Saat onikiye yaklaşıyordu. Ve oturma odasının içine süzülen güneş ışığı şiddetini artırıp, odayı daha aydınlık yapıyordu. Oturma odasının büyüklüğüne baktığımızda zengin bir ailede olduğumuzu hemen anlardık.üç tek, bir üçlük, lacivert üstüne kırmızı çizgili koltuk takımı,bir kanepe,bir büyük ekran tv, odanın bir köşesinde bir yemek masası,çevresinde 8-9 sandalye, duvarda
resimler ve yerde iki çin işi halı ile odanın içinde yerini almıştı.Ama odanın içi hâla boş sayılırdı.Eve gelen çocuklar rahatlıkla yakalamacılık oynayabilirdi.
Odanın bir köşesinde, önünde ütü masası, saçlarında beyaz çizgilerle yaşlı bir kadın vardı. Diğer bir köşesinde de, sabah işten dönerken aldığı gazete ile kanepeye uzanan ve orada uykuya dalan genç bir adam, yani Ferit.. Ferit, genç ve başarılı bir komiser, emniyetin gözbebeği..Ve ailenin iki evladından büyük olanıydı. Diğer kardeş Feride, henüz bir üniversite öğrencisi. Aynı zamanda iyi bir balerin idi.
Güneşin dönmesiyle gözüne gelen güneş ışınları sayesinde uyanan Ferit, oturduğu yerden kalkarak gazetenin üçüncü sayfasından okumaya devam etti. Gazetenin hemen başında gözüne bir haber çarptı; 'ÇUVALDIZLI KATİL DEHŞET SAÇMAYA DEVAM EDİYOR! ' Haberin resminde bir fotoğrafçının kendi işyerinde yerde yatarken, çenesinden girip gözünden çıkan çuvaldızı parlıyordu. Haberi bilhassa aynı şehirde yaşanması sebebiyle annesine seslice okuyan Ferit, annesine 'ne zaman yakalanacak bu çuvaldızlı katil' diye söylenmeyi ihmal etmedi.
Üç dört gün sonra, bir terzi aynı şekilde öldürülmüştü. Sokağın köşesindeki biletçi, olayın işlendiği saatlerde işyerinden siyahlara bürünmüş, maskeli birinin çıktığını söylemişti polislere. Bir hafta sonra biletçinin suratında çuvaldızı parlıyordu. On milyonluk şehir, bu olanlardan sonra dehşet içindeydi. Katil ondördüncü cinayetini işlemişti ve hâla yakalanamamıştı.
Ertesi gün, akşamüstü eve gelen Ferit evde iki yabancı gördü; biri bal rengi takım giymiş,sarışın hafiften şişman,altın çerçeveli gözlük kullanan biri,diğeri de onun yardımcısı olduğu belli esmer, siyah elbiseli, sıska birisi.. Sonra onlardan sarışın olanının sokaklara asılı pankartlardan gelecek seçimde belediye başkanlığına aday biri olduğunu çıkardı.Onlar babası ile otururken kızkardeşinin onlara kahve sunduğu anda başkan adayının kardeşine olan bakışını beğenmemişti. Üstelik, sohbetin sonunda kardeşi onları haftasonu yapacakları gösteriye davet etmişti. Ama bir gerçek vardı ki, Ferit bu başkan adayından hiç hoşlanmamıştı.
Haftasonu geldiğinde, yüksek üçgen çatılı binalar arasından Ferit ile anne babası salona girdi.İki koltuk solunda da yine aynı kişiler vardı.Gösteri muhteşem başladı ve muhteşem devam ediyordu.Gösterinin bitmesine beş-on dakika varken yerinden kalkan Ferit,annesine eve biraz geç kalacağını
söylüyordu.Gösteri bittiğinde herkes ayakta alkışladı ve sessizce dışarı çıkmaya başladılar.Başkan adayı salondan çıkmak üzereyken, salonun köşesinde bir gölge belirdi. Sessizce başkan adayının yanına yaklaştı ve tek hamleyle çuvaldızını çenesinin altından sokup gözlüklerini kıracak şekilde sağ gözünden çıkardı.Olayı görenler, olayın dehşeti içinde donmuşlardı. Özellikle başkanın yanındaki o sıska adam bir an hiçbirşey yapmadan sokağın ters tarafına doğru kaçmaya başlamıştı.
Çuvaldızlı katil de, köşeyi döndüğünde maskesini çıkartırken altından Ferit in yüzü soğukkanlı şekilde duruyordu..
Ahmet AğdereKayıt Tarihi : 14.1.2006 11:54:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ahmet Ağdere](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/01/14/3-oyku-cuvaldizli-katil.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!