UYAN ATANIN EVLADI
Uyan atanın evladı uyan,
Gaflet uykundan gör atanı,
Dinle! Dinle ki anla toprak altında yatanı,
Gözleri şimşek gibi kaşları ok gibi, bakanı
..
Hayata, neden küsüyorsun
Yaşama, boyun eğiyorsun
Yaram kanıyor, biliyorsun
Perişanım, dumanım duman
Geçmiş yılların, özlemi var
İsterim gelsin artık, o yar
..
Sene 1915 den 1918 'e,
Koskoca üç sene...
Fransız'ı, Avusturalya'lı ve İngiliz'i,
Çanakkale'de kuşattılar bizi..
Savaştık, yıllarca yattık siperlerde
Yüzbinlerce vatan evladı serildi,
Şehit düştü o yerlerde!
..
Hürriyeti koklamak, ufukları bir daha yoklamak isterim. Matemleri içimde saklamak, kızılca feryatları oklamak isterim. 30 Ağustosları yüreklerde şoklamak, masum çığlıkları aklamak isterim.
Bilir misin, ülkemin boğazına zincir takmak; Keyfince sıcak denizlere akmak isterler!
Doğrul derim, Ey Türk! Üç kıta, üç deniz; zehir ambarı sanki! Yılan kusmuğunda zaman, akrep dansında elaman!
Kafkaslar; kaslar gerilmiş! İnsaf, vurgun yemiş! Asır, esir zembereğinde dönerken; zemheri suratlar sükûta namlularını çevirmiş!
İnancımız, “Kinin olduğu yerde din yoktur” der. Kin ve kindarlık, dünyanın üzerinde bir kezzap ateştir sanki! İfratın nöbet tuttuğu, tefrikin kolluk görevi yaptığı derya denizler! Dalgalar arasında, “denizleri oluk oluk yakacak” direngi kırılmış kıyamet sirenleri!
Doğu’nun makûs talihi midir, balam! Bir zamanlar, işgalin soğuk yüzünü yaşamış! İşgal acıları yetmezmiş gibi, arkasına Rusya’yı ve bütün batıyı alarak, yürekler yakan katliamlarla vahşetin en acılarını taşımış! Tarihe şehadet edecek eserlerin mezalim bir ruhla yerle bir edilmiş! Eşkiyalar sofrasında paralanan/ kıymık kıymık doğranan masumiyet abidesi, Ey Soluğum! Zincirlerin kırıldığı günleri hatırla, Ey hafızam!
Hatırla ki, güneyinden, doğundan, kuzeyinden esen sert rüzgârlara göğüs gerebilesin! Hatırla ki, ‘hürriyet’ adı verilen bir kavramın yüceliğine eresin! “canın, kanın, malın, namusun ve bütün değerlerin” kıymeti mahşerinde, ‘mukaddeslerin’ ruhaniyetinde varlığını özdeşleştiresin!
..
Sonsuzluğun tadına varmalıydık seninle
Yaşamım senin varlığınla anlam bulmalıydı
Tüm hücrelerime yayılıp
Çıkmamalıydın hiç bedenimden
Beni sonsuzca karşılıksızca sevmeliydin
Bilseydin yüreğimin ne kadar acıdığını
Bana dönmemezlik edermiydin acaba
..
Ayrılık acısını çekerim baktığım siyah gözlerinde,
Hasret kokusu mıhlandı endişelenen yüreğimde,
Sır veren bu felaketin veda mıdır gerçek hayale,
Hislerim ruhunu getirmiyor, çiçek özlü sevgime.
Gidişinle kan akıtırsın, yaşanacak ömür hevesime,
Kül edersin hayat fermanımı, umut kırarsın yürekte,
..
Cennet bahçesinde bir dala tutuldum Havva gibi farkındayken yasaklığının…
21 mayıs 2012
Öyle bir ibadet ki sözleri,susuşu bir cehennem azabıdır; gülüşü ise mahşer yerinde beklediğim en büyük sevap..
12 haziran 2012
Ve ancak bu kadar büyük olabilirdi bir acı,
öyle kahrolası bir karın ağrısı.
ve ciğerlerimde nikotin kokulu özlemlerin sebebidir,
..
Arif Nihat ASYA Hocamız 5 Ocak 1975 de Hakk'a yürümüştü. Rahmetle anıyoruz.
*
İstiklâl Marşından sonra Türk Şiir tarihinde en üst sıralarda olan gene Akif'in Çanakkale Şehitlerine şiiriyle, Arif Hocamızın Bayrak şiiridir. Şu halde BAYRAK şiirini inceleyelim mi?
*
BAYRAK ŞİİRİ NASIL YAZILDI?
..
Malazgirt’te coşan Alparslan idi,
Kefenle secdeye duran o idi,
Tarihler az gördü böyle yiğidi,
Ağustos ayımız zaferler dolu.
Dumlupınar baştan başa efsane,
Kan ile yazılan tarih destane,
..
Şair duruşu diye bir şey var mı?
Varsa nedir?
Bu konuda fikir bildirmeye hakkımız var mı?
Yetkinliğimizin sınırları nereye kadar uzanır?
Bu soruları yanıtlamak hiç de kolay değil, çünkü yukarıdaki soru cümlelerinin algılanışı kişiye göre değişir. Yanıtlar tamamen öznel olup şairin duruş kavramını nasıl tanımladığı ile doğrudan ilgilidir. Birisi çıkıp, “Şair duruşu diye bir şey yoktur” da diyebilir pekâlâ. Bu duruşun - eğer varsa - tarihsel süreç içerisindeki dönemsel gerçekliklere ve akımlara göre değişim gösterdiğini iddia edebilir ya da “Edebiyat dünyasında şair olarak tanımlanmamış kişiler bu konuda görüş bildirmemeli” de diyebilir. Hal böyle olunca, “şair duruşu” ancak kişisel pencerelerden bakılarak; “olmazsa olmaz” sayılacak, en azından evrensel ölçekte kabul görme olasılığı yüksek bazı özellikler sıralanarak açıklanabilir.
..
Sarı Zeybek'ten
Horon İdris'e
Teke zortlamasından
Yaylalara dek koyun otlamasına
Uzar giderim
Toz dumanla seçmezde
Tereke bulmasa akbabalar da geçmezde
..
Asım KISBET
Dost pınarının kaynağından sulanmış, muhabbet mevsiminin renk ve desenleriyle gönüllerini bezeyen şiir yürekli cana dostlar, eğer başımın tacı olan 29 harf ve kelimeler; cümle oluşturmama müsaade ederse; ulu çınar, sırma saçlı ustam ve yaradılanı Yaradan' ın hatırına Yunusca seven gerçek dost, Mustafa Ceylan hocamın hayatındaki önemli kilometre taşlarını oluşturduğu 'şiir etkinlikleri' hakkında, eğer, dilim lal olmazsa, bilgi aktarmaya çalışacağım..
......ABAM BENİ TOPRAK İLE BELLERMİŞ
......BABAM SEVER SAHBAZ OLSUN İSTERMİŞ
......VATAN MİLLET SEVDASIYLA BİLERMİŞ
..
Aruz Vezninin Günümüzdeki Temsilcisi: Mehmet Nuri PARMAKSIZ
Aruz Vezninin Günümüzdeki Temsilcisi: Mehmet Nuri PARMAKSIZ
Lise yıllarında başlayan şiir tutkusu, geçen yıllar içerisinde Mehmet Nuri Parmaksız’ı “mastır”lı şair konumuna yükseltti. Lise yıllarında heves olarak başlayan şiir sevgisi üniversite eğitimi olarak bir başka boyut kazanırken, giderek Parmaksız için adeta bir yaşam biçimi oldu.
Hevesle başlayan şiirde o kadar yetkinliğe ulaştı ki, ona yakın şiir dinletisi organizasyonu gerçekleştirdi, devlet törenlerinde sunuculuk görevleri ifa ettirdi. Şiir, Mehmet Nuri Parmaksız için bir yaşama biçimi derken hiç de abartmadım.
4 yıldır Polis Radyosu’nda “Gönül Köprüsü” adlı programla sanat anlatıyor, 3 yıldır da “İmbikten Damlalar” programında imbikten damlayan şiirleri şiirseverlerle buluşturuyor.2 yıldır da şiir okulunda genç şairlere şiir yazım tekniklerini anlatıyor. Bütün bunları gerçekleştirirken de, Halk Edebiyatı alanında, “Âşık Edebiyatında Ağıt Konulu Destanlar” adlı tez çalışmasıyla mastır yapıyor. Şiirin uzmanı oluyor.
..
Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani, “Barzani ve Kürt ulusunun özgürlük hareketi “adlı yazmış olduğu kitabın 1.cildinde, amcası Abdüsselam Barzani’nin Osmanlı’ya isyanını anlatıyor. Ve diyor ki, amcam Osmanlı devlet yönetimine bir telgraf çekerek bir metin sunuyor…
Bakın çekilen o metinde neler yazılı…
1- Kürt bölgelerinde, Kürtçenin resmî dil olarak kabul edilmesi.
2- Eğitimin Kürtçe yapılması.
3- Kaymakamların, nahiye müdürlerinin ve diğer memurların Kürtçeyi iyi derecede bilenlerden tayin edilmeleri.
..
Ali Kemal KABCIK ve KOCA MUHASEBE GÜNDEMİ! ==00.000.030=
SENİ ARARIM BEN! SENİ SEVERİM BEN! SENSİN BANA UMUT! .
=XI=
Fadime anneannen Karadeniz türküleriyle öğütler hep! .
Fadime anneanneni her boş fırsatta ziyaret et evlat! .
Fadime anneannenden türkülerin öyküsünü daima dinle! .
..
ÇAĞIN DESTANI
Sıkı sıkı sarınıp bürünmene gerek yok
Bürünüp de namuslu görünmene gerek yok
Müslüman edasıyla gerinmene gerek yok
Sen bizi, biz de seni ta eskiden tanırız.
Senin gönlünde buda, biz hakka inanırız
..
Sen Ağustos karı,Şubat güneşi,
Baharda açılan KIRÇİÇEĞİmsin.
Sen ki bu dünyada bulunmaz eşi;
Dünümsün,bu günüm,geleceğimsin.
Adın Melek Berru; meleksin kızım,
Yüreğime doğan seher yıldızım,
..
Bir goncanın gülşende açtığı ay ağustos,
Bir ömrü çekip çekip gerdirendir, yay gibi.
Zümrüd-anka kuşunun uçtuğu ay ağustos.
Bundan böyle ağustos,katlanılmaz ay gibi...
Sevda desenlerinin çizildiği ağustos.
Hayal huzmelerinin süzüldüğü ağustos,
..
'Yürek nedir? Bilene yürek Allah'ın evidir. Öyleyse bu yürek en canlı renklerle döşenmeli, en vurucu seslerle kuşanmalı, en yüce sevgilerle beslenmelidir. Göz nedir? Göz, bilene bir Allah çırasıdır. Bu göz yalanın, yanlışın en kalın zırhlarını delip gerçek güzele, bakî olan güzele ulaşabilmelidir. Sevgi nedir? Sevgi, ezelden ebede doğru akıp giden kutsal bir mayadır, hayatın en büyük sırrıdır... Dağların sultanı olmak, kervanlar bozmak ve şu üç günlük ömür için sık sık ihtirasın, kara kinin kılıncını çekip bu mayayı bulandırmamak, bu sırrı yozlaştırmamak gerek. Sevgilerin vatanı yürek, Allah'ın evi olan yüreklerin ışığıysa sevgidir.' (Bahaettin Karakoç'la Mülakat, Yeni Düşünce, 15 Ağustos 1981. Sayı 5. Sayfa: 30)
• • •
'Şairliğim her zaman renkli bir çile yumağı yaptı beni. İçimdeki ateşi körükleyip durdu gece-gündüz. Dağlarla, kurtlarla, kuşlarla konuşturdu beni. Rüzgarda dirildim, suda arınıp boy attım, toprakta sümbül sümbül çoğaldım, yalnızlığımın kabuğunda gizlenen bir değişik kainattır içim benim.' (Karakoç'la Bir Konuşma, A. Aygün, Doğuş Edebiyat, Mart 1983. Sayı: 12. Sayfa: 29)
• • •
..
Bahçemdeki güller gibi, açtın’ da baharda
Hiç koklamadan ben seni, çıktın hayatımdan
Sen bir daha hiç çıkma, benim karşıma artık,
Hiç koklamadan ben seni çıktın hayatımdan
Hicran dolu gönlüm hala hasretle yanarken
Soldum’ da sarardım, kime gittin bırakıp sen,
..