İL(LE) HASBİHAL
Konya
konya’ya vardım
mevlana vardı, şems ile hemhal.
ney vardı, neyzen hamal.
tekke vardı, sofisi bi-amel.
ruhaniler vardı, maneviyatları amal.
TajdinK. 01.11.2017 KONYA
Safranbolu
kardemir’in üstünde kara dumanlar
ötesinde tarihi güzel sayfalar
terennüm eder şarkıları sokak çocuğu,
tarih görselinde melodik sesiyle.
safran ararken güzelliklerinde tarihin
kamaşır gözler evveliyatın haşmetiyle
kim bilebilir kaç kimler göçmüştür,
bu güzel safranbolu evlerinden.
(Güzel bir Cumartesi güncesinden KARABÜK )
TajdinK.03.11.2017 KARABÜK
Ankara
ne güzel ışıldıyor güneş,
akasyalardan süzülerek.
vuruyor şafağın fer’i gözlerime,
uzaktan ruhuma üfleyerek.
gayrı kalk artık gün aydınlığına,
ötme vakti çoktan geçti horozların.
buğulu kentin arka sokaklarından,
sabahın simit kokan ankara’sından.
kalabalıklar yol almış, caddeler ıslak,
yürümekteyim caddeleri bir başıma.
gecenin sensizliğinden doğan sabahta.
yokluğunda şems soğuk vurur ankara’da.
TajdinK.27.11.2017 ANKARA
Şehri İstanbul
aç kucağını şehri istanbul sana geldim.
bin hasretle gecenin şafağında, boğaza erdim.
iki yakalı gerdanlığını,
semadan seyreden bendim.
göster çehreni senle hemhal olayım.
şairlerin mısralarına yansıdığın gibi,
mısralarımda yansıman olayım
boğazda turlayan sevgiliye şair olayım.
ey şehri istanbul sana geldim.
ne istiklal caddesini gezdim,
ne galata kulesinden boğazı izledim.
sabahın şafağında,
emirgan korusu’nda toplantıyla derdim.
namazları ancak “cem” eyledim.
ey şehri istanbul,
ne çamlıca’ya çıkabildim.
ne piyerloti’de kahve içtim,
ne de eyüp sultanda duaya durabildim.
vuslatı düşünürken fatih’le övündüm durdum.
aksaray’da tramvay da,
sultan ahmet’te meskeni handa,
ne de ortaköy’de meydanda,
boğazın seyrinde sevgiliye şiir olabildim.
ey şehri istanbul bekle beni, yine geleceğim.
TajdinK..04.02.2018 İSTANBUL
Samsun
bu gün samsuna ilk ayakbastım.
tarih sekiz şubat ikibinonsekiz,
ülkeyi yeniden kurtarmak değildir kastım.
varlığına şükranlarımı sunmaktır, aslım.
karadeniz, dalgalarını şehre paralel vurur.
dağlarında duman, akan iki nehir şehre ulur.
atakum, ilkadım, canikli’yi üçe böler
amazon dilberleri erkekleri eder keder.
bir an dalan gözlerim kuş cennetine konar.
yol boyunca suretleri şehre gerdanlık tutar.
birer figürü mizandır sayısı yüz altmış kadar,
hele bir yalıçapkını vardır, kuşlara can katar.
sahilin güzelliğinden ruhuma üflenirken huzur.
gözlerim hep amazon güzelini arar durur.
hakiye boyar gözlerimi, kirpikleri sineme vurur,
atakum sahilini arşınlarken; ruhum kendimi bulur.
TajdinK.08.02.2018 SAMSUN
El-Aman Yalnız Han-Van
Menzilim uzaktır, seyahatim Van’a
Urartu’ya mezar olmuş kalmış ya(vana)
Erek dağı inziva olmuş Bedüzzaman’a
Akdamar tebessüm eder Ermenistan’a
Erciş’e yol alırken hatırlanır,
Çaldıran aslanı Yavuz Sultan Selim Han.
Muradiye şelalesinde sular düşer, sesli kaval.
Ernis köyünde Yaşar Kemal’e hasbihal,
Sodalı suda canlanan “İnci Kefale” sorulmaz sual.
Adilcevaz almıştır sırtına Süphan’ı.
Yüzü göle bakar mest eder insanı.
Cevizle testileri dolduran hazinedir ağaçları.
Tuğrul Bey Cami karşılar yoldan geçen kulları.
Ahlat’ta tarihi anılar, meşhuru güzel bastonlar.
Abdurrahman Gazi, Dede Maksutlar,
Çifte Kümbette ses verir Erzan Hatunlar,
Varlığına şükranız Sultan Alparslanlar.
Girerken gölün güzelliğinden Tatvan’a.
Nemrut’un şahikasından vurur sırtıma rüzgâr.
Hemen ötesinde tarihe meydan okur,
İsmiyle müsemmadır El-Aman yalnız Han.
Bir anda hayale dalar tarihe gider ruhum
İpek yolundan kervanlar yürürken Han’a,
Acep kar boran da kaç el-aman olmuştur, Kervan’a.
Uyandığımda tüm görkemiyle şahlanmıştır zamana.
Bitlis’te beş minare terennümdür şarkılarda.
İnerken dereyi, biter şehrin haşmeti kale dibinde,
Şafağın karanlığında ocaklarda büryan tüter.
Şehre bir daha gelmen için nefsin yeter.
Yolu arşınlarken ova kenti Muş Şehrine,
Selam verilir ilim yuvası Norşin diyarına.
Ovasını karsız geçerken kış mevsiminde,
Şehre can veren Kurtik Dağı güle güle der Tebessümünde.
TajdinK.15.02.2018 Van/ Bitlis /Muş Seyahati.
Seyahatül Garp
Eskişehir
Sabahın şafağında hızlı trenle çıktım yola
Eskişehir’de çiğ böreksiz verdim mola
Tespihim lüle taşından kavrula
Varacağım menzil çini diyarı Kütahya ola
Bu yıl Porsuk Çayı mahzun akar
Debisi düşüktür tabanı göze batar
Yağmurun, karın olmadığı kışın sonu bahar
Odunpazarı’ tarihi nostalji kokar
Kütahya
Ateşten sanat ihtişamı ile karşılar vazolar
Üstatların elinden doğar porselen taslar
Yeraltında kaynarken şifalı sular
Atölyelerde ince ince nakşedilir çinilere hatlar
Nazlı gelinler çeşme başında doldururken testileri
Kışın soğuğunda elma yanaklar çatlar
Yazın serinliğinde gönüller rahatlar
Yer altında bor, gümüş, kömür gibi çok zenginlik yatar
Gezinirken bölgeyi, buldum Ertuğrul Gaziden hisler
Tavşanlı’da güveçler fırınlanırken iştahlanan bizler
Domaniç, Haym(ana) şenliklerine hazırlanırken,
Karacahisar kalesinde kalmamış Tekfur Aresten izler.
Bursa
Uludağ’a tırmanırken şubatta, yazdan bir gece,
Koca yayla geçidinde çamlıklarda sular serince.
Yol boyunda saydım hayratına yüzlerce çeşme.
İnegöl’e inerken gözlerimde her taraf yeşil köfte.
Bursa her zaman yeşil bahar.
Tarihine şahitlik eder ulu çınar.
Osmanlıya payitahtlık yapmış bu aziz diyar.
Yatar bağrında Osmanlar, Orhanlar.
Sırtında Uludağ ve koca çınar.
Göz kırpmaktadır Marmara’ya, Mudanya’sı var.
Gecenin sessizliğinde dalgalar sahile vururken,
Geçmişin özlemine yüreğim yanar.
Balıkesir
Son durağım kıyı şehri Balıkesir’i bulur
Hem Marmara hem Ege’nin incisi olur
Karesi Beyliğine yurt olmuş büyük gurur.
Güzelliklerinden gözlerim kamaşır, kalbim durur.
Erdek, Edremit, Ayvalık cennetten birer diyar,
Coğrafyasında insanlar huzura koşar.
Mavi ve yeşile boyanmış görünen tüm ufuklar.
Ömrü uzatan oksijen deposu Kaz dağları var.
TajdinK.20.02.2018 Kütahya/Bursa/Balıkesir Seyahati
Bolu/Gölcük
Dikilir yamaca ilerlersin adım adım.
İlk gazelle mevkiinde durur bedenin.
Karacadan dinlersin geyik şarkılarını.
Kitaro dan tiniler, tuzlanırken mest eder ruhunu.
Akşam yürüyüşü gün batımıyla başlar.
Romantik hatıralar depreşir yüreğinde.
Başka bir âleme kaybolur bedenin.
Yeşil ormanlarına dökülür kar tanesi, tenin üşür.
Mevsiminde ilerlerken gölcük doruklarına,
Yazın serinliğinde yeşillere boğulur hasretin.
Kışın, yeşil beyazla bütünleşir kartpostallarda.
Cennet mekâna tasvir olur mavi göl, yeşil çamlıklar.
Zaman durur, patlar flaşlar.
Eski anılar göle çalar yakamozları.
Yürüyüşlerde hayaller depreşir.
Eski sevdalar hatırlanır giden zamanda.
Çakılı kalırken objektifin arkasında,
Manzaranın seyrine donar gözler.
Doruklarında yükselen dumanlarıyla
Hatıraları kalır yüreklerde, Gölcük diyarı.
Doruklarına sevdalandım ey şehir.
TajdinK.25.02.2018 BOLU
Afyon
Sıladan uzaklaşınca kabarır hasretim.
Afyon eline uzar gider seyahatim.
Sivrihisar’ın ötesine olur hicretim.
Bozkırlarında dolaşır ruhum bedenim.
Ulaştırın Afyona, haşhaşıyla hoş olayım.
Kocatepe’den istiklale koşanların ikbaline varayım.
Kaymağa bandırırken ekmeği, mermerine suret olayım.
Lokumuna, sucuğuna vurgun kalayım.
Mevlevi dergâhında sema etsin ruhum.
Kalenin doruğuna tırmanırken başlasın tuğum.
Atın termallerine erisin bedenim, buğum.
Şifadır havuzuna akan güzel suyun.
Atın ki; kalmasın illet bedenimde.
Hatıraları saklı kalsın, Afyon yüreğimde.
TajdinK.14.04.2018 AFYON
Şehri Malatya
Dalında mışmış olmayan kaysı ağacı
Hüznünü yapraklarında saklar.
Usulce kelimeleri fısıldar rüzgârlara,
Özgürlükten yoksun savaşın çocukları gibi.
Çağırır özlemi silmek üzere, Battal Gazi’nin Şehri.
Battal gazinin höyüğüdür bu güzel şehir.
İsmiyle müsemma olunca kükrer bedenim.
Somuncu babadan alırken manevi hazım.
Yokluğuna hasretim, mekânına özlemim.
Bir an olur Yeşilyurt’ta boyar gözlerimi kirazlar.
Sevdasını bekler, kanal boyunda maşuklar.
Işıklar suya vururken güzelinden yakamozlar.
Şehrin gurbetinde sevdam; beynimde duygular…
Kaysı kokan sokaklarında yudumlanır iki dem çay,
Arguvan’dan gecenin serinliğine çığırır türküler.
Olgunlaşmak için güneş bekler mışmışlar,
Haziranda şehrin simasına renk vermeye başlar.
Hep özleyeceğim seni ey Şehri Malatya.
TajdinK.04.06.2018 MALATYA
Şehri Urfa
Ruha’ ya hep hasretimdir İbrahim’i den bu yana,
Kutsal şehirdir yakmaz ateşi, odu ab olur.
Nemrut odunlarından yığınlar alev olsa da,
Halillurrahman’da fışkıran sular cennet mekân olur.
İnsanlık tarihine ışık tutulur Göbekli tepeden,
Ritüelleri alt üst etti gömülü tarihi evvelden.
Medeniyetlerin doğuşuna yol olur bu kefeden.
Kim bilir, kimler geldi geçecek bu diyarı ebedden.
Harran ovası uçsuzdur, halkın tek dermanı.
Sıcakları kordur yakar çölünde insanı.
Fırat’tan akan sular çiftçiye umuttur.
Bereket olur toprağında harmanı.
Sofrası cömerttir, isotu sepet sepettir.
Sabah kahvaltısında yenen ciğer berekettir.
Patlıcan kebabı, çiğ köftesi hepsi birer lezzettir.
Toprağının fıstığı, Antep’le hayat bulan servettir.
Meftunum maneviyatından gelen huzura ey Şehir,
Özlemim Ayn-ı Zelha’da sönmek üzere hoşça kal.
TajdinK.16.05.2018 Urfa
Dadaş Kenti Erzurum
Erzurum dağları duman duman,
Palandöken’in karı olur pek yaman.
Rüzgârında uçan kar taneleri, el-aman.
Soğuk havasıyla sarı gelinleri ağlatan.
Gazi şehirdir, Moskof tarafından edilmiştir işgal.
Ermeni’si fırsat bilmiştir, etmiştir payi-mal.
Genç kızlardan, yaşlı ninelerden oluşan tabyalar,
Moskof Ermeni’sine Erzurum’u etmiştir zindan.
Bir tarihtir bu şehir, kaynar fokur fokur.
Taş han, kümbetler, çifte minare hepsi şaheser.
Oltu taşı gibi dizilir tarihi yerler birer birer.
Tortum şelalesinden geçmişi, akar akar gider.
Derunidir şehrinde ilmi irfan,
Alvarlı Efe, İbrahim Hakkı âlim-ul cihan.
Naim Hoca, Teyyo Emi, Gullebi Turan,
Hayatı tiye almış birer pehlivan.
Çayları kan kırmızısı içilir kıtlama,
Cağ kebabında istenilir şişler tava tava,
Yenilirken etler beraberinde bir sürü otlama,
Dolma kadayıfından olur son kutlama.
Güle güle ey şehir, güle güle Dadaş Kenti.
TajdinK.26.06.2018 ERZURUM
Özgürlük Şehri İzmir
Bir samanyolu takılır gözlerime,
Kalbimi semada raksa terk edince.
Karşımda serilir lacivert bir halı,
Yamacında gecekondulara manzaradır deniz.
Adımlarken kordon boyunu,
Denizden meltemler yüreğime çarpar.
Özgür buselerini beklerken dudaklarım,
Çayın demi daha bir katranlaşır fincanda,
Uykuları kaçıran aşkın sıcaklığı yüreğimde üşür.
Bir İzmir senfonisi çalar kulaklarımda,
Özgür kızların raksı meydanları ısıtır.
Sevişmelerinde kalır, örselenen gözlerim,
Kalbim yerinden fırlar.
Hayalimdeki gözlerin, gözlerime değerken,
Dudaklarının sıcaklığı damlamakta bedenime.
Seni yaşamadan mahpus oldun yüreğime.
Özgürlük diyarını terk ederken buselerim sanadır,
Ey özgür şehir, İZMİR.
TajdinK.26.09.2018 İZMİR
Muğla’m
Muğla yayladan bir mevsim,
Sahilinde karşılar seni yaz.
Tüm koyları denize gerdanlıktır,
İnci tanesi gibi dizilir, verir insana haz.
Önünde masmavi bir deniz,
Yeşili sırtlamıştır dağları, koca dehliz.
Bodrumuyla müsemmadır tümü heyecan,
Marmaris, Fethiye, Ölü Deniz hayata can.
Köyceğiz’den bakarken denize,
Tılsımı yeksan olur ruh halime.
Her taraf içindedir yeşil ve mavinin,
Bir Firdevs’i temaşada kalır gözlerim.
Bu şehir endamlı gözlerin bahçesidir.
Neden zamana verdin ömrümü
Demedin eriş gel erkenden
Kısa zamanda ne beklenir bu seferden.
Soruyorum, neden gel demedin erkenden
Olsun, bir daha gel diyorsun ya sen
Beni bekle Muğla’m, hasretim oldun SEN.
TajdinK.25.10.2018 MUĞLA
Diyarı Mersin
Torosların eteğine abanmış Çukurova
Serilmiş ayaklarına mavi Akdeniz.
Bir kara gözlü dilber küllenmiş Tarsus elinde
Ebruli hali kalmış düş âlemimde
Eshabu-keyf alır beni manevi huzuruna
Bir kıtmirin sadakati götürür cennet katına
Dalyan peygamberin kabrinde ettiğim dualar
Umut verir tebessümlerime, dünya halime
Kilikya, Anemerium, Olba, Sebaste, Soli,
Kim bilir kimler geçti bu kentlerden
Her tarafı tarih kokuyor kalıntılarında
Kanlı divaneyi temaşa eylerken
Antik kentler götürür tarihin seyrine.
Kız kalesini arşınlarken Cleopatra,
Öylesine mahzun ve bakışları ölümlü.
Yeşilin maviye değdiği orfozda iki göz
Kızgın kumlarda vurdu sarhoş gönlümü.
Cennet mağarasını temaşada kaldı gözlerim
Ayaklarım varmaz cehennem obruğuna.
Şifa için astım mağarasına dalarken
Düşler âlemindeyim, gözlerimde koca sarkıtlar
Yörük diyarı tüm güzellikleri nakşeder içinize
Nazlı gelin Seyhan, kıvrım kıvrım akar denize
Kim bilir ne kervanları doyurmuş bu gelin
Tantuni, Kerebiç, Silifke yoğurdu, cezerye
Gibi tatlar damağın ince zarına değince.
Turunçgillerden sararmış bir dünya görünce,
Bir daha dönüp gelmek istersin gönlünce
Ey yörük şehri Mersin bekle beni
Bir daha dönüp geleceğim gönlümce.
TajdinK.30.04.2019 Mersin
Kahraman Şehir Maraş
Ahir dağın yamacına konmuş
Bir gerdanlık süsler geceleri.
Doruğundan fosur fosur eser yeller
Ovasında yanan yüreğimi serinler
Maraş'tan bir Fatiha al giderken
Cami-i Abdülhamit Hamit Handan.
Şadırvandan temaşa edilir güzelliği,
Yüreğini alamazsın bu kahraman vatandan
İhanetlik Ermeniler, kurarken pusularını
Koca şehirde haykırır Ökkeşler.
Frenkler kusarken mermilerini.
Kurtarmıştır şerefini sütçü imamlar
Bahtına pul biber serpilmiş şehrin
Debisin de nazlı nazlı akar Ceyhan.
Doğasında otlanır güzel oğlaklar
Dondurması damakta en güzel tatlar.
Bağ evlerine tırmanırken dik yamaçta
İlham başlar geride kalan temaşada
Kebaplar mangalda pişerken yavaşla
Duyguları yüreğe işleyen şairler Maraş’ta.
Bakırcılar çarşısında inerken saca çekiçler
İşlenir madenden zarifçe eserler
Yedi güzel insan yan yana gelince
Fazılın faziletiyle okunur mecmualar gönlünce
Maraş Dulkadir Beyine diyar,
Osmanlı'ya olmuş büyük payidar
Birçok medeniyet tecellisinde bahtiyar
Türkoğlu, Elbistan, Göksu şefkat dolu birer yar
Uygarlığın kahraman kenti Maraş,
Tebessümlerini içime alarak gidiyorum
Bir daha gelmek üzere bekle beni
Ey şehir.
TajdinK. 30.05.2019 K. MARAŞ
Kırklar Diyarı Kırklareli
Yol alırken seyahatten Kırklar-eline vardım
Ne kırkları gördüm nede kırk kilise derdim.
Bir aşk tılsımı açmış ellerini duaya
Kırklar elinden geçen ömrümden hatıraya.
Can damarıdır, yürünür analı babalı kızlar.
Sevdalı kalpler için istasyonda buluşur yollar
Yıllar geçse de unutulmaz istasyondaki turlar.
Bir sevdadır, yaşanır, yüreklerde diyarı kırklar.
Tebessüm şehri, hep güler yüzün
İstasyon caddesi turlanır yazın, güzün
Kırılır şehrin tenha sokaklarında
Mey şişeleri gece ile gündüzün
Tarih mi dedin İlk Hızır Bey Külliyesi karşılar.
Vizede küçük Ayasofya, Kıyı köyde Aya Nikola,
Sokulu Mehmet Paşa Külliyesinde biraz mola
Duphnisia mağarasına şaşkınlık seni bula
Tophanesi götürür beni Sultan Fatih'e
Sırrı dayı anlatırken geçmişini tarihe
Dedim ki kendi kendime
Her yöreye gerek bir deli divane
Gezinirken Istranca ormanlarında
Ruhum yeşil, lacivertin şavkı gözlerimde
Kıyı köy, İğne adada serilir deniz ayaklarıma.
Hafifleyen gönlüm cenneti temaşada.
Her yıl kutlanır Kakava şenlikleri
Çalınır davul zurnalar alınır meyden hazlar
Davulu görünce duramaz roman kızlar
Karagöz’ün doğduğu bu diyarlar
Sanayi merkezi Babaeski, Lüleburgaz
Pirinciyle ünlenir Pehlivan Köy de yaz
Ormanların kalbine yerleşmiş Demir köy
Vize tepeden bakar, Trakya ya verir haz
Vatanın sınır nöbetindedir Kofçaz
Efsunlu gecelere dalarken ruhum
Hep seni hatırlarım anılarımda Kırklareli
TajdinK.18.06.2019 Kırklareli
Tekirdağ
Marmara seyirgahtır, teraslarda huzur
Tüm güzeller bakışır denize nazır
Üzümlerinden güzel meyler üretilir
Dertsiz halkı eğlenceye hazır.
Karadeniz’den Marmara ya verimli ovaları
Topraklarında biten hububatla dolar siloları
Kalbinde görünce beton yığınları
İçimi hüzün kaplar, bitmez ki insan çıkarları.
Her yıl kutlanır kiraz festivali
Güler yüzle bakar ayçiçeği güneş timsali
Rüstem paşa Külliyesi, Çorlu Kalesi,
Rakoczi, Antik kent, Etnografya Müzesi,
Gezilecek tarihi eserlerin en gözdesi
Asya’yı, Avrupa’ya bağlamış.
Pers Kralını, Büyük İskender’i ağırlamış
Üç Kemali şehrine konuk almış.
Çerkez köy, Çorlu sanayi devi olmuş.
TajdinK.20.06.2019 Tekirdağ
Efeler Diyarı Aydın
Buhara kaplıcalarında yıkanırken sevdalar
Didimde, Kuşadasında akar serin sulara afrodit
Şerite dizilmiş yay gibi ilçeleri birer altın
Ortasında altın kemer takmış beline Aydın
Dağlarında zeytinden yağ akar şırıl şırıl
Ovalarında incir ağaçları ballanır
Yaz kış demeden harcanır emekler
Menderes nehri nazlı gelin gibi ovalarında kıvrılır
Salkım salkım üzümünden tadarken
Narenciye kokulu irem bağları uzanır
Tütsülenmiş nefesler yüreğe inerken
Yılları eskitecek ömür kadar güzel bir şehir
Tarih kokar Afrodisias, Didimya, Priene antik kentler
Kurşunlu manastırı, ada kalesi, zeus mağarası
Götürür ruhunu geçmiş çağların pasına
Altınkum, dalyanaki, akvaryum koyları
Parlatır insanı pastan egenin berrak suları
Selçuklu, coğrafyasına ilk kurarken otağı
Sırasıyla terketmiş lidya, pers , roma bu diyarı
Olmuş bu cennet vatan, Osmanlı yadigarı
İşgalden korumuş yörük aliler, demirci efeler Aydını
Efeler diyarı Aydın eli doyulmaz bir şehirsin sen
Saklı kaldı tadın damağımın ince zarında
TajdinK.06.08.2019 Aydın
Azizler Şehri Elaziz
Kuşağını saran kebana akar fırat
Göbeğinde fışkırır mahzunca hazar
Alacakaya gözlerinden vişne kanar
Laleler mirvan çayına tersten bakar
Medeniyet diyarı harputta tarih kokar
Şehrin kalbinde birçok evliya yatar
Kuraklığın harına Arap Babanın başı pınar
Harput kalesi asırlara inat halen süt sağar
Tabakhaneye akan şifalı suyundan tadarken
Hüsenikten kalan tümülüsler yorgun
Bir kentin kayboluşu hüzünler göysümü
Yandım, buzluk mağarası serinler yüreğimi
Sekiz köşe kasketini takmış başa
Asaleti öğretir eşe dosta kardaşa
Engüzel dilberler oynar çayda çıra
Kehribar sallar Gakkoş haydi vira
Bastırılır üzüme cevizler halka halka
Orciğinden şerbet damlar damağıma
Dibek kahvesi dövülürken havanda
En güzelinden içilir bu diyarda
TajdinK.16.09.2019 Elazığ
Heryer Trabzon
Her gelişimde masmavi bakar gözlerim
Fatihin fethettiği, Yavuzun yönettiği şehir
Çağlayan derelerinde berrak sular akarken
Kabarır karadenizin göğsünde birçok nehir
Sis ve dumana esir olmuş dağlar
Takalar hırçın dalgalarda boğuşurken
Hamsi horon teper gençler kolbastı oynar
Balıkçının tavasında harlanır sarı barbunlar
Akçaabat köfte dumanlanır ızgarada
Taka’da hamsi, Sürmene’de pide
Hamsi köyde sütlaç koydular tencereme
Kuymağı iplik uzar fındığa can şehir
Boztepe seyir terası Karadeniz ayağında
Demli çay yudumlar gözlerim mavi ufukta
Ayder yaylası, Uzungöl cennetten seyir
Kanuni Sultan Süleyman'ın doğduğu şehir
Uzun sokak gerdanlıktır gece şehre
Mahzun gözyaşlarını akar, dolap dere
Kalkan pilavı asırları eskitmiş bu arada
Zencefilli üzüm şerbeti içilir şifacıda.
Tarih mi? al işte Yavuzdan Bedesten
Sümela Manastırı, Atatürk köşkü
Ayasofya Kilisesi, Fatih Sultan Külliyesi
Temel, Dursun, Fadime'nin binbir hikayesi
Ayrılığına akar gözlerimde yağmurlar
Çalan kemençeler şahit durur bana
Gidiyorum,
Tüm ihtişamınla bekle beni, yine geleceğim
Her yerin Trabzon olduğu şehir
TajdinK.08.10.2019 Trabzon
Gaziantep
Doğuyu batıyı bağlayan bu şehir bir eşik
Mezopotamyada kültürel bir beşik
Tunç çağı ile başlar bu toprakta medeniyet
Tülmenden başlayan hikayedir Gaziantep
Karkamış toprağın bağrında gizem fısıldar
Nizipte Belkıs Zeugma, İslahiye tilmen höyük
Yavuzelinde mezar anıt, arabanda tarihi yazıt
Rum kale, helenistliğin renklerini saklayan yapıt
Zeugmadan bakan mavi gözlü çingene kızı
Gözlerinde hüzün bakışlarında gizem durur.
Asırların medeniyetini resmederken izin
Ezo gelini duyunca kan damlar iki gözün
Yıl 1920 işgale gelmiş şehri, haçlı kafirler
İşgalden ikbale koşar şehit kamiller
Gavuru koku sarar toplar gülleler
Namusu çiğnetmemekte direnir antepli yiğitler
Toprağında biter çift kanatlı yeşil gözler
Yetişen acı biberiyeler yakar dilleri
Acıları bastıran tatlı baklava dilimleri
Bozlak ile ağıt yakar gönül erleri
Sanayisi ile olmuş güney doğu devi
Tüm tatları içinde barındıran aşevi
Damak tadı sıcak beyrandan geçer
Kebap denilince ey şehir ismin yeter.
Nefsini köreltmek üzere bekler misafirini Gaziantep
TajdinK.11.10.2019 Gaziantep
Sahabeler Şehri Kilis
İbnul cerrah tan alemi islama yadigar
Yerleştirilmiş murabit, zabit türk gibi boylar
Uç bölgesi kilis Halep'e yıllarca sancaktar.
Yavuz Sultan, Mercidabıkta kılıç sallar
Bu cihan Osmanlı’ya olur diyar
Bu şehir üzgün, bu şehrin kalbi yanar
El-azez tel duvardan mahzunca bakar
Minnacık kalpleri parçalarken katil bombalar
Savaşın çocuklarını kucağında saklar
Bir duygu kaplar şeyh mansur türbesinde
Şehrin dahlindeki evliyalar kalbimden geçer
Bu topraklarda nice sahabe yatar ey fani
Duaların anlam kazandığı bir diyar.
Salkım salkım üzümler güneşlerinirken yamaçtan
Zeytinlikler süzülür damla damla gözlerimden
Tavacı İzzet Ustadan damakların lezzeti damlarken
Eyvan hamamı temizler bütün kirleri şehirden
Şimdilik Allah’a ısmarladık ey şehir
TajdinK.28.09.2019 Kilis
Dinlerin ve Dillerin Şehri Mardin
Gündüzün bir kaleyi andırırken,
Gece boynunda gerdanlığın sarı rengi.
Açılır birbirine karşı içten içe kapılar
Kardeşliği pekiştiren bu dar sokaklar
Bütün konaklar bitişir birbiriyle
Güzelliğin birlikteliği sinmiş kalplere
Hoşgörü semazen gibi döner başımda
Ne endamlı şehir bu, tüm duvarlar kanaviçe…
Mezopotamya tarihi canlanır gözlerimde
Diller ve dinlerle dokunmuş şehrin kalbi,
Ne kavimler misafir olmuş bu diyara
Osmanlı konağından seyreyledim tarihten şehri
Hurriler ile yazılır tarihin hatıra defteri
Zamanın kanaviçesini sümerler dokur
Ayağımda Mezopotamya Halep'e uzanır
Mar Şabil kilisesi önünde Şahmaran...
Bu şehrin dar ve incedir sokakları
Birinde ezan sesi duyulur, diğerinde çan
Kalbim ulu cami ile çarparken
Karşıdan bakar Deyrulzafaran
Dillerin ve dinlerin cami ve medresesi,
Manastır, kilise, tekke ve zaviyesi
Yansır gözlerime tarihi firdevs çeşmesi
Serin suyu ile ferahlar gönlümün busesi
Yüreğimde höşgörünle gidiyorum ey şehir.
TajdinK. 16.09.2019 Mardin
Çapakçur’da Güneş Bir Başka Doğar
Bir ada yüzer göğsünde, yemyeşil
döker sevdalarını murat nehrine
gam içinde kıvrıla kıvrıla
dareyenide kara tren durur
vurulur bir dilber muradın şavkına
aşkından can yanar, ben yanarım.
Kar tanesi düşer tenine
fısıldar kulağına rüzgarın sesi
beyaz gecelerde raksa durur fırtınalar
karlı-ova üşür, kan üşür, can üşür.
Ah perisuyu
yayla çobanlarının gözyaşı
akarsın serin diyarlar vadisinde
yedisu ile güzelleşen nazlı gelin
yayılır duvağından sümbül kokusu
Hicranla bestelenir türküler
hıçkırıkları düğümler kursağında
geçmişine ah çekerken kiğı
damlar peri suyuna özlemi
mahzun, suskun ve yalnız
Kuzu postuna üşüşür kartallar
bir çoban yürür ay ışığında
sağır ve lal
dağları kekik kokulu diyar
çapakçur da güneş bir başka doğar
TajdinK.Kasım 2019 Ankara
Sakarya
Doğunun batısında
batının en doğusunda
şahlanır bayrağın
yemyesil bir coğrafya
engin vadilerine akarsın sakarya
nazlı gelin gibi kıvrıla kıvrıla
Ustad fazıldan sonra şiirlik ruhuna
vurulan kalem kırıla.
TajdinK. Aralık 2019 Sakarya
Kastamonu Şehri Evliyan
ılgazda yıldızlarla sohbette dilim
tarih kokuyor burun kılcallarıma
yol aldım karaçomağı çam ormanlarında
karşıladı bir kale bir kule dere boyunda
aldı yanına serrehberim anlattı bir bir
düşündüm acep var mıdır bunda kibir
her adımda kokladığım tarihti
anladım ki hepsi doğru birer tabir
ilk çıktığım yer tepeli yokuşu
çıkarmış eşekler yükle ekspertize
uygun olanlar pazarlanır can dize
çıkamayanlar geri yollanır dizdize
iki adım ötede yakup ağa külliyesi
haşmetiyle hakimdir şehrinize
tadı söylence olmuş dudak ve dilde
çekme helva pişilen külliye’de
inerken cemsultan bedestene
tebessümle bakar kardeşi pembehan
ön kapısında kursunlu handa
zanaat işlenir şekillenir sanat
medeniyetle abat olmuş şehirde hayat
ismail bey külliyesine vardım çok kubbeli
içinde cami imaret türbe han hamam
üs olmuş burda ticaret, ilmu-irfan
kantara çekilir develer yüklerinde varsa ziyan
yol verilir misafire hayvana edilmiş ise zülmu zan
kastamonu anadolu'da şehri evliyan
kalesi, atabey camii, yanık sultan türbesi
çivisiz mahmut bey camii tarihi neşesi
cumhuriyetin ilk şanlı lisesi
kentte kurulmuş doğal tarih müzesi
tasnif edilmiş burada şualar lahikalar
şehre sürgüne gelmiş bedüzzaman dan
manevi huzur serpilir şehre
şeyh şaban-ı veli dergahından
cocuklar sünet olmazmış içmeden suyundan
şehrin göbeğinde nasrallah cami
mehmet akif okuyor minberinden hutbeler
şadırvanında akmakta akupak sular
bir daha şehre gelmek için nasip suyunda yatar.
TajdinK.27.11.2020 Kastamonu
Diyarı Sinope
dranaz geçidinden geçerken denize
sonbahar bir taraf öbür tarafı bahar
hırçın dalgalar susmuş koylarında
sinop eli cennetten bir diyar.
öylesine bezedi gözlerimi dalgalar
uçsuz bucaksız şu serin maviye
hamsilosta ruhum tutuşmuş aşk yeline
sinope’nin prangası vurulmuş gönlüme
kimler vurulmamış ki gözlerine sinope
zeus delirmiş, tutulmuş dili dudağı
karadenizden cenneti mesken tutmuş
yeşil ve mavi iki kardeş bir olmuş
bir yarım adada tutuşmuş sevgiler
birbirine karışmış gönlü hoş sedalar
duvarına vururmuş cezaevinin, deli dalgalar
çürümüş burada nice sebahattin aliler
gündüz sokakta insan ararmış
elindeki feneriyle sinoplu diyojen
“ne dilersen dile der büyük iskender ”
“başka ihsan istemem gölge etme yeter.”
gecelere gerdanlıktır şehrin ışıkları
yakamozlar göz kırpar aşıklara
gökyüzünde özgür yıldızlar kayar
sırtına vurur hırçın dalgalar
aldırma gönül aldırma
ayrılmak zor bu uç beylikten
şimdilik azlimi isteyeceğim terki diyarına
başka bahara geleceğim serin sularına
TajdinK.26.11.2020 Sinop
Tunceli/Dersim
sarp kayalıklara bir gül konmuş
ortasında munzur akar
seyyid rıza torunları diyar diyar
sazla sözle türküler yayar
munzur akar
derin bir öykü yüzer
munzur akar
içinde balıklar susar.
başında kasketi elinde sakosu
sararmış seyyid baba
parmaklardan hüzün akar
pos bıyıklar dudaklardan sarkar.
ah dersim
ne dumanlar yükseldi göysünde
bazen isyan etti munzur
direndi kapında
bazen çığlığı yükseldi ağıtlarda
Tajdin K. Aralık 2020 Ankara
Yalova
kaymakamıyla nam salmış bacar
istanbula tebessüm ile bakar
çınarlı yolu atadan kalma
sahilinde ayaklara vurur dalgalar
ataköşkünde söylenir mersiyeler
osmangazi gerdan takmış altından değer
termalde fokur fokur bedenler terler
eşi yoktur alemde böyle bir yer
yalova yazı kışı bahar
armutluda dalgalanır masmavi sular
arkasını sıvazlar yeşil dağlar
adapazarına ramak kalmış duvarlar
altın ovada duman tüten bacalar
dağlarında her türlü nebatat çıkar
bursaya kırkbeş dakikalık yolu var
aşka dönüşür çınarcıkta duygular
TAJDİNK. Ocak 2022 Yalova
Osmaniye
devleti var meskeni bahçeli
dikilmiş meydanlara heykeli
ihtiyaç duyulan her işte hissedilir eli
siyaseti bilgece kendisi osmaniyeli
sırtına yastık eylemiş amonosları
ovasından ağıt yakaraka geçer ceyhanın serin suları
kurulmuş çukurova’da bereket ambarı
tükenmeyi bilmez tarlada ırgatları
rençberlerinden öğrendim osmaniyede turpu
bahçelerine kök salmış narenciye şurubu
fıstık şelaleri toprak altındaki kurdu
çerezcilerin tezgahlarında dolaşır yurdu
gavur dağı, amanoslar yeşilden set duvarlar
serinletir zorkundan akan sular
kadirliye uzanır bağı bostanı yolu
ince mehmet emitiyede yaşar kemale konu
gavur dağına tırmanırken
pirzolanın hassını ayhan ustada
alabalıktan kaşar damlarken gördüm
kadirlili hakan ustada
vakit dar sığdıramadım seni kısa zamana
düziçi, toprakkale, hasanbeyli sunbas
bıraktım sizi başka bahara, yaza
girmesin aramıza küslük bir hal
bir daha ki sefere
nasip olur inşallah sizlerlede hasbihal
TAJDİNK. Şubat 2022 Osmaniye
Şehri Şefkat Tokat
payitahtan sana doğru çıktım yola
ilk durak yozgatta verdim mola
gece vakti ırmakları aşarak aldım sende nefes
tattım ki, tokatta kebabın tadı enfes
gıjgıjdan bakınca çanak içinde
nice güller, hanlar hanümanlar
akar hıdırlık altında yeşil sular
sulu sokağında sökülmüş aynalı taşlar
biraz tarih, biraz hüzün akar.
aşk ateşiyle harlanmış mevlevilik ruhu
sümbül dede’de cezbeye düşer hu sesleri
neyden dost kılınmış mevlana yar
erenler yurdu olmuş bu diyar
aleme gelenek olmuş irfanı halden
eyilmiş ondört devletlü ve beylikten
900 adıma 900 yıllık medeniyet serilmiş
onbeşliler annelerince çanakkaleye gönderilmiş.
cesur yürekler eğdirmişler timura boyunu
kurutmuşlar kalede kazıklı voyvodanın soyunu
ormanlarında meler kuzusu koyunu
oynanır dağlarında geyikli halk oyunu
üzümler kavunlar sarıdır turhalda
ekmeye katık diye pekmez çalınır zilede
ne işin var bu memlekete zatı sezar niye
birde ahkam kesmiş veni vidi vici diye
uzaktan süzdüm kaz gölünü
yolda gördüğüm mahperi hatun han
olmuş bu diyar nice kervanlara can
üçbeş satır şiir ile tanıttım an be an
beni bekler ballıca mağarası faltaşı
göremedim güzelliğini gözlerim yaşlı.
yazmalara gönlünü nakşeder gelinlik kızlar
niksarda oyulur ceviz ağacında sandıklar
hüzünleri içime alarak gidiyorum
almus artova niksar reşadiye
tokat kebabına yol ararım her değişte
tüm sevgilerimi toplayarak geleceğim işte
sert bakışların altındaki şefkat şehri hoşça kal
TAJDİNK. Mart 2022 Tokat
Can Çankırım
gözleri yakan tozum tuzum kızım
yarenler diyarı bozkıra yıldızım
payitahtan bir saatlik yola nazım
taş mescitte ibadetim
karataş hamamı mimari servetim
tuz mağalarında nefeste kerametim
zırhlı tuğayda nöbette askerim
kışın ayazında donar ellerim
yazın sıcağında kavrulur gözlerim
ılgaz dağlarına düşen karım
kışın savrulan rüzgarım
çamlıklarıyla serin yazım
kızılırmak’ta pirinçli aşım
eldivan’da kızarmış kırazım
katatekin’de manevi hazım
kurşunlu’da balım
sabanözü sanayi, orta da tarihim
ahalide zeybeğim, halayım, çifte basmayım
puşu başlı, cepken sırtlı yarenim
başımda fes, bindallı nazlı gelinim
tuzda tuzsuz tavuk pişiren çankırıyım
TAJDİNK.Nisan 2021 Çankırı
Künefe Güzeli Hatay
habibi neccara tırmanırken cami kilise havra yanyana
sempiyer kilisesi mahzunca gülümsüyor bana
müze hotelde gözlerim ilişir arkeolojik kalıntılara
götürür beni antakya tarihi asırlara
hırçın asi bölmüş bağrını ikiye
afrin çayı uzaktan uzağa kıskanır seni niye
uzun çarşı pazar yeri her türlü zanaat
kurşunlu hana misafir olmuş nice zat
daldım anadolunun ilk camisi habibi neccarda
dor mabedinde düşündüm geçmiş hayata
kaya mezarları, titus-vespasianus tünelini
darius, iskender ile paylaşamamış şehrini
cami, kilise ve havra komşu sohbetinde
hoşgörü zuhur bulmuş güzel kentinde
örf, adet, gelenek zennube oynar kol kola
gelene hoş kelam gidene selam her kula
ah daphne kabarır içimde aşka dair duygular
hikayeni duyunca çapkın apolion’a nefretim artar
sarıldım yeşil yapraklarına etrafa sinmiş kokun var
göz yaşındır galiba harbiye şelalesinden akan sular
amik ovası uçsuz bucaksız yeşil umman
kırıkhan dişçiliğinin sesini duymuş sağır sultan
reyhanlı bağı bahçesi tarlası olan gelinlik yar
cemil meriçin çocukluk izlerinin olduğu diyar
belenden inince amonoslar yeşil renkler içinde
karşılar iskenderunda mavi sular
samandağı biberleri içimi yakar
gözlerimi kamaştıran şelaleri şırıl şırıl akar
dörtyol da sarardım turunç bahçelerinde
tatlandım salkım salkım erzinin bağlarında
payasta zeytinlikler yağ damlatırken çömleğime
içim eridi arsuzun mavi sahillerinde
künefe güzeli hatay her gelişin bir gidişi var
en kısa zamanda gelmezsem özlemim azar
TAJDİNK.Nisan 2022 HATAY
Kocaeli
sağelinde istanbul sol elinde sakarya
kalkmış halaya
harada küçük darada büyük
birleşmiş küçük kardeşi yalovaya
karadeniz çoşkusu sırtında
mamara yumuşaklığı huyunda
kışın kartepe de uçuşur hür kuşlar
yazın akar dağlarından serin sular
kurulmuş her türden sanayı kolu
binbir çeşit insana olmuş aş yolu
mavi yeşil botanik holü
nazarlıktır izmitten sapınca sapanca gölü
çayırova darıca hereke gölcük
adına güzellik demek en güzel sözcük.
TAJDİNK. Nisan 2022 Kocaeli
Ah Diyarbekir
iki evladın gözü yaşlı akar
dicle çok nazlı
fırat çılgın ve asi
şaşalı durur içinde surlar
bir dokunsan duvarlarına
duyulur içinden hüzün kokan ahlar
suzanı almış serin suların diclem
aşka vurulmuş örften kelepçe
kırklar dağı kör karanlık
gazi köşkü yaslı durur
hergün hergece
ah buğday tenlim
sen başağa olgunlaşırken dicle ovasında
bir yaz mevsimi gibi
umutlar kızarıyor yüreğimde
küçelerinde kaybettiğim
bir çıksan melik ahmete
yürüsen ofisten bağlara
kor yüreğimi soğutsa anzele
ah diyarbekir
ömür kavgasında surlar
ömürlerini çürüttü burada nice soylar
elbet bir gün
elbet uçacak surlardan beyaz kuşlar
nedir aramızdaki bu korkunç duvarlar
ne zaman açılacak kilitli kapılar
hawsel bahçelerinde uçacak
özgür kuşlar
ulucamide ellerim havada dilimde dualar
suluklu handa tavşan kanı çay akar
hz süleyman türbesinde yüreğim çarpar
daralttı içimi zerzevanda tarihi yıkıntılar
surp giragos, meryem ana,
mer petyun daha neler neler
sende yatıyor zülküf peygamber
surlardan sana bakınca
tane tane topladığım hüzünleri
şafaktan alıp gideceğim
ey şehri diyarbekir.
hoşça kal.
TAJDİNK. Nisan 2022 Diyarbakır
Gül Kokulu Diyar Isparta
gül kokulu tarihe yürüdüm hisar hisar
yalvaçta karşıma çıktı sezar
miryokefalanda sallanan kılıçlar
ıspartayı türk yurdu yapmış kılıç arslanlar
gamzelerde mavi gülüştür eğirdir.
yamacında bir firak bedenimi terletir
kah hüzün kah nur akar yüreğimdeki nehir
çağa yön veren saitin yattığı mubarek şehir
serpmiş kokusunu toprağına
kırmızı pembe beyaz güller
elleri kanlanır seher vakti tarlada dilberler
dallarında öter acı yürekli bülbüller
keçiborluda lavanta kokulu renkli tarlalar
ağaçlarında sallanır al al elmalar
göz nurunda ilmek ilmek işlenir halılar
ne sırları içine nahşetmiştir ıspartalı kızlar
nasip olmadı seni tanımak için uzun mola
çoban sülo burdan payitahta çıkmış yola
seni yazmak için kağıt-kalemim kolkola
gül kokulu şehrim hoş kala
TAJDİNK. Mayıs 2022 Ispata
Denizlim
ondört antik kentle geçmişe daldım
hierapoliste başım düşler içinde
kimler abat etmiş bu kentleri
yıkılmış sonrası kinler içinde
zeus yok, mabedi yıkıntılar içinde
pamukkale termaline daldım kulaçlarımla
traventerlerinde aktım boz bulanık
sarkıtlarından menderese aktım
sevgilerimi zerkettim damla damla
denizi olmayan denizliye vardım
babadağdan şehri seyre daldım
ağlayan kaya şelalesinden kendimi saldım
yeşil yağına ekmeğimi bandım
düştüm bekilide üzüm bağlarına
acıpayamda indos vadisine indim
giden zamanın kıvrımlı nehrinde
akan medeniyetleri saymakla tükendim
çardak göllerine tünemişti kuşlar
baleye durmuş tek ayakla filamingolar
gözlemciler pusuda patlıyor flaşhlar
kuş cenneti acıgölden tatlı kaldı hatıralar
kim demiş adana, urfa acının yeri
iştah açar kalenin acı biberi
yedikçe şifası ile yaktı ciğerimi
çivril kanyonun serin sularına bıraktım kendimi
yeşil bir ruhla büründüm çameline
mavi için göz kırpıyordu köyceğize
yumuşacık bornozla dokundu kalbime
karıştı uykularım buldanın dokuma terine,
beşbinbeşyüz yıllık tarihi höyüktür baklan
elini kolunu sallayarak geçme, aklan
tarihi mirastır, çöktü uçbeyleri haçlının ensesine
fatiha okunur burada abdurrahman gazi türbesine
şaha kalkmış asaletin çil horozum
yanık ötüşlerin aldı uykudan beni
can hediyene bırakarak yüreğimi
buruk bir tebessümle gidiyorum denizlim
TAJDİNK. Mayıs 2022 Denizli
Nevşehir
bir gece vakti varmıştım sana nevşehir
kapadokyada toz bulutları
bozkırına dikilmiş peri bacaları
ateş üflüyordu uçan balonları
yürüdüm
sabah güneşiyle tozlu yollarını
her karış toprağında tarihi seyir aradım
oyulmuş mağralarda büyülendim
ıhlara vadisinde serinledim
kozaklı kaplıcalarında harlandım
hacı bektaşı velide yandım
derin kuyuda keşfettim yeraltı şehrini
ince bir tınıyla dokundum duvarlarına
hangi gücün sadakatine yontuldu bu taşlar
acep
hangi gözyaşıyla pişti burada aşlar
hangi yüreklerde közlendi aşklar
hayrete düşür doğanın geçmişi ahiri
masal diyarı gibi tanımlar her şairi
hangi çılgın vurgunlar oydurmuş taşları
geçmişe susmuş, konuşmuyor lal bacalar
sanki bir heyyulla içinde ihtiyarlamış
burada tarihi çağlar
bugün mayıs onsekiz
erciyes karşıdan kartopu yuvarlar başıma
yılkılara kucak açmış bozkırlar
avanosa can veriyor kızıl(kızılırmak) sular
bu masal diyarında ürer düşlerim
akşam güneşi varmadan
elimde valizim zamana olmaz tehir
hoşçakal periler şehri nevşehir
TAJDİNK. Mayıs 2022 Nevşehir
Şehr-i Serhat-Kars
gözleri buğulayan serhat şehri
doğunun en doğusu
güneşin ilk yüzü
alperenlerin ilk göz ağrısı
hep vurgun darbeler içinde yankılandın
kimi zaman yakılan yürekte talan,
küllerin serpildi ovalara.
kimi zaman kükremiş bakışlarla direndin
haramilere demirden pençe.
farklı renklerin nakış nakış işlendiği
bir coğrafyadır adın, ederin
halen ayakta duruyor dimdik
kale, camin, han, hamamın, tarihi yerlerin.
istif istif yaktılar içinde ikiyüzsekbeş can
ulucami hüzünlü, minberi halen lekeli kan
ebul hasan harakani manevi derman
fethine muktedir alparslan ne büyük hakan.
ani dillenir, içindedir hüzünleri.
bunca kavim göçtü üzerinden
her esen rüzgar almış teninden gülücükleri
asıl derdi, yalnızlığa terkedildikten beri
arpaçay hep akarsın derin vadide serin serin
katolik çağdan bu yana misafirler hep kederin
hüzün kaplamış alparslanın şehrini
menuçehr cami sitemi tüm kederlerdende derin
birikir dağlar kadar sarıkamışta karlar
özgürlüğü bağışladı kar altında donan kanlar
abidelerde nöbet bekler kefensiz kınalı kuzular
bu serhatta bölük bölük yüreğimi hüzün kaplar
çemçeden inen sular besler mevsimleri
aluça ekşitir, abrigoz tatlandırır dilleri
aras akar etrafında bahar çiçekleri
burası kağızman burası hıfzı’nın şehri
susuz, digor, selim, akyaka
varamadan çöktü üzerime zaman
gidiyorum,
hasretimi rüzgarına savurarak
hoşça kal serhat şehrim
hoşçakal kars
TAJDİNK. Temmuz 2022 Kars
Şehri Nuh/Şırnak
sana geldim şehri nuh
burada yazılır destan
burada alevlenir yürek ateşi
medrese-i sorda fegıye teyran
kuşlar tellere asılmış dilleri lal
tebessümlerimi tüketti
botana kazılan mayınlı kuyular
ah botan, ah diclem
mavi gözlerine ram oldum
kimler yanmadı ki
körüklediğin alevlerde
yağmadı mı üzerine
molla ahmet ciziri beyitlerinden aşk
yakmadı mı
feqıye teyranı yürek ateşi
düşmedi mi
memo-zin zindanlarına
harranda söndürmedi mi ateşi
ibrahimi su
söndürmedi mi mecusi ateşini
muhammedi ruh
neden
…………halen yanıyorsun cizre
…………halen yanıyorsun botan
…………halen yanıyorsun mezopotamya
karşı duvarlarda tel örgüleri
burada mayınlı tarlalar
burada hududlu karakollar
burada alevle gün doğar
burada güneş başka bakar
…………. memo-zin ağlar
…………..dicle hüzün akar
burada aşk yakar
burası şehri nuh
burası cudi
burası nebi-i nuh’u konaklayan dağlar…
eyy diclem söndür bu ateşi
yaşasın aşklar
gülüstanda yeşersin çiçekler
yeşersin şehri nuh
TAJDİNK.Ağustos 2022 Şırnak
Çölemerik/ Hakkari
sert dağlarin gururlu lalesi
zap vadisinin sevgili güzeli
neden hep boynun eğri durur
zap suyu öyle melül öyle sessiz
dağlar arasında vadileri eşer
dolunaydan üzerime ay ışığı düşer
sarp kayalıkların adıdır çölemerik
yol vermez suarakotra geçidi
cilo serin, sümbül yorgun
kartal yuvalarından dökülür yıldızlar saçlarına
zap suyu ay ışığından utanır
gizlenir derin kanyonlarına
bütün dertleri işler
motiflere aşiretli kızlar
omuzlarından sarkar bukle bukle saçlar
kiyaz fistanlı ve yüzleri perçemli teyzeler
dökerler berçelana tebessümler
çölemerik dağların sarp
kanyonların derin
içinde yangın var söndür zap suyunla
küllerinden filizlensin artık
laleler, güller, sümbüller
ama sen ölme bu yangında
kuzgun leşlerin koktuğu dağlarda
yeniden doğsun güneş
ama sen ölme
yoksa yalnız kalır boynu bükük laleler
zap suyundan ak serin diyarlar ülkesine
ak çölemerik,
ak hakkari,
ak sahipsiz çiçek
TAJDİNK. Ağustos 2022 Hakkari
Tacettin Kızılboğa
Kayıt Tarihi : 28.12.2020 16:57:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Tacettin Kızılboğa](https://www.antoloji.com/i/siir/2020/12/28/41-il-l-e-hasbihal.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!