DEVLETİ ALİYE (OSMSNLI İMPARATOTLUĞU–2)
1670–den 1920 e kadar ki dönem
Sene bin yedi yüz Lale devrinde,
..
“ANA” Adlı Romandan Cümle Derlemem:
BİRİNCİ BÖLÜM
/ Baş ucunda duvara bir lamba asarak okumaya başladı! . / Neden Okuyorsun? . / Doğruyu öğrenmek için! . / Alçak sesle söylüyordu! . Sesinde bir güven, gözlerinde parlak bir iç aydınlığı / vardı! . / Sözleri / istekle dinliyordu! . / Güzel gözleri şimdi ateşli idi; göğsünü masaya dayamış, annesinin yüzüne değdirircesine yaklaştırmış, söylüyor, ona gerçeği, yaşamın gerçeklerini nasıl anladı ise öylece anlatıyordu! . Gençliğin temiz yürekliliğiyle söylediklerinin önemine inanmış, öğrendiği şeylerden kendisine bir övünç payı çıkarmış bir öğrenci coşkunluğu ile söylüyor! . /
{ Kitap Adı: ANA - Kitap Yazarı: Maksim GORKİ – Kitap Yayınevi: YALÇIN YAYINLARI / EKİM / 1994 – Çeviren: Nahit Teoman ERGİN - Sayfa: 027, 029 – Cümle Derleme Çalışması: Kemal KABCIK – ANTALYA - 30 Mart 2015 Pazartesi 10:04:04 }
..
Yaradandır Allah, güzel yaratır,
Bak yaradılana, gör Yaradan'dır.
Her çirkin de güzel bir taraf vardır,
Güzel bakmasını bilmek asıldır.
Gözler baktığını görür zahiri,
Gönül gözüyle bak, vardır hikmeti.
..
ŞİİR: Muhip Erdener SOYDAN (babam)
Doğum tarihi : 29 Ekim 1943
Ölüm tarihi : 15 Ekim 1986
Sarardı bir komşudan
..
Kapkara bir gün yine,
Kaybolmuş ümitlerin ardından;
Acı dolu,
Yalnızlık dolu,
Göz yaşı dolu.
Biten ümitlerle beraber,
Ortaya çıkan,
..
ŞİİR: Muhip Erdener SOYDAN (babam)
Doğum tarihi: 29 Ekim 1943
Ölüm tarihi :15 Ekim 1986
Nedir bu feryat gönlüm, nedir?
..
K I R M I Z I K O K U
(DÜŞÜNGÜLÜ ELEŞTİRİ)
‘Yapacak işin yoksa git
biraz seviş! ’ Kitaptan
..
BABA 29,10,2007
ANKARA
29 Ekim 1972 de doğmuşum
Yaşım otuz beş olmuş kocamışım baba
Saçlarım dökülmüş vücudum yorulmuş
..
Olmasını istersen en muhteşem gün-lerinin
Güneşsizliğin gün örtüsünü kaldırmalısın karanlığından.
Bir güvercinin yaşlı kanatları, anlatırsa bugünü;
Vazgeçmez gençliğin, kan dolu hücresin de
..
ATATÜRK DE KİM
Atatürk de kim! ?
Sağcıya göre beton
‘Solcuya’ göre burjuva Kemal
Allahsız liberale göre diktatör
‘Dinciye’ göre şu “malum” Kemal
..
Şiir, zekâ ülkelerinde uzun ve üzücü yolculuklardan sonra doğan şeydir.
-Balzac
Şiirin oluşturulmasındaki başlıca etkenlerden biri de hiç kuşkusuz zekânın işlevsel kılınması, zihinsel yeteneğin şiirde beceriyle kullanılarak aklın (us) öne çıkarılması eylemidir. “Her baktığımızı şiir eden de akıldır” diyordu Nurullah Ataç. Ancak tek başına zekâ, nitelikli şiir “yapmaya” ya da doğurmaya yetmez. Şairin iradesi, kararlılığı, çalışma azmi, birikimi, dil bilinci, donanımı; bunları içe sindirmişliği, duruluğu, öngörüsü, yaratıcılığı, yerine göre mizah ve ironi gücü, derin bakışlılığı, matematiksel ve müziksel ritim kavrayışı ve daha pek çok “geliştirebilir” anlamdaki değişkenin yanı sıra zekâ, akla dönüştüğü sürece önemli bir değer, şiire eklemlenebilir bir sermayedir yalnızca. Şairin içindeki şiire uyanışı gerçekleştiren; hem köklerinin uzandığı ilkellik, naiflik ve masumiyet öğelerini koruyan, hem de bilgelikten uzak düşen depolanmış bilginin bu safiyeti ezmesini engelleyen bir tür yaratıcı araçtır. Denge kurucudur, terazidir, şiiri eksenine oturtandır. Yeri geldiğinde bir güvenlik aygıtı; şair söyleminin omurgası sayılabilecek ve şiirin sıkıca tutunduğu bir payandadır. Ancak unutulmamalı ki akıl şiirin tek hükümdarı olmayıp sadece kullanılabilir bir öğedir. Üstelik zekâdan yola çıkıp akla varmak da yetmez. Ve elbette şiiri yalnızca akıl üzerine kurarak onu abartmamak da gerekir. Burada Melih Cevdet Anday’ın bir sözünü hatırlatmakta yarar görüyorum. İnsanoğlu aklı aşmalıdır; eğer aşmazsa, akıl da bir dogma olur.
Şair, post modern dünyada “kapatılmışlık duygusu”na kapılmış; bu duyguyu derinden yaşadığı halde olup bitenin ayırdına varamamış olan insanın çemberlerini kırmaya; ona daha geniş bir özgürlük alanı açmaya doğuştan güdülenmiş biridir. Kendi uyanışı ile diğerlerini uyandıran ve onların yaşamlarına dokunan birisi… Sezgi kanallarını zekâsından süzdüğü aklın yardımıyla açacaktır, çünkü aklın temel görevlerinden biri zekâyı bilinç ekranına yansıtmak suretiyle düşünceyi iğdiş eden tüm öğelerin yenibaştan yapılandırmasıdır. Antonio Negri’ nin siyasal çözümlemelerinde de belirttiği gibi, sahici bir cezaevinin dışındaki yaşamda insana “yeni özgürlük alanları” sunmak; her ne türden olursa olsun – siyasal veya öznel - iktidar ile insan arasındaki köprüleri yeniden kurarak onu yalnızlığından kurtarmak için çaba göstermek şarttır. O halde şair bu görevi neden üstlenmesin? En azından sorunun kendi payına düşen ucundan tutamaz mı? Şairin büyü gücünün yaratıcı zekâyı değerlendirme becerisiyle doğru orantılı olduğu varsayılırsa, bu özellik aynı zamanda şiirin kalıcılığını, etkileme alanının genişlemesini sağlayarak işlevselliğini de artırmaz mı? Arife Kalender bir yazısında şöyle diyordu:
..
23 Ekim 2011’de deprem oldu Van’da
Hissedildi birçok şehirde hatta; İran’da
Yandı yıkıldı Erciş, sarsıldı Tatvan’da
23 Ekim 2011 ‘de felaket oldu; Van’da
Yakaladı insanları, kahvede, camide, handa
Bütün insanlarımız, kaldı büyük bir tufanda
..
Erciş, Van, cehennem kuyusu...
Taş ve toprak yığınları yutmuş umutları,
Kanı çekilmiş yüreklerin...
Gökleri yırtıyor feryâtlar....
Her yer toz duman...
Gözlerde korkunun donmuş izleri...
..
Senin durakların benim yolumun üzerindeydi
otobüslerin benim güzergahımdan geçerdi
seneler seneler öncesiydi
günlerden Cumartesi
izlediğimiz savaş filmiydi siyah beyaz
bütün ışıklar sönüktü
..
Ey hasreti sinemde gizli
Ey hasretine yandığım sevdam
Ey kaderi benim olan ülkem
… Senki yarım ada parçası
… Senki dağları sarp kartal yuvası
… Senki uçsuz bucaksır uzanan, bereket fışkıran toprağım.
..
ŞİİR: Muhip Erdener SOYDAN (babam)
Doğum tarihi: 20 Ekim 1943
Ölüm tarihi: 15 Ekim 1986
..
Yirmi dokuz ekim iki bin altı,
İşte yaş altmış Tamı tamına.
Benim için milat bu;
Artık karşılıksız sevmeyeceğim.
Küçük küçük bilmecelerin
İçinde olacak sevgim.
Sevgimi çözebilene vereceğim.
..
'Yürek nedir? Bilene yürek Allah'ın evidir. Öyleyse bu yürek en canlı renklerle döşenmeli, en vurucu seslerle kuşanmalı, en yüce sevgilerle beslenmelidir. Göz nedir? Göz, bilene bir Allah çırasıdır. Bu göz yalanın, yanlışın en kalın zırhlarını delip gerçek güzele, bakî olan güzele ulaşabilmelidir. Sevgi nedir? Sevgi, ezelden ebede doğru akıp giden kutsal bir mayadır, hayatın en büyük sırrıdır... Dağların sultanı olmak, kervanlar bozmak ve şu üç günlük ömür için sık sık ihtirasın, kara kinin kılıncını çekip bu mayayı bulandırmamak, bu sırrı yozlaştırmamak gerek. Sevgilerin vatanı yürek, Allah'ın evi olan yüreklerin ışığıysa sevgidir.' (Bahaettin Karakoç'la Mülakat, Yeni Düşünce, 15 Ağustos 1981. Sayı 5. Sayfa: 30)
• • •
'Şairliğim her zaman renkli bir çile yumağı yaptı beni. İçimdeki ateşi körükleyip durdu gece-gündüz. Dağlarla, kurtlarla, kuşlarla konuşturdu beni. Rüzgarda dirildim, suda arınıp boy attım, toprakta sümbül sümbül çoğaldım, yalnızlığımın kabuğunda gizlenen bir değişik kainattır içim benim.' (Karakoç'la Bir Konuşma, A. Aygün, Doğuş Edebiyat, Mart 1983. Sayı: 12. Sayfa: 29)
• • •
..
Genellikle düşünce şiirleri yazar ve aşk şiirlerinden uzak dururum. Son günlerde ise elimden geldiği ve dilimin döndüğünce aşk temasını işlemeye çalışıyorum.
Öyle bir mevsimdeyiz ki doğa uykuya çekilirken, ruh ve bedenlerimiz bu değişime kaçınılmaz olarak ayak uyduruyor. Metabolizmalarımız eskisinden farklı çalışıyor; hormonlarımız dinlenmeye geçiyor. Hayata şehlâ bakmamıza neden oluyor sonbahar. Adeta yaprak döküyoruz. Ruhlarımıza sarı hüzünler hükmediyor. Ve bu bana, biraz zaman kaybı biraz da haksızlık gibi geliyor. Belki de yaşım icabı öyledir, kim bilir. Gençlerin önünde yaşanacak pek çok ilk ve sonbahar varken bizim vaktimiz oldukça sınırlı artık.
İçimde bir ses, onlara ve kendime umudu ve aşkı hatırlatmam gerektiğini söylüyor. Şairin bir görevi de tanıklık ederek belgelemek; kendince bir isyan unsuru olan haksızlığa karşı bir tavır-duruş yüklenmek olduğuna göre, ben de kendimce - doğanın tabii akışından kaynaklanıyor olsa bile - bu duraganlık ve onun doğurduğu hüzne karşı koyuyorum. İşte bu yüzden aşk yazıyorum. Özellikle de zamanı hızla tükenenler için…
Hüzün şiirlerini severim. Acılı şiirleri ve toplumcu olanları da…Yanlış anlaşılmasın. Onları yadsımak değil amacım. İyi olanlar ruhta daima derin ve eşsiz bir tat bırakırlar. Ancak aşk yadsınırsa ya da geçici bir dönem için dahi unutulursa eğer, işte buna itirazım olur. Ölümsüzlüğü arayan ve ararken direnen kişidir şair. Ölümsüzlüğü ise yalnızca aşkta bulur.
..
Ulusum
Cumhuriyetine uyandı bu gün yine
Seksen beşinci doğum gününe,
Bayram yeri olmuş sokak cadde
Kurban olayım yaşlısına gencine.
Bayrak, flama cümbüş her yer
..