Sadece Umuda Dönüşmüş Yıllar 3.

Mustafa Yılmaz 4
765

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Sadece Umuda Dönüşmüş Yıllar 3.

Artık son mevsim yağmurları da sona erdi…
Güneşin renginin değiştiği an bir yaz başlangıcı…

Ne sonu belliydi ne de başlangıcı bu sevme ve yaşam serüveni…

Artık karanlıkların rengi de adım seslerinin değişimi gibi nefes alma ritimlerim de hızlandı…
Zaman kendini uzun yılların ardındaki anlara bıraktı…

Ve sen…
Ne eskisi gibi gelebilirsin bana, ne de eski acılı yılların zamanlarında olduğu gibi gidebilirsin…

Gelmelerin de gitmelerin gibi heyecanını yitirdi. Geride kalan anılar ise eskisi gibi nankörce delemiyor bedenimin nazik derilerini artık acımasızca acıtmıyor…

İçimde de garip bir soğukluk var, özleme karşı, düşüncelerim ise nankörlüğün her denenmiş acılanmalarımdaki gibi artık içimde karlar oluşturmuyor…

Hasretlik ise nankörlüğüne boyun eğerek artık unutulacak zamanları bir biri ardına sıralandılar…

Sensizliğine ait yaşamım ise hâlâ kendine ait olmayan garipsenecek acılanmaları her zamanki gibi açık ve kendime güvensizliğimi ortaya atarak yaşam savaşının ilk basamaklarından tırmanmaya cabasına hükmetmeye çalışıyor…

Sensizliğin belirsiz zamanlarını yaşamanın oldukça zor anlarında ikiz düşüncelerimin birbirine zıt oluşu tutarsız düşüncelerle kendine hükmedemeyen olgularla çaresizliğe hükmetme amacı ile bir ileri veya bir geri adım atarak kendi zamanının deviniminde çaresizliği yaşamak gibi korkuları savuşturma çabasında…

Sen yoksun ki…

Tüm çaresizliklere teslimiyet karşısı zamanları kullanarak kendi benliği ile neticesiz savaşlar halinde ki sen yine yoksun…

Oysa zamanı tersine çevirmiş olsam böyle zamanlarda sağ elinle yüreğime bastırıp, sol elin ile bileğime kadar uzanan parmağın ile avucumu ovuşturma çabasında olurdun…

Göğsümdeki ritim bozukluğu ile hızlanan kalp atışlarını avuçlarcasına sakinleştirme
becerin olamazdı artık sen yine yoksun ki…

Zaman çok şeyimi yılların ardında bırakırken acımasız tavrın ile sen yoksun…

Oysa verdiğimiz kavil birliği vardı, ömrümün sonuna kadar benim sağ elimin avuç içi senin sağ eline tutulmuş olacaktı ki yine sen yoksun artık…

Zamanı ve zamanın içindeki gülüşleri sana terk ediyorum artık belki de bu süreç yıllara yayılacak, belki de ömrüme yapışacak ki sen yoksun demek de artık anlamsız olacak…

Özel duygular bunlar, yıllara sarmalanmış yaşam biçimimdi belki de?

Artık umutsuzluk içinde nefes almanın da öyle pek de mutluluk hissedebileceğini sanmıyorum ki sen hep yoksun…

Oysa bir tek kez bile olsa gülüşün tüm yaşanan hüzünlerimi terse çevirendi…

Zamana dahil olmuş kaybetme korkularım vardı her anı bu korkular ile yaşadıkça, nefes alma zorlukları ile zamanda var oluyordum…

Oysa sen gizlilerine sinmiş yaşama dair kurgularını an be an uyguluyordun…

Her uygulaman, beni kaybetme korkularıma perçinliyordu…
Zaman bu düşüncelerimi bana kanıtlayınca, artık var oluştaki yaşamım oldukça zorlaşmıştı…

Ve sen gitmiştin…

Ardında parçalanmış umutlarla beni yalnızlığa daldırırken, aklımdan geçen cümlene “sensiz yaşamım dünya karanlığım olur” değin zamanlara müstehzi bir gülümsememle sadece şimdilerde acıyorum sana

O derin ve imkânsız ayrılığı içinde barındıran o sevginin tutarsızlığına bu günlerde alaycı bir gülümseme ile anılara gömerken değer verdiğim tüm değerlerin ezber bozarcasına sahteciliğine şaşmıyorum artık…

Şimdilerde gece yarısına yaklaşan bir zamana uzanmış bu düşüncelerimin önemini düşündükçe sahte gülüşlerin geldi aklıma…

Sevgim için yaşamıma gerekli ve şart olduğu için, benim adıma söylediklerin için mahrum kalarak yaşadığım çok şeyi bana yaşattığın için, benim adıma yazdıkların için, en önemlisi belki de yanılgımdı seni sevdiğime şüphesiz inandığım için, yaşamıma dahil olduğun belli bir zamana kadar olan güvenimle sevmiştim seni…

Daha sonraları, tiksintiye dahil olmuş bu sevgiye inandığım için, yaşam hatalarımla bu günlere sarkan onlarca yılı ardında bırakmış olduğum sevgimin mucizesine inanmış olduğum için, bu günlere gelen acılanmalara hükmedemediğim için, artık sonuca katlanma zorluğunu yaşarken, onca özlemi geride bırakarak, bu günlere sarkan varlığınla, yaşam zorluğunu yaşarken, bir an gelmeli ki tüm yazdıklarına da şüpheli kararlarla önemsemeden yaşam savaşına dahil olmamdır artık dayanma gücüm…

Yaşamda birçok isteğine yarım kalmak, yaşamın her anına sığmaya çalışarak nefes almaya zorlamak kendini yarım nefesler, yarılan düşünceler, arkası hep eksilen istekler ve boylu boyunca uzanmış karakış yalnızlığı sonrası, güneşin omuzlarımı dahi ısıtamadığı
bir zaman diliminde yokluğunu hissetmek...

Yaşamda birçok isteği yarım hissetmek, sonra da öfkeye dönüşmüş düşüncelerle, varlığının olduğu zamanlara isyan edip, bir kısmına nefretle karışık öfke, diğer bir kısmının içine doluşa bildiği kadar özlem, dolmuşsa dünlerin öfkesi ile geleceğin özlemi bir biri ile dalaşmışsa, yaşamın güme zamanları neresine sığacak bu öfke karmaşası içinde dar nefesler alarak.

Dünlerde, senin öksüzlüğünü yaşarken gelecek hangi penceremden gülümseyecek bana?
Yaşamın tüm alışkanlıklarının içinde var olma savaşı ile dayanma gücünü tüketmekti belki de bu kahır düşlerinde…

Sen varlığı ile öncelerdeki zamanlarda, gülümserken, şimdilerdeki kahır zamanları bedenimin parçaları ile yas tutarken, aniden gülümsedim, hani sevgililer sevme zamanlarını gülümserken yaşardı, hem de an zamanlarının farkını bile hissedemeden…

Sen sevgili, gülmelerimi zapt ettiğin zamanlarda bana gülümserken, acılarıma neden ağlaşmıyoruz seninle beraber?

Mustafa Yılmaz 4
Kayıt Tarihi : 9.6.2019 19:05:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Gelmelerin de gitmelerin gibi heyecanını yitirdi. Geride kalan anılar ise eskisi gibi nankörce delemiyor bedenimin nazik derilerini artık acımasızca acıtmıyor… İçimde de garip bir soğukluk var, özleme karşı, düşüncelerim ise nankörlüğün her denenmiş acılanmalarımdaki gibi artık içimde karlar oluşturmuyor…

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mustafa Yılmaz 4