Yıllar, bana geri verin aldığınız ne varsa...
Geç de olsa anladım ben gençliğin kıymetini!
Ne kâşaneler isterim, ne apartman ne arsa...
Acep nasıl öderim ben gençliğin diyetini?
Gençlik sevdaları başka, o aşkları hiç deşme...
Hani içtikçe suyunu kanılmayan o çeşme?
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Gençlik ve yaşlılığın çok güzel yalın bir özeti olmuş gönülden kutlarım kaleminize sağlık Mesut Özbek
Üstadım sizin şiirlerinizi okurken ne kadar kelime haznemin az olduğunu görüyorum. Teşekkürler.
NE KADAR DOĞRU TESPİTİNİZ DEĞERLİ HOCAM.. GENÇLİK DİYETİ, GÖZDEKİ FER DİZDEKİ GÜÇ KAYBIDIR..SİZİ YÜREKTEN KUTLUTORUM...KİTABINIZ ELİMDE VE ŞİİRLERİNİZİN HEPSİ BİRER PIRLANTA...SAYGILARIMI YOLLUYORUM.TAM PUAN
Gençlik yıllarımız, çoğumuzun geri dönmesini istediğimiz ama bir türlü geri getiremediğimiz yıllarımızdır...
Ah bir geri gelseler, ben biliyorum yapacağımı ama gelmiyorlar hocam!
Şiiriniz mükemmeldi.
Duyarak, gençlik yıllarımı yeniden yaşayarak okudum.
Tam puanımla LİSTEMDESİNİZ...
Selam ve sevgilerimle, aşağıya aldığım şiirimle sayfama davet etsem, gelir misiniz?
Aç gönül kapını
Ağlama bir tanem, güneş doğacak,
Kuruyan dudağın, nemlensin biraz...
Kadehim yaş doldu, taştı taşacak,
Bırak, sancılarım, demlensin biraz....
Çok baharlar geçti, çiçek açmadın,
Rabbim kanat verdi, neden uçmadın,
Tayfundan, borandan bile kaçmadın,
Yaslan da kollarım, dinlensin biraz...
Aşkımı arzettim, duymazdan geldin,
Ok oldun bağrımı, deldikçe deldin,
Kışın kardelendin, baharda güldün,
Koklat çiçeğini, mimlensin biraz...
Sarı saçlarına güller takayım,
Su olup yoluna, ben de akayım,
Küllenen ateştim, üfle yakayım,
İzin ver kalbine, dillensin biraz...
Dağ bayır demeden, aştım da geldim,
Sevginle dağlandım, piştim de geldim,
Aklımı sen aldın, şaştım da geldim,
Çiçeksiz bağlarım, güllensin biraz...
Nafi'yim seninle, bir olsun tenim,
Bazan efendinim, bazan kölenim,
Yüklenip yılları, bu gelen benim,
Aç gönül kapını, benlensin biraz...
Nafi Çelik
Dönebilirmiyiz gençlik yıllarına,yüreğine sağlık,güzel şiir,tebrikler
tebriklerimle selam ve dua üsdat.sanırım geri dönüşü yok.
Çok güzel bir tema, hoş bir şiir. Can-ı gönülden tam puan ile tebrikler, yüreğiniz dert görmesin. Kaleminizden mürekkep eksilmesin! Listemde.
Gençlik, ömrün en kıymetli zamanıdır. İnsanın sıhhatli, kuvvetli olduğu zamandır. Bu zaman, her gün geçiyor, azalıyor, ihtiyarlık yaklaşıyor. Yazıklar olsun ki, en şerefli, en lüzumlu iş olan, marifetullahı kazanmağı, hayâl olan ömrün sonuna bırakıyoruz. En şerefli olan zamanlarını, en zararlı, en kötü şey olan nefsin arzularına kavuşmak için sarf ediyoruz. Peygamber efendimiz, (Yarın yaparım diyenler, aldandı) buyurmuştur..
yapmayın be üstad niye hatırlattın o yıllları şimdi...
ama şimdi o yıllarda olsak boş gecirimiydik aynı hataları yaparmıydık...yok yok o yıllar o hatalarla güzeldi...hani hiç unutamayacağımız ilk aşkımızla birlikte...şimdi gülümseyerek hatırlamak var o yılları diyet coktan ödendi bakın saclarınızdaki aklara...yüreğinize sağlık
Mükemmel...Yüreğinize sağlık. Saygılar...
Bu şiir ile ilgili 26 tane yorum bulunmakta