30 AĞUSTOS ŞİİRLERİ

30 AĞUSTOS ŞİİRLERİ

Zeki Çelik

Herkes hayellere dalıpta yattı,
Fay hattı çıldırdı kancayı taktı,
Yüksek binaları içine yuttu,
Onyedi ağustos acılı bir gün.

Göçükler altından çığlık yükseldi,
Kızılay devrede yardımlar geldi,
..

Devamını Oku
Vehbiye Yersel


 
 Bugün,sabah 6 30 da uyandım,balkon kapısını açtım,evi havalandırdım,güneşin doğuşunu seyrettim,kameramla fotoğrafını çekmeğe başladım,beni balkonda görenler,bu ak saçlı kadın ne yapıyor diyecekler diye çekinerek kamerayı kullanıyorum,Ama sonra farkına vardım ki,kimse kimseyle ilgilenmiyor.Ancak 0nlara zararın dokunursa,haklarını aramak için seninle konuşurlar… 
 Bulunduğumuz apartmanda,uzakta yakından gördüğüm tüm balkonlar boş,meraklılar çiçeklerle süslemişler,kesinlikle çamaşır sermek yasaktır.ben fırsattan istifade,kızım yok işteyken,balkondaki yere serili muşambaları sildim,temizledim,biraz havalandırayım diye,balkona serdim.akşam akşam üstü daire kapısının altından iöeri atılmış,bir reklam ve kapalı bir zarf vardı.onları aldım,kızıma ait oldukları için açmadım.Akşam kızım gelince eline verdim.zarfı ev sahibi aynı zamanda apartman yöneticisi olan hanım koymuştu.zarfın içinde ödenen kiralara ait senetler vardı.bir de bir not yazmıştı”Lütfen balkona çamaşır sermeyin” Burada kurallar o kadar katı ki.kimsenin gözünün yaşına bakmazlar. 
 Gerçekten de her imkan sağlanmış.apartmanda çamaşır yıkama ve kurutma makineleri var. 1.50 dolar yıkama,1.00 dolara da kurutma işini hallediyorsunuz.ütüye hazır çıkıyor çamaşırlar.Biz bir türlü eski alışkanlıklarımızı terkedemiyoruz..gerçekten yaşamasını bilenler için her imkan sunulmuş.yeter ki kazancın olsun.Ama ben bunu anladım,burada kazandığınızı tasarruf yapmadan tekrar 0nlara veriyorsunuz. Hele bu kriz döneminde,o kadar çok indirim yapmışlar ki%70 lere varan indirimler.ister istemez,ucuz diye alıyorsunuz.kazandığınız para tekrar 0nlara dönüyor. 
 Kahvaltıdan sonra alış veriş için dışarıya çıktık,Zekiye beni mobilya,elektronik eşya,giyim mağazalarına götürdü,caddelerde,mağaza çevrelerinde,her milletten insanlar,arabaların da arkada köpekleri,çocuğu olanlar köpek lle çocuğunu yanyana oturtmuş gidiyorlar,mağazalarda,tasmalı köpekleriyle alış verişe gelenler,sakat arabasıyle gezenler,yaşlı genç aynı ortamda.herkes işiyle uğraşıyor.ben bir gözlemci olarak,herkese dikkat ediyorum,her halimden yabancı olduğumu anlıyorlar,ya da bana öyle geliyor. 
 Oturduğumuz Mountain View Şehrinde Dünyada en büyük ilk 10 Özel üniversiteden biri olan Stanford Üniversitesi yakınındaki giyim mağazalarına giderken,üniversitenin önünden geçtik.Bu Palo Alto şehrindeki üniversitede okumak çok pahalı,çok paralı,özel bir okul.çevresi o kadar güzel ki,tarif edilemez,koşu yolu,bisiklet yolu,çevresinde büyük bir yayın evi,kafeteryalar,envai çeşit ağaçlar,çiçekler.cennet gibi yerler… 
 Vehbiye Yersel. 
 02.03.2009 California Mountain View
 
 Vehbiye Yersel
..

Devamını Oku
Alper Kürük

Seksen altı yılının o 3 Ağustos günü
Mutluluğa ilk adım: Pınar - Tufan düğünü.

Çırpınarak iki kuş,iki gönül bir oldu
Kurdukları yuvaya sevgi, mutluluk doldu.

Bak yine 3 Ağustos yirmi yıl doldu bu gün
..

Devamını Oku
Hanifi Kara

BOZ OYUNU 'OY'UNLA

Şer güçler bayrak açtı güzelim hükümete
Düşürmek istiyorlar; “oy”la değil oyunla.
Sandıktan ümit kesti sokaktan medet umar
Düşürmek istiyorlar; “oy”la değil oyunla.
30 MART SEÇİMİNDE, BOZ OYUNU “OY”UNLA.
..

Devamını Oku
Ali Eren

AĞUSTOS BÖCEĞİ

Temmuz Ağustosun çöl sıcağında
Doğanın yemyeşil dost kucağında
Şen şakrak kemanı yanık bağrında
Çalar durur bize ağustos böceği.

..

Devamını Oku
Hasan Sancak

Isparta 40. Piyade Alayı Avcı Taburu Erleri
30 Sene Sonra Alaçam’da Buluştular! ..

Temmuz 1983 Celbinde Isparta 40. Piyade Alayı Avcı Taburu 5. Bölük 2. Takım Piyade Alayı’nda askerliklerini kısa devre er olarak yapan dört arkadaş,Samsun’un Alaçam ilçesinde 30 sene sonra bir araya geldiler.

172 Nolu Şair ve Yazar Necdet Yoldaş,(52) 179 Nolu Fazlı Hatunoğlu,(56) 180 Nolu Şair ve Reklam Yazarı Hasan Sancak,(56) 181 Nolu Orhan Sancak’ın(57) bir araya gelmesi, duygulu anların yaşanmasına sebep oldu.Hasretle kucaklaşan dört asker arkadaşı, başlarından geçen anılardan bahsederek,yanlarında bulunmayan Ender Kızılkanat,Ender Kaynak,Hüseyin Bozdağ,Recep Yağan ve Zafer Sayın’ın kulaklarını çınlattılar.30 sene önce başlarından geçen komik ve ilginç askerlik hatıralarının anlatılması, o günlerin yeniden yaşanmasına yol açtı.Asker arkadaşları, birbirlerine ev adresi ve telefon numaralarını vererek,daha sık bir araya gelme ve bağlarını kopartmama sözü verdiler.

..

Devamını Oku
Gürkan Kaya

Karınca
Karınca
Kararınca
Biriktirmiş
Darasını
Yapmış
Parasını
..

Devamını Oku
Serhan Varol

Ölüm döşeğindeyken anlamıştı karınca, ağustos böceğine haksızlık ettiğini...
..

Devamını Oku
Gülsüm Çakır Ozumok

Belki ben
Zayıf bir zamanımın, zayıf bir dilimindeyim
Belki sen çok iyisin
Belki mutlu olmanın tam zamanıdır
Belki
Ben bunu gördüm

..

Devamını Oku
Ahmet Sanlav

Bir varmış bir yokmuş... Develer tellal iken, pireler berber iken, ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken, uçsuz bucaksız tuz gölü yakınlarındaki eskil ilçesinde iki siyasetçi yaşarmış. bu siyasetçiler aslında bir birileriyle iki iyi dostumuş.ama halk bunları hep düşman sanmış ve yıllarca bu iki siyasetçiye aldanarak bir bunu bir onu seçellerimiş bu adamların birinin ismi Şerafettin Meral diğeri ise Necati Belgemen’miş.bu iki şahış meralle belgemen 30 sene halkın iradesini kötüye kullanmışlar halk ise uyanmamış.bir yandan hizmet yok denecek kadar az bir yandan halkı kinleştirmişler meralci belgemen ci bu yıllarca böyle gitmiş.zaman gelmiş bu iki şahıs yaşları 90 ne gelmiş ve hala belediye başkan adaylığı için çalışma yapallarımış çünkü sırasıyla olduğu için hiç sorun yokmuş.ve kendileri bir anlaşma yapmış.eğer yaşımız 100 e gelmeden ölürsek sıramızı bozmayalım bizim gösterdiğimiz şahıslara herkes itaat etsin ve birbirimize sözümüz kıyamete kadar devam etsin demişler.işte zamanın birinde iki siyaset adamı halkı böyle kullanmışlar.neyse onlar ermesin muradına biz çıkalım yeni siyasetçiler aramaya  ;))))))  ;))
..

Devamını Oku
Abdulkadir Öğdüm

el vurup dönerken en dibinden belanın
çocuk, sana böyle yüzmeyi kim öğretti diye sorarlarsa
annemin ve babamın duası diyeceğim

30 05 2014 23:05
..

Devamını Oku
İbrahim Arslan

Sen bana geldinde ben nasırlı yüreğimle, papuç gibi dilimle karşılamadım mı seni... Hem belki de nasırlı da değildi yüreğim cennet bahçesi gibi bir yerdi, ne biliyorsun...

Yaslı gözlerle, yaşlı gözlerle bile bekledim seni... Hergün metroları seyrettim yaşlı banklarda... Ve ben seni bildiğimden beri senin yolunu bekledim... Kırçiçekleri bilmem kaç kez açtı durdu. Soldurmadım ama ben içimdeki sevgini hiç bir zaman.

Bir yıl daha büyüdüm seni ilk gördüğüm günden bugün. Sana yazdığımı bilmiyorsun ki ne tuhaf. Senin kim olduğunu sende kimse de bilmiyor ki... Bu yazılmamış mektubu ben yazmasam hiç kimse yazmayacak... Orada bir adam var unuttuğun. Orada bir adam var hiç elini tutmadığın. Ben en masum seven aşık. Sevdiğimi üzmem kendim üzülürüm. Seni yüreğimde bunca zaman yük yaptığımı bilseydin keşke. Yük ki ne yük...!

O gün de bitmişti. O gün de tutmuştun evinin yolunu. Ben evinin yolunu öğrenmiştim, seni gizlice takip etmiştim...! Bir anda, bir anlık aşktı bu deme! Öyle olsa sönmeliydi şimdiye kadar... Ben evinin yolunu kaç kez yolum yaptım. Ta ki başka şehre gitmişsin muhtemelen de büyük şehir İstanbul'a... Ve ben o İstanbul'lulardan biriyim... Metroları seyreden banklarda.
..

Devamını Oku
Atıf Selçuk

26 Ağustos 1071 Malazgirt’ten
26 Ağustos 1922 Büyük Taarruz’a uzanan
Bin yıllık şanımız var bizim.
Vatan, millet, bayrak denince;
Her an, her zaman,
Helalinden dökülecek kanımız var bizim.

..

Devamını Oku
Ahmet Akkoyun

İnsanlığın şifresi zifiri gece'lerde
Birde Bir'i remz eden safiri hece'lerde

Heceler vecd'e gelir satırları ağlatır
Satırlar dil'e gelir secde'yi hatırlatır

Ahmet AKKOYUN 10/12/2006 19::30 İST
..

Devamını Oku
İbrahim Arslan

Bunu herkes bilemez. Yani daha önce iki kez baba olan bile bunu bilemez. İçimi şimdiden bir heyecan kapladı ki sormayın gitsin. Hayırlısıyla eşimden mutlu haberi aldım ama tabi önümüzde uzun bir süreç var. İnşallah yavrum hayırlısıyla doğacak ve şu dünyaya ışıldayan gözlerle merhaba diyecek.

Bizler için bir umut, bir dal, bir neşe kaynağı olacak... Kız olmuş erkek olmuş mühim değil. Evlat bu dünya maratonunda koşmaya hoşgeldin. Ha sana üzülmemeni, acıkmamanı, ağlamamanı garanti veremem. Ama başında olduğum müddetçe beraber çok güzel geçineceğiz.... Ablanlar gibi sizi sevecek, sabahları gezintiye çıkaracak, sizinle oynayacak ve sizinle büyüyeceğim bende... Bu yaşımda olduğuma bakmayın bir çocuk gibi heyecanlıyım şu an. Ve dünya tuhaf yer. Tuhaf sevinçler, tuhaf yaşamlar yaşanıyor burda. Dünya da bir lokma ekmeğe muhtaçlar, bir lokma ekmekten önemli bir lokma sevgiye muhtaç nice canlar var. Annesi babası bile çocuğunun yanağından öpememiş nice yavrucaklar var... Çocuk esirgeme kurumun da olanlar var. Yavrucuğum baban sizi düşünüyor ama sizin dışınız da da hayatlar var. Sizlere layık bir baba olabilir miyim bilemem. Gayretim öncelikle insan gibi yaşamak, insani değerleri- vazifeleri yerine getirmek.

Daha doğmamış çocuğum. Senin özlemin de sardı beni. Bu aylar çabuk geçse de seni kucağıma alsam. Başbakanın biz tutuyoruz dediklerini ama onlar da biz babalara en azından asgari ücrete güzel bir zam yapsalar diye dilemiyorum da değil. Şimdi soracaksınız durumun? Hani benim durumum iyi, gelirimiz iyi Allah'a şükür. Lakin asgari ücretle geçinilir mi hiç? Bir aile asgari ücretle bir tane çocuk bile yapmamalı. Yani benim duyduğum bu heycanı duymayan, duyamayacak olan ne kadar çok baba vardır. Bizimkiler hep temennide kalır nedense, ama iş kendilerine gelince işleri yıldırım hızıyla yaparlar. Dua almak da beddua almak da idarecilerimiz elinde... Kendilerini sevindirdikleri gibi nice ocakları sevindirebilirler herhalde. Aldıkları parayı haketsinler paralarında da gözümüz yok. Ama dile getirdiklerim temennide kalmaz inşallah.

Üçüncü çocuğum... Şimdiden kalp atışlarını duyar gibiyim... Hoşgeldin...
..

Devamını Oku
Nazan İzmirli

var olmak la yok olmak noktasındasın.

ruhun teslimiyetinde.

dokun ve hisset.


..

Devamını Oku
Timur İlikan

Benlik kumsalında bir damla olup kalırsan
Yaz güneşi altında buhar olup uçarsın
Aşk deryâsına dalıp bir okyanus olursan
Nice gönülllerde sen bir gül gibi açarsın

(30 Aralık 2007/ İstanbul)
..

Devamını Oku
Murat Tali

İki zaman arasında sadece boşluk vardır. Şu anda iki ayrı mekanda ve aynı zaman diliminde bir günaydın içerinde yer alan harflerin her birindeyiz. Bizi günle beraber saran sıcak günaydınlar akşamın iyi olması dileklerine kadar üzerimizde dolanır durur. Ara ara soluklandığında bu sıcak düşler yerini soğuk streslere devreder acaba diyorum her saat başını bir gün doğumu olarak görüp günaydınlarlamı geçirsek saat başı çok mu? 30 dk bunuda tutmadım her dakika günaydınlara bırakırversek geriye konuşacak ne varsa tüketiriz bencilleşmemek lazım değil mi? En iyisimi kendimizi yalnız ve sessiz hissettiğimizde uyanmak isteğiyle yanıp tutuştuğumuzda günaydınları patlatalım günün içinde.

Günler hep günaydın sıcaklığında ve güzelliğinde yaşansın. Günaydın Günaydınım, günaydın Güzel İnsan
..

Devamını Oku
Timur İlikan

Çatlayıncaya dek sabır taşı
Sen gönlünde nice sabır taşı

(30 Aralık 2006/ İstanbul)
..

Devamını Oku
Osman Erdoğmuş

KERBELA

(-Muharrem Ayına Bakış- yazımın devamı olarak kaleme aldığım Kerbela çalışmasını biraz teferruatlı anlatmak için diğer yazımdan ayırdım.)

Peygamberimiz Efendimiz Hz. Muhammed (SAV) in vefatı ile Asr-ı Saadet devri kapanmış, bu hayatın gölgesinde Hulefa-i Raşidin (4 büyük halife) dönemi başlamıştır. Kur’an’ın gölgesinde, sünnetin ışığında, adalet ve doğrulukla yönetilen 30 yıla yakın bir zaman. (632-661)
Hz. Ali’yi halifeliği boyunca rahat bırakmayan Ebu Süfyan’ın oğlu Muaviye, hakemler olayında küçük bir hileyle halifeliği saltanata dönüştürerek Emeviler Devletini kurmuştur. (661) Hizmeti saltanata dönüştürenler, saltanatlarını korumak, hâkimiyetlerini kollamak için; zulüm ve baskılara sarılmışlar, gereksiz vergilerle milleti canından bezdirmişler, zevk-ü sefaya dalmışlardır.
Şuara veya hakemler tarafından seçilen halifeye biat etme âdeti Hz. Muaviye’nin ölümüyle son bulmuş, Muaviye ölürken oğlu Yezit’i halife tayin etmiş. Böylece İslam tarihinde bir ilk, halifeliğin babadan oğula geçme hadisesi başlamıştır.
..

Devamını Oku