507 Taş Plak...............ÖYKÜ Şiiri - ...

Halil Şakir Taşçıoğlu
677

ŞİİR


19

TAKİPÇİ

1960 Lı yılların ikinci yarısı...Kardeşimle birlikte İstanbulda okuduğumuz yıllardı. Annem, kardeşim ve ben, Fatih Camiinin karşısında, aylığı kırk liraya kiraladığımız iki katlı kagir bir binada kalıyorduk. Kardeşim, Fatihe çok yakın sayılabilecek hukuk fakültesine devam ediyor, ben ise evimize epeyce uzakta bulunan Beşiktaşta mühendislik tahsil ediyordum.
Her sabah erkenden kalkıyor, annemin hazırladığı nevaleyi, arkadaşlarımın sünnetçi çantası diye alay ettikleri şişkin çantama koyup, Fatih postanesi önünde bulunan İETT turnikelerinde kuyruğa giriyor, 34 Numaralı troleybuslarla gidip geliyordum okuldan eve, evden okula...Herkesçe imrenilecek bir arkadaş gurubu oluşturmuştuk. Kardeşim kendi fakültesinden Sezar ve Yalçın isimli arkadaşlarıyla, ben de Şevket ve Haki isimli arkadaşlarımla tatil günleri bir araya geliyor, genellikle de hukuk fakültesinin mini futbol sahasında ölümüne maçlar yapıyorduk kendiliğinden oluşan takımlarla.
Kardeşimle ikiz olmamıza rağmen, birbirimize pek benzemezdik. Komşu çocukları gibiydik sanki...Ben sarışın ve toplu, kardeşim esmer ve cılız! Benim birhayli ataklığıma karşın o, tamamen içine dönük ve suskun bir güzel insan dı...Bir de yanık sesi vardı ki sormayın. Evi boş buldu mu döktürürdü en yanık gazelleri. Arkadaşları da çok cana yakındılar. Hele Adanalı Sezarla yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez di. Sanki kardeşimin ikiz eşi Sezardı... O, Haliçe yakın Balat semtinde oturuyordu. Çarşamba pazarı, Fatih Camii derken kardeşimle buluşup Saraçane den İstanbul Üniversitesine gidiyorlardı beraberce. Hele de kış bastırdı mı, kardeşim başına annemin ördüğü yün takkesini geçirir, ayaklarına cizlavet lastiğinden simsiyah amele çizmelerini giyer, löm löm okulunun yolunu tutardı ki görmeye değerdi... Saraçane yokuşunda da çizme ile yürümenin rahatlığına diyecek yoktu hani! Akşam da eve geldi mi, yaptıklarını kasılarak anlatmaya bayılırdı. Gene bir gün, pür neşe daldı içeri ıslak çizmeleriyle ve;
-Bugün ne oldu biliyormusunuz? Diyerek gürledi tabiri caizse...
-Ne oldu ki? Dedik annemle bir ağızdan.
-Saraçane yokuşunda artiz gibi kızlar, patır patır kucağıma düştüler...
Biz hayretle dinliyoruz! Çünkü onun kızlarla falan pek işi olmazdı. O, her zaman kendi halinde, suskun gezen biriydi. Ayağından çizmelerini çıkardı ve gülerek;

Tamamını Oku
  • İnci Naz
    İnci Naz 11.06.2010 - 11:43

    Anılarımız...... Ah yaşadıklarımız....... geriye yolculukta ne kadarda tatlı oluyorlar ama birde içinde yaşarkennnnn onları??, ne çaresiz ne umutsuz gelecek!! sizden bir anı okumak, bu çok güzel bir duygu. yüreğinize sağlık ve saygılar efendim..
    NAZ..

    Cevap Yaz
  • Süreyya Aktas
    Süreyya Aktas 02.03.2008 - 22:58

    Öykü yazan birilerini arar dururum... Karşımdasınız

    saygılar

    Cevap Yaz
  • Meral Tercan
    Meral Tercan 07.02.2008 - 20:54

    çok akıcı,gerçekten çok güzel ,yaşantınızdan bir kesit.
    ben daha sonrasını gerçekten merak ettim.
    Galiba devamını yani hayatınızı yazsanız bir roman gibi zevkle okunacak.Elinize,yüreğinize sağlık.

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta