30 Ağustos Zaferi, dünya ve Türk tarihinin en önemli dönüm noktalarından biridir.
Yedi düvelin üzerimize geldiği, karşılaştıkları amansız direnişin Türk Milletinin ana karakterinde var olan değişmez bir unsur olduğunu nihayet anlayabildiği bir gündür 30 Ağustos…
Bunun içindir ki 30 Ağustos Zaferi, hem dünya milletleri, hem de Türk Milleti için anlaşılmış olmanın zaferidir.
Bu büyük zaferin önemini daha iyi anlayabilmemiz için, Ahmet Bekir PALAZOĞLU’nun şu ifadelerini dikkatle okumalıyız:
"25 Ağustos 1922 akşamı Başkomutan, Afyonkarahisar'ın 20 km kadar güneyinde Şuhut kasabasında, bir köy evinin üst katında kurulmuş sofrada, bir petrol lâmbasının sönük ışığı altında, akşam yemeğini yemektedir; taarruz ertesi sabah başlayacaktır.
Yaver Muzaffer Bey, kendisine topçu cephane miktarı hakkında bilgi veriyor. Buna göre taarruzdan önce yapılacak toplu ve sürekli topçu ateşi, ancak üç dört saat devam ettirilecektir.
Gazi Mustafa Kemal yemeğini bitirdikten sonra, iki tarafın arazi üzerindeki durumlarını gösteren haritayı istiyor; genel durumu bir kere daha inceliyor. Yaverine Döğer mevkii ile Dumlupınar arasındaki mesafeyi ölçtürüyor. Elindeki kalemle bu noktaya birkaç kere vuruyor; ağzından şu cümleler dökülüyor:
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,