................Hep söylenir ya; Eski ramazan geceleri bir başka olur du..Diye. Gerçekten eski ramazan geceleri bir başka oluyordu...İnsanların, birbirlerine karşı tutum ve davranışlarında, günümüze göre büyük farklılıklar vardı. Küçükler, büyüklerine karşı daha saygılı, büyükler, küçüklerine karşı daha bir şefkatli davranırlardı.
Camiiler, günümüzde olduğu gibi, sadece yaşlıların mabedi değildi.Küçücük çocuklar, başlarında minicik takkeleri ile koşarak camiilere gelir, tıpkı büyükleri gibi aşk ile ve şevkile namazlarını eda ederlerdi. Bilhassa, teravih namazlarının bitiminde, camii avluları bir panayır yerini andırırdı..Şerbetçilerin,
bozacıların ve kandil simidi satanların seslerine küçük çocukların tatlı feryatları karışır, büyükler de kendi aralarında çok hoş ramazan sohbetleri yaparlardı...Hele bir Benli Salihimiz vardı ki, ocaklara şenlik. Altın sarısı seyrelmiş saçları, deniz mavisi gözleri, daima gülen yüzüyle her akşam ortalığa değişik bir espri atar, avludaki cemaati kırar geçirir di gülmekten...
Salih, aynı zamanda bir ulusal gazetenin, Ereğlide taşra muhabirliğini yapmaktaydı. Uzunca boylu, güzel giyimli, sarı benizli bir muhacir genci...Sağ yanağında büyükçe bir kan beni vardı Salihin. O yüzdendir ki, bütün arkadaşlar ona Benli Salih diye hitap ederdik.Benli Salih, Selanik göçmenlerinden olduğu için, Türkçe kelimelerin bir çoğunu yanlış telaffuz ederdi. Alfabedeki -h- harfini hiç yerli yerinde kullanamaz, -h- olan kelimelerden atar, -h- olmayan kelimelere katardı bu harfi.
Mutad bir şekilde her ramazan gecelerinde, kendiliğinden oluşmuş olan ramazan ekibine başkanlık ediyordum.O akşamda muzip Salih, gülerek seslendi bana doğru:
- Başkaann! .. Başkanıım...
- Ne var benli gazeteci..
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Eyvallah Halil Abiciğim. O eski teravihlerdeki muhabbetler nerede şimdi? Yine bir tespih namzı sırasında İmam uzun uzun okurken cemaatte tekrar edermiş. Şimdi Aızmer Hastası olan o zamanın en muzip cemaatlarından birisiymiş MUammer Amcam. Defalarca yatıp kalkımışlar, yatıp kalkmışlar. Elbette takattları, mecalleri kesilmiş. Bir de imamın söylediklerini tekar etmek yok mu, onları iyice haldan hasattan kesiyormuş. Cemaatın içinde bir de azıcık 'pepe' yaşlı bir amca varmış. Muammer Amca'mın yanında da yine kendisi gibi muzip mi muzip bir başka cemmat varmış. Bir ara tam rükuya eğilmişler ve Muammer Amcam başını hafifçe yanındaki muzip cemaata çevirirp sessice 'Ömer!, Ömer bak hele. Yahu gardaşım haydi biz genciz, dilimizn döndüğünce imamın söylediklerini tekrar ediyor ona yetişmeye çalışıyoruz. Ya Pepe Recep Dayı bunları nasıl söyleyebiliyor, çok merak ediyorum' demesiyle birlikte ikisi arasında bir kahkaha tufanı kopmuş ki kendilerini dışarıya zor atmışlar. Elbette cemmatin tamamı da 'ne oluyoruz' diyerek namazlarını bir güzel bozup 'la havle' çekmeye başlamışlar.
İşte böyle
Değerli Abiciğim, diline yüreğine sağlık. Ayrıca bu güzel öykünüzü paylaşan ÖRENKÖYLÜ abime de selamlar.
Tayyar YILDIRIM.
Saygılar üstadım
harika bir öykü
tam puanla kutluyorum
yüreğinize kaleminize sağlık...
eskiler çok güzeldi
bu zamanda kalmadı
batılılaşma bizi batıadanda öteye götürdü
keşke o günleri yeniden yaşama şansınız olsa
, tabiri caiz se, tam bir Osmanlı kadını idi..Sohbeti tatlı, nasihatları çok isabetli, her daim elleri havada, gönlü duada abdestsiz yere basmayan bir müslüman anne.. Ereğli'nin meşhur rahatsızlıklarından olan romatizma illetine yakalanmış, kısa boyu, geniş bedeniyle zar zor yürüyebilen, yaşlı ama güngörmüş bir anne..Camiye gitmekten son derece mutluluk duyan ihlaslı bir kadın.
Öncelikle Allah annenizden razı olsun. Herkese böyle bir anne nasip etsin...
Gençlikten kalma anıyı okudum. Güzeldi. Benli Salih güldürdü beni...
Paylaşıma teşekkürler
Saygımla
GÜZEL ÖYKÜ HOŞ BİR PAYLAŞIM...KALEMİNİZ DAİM OLSUN
Hey gidi hey!
Ne güzel anlar.
Selam ağabeyime.
Bu şiir ile ilgili 6 tane yorum bulunmakta