Bir gün durup dururken..
anımsayıverdim o şehrin loş akşamlarını..!
Lacivert rengi gecenin..
önce griye.. sonra siyaha dönüştüğü
sokaklarını..!
Bir labirent gibiydi sokaklar..
kâh çıkmaz.. kâh dolambaçlı..!
Ama gece hepsinde aynıydı.
Sessiz.. soluksuz.. ıpıssız..!
Bir sokak vardı..
diğerleri arasında kaybolmuş..!
Adeta çaresiz.. adeta bitkin.. adeta yapayalnız..!
Köhne bir kaç ev.. yıkılmış bir iki duvardı..
bütün giyimi..!
Ve paslanmış, çürümüş bir tek tabelaydı..
tek kimliği.. 439'uncu sokağın..!
Gecesi, tüm sokaklardan daha bir ıssız..
sesi, hepsinden daha bir cılızdı..!
Adeta kaybolmuş.. adeta bir hiç.. terkedilmiş..!
Neden bilmem..? !
Sonsuz bir mutluluk..
tarifsiz bir huzur duyardım bu sokakta..!
Gerçi, gecelerinden ürperirdim.
dağıtmak için karanlığı..
kibritler yakardım, birbiri peşi-sıra..!
Yok etmek için ürpertimi..
bir melodi mırıldanırdım, usul-usul..!
Ve.. nihayet..
sanki kâinatı dolaşıp, tekrar geri dönmüşcesine..
yankılanıverirdi aynı melodi, yıkık duvarlarda..!
Öylesine derinden.. öylesine hafif..!
Yalnızlığım mıydı, söyleyen..? !
Yoksa rüzgar mıydı, bilinmez..? !
Hiç bir zaman cevap vermedi.. 439'uncu sokak..!
Oysa..
devleşen yalnızlığımı, kimbilir kaç kez hapsetmiştim..
o köhne duvarlar arasına..? !
Kimbilir kaç kez haykırmıştım..
ulurcasına..
o simsiyah, bomboş geceye:
'yeter artık, sabah olsun..! ' diye..!
Ama bir kez olsun bile duymadı.. 439'uncu sokak..!
...
Ve.. şimdi..!
Yıllar sonra bir gün, durup dururken..
anımsayıverdim, o şehrin loş akşamlarını..!
Lacivert rengi gecenin..
önce griye.. sonra siyaha dönüştüğü sokaklarını..!
Hayalimde resmi geçit yaparken, tüm paslı tabelalar..
yıkılmış bir duvar altında..
adeta kaybolmuş.. adeta yokolmuş.. unutulmuş..
maziye gömülmüştü.. 439'uncu sokak..!
Kayıt Tarihi : 3.5.2004 23:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (3)