Utangaç bir hüzün masalı;
Umut yüklü hayvanların ayak izlerinden başlayıp,
Parçalanmış bedenlerde biten.
Ölüm yeşeriyordu çorak yaylalarda,
Gece katillerin simalarını örtmüştü karanlığıyla,
Bir anne mozotu döküp ateşe veriyordu bedenini,
Ağıtlar hayat buluyordu ölülerin bedenlerinde.
Katırlar korkuyordu ardına bakmaya,
Elbiseler renk değiştiriyordu çaresizlikten,
Ve kalan ömür ekleniyordu acılara.
Fırat Nehri’nin yakamozlarında hayal ediliyordu geçmişler,
Hiç gülmemiş bir halkın dedikodusunu yapıyordu bilmemişler,
Ve güvercinler uçmak istiyordu özgürlük misali.
Adaleti yazan kalemler bir bir kırılıyordu,
Feryat,figan haykırıyordu bir anne,
Ağıtlar duyulmuyordu,
Çünkü; görenler kör,konuşanlar dilsiz,duyanlar sağırdı.
İfade edlemiyordu çoğu zaman acılar,
Talan edilmiş bir ailenin bacalarından;
Son kez yükseliyordu kara dumanlar.
Şehir bu kabustan uyanmak istiyordu,
Gözler gördüğü acı karşısında görmekten utanıyor,
Kalpler çaresizlik krizi geçiriyordu.
Ve bir hikaye daha ölümsüzleşiyordu; tarihin karanlıklarında.
Kayıt Tarihi : 30.12.2014 09:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!