Âli Osmanî de bir pîri fâni,
Bir evlât büyütmüş hayli yabâni..
Ecdâdı oğluna tamamen yükmüş
Anadan, babadan sanki büyükmüş
Çok uğraşmış baba, çalışmış durmuş,
Oğlan büyüdükçe azmış, kudurmuş!
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
ibret almak isteyenlere duyrulur güzel sevgi veselamlar emiroğluyusuf
iyi bir ders veriyor ve çok güzel bir anlatım var... teşekkürler
Cok guzeldi :) yuregine saglik severek okudum***Tam puan***
verilen mesaj,şair ruhuyla daha da bir anlamlı...yüreğinize sağlık...
Evet vezir olmak veya makam sahibi olmak başka şey adam olmak başka şeydir. Babayı anayı beğenmeyip hor goren, büyügünü küçüğünü sevgi ve saygı noktasında tanımayan vezir olmuş ne yazar.
Can-ı gönülden tebrikler tam puan ile tebrikler ve de listemde. Yüreğiniz dert görmesin, kaleminizden mürekkep eksilmesin.
Üstadım!
Ne güzel nazmetmişsiniz. Allah C.C. emsalinizi ziyade etsin. Daha nice eserler vermek nasip etsin.
Saygılarımla...
Bir evlat büyürken yokluk içinde,babası çalıştı gece ve gündüz
Dişini sıktı,kırılana kadar sıktı.
Oğul anlamadı.
Bir evlat büyürken yokluk içinde
uğraştı anası uyku rahat bilmeden
Oğul anlamadı.
Birgün oğulda baba oldu.
Kendi oğlunu doyurdu,yedirdi içirdi baktı uyuttu
Oğlu anlamadı.
Bir yorgan iğnesi saplandı kalbine
Uğraştı çıkaramadı.
Koştu hemen anasına babasına af dileyecekti onlardan.
Anlattı bir bir içindekileri
mezar taşı anlamadı.
Macide ÖZCAN
YAŞLILARIMIZ
Yüksel ÖNAÇAN
[email protected]
Zaman, zararlı ve yararlı şeyleri en iyi öğreten öğretmendir. Ne var ki, bütün öğrencilerini öldürür.
Zamanın bize en iyi öğrettiği şey eninde sonunda yaşlılıkla tanışacağımızdır. Ama biz bunu her aynaya bakışta, her yokuş tırmanışta hatırladığımız halde tanışmışlarla tanışmamakta ısrar etmekteyiz.
* * *
Bir şehirde, bir ilçede, bir köyde tüm problemleriyle yapayalnız kalan ana-babaların, çocuk ve torunları yerine yılların aşındırdığı koltukları tercih etmesi, “-Çevresinden kopmak istemiyor,” demekle geçiştirilemez. İnsana çocuk ve torunlarından daha yakın bir çevre olamaz.
Horlandığını, dışlandığını en iyi sezen, zaman denilen öğretmeninden çok şey öğrenen yaşlılardır.
Doğup-büyüdüğü çevresinden ekmek parası için gurbete çıkan veya çocuklarının peşine düşerek kopup yeni bir ortama giren yaşlı, kendisinden çocuk ve torunlarına gösterdiği ilginin karşılaşıldığını göremeyince, yeni yüzler tanımanın yerine, hüzün dolu bir yalnızlıkla tanışmayı tercih etmektedirler.
İşte onca çocuk ve torun sahibi olmasına rağmen pek çok yaşlı kendisine en yakın olan, kan bağıyla çevresinden kopma lüzumunu hissetmektedir. Bu kopmayı oluşturan, yaşlı için pek çok sebep vardır.
Kalbindeki sevginin zerresine kadar hepsini çocuk ve torunlarına vermiş ama onlardan bunun karşılığını alamamıştır.
Tüm emek ve servetini onlara harcamış, karşılığında bir bayram sabahı bir tek mendil bulamamıştır.
Onca birikiminden onlara birşeyler aktarmak istemiş ama onlar dinlememiş, hatta onu yanlış düşünmekle suçlamıştır.
...................................
...................................
Ve böylece insanı yaşlılık, yaşlı da yalnızlığı kucaklamıştır...
* * *
Sistemin billurlaştırdığı gözyaşlarını gözlük yapmış, o gözlüğün ötesinde yine kendisi gibi dışlanan yaşlıların yaşadığı huzur evlerini görmüştür.
Genelde aynı boşlukta sallanan huzur evinin yaşlı topluluğu içerisinde uzattığı elleri tutulmuş, üç-beş gün bu yeni ortam yaşlıyı oyalamıştır. Ama bir akşam yemeği sonrası, huzur evinin balkonundan şehrin ışık saçan pencerelerine baktığında, ne emeklerle yetiştirdiği çocuk ve torunlarının hayatlarına doladığı hayatı, çıkış noktasını bildiği bir ırmak gibi, akıp gitmiştir...
* * *
Biz istemesek dahi, eninde sonunda yaşlılık bizi kucaklayacaktır.
Bu gerçeği kabullendikten sonra, yaşadığımızda nasıl bir ortamda yaşamak istiyorsak, yaşlılarımıza şimdiden o ortamı sağlamamız gerekmektedir. Yaşlılara duyarsız kalırsak, sitemin billurlaştırdığı gözyaşlarından gözlük takmamız kaçınılmaz olacaktır. Bilhassa anavatandan uzak şu ikinci yurt edinilen memlekette...
9.11.1994
Bu şiire bu yorum yakışır diye düşündüm.
Gelir kapımda rızamı alırdın
Bence sen o zaman adam olurdun...
adam gibi adam olmak...........
tebrikler
saygılar
Bu şiir ile ilgili 23 tane yorum bulunmakta