minima maxima sunt
- - - -
(Küçük olanlar en önemli olanlardır)
Erkek ve kadınların ne kadar değişik alanlarda ısrarcı ve vurdumduymaz olabileceklerini tabii ki biliyordum...
Ama özellikle 'aşk' söz konusu olduğunda sevdiğin için ÖNEMLİ olanın..senin için de ehemmiyetli olacağını bilirsin..
O mutlu olsun diye sen de onun yaptıklarını seversin...
Çünkü gözü ışıldar mutlu olunca,sen de kendine paye çıkarırsın bundan...
Sen seviyorsun diye, ben:
..eve kapanmaları sevdim.
..iki insanın sadece tavla oynayıp,yemek yaparak, film seyrederek
...hiç dışarı adım atmadan 3 yıl geçirebileceğini öğrendim
...donlarını beyaz sabunla elde yıkamayı,
...evin önünden denize olta atmayı,
...balıkları kovada seyretmeyi
...nargilenin tütününe köz hazırlamayı sevdim
......
dağınık yatağı hiç toplamamayı
bornozla tüm gün evde dolaşmayı
gözlerine bakarak en sevmediğim sözleri duyup,kırılmamayı öğrendim...
.............
küçücük şeyler,çok ehemmiyetsiz şeylerin beni ne kadar huzursuz ettiğini öğrenemedin sen...
Birikti,
birikti...
Senin bencil yanlarının yap-bozlarını oluşturdular...
.........
koparılan tek bir papatya,
avcuma konabilecek 'benim için toplanmış' basit bir deniz çakılı,
benim için zahmet ederek koyacağın bir çay....
.......
Kadınlar,küçücük hareketlerden DEV manalar çıkarır
ve değmeyen adamlara işte bunlarla aşık olurlar!
Hiç de yabana atma.
.....
Ne üzerine alınmış bir ev,
ne zümrüt bir bilezik,
ne ipekli gecelikler...
...........bana aldığın ve
...........cebinden çekip çıkarırken ikiye bölünen plastik boncuklu kolye var ya
...........küpesi takım...
...........hiç takamadım
...........Neden tamir etmedin ki?
...........ne neşeli bir kolyeydi o!
...........Üstüne kahkaha yapışmış gibi
cam,cam renk renk ışıklar vardı boncuklarında
...........aralarında gemi çapaları,deniz yıldızlerı ve plastik boncuklarla...
.....
Anlamıyor adamlar! Anlamıyorlar
Bir kadının kalbini nasıl kıracağını
ve ne kadar ucuza fethedebileceğini anlamıyorlar.
...........
Doğru ya...! ! !
''nemo dat quod non habet.'' (Kimse sahip olmadığı şeyi veremez.)
E öğren be adam öğren...
Sahip olamadığını söyleyip bir kadının yüreğinin en derin yerinin yanından sıyırmaktansa,ıskalamaktansa, hatta anlamadım demektense ÖĞREN bari...
....
ben bunları kime söylüyorum ki?
Sen yoksun.
Kimbilir hangi dağın hangi kuytu köşesinde
karanlıkta sigaranın kırmızı ateşi
her çektiğin nefeste
bir ateş böceğinin can çekişi gibi
yanıp sönüyor.
gözün hangi çalının ardına çakılmış...
türkü filan söylüyorsun içinden sakinleşmek için....
..............
benim ördüğüm kazağı, hangi kadına yıkaması için bıraktın?
İçinden bir tel saç sıyrılıverdi mi, çamaşırın sbaunlu suyuna
ve giderinden akıp gitti mi kimseler görmeden.?
............
dokunduğun ağaç kabuklarında parmak uçların
belli şekiller arar ı
benzetir misin bir harfe bazı çatlakları?
Mesela ''A'' harfi daha çok çıkar mı ağaç yarıklarından
yoksa gözün mü öyle bulur tüm A'ları...Alışkanlığından...
...............
uyu artık
sabah erken kalkıp
nasır tutmuş güzel ellerini silaha dolayıp
ne zaman vadisine varacağını bilmediğin dağın yollarına düşeceksin.
Ben de uyuyacağım.
Sakın sabah kalktığımda aklımda olma...
Günüm berbat oluyor.
Ne yediğimden anlıyorum ne yaptığımdan....
düş aklımdan...git
hangi yol seni nereye taşıyacaksa....
git.
Ekim,9
1422
Kayıt Tarihi : 9.10.2006 23:58:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.