En sonunda anladım seni;
Anladım umutsuzca sevildiğimi,
Ama sen bilmeyeceksin bu gerçeği bildiğimi.
Hiçbir zaman anlayamayacaksın beni;
Ne hazin ki anlayamayacaksın benim de seni umutsuzca sevdiğimi…
(30.06.2002-Birecik)
..
düşümde gördüm
yine seni dün gece
ağustos gününde
düştü yüreğime zemheri
ağustos gününde
yüreğimde kar
uyandım divane bir sersemlikle
..
Aslında yazmak istediğim o kadar çok şey var ki korkuyorum nazar edecekler diye sana...mesela gözlerinde cennet var desem herkes oraya göç eder..saçların tuğba dallar gibi desem millet merak edip bakar ve nazar olur..korkuyorum ey yar sana şiir yazmaktan, seni yazmaktan korkuyorum onun için sadece susuyorum ve seviyorum..
// 6 Ağustos 2013 //
..
zaman kum saati gibi akıp gider
sense aynı o kumlar gibi elimden kayıp gider
ben meçhul hayallere dalıp gider
söyle sevgilim sevdamız da mı gider?
(30 mayıs 2006 salı)
..
diyalog XIV.
30 ömrünü boş hayallerle geçiren
servetini de çabuk bitirir.
31 yaşamın kendisi kadar ölüm de bir kaygıdır. kaygılarımız bugün içinde bulunduğumuz yaşamı şekillendirmede umutlarımızdan daha fazla etkendir. umutlarımız kaygılarımızı bastırabilseydi bugün dünyanın yüzü daha başka olacaktı.
32 gerçek bizim gerçeğimize uymadığı için onu tutmak istemeyiz.
..
Ülkemizde ve dünyada eğitim bir ülkenin ilerlemesi,kalkınması,ayakta durması için olmazsa olmazların başında gelir. Toplumları geçmişiyle yarınlarına daha emin adımlarla taşımak için eğitimin çok önemli misyonu vardır.Bu misyonun devamlılığı için eğitim her zaman taze kana ihtiyaç duyar.Bunu da kendisinin geçmişten bu yana yetiştirdiği bireylerle gerçekleştirmeye çalışır. Bireyler farkında olsun ya da olmasın formal ya da informal bir şekilde eğitime katkıda bulunurlar. Eğitim yaşı formal anlamda belki 36 aya kadar düştü ve 3 yaşından sonra belki yaşam boyu eğitim programlarımızıda dahil ederken hayatımızın büyük bir kısmı eğitimle geçmekte. Ülkemizde İlkokul,ortaokul,lise,lisans,yüksek lisans,doktora eğitimi tamamlandıktan sonra bu aşamaların herhangi birinin ardından iş hayatı başlamaktadır. Eğerki öğrenci bu aşamalarda büyük başarı gösterirse belkide yurtdışına gitmekte ve dünya sıralamasında üstlerde olan üniversitelerce "beyin göçüne" dahil olmaktadır,burda yatay bir beyin göçü yaşanmıştır. Yatayda yaşanan bu beyin göçü geri dönebilir,gittiği yerde daha donanımlı olup yuvasına dönebilir,kendisini olabildiğince üst seviyelere taşıyabilir ya da bir aşamada sistemden kopup başka bir hayat yaşayabilir. Zaten bu seviyeye geldiyse kopması düşük bir ihtimal gibi...
Gelelim dikey beyin göçüne. O kadar eğitim alıp teog,lys,kpss,ales,yds girip bölümü,mezun olduğu üniversite ne olursa olsun. Bu sınavlarda başarı elde edemeyen birey,hayatının başlamasını hep ertelemiştir.Zaten başlayacak gibi durmuyordur. Matematikteki dikey eksende gibi aşağı yukarı hareket eder,davamlılık,kararlılık göstemez.Hep pişmanlık yaratır geçmiş tercihleri;keşke daha düşük bir puanlı bölüm yazsaydım da atansaydım diye çünkü yüksek puanla öğrenci alan bölümlerden mezun olan çoğu aday şuan işsiz ve iş beklemekte.eeee ister istemez insan beyni hemen kıyaslama yapabiliyor,benden daha düşük puanla yerleşti ama hemen iş sahibi oldu bense kpss 10 kez girdim olmuyor,alım az puanlar yüksek. Bu şekildeki gibi mezunlara verilen ilk tavsiyelerden biri "özelde çalışsana", oluyor. Özelde özel kölelik yaptırılmak isteniyor ve aday bunu son çare olarak görüyor.Dİkey beyin göçü bireyi hep en derinlere,eksilere,depresyona,tükenmişliğe ve hatta örnekleri çok ihtihara kadar götürebiliyor. Madem 20 yıllar boyunca eğitim almış bireye çıkışta diplomasıyla birlikte iş vermeyecektiniz, neden 20 yıl meşgul ettiniz. Tabikide kendi tercihi bu ama bir zahmet eğitiminin karşılığını da bir nebzede olsa veriniz.
Osmanlı Devletinde Tarhuncu Ahmet Paşa öncelikle devletin geriye doğru on yıllık harcamalarıyla ilgili bir araştırma yapmıştır. Bu araştırma sonunda devletin yıllık gelirleri ile giderinin ne kadar olduğunu yaklaşık olarak hesaplamıştır. Böylece devlet gelirleri ile giderleri arasında denge kurarak denk bütçe yapmayı planlamıştır. İlk kez modern anlamda bütçe hazırlamış, gelirlerin 24 milyon, giderlerin 25,5 milyon altın olduğunu tespit etmiştir.Bütçe açığının saray masraflarının çokluğundan ve lüzumsuz hediye ve bahşişlerden kaynaklandığını görünce, bunları azaltmaya çalışmıştır. Bu çalışma hep hoşuma gitmiştir Tarhuncu Ahmet Paşa ne güzel yapmış,belkide herkes ayağını yorganına göre uzatmış, Devlet bir nebzede olsa toparlanmıştır.Şimdinin teknolojisi,bilgisayar çağı,ilerlemiş eğitim seviyesi ve yüksek kültürü düşünüldüğünde acaba diyor insan çok mu zor denk bütçe gibi bir çalışma yapılarak eksiğimiz fazlamız nedir?, şu bölümlerden,şu işlerden önümüzdeki 10 yıl alımlar az olmalı,gençlerin bu mesleklere yönlenmesi ihtiyaçlar doğrultusunda kısıtlanmalı. Ama nerde? Artık elini sallasan herkes üniversite mezunu,bu anlamda eğitimin denkliğide hesaplanamz mı? Mesela bir A mesleğinden 5000 kişiye ihitiyaç varken 30.000 kişiyi mezun etmenin mantığı nedir. Her mezun iş bulmak zorunda değil diyor bazıları ki bunu diyenlerin zeka seviyesi tartışılır.25 yaşından sonra çaresiz, boş boş gezen diplomalı işsizler,ailelerine karşıda mahcup olmakta,hayatının en önemli yaşları 20li yaşlar çok sıkıntılı geçmektedir. Artık hayat 30-35 yaşında başlamaktadır.Dikey beyin göçüyle 20 yıl aldıkları eğitim yavaş yavaş dibe vurmakta ve bu gençlere eğitim veren öğretmenlerinin,doçentleri,profesörlerinde verdiği eğitim boşa çıkmış olmakta.
Sahi biz niye eğitim alıyoruz, eğitim-öğretim ortamları niye var?
..
Sen görmezden gel yağmurları,
Bahar gündüzleri görünür...
30 TEMMUZ 2015-ANKARA
..
Keşke sen bana gülseydin,
Ya da gülmek bu kadar gülünç olsaydı
Kahkahalar kadar gerçek olan ne var ki?
30 temmuz 2015-ankara
..
Aydınlık düşüncelerimin gölgesi, mum ışığı gibi düşüyor geceye. Gölgesi düşüyor aydınlık düşüncelerin mum ışığı kıvamında.
Karanlıklar aydınlığın habercisi.
30 Mart 2011-Dağınık Düşünceler-Ayçama
..
Elveda bir yağmur damlasıdır,
Soğuk bir taşıt penceresinden süzülen…
30 EYLÜL 2015-ankara
..
Yolda yürüyorum tek başıma
Kaldırımda yatıyor bir ayyaş
Duymamışım böyle bir dert gelmişim 30 yaşıma
Kalktı herif gitti yavaş yavaş...
..
ÇAĞIR BENİ
ıssız bir sokak tüm lambalar kapatılmış biri tüm sokak lambalarının gölgesini bir bir çalmış.
karanlık zındani bir gece aylardan ekim yavaş yavaş sonbahar gelmiş bu kente,caddeler sokaklar sarıya boyanmış
kaldırım taşları rüzgarın yaprakları esintisine alıp sürüklemesiyle karma karışık bir sessizliğe bırakmış kendini.
uzakta sahilde bir bank ve o bankta oturan bir eski yüz görüyorum,hiç mi hiç yabancı gelmiyor bana o siması alıyor beni götürüyor
yanına dokunacak gibi oluyorum yaşlı bir kadın elinde eski resimlere bakıyor.buz tutmuş bedeni titriyor besbelli halinden üşüyor.
ellerine bakıyorum yüzünü çıkaracak gibi oluyorum yüreğimde de öyle bir sızı var ki içim burkuluyor.
..
Bir şarkı olacak söyleneceksin.
Seven gönüllerde yer edeceksin.
Yıllarca dillerden düşmeyeceksin.
Birtanem, meleğim, sevgi çiçeğim.
Şu fani dünyada ilk seni sevdim.
İlk kez aşık oldum, ilk kez sevildim.
..
Ağustos rüzgarları esiyor
Mevsimi değişmiş yılların
Çatlamış duygular,
Yağmur ciseliyor pınarlar
Ağustos rüzgarları esiyor
Sıcaklığında sevi dalında hüzün
..