2geride kalan adam

Samira Samiraninsiiri
262

ŞİİR


12

TAKİPÇİ

2geride kalan adam

Sonrası Kalanın Yolculuğu

Kettle yine ötüyor sabahlara,
ama artık iki fincan değil masada;
bir fincan, bir de küçük bir boşluk.
Boşluğu örtmüyor, saklamıyor;
üzerine çiçek desenli bir altlık koyuyor:
“Burada bir zamanlar bekleyiş vardı.”

Sokağa, aynı parkın patikasına dönüyor.
Koşmuyor bu kez, yürüyerek sayıyor nefesini:
dört adım al ver, dört adım ver al.
Bankta oturan yaşlı adama selam,
saksılardaki toprağa su gibi,
kendi içine de azar azar.
“Su verince her şey hemen açmaz,”
diye fısıldıyor kendine,
“ama toprak hatırlar.”

Evinde küçük ritüeller kuruyor:
kapıyı açınca derin bir nefes,
pencereyi aralayınca bir bardak su,
mutfakta ocak yanınca kısa bir şükür.
Dolabın üstünden indirdiği boş bavulu
kitapların arasına raf yapıyor;
“Gidişlere değil, kalanlara yarasın” diye.

Telefonuna yeni bir liste ekliyor:
Gereksiz ağırlıkları sil.
Kendine nazikçe konuş.
Uykudan önce camı aç, göğe bak.
Her maddeyi işaretleyince
içinde esen rüzgârın yönü değişiyor azıcık.

Bir atölyeye gidiyor sonra:
ahşap kokusu, ince zımpara sesi,
ellerinde talaş tozu.
Bir rafta yarım kalan tahta bir kuş,
gagasını tamamlıyor, kanadına çizgi.
“Her şeyin uçamasa da kanadı olmalı,”
diyor, “denge için.”

Komşu çocuğu kapıyı çalıyor bir akşam,
kırık bir oyuncak tren uzatıyor:
“Amca, bunu tamir eder misin?”
Adam gülümsüyor; tornavida, sabır,
iki küçük vidayla tren tekrar yürüyor.
İçinde bir ray sesi,
yavaş ama istikametli.

Bazen geceleri yine ürperiyor yastığı;
o zaman defterini açıyor,
kısa cümlelerle döküyor içini:
“Bugün kalbim daraldı ama geçmek için bekledim.
Geçti.”
Kelimenin yanında küçük bir işaret bırakıyor
bir dalga: geldi, vurdu, çekildi.

Eski alışkanlıkların kapısını çalmıyor artık.
Kendi içindeki kalabalığa
kibarca “bugün değil” demeyi öğreniyor.
Bir dosta mesaj atıyor: “Sahilde yürür müsün?”
Birlikte susmayı deniyorlar,
söz yerine adımlar konuşuyor.

İş dönüşü marketten taze fesleğen alıyor,
pencere kenarına koyuyor saksıyı.
Her sulayışında koku yayılıyor odaya;
hafızanın dehlizlerine değil,
şimdinin masasına siniyor.
“Ev, kokusuyla iyileşir,” diyor.

Bir sabah kahvesini içerken fark ediyor:
içindeki oda artık başka bir akustikte çınlıyor.
Yankılar uzaktan geliyor,
cevaplar yakından.
Kırıklar yerinde ama keskin değil;
elde taşırken kesmeyen cam gibi.

Sonra, kendi kendine bir söz veriyor:
“Bir daha kimseye omuz olmak zorunda değilim,
ama istersem olabilirim.
Güven, önce kendime kurduğum masa.”
Masaya iki tabak koymuyor;
bir tabak, bir defter, bir de boş sandalye
sohbetler için, ama kimseye borçlu değil.

Ve yürümeye devam ediyor:
ne kaçıyor geçmişten,
ne acele ediyor geleceğe.
Şimdi’nin dar sokağında,
adım adım genişliyor yol.
Anlıyor:
En zorunu yaptı
kendine eşlik etmeyi öğrendi.
Gerisi,
yürürken yazılacak satırlar.

Samira Samiraninsiiri
Kayıt Tarihi : 4.9.2025 20:23:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!