Bugün altı gün oldu,
Senden ses soluk yok.
Kelimelerinden,
Hislerinden,
Beyninin içinde ki düşmanlardan,
Tam altı gündür,
Haberim yok.
Kalbinde ki buzlar eridi mi?
Gömdüklerini kazdın mı?
Kemik parmaklıklarında ki ölülerim,
Hiç susadı mı hayata?Hayatına?
Bilmiyorum,
Göremiyorum,
Duygusuz geçen gecelerinden,
Tam altı gündür,
Haberim yok.
Senin kokun da yok,
Burnumun ucu bundan sızlıyor.
Senin hiç dilinde yok,
Ağzım açılmıyor.
Hiç insafın da yok,
Artık hissizleşiyorum.
Durduramıyorum,
Duyamıyorum,
Kelimeler boğazımda,
Dayandı küçük dile,
Küçük dil direniyor,
Saklambaç bitmeden,
Çıkamazsınız diye...
Tam altı gündür kayıpsın,
Tam altı gündür dönüyorum.
Girdabında sürünüyorum.
Gözlerim kanıyor,
Seni arıyorum.
Hah!
Altı gün önce de belirsizdik,
Bitmiştik,
Tükenmiştik.
Altı gün önce de,
Bizim yorgunluğumuz hiç bitmedi,
Bitmeyecekte...
Neden altı gün,
Yazdım ama bu da bilinmezlik...
Sahi,neden bir sayı?
Üç tane üç yüz altmış beş olmalı mıydı?
Saniyeleri,dakikaları,ayları ve günleri,
Hatta saliseleri de olmalıydı.
Yazardım ama,
Hah!
Zaten,asla duyamayacaksın
Sen altı gün de bilme,
Benim bilmemse...
Bilmem işte.
Altı gün...
Tam altı gün öncesi...
Ölüm.
Hissizlik.
Vaveylalar.
Dilhun...
Tam altı gün sonrası...
Araf.
Bilinmeyenli denklemler...
Acı kuruntular.
Kanayan yaralar.
Tam altı gün öncesi,tam altı gün sonrası...
Üç tane üç yüz altmış beş gün...
Tam.
Hazal Doğan
Kayıt Tarihi : 16.3.2018 01:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!