409 Yine Yaz Geldi Bu Şehre

Yaz deyip duruyordunuz, geldi işte, yaz da geldi!
Hangi sene gelmedi ki, neden sararıp soldunuz?
Ayvalar açmıştı çoktan, karınca yerleri deldi
Zaten haber de vermişti, boşa tedirgin oldunuz...

Arpaların benzi attı, esmerleşti tüm buğdaylar!
Zaten arpalara girer, biçerdöverler bu aylar...
Artık sular pek köpürmez, durgunlaşır akan çaylar
Sıcaktan ürken lâleler, ne de çabuk kayboldunuz?

Akasyalar çiçek döktü, fasulyelere oturdu!
Papatyayla gelinciği, bahar yanında götürdü...
Rengârenk açan gülleri, yaz kucağında getirdi
Kiraz bile olgunlaştı, ne sabırsız bir kuldunuz?

Pamuk saçtı kavaklar hep, söğütler sarkındı suya!
Baharın kırları neyse, söğüt gölgesi de bu ya...
Gözün ovdu menekşeler, daldılar derin uykuya
Açtı begonviller renk, renk, bu resmi nasıl buldunuz?

Köpük, köpük sıcak deniz, kaynıyor çıkıyor buğu!
Şimdi yüzmenin zamanı, düştü ya karpuz kabuğu.
Sahildeki şemsiyeler, sanki işaret çubuğu...
Gölgeler uzar uzamaz, hep denizlere doldunuz.

Yaz, sen ne kadar muzipsin, soğana döndürdün bizi
Soydun, döktün kumsallara, sıraladın dizi, dizi...
Ak mermerdik, tunca döndük, değiştirdin rengimizi!
Biz renkten renge girdikçe, nasıl da keyfe daldınız?

Yine yaz geldi bu şehre, sıcaklardan bunalmışım!
Gözlerim ufka yapışmış, hep hayallere dalmışım...
Bahar hafızamda durur, yazla baş başa kalmışım
Ben aşırı sıcak buldum, bilmem siz nasıl buldunuz?

Bir korkum var şu ormanlar, bazen onları yaz yakar!
Belli olmaz bir kaç hain, keyfine bir çakmak çakar!
Ormancılar haber yapar, “yandı yine kaç bin dekar! “
Orman yanar, ben yanarım, derim, “canımı aldınız...”

Antalya-2011