…

Ama birileri vardır ki düşüncede adları dahi hatırlansa, artık yüreğimdeki yoklukları ile açığa çıkacak…
Sen de bunlardan birisin sevgili demek bile çok zor düşüyor harflere…

Aslında düşünüp de çok çok istediklerimizdi sonunda başaramayıp tüm isteklerimizin ardımızda acılar bırakarak yıllara uzayan düşünce isteklerimde taşıyarak, her an olmasa da zaman zaman aklıma düşüp içimden bir of kıvranışı ile geçmişe geri dönen düşüncelerimin acısıydı bu günlere sarkan sızılarım…

Elbette bu sıralamanın öncülüğünü yapan yıllarca can can özüm der gibi nerede ve hangi şartlar olursa olsun bu günlere kadar taşıdığım varlığı ile zaman zaman övünç duyduğum, zaman zaman onunla olmanın utancını yaşadığım onca yıl, beraberimde sürüklediğim aşkın varlığıdır ki yüreğimde derin oldubitti yaraları açan…

Neydi bu yaralanmalarıma sebep olan hareketler veya varlığından utandığım sevginin sebep olduğu umut düşüşler ki bu günlere utanç hislerine dönüşen sevginin tıkanmış nefes almalarının bir bir vapurun kısa aralıklarla uzun uzun düdük sesinin ton kalınlığına benzer boğazımda tıkanıklıklar yaratan o kim di ve artık ne önemi kalmıştı?

Sadece bir hiç ve uzaklarda kaybolan bir düş olmaktan öte sadece kalemde kalan anlatımlar ile hâlâ hüküm sürmesi, onun da hâlâ yazmaya devam eden varlığından nefret hislerim hükmetmesi…

Bir yerlerde yazmıştım sevmedeki nefret hislerini, “sevginin gölgede kalmış halinin ses bütünlüğüydü” diye…
O kadar garipti ki hâlâ sevdim cümlesinin kullanılmasının ardındaki ihtişamını çözememiş olmam…
Garip bir heyecanla, bel kemiğime doğru garip bir terleme sebebini ise hâlâ çözmüş değilim. Soğuk soğuk ter akıtışının belimde bıraktığı ürpertinin sevgiye tiksinti anlamına geleceğini de zannetmiyorum sadece uzakların bedensel ürpertisiydi belki de?

Sevmekle acı çekmenin belki de tarifiydi bu sevginin bütünlüğünde yükselişti bu birliktelikle…

Mustafa Yılmaz 4
Kayıt Tarihi : 11.6.2019 13:25:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Sen de bunlardan birisin sevgili demek bile çok zor düşüyor harflere… Aslında düşünüp de çok çok istediklerimizdi sonunda başaramayıp tüm isteklerimizin ardımızda acılar bırakarak yıllara uzayan düşünce isteklerimde taşıyarak, her an olmasa da zaman zaman aklıma düşüp içimden bir of kıvranışı ile geçmişe geri dönen düşüncelerimin acısıydı bu günlere sarkan sızılarım… Elbette bu sıralamanın öncülüğünü yapan yıllarca can can özüm der gibi nerede ve hangi şartlar olursa olsun bu günlere kadar taşıdığım varlığı ile zaman zaman övünç duyduğum, zaman zaman onunla olmanın utancını yaşadığım onca yıl, beraberimde sürüklediğim aşkın varlığıdır ki yüreğimde derin oldubitti yaraları açan… Neydi bu yaralanmalarıma sebep olan hareketler veya varlığından utandığım sevginin sebep olduğu umut düşüşler ki bu günlere utanç hislerine dönüşen sevginin tıkanmış nefes almalarının bir bir vapurun kısa aralıklarla uzun uzun düdük sesinin ton kalınlığına benzer boğazımda tıkanıklıklar yaratan o kim di ve artık ne önemi kalmıştı? Sadece bir hiç ve uzaklarda kaybolan bir düş olmaktan öte sadece kalemde kalan anlatımlar ile hâlâ hüküm sürmesi, onun da hâlâ yazmaya devam eden varlığından nefret hislerim hükmetmesi…

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mustafa Yılmaz 4