ŞİİR: Muhip Erdener SOYDAN (babam)
Doğum tarihi: 29 Ekim 1943
Ölüm tarihi : 15 Ekim 1986
..
ŞİİR: Muhip Erdener SOYDAN (babam)
Doğum tarihi : 29 Ekim 1943
Ölüm tarihi : 15 Ekim 1986
Varmışın, varlığında yok olduğum yıllar
..
ŞİİR: Muhip Erdener SOYDAN (babam)
Doğum tarihi: 29 Ekim 1943
Ölüm tarihi: 15 Ekim 1986
..
ŞİİR: Muhip Erdener SOYDAN (babam)
Doğum tarihi: 29 Ekim 1943
Ölüm tarihi: 15 Ekim 1986
..
Herkes vatan, millet diyor;
Dillerdeki sözde vatan aşkı ya.
Yetim, öksüz hakkı demez götürür;
Dağda değil, içimizde eşkiya.
Millet sade aşı, işi beklerken;
O keyfinde, işi almış askıya.
..
Aklımın duvarlarına çizdiğim resmine
Kahır mektupları yazıyorum rezil gecelerde
Yıldız topluyorum bakışlarından avuç avuç
Kara kışları alıyorum kirpiklerinin çaprazından
Zemheriye yakın saatlerin akrebinde saklıyorum zamanı
Yengeç dönencesi takılıp kalıyor aklımın kapı koluna
..
ŞİİR: Muhip Erdener SOYDAN (babam)
Doğum tarihi: 29 Ekim 1943
Ölüm tarihi: 15 Ekim 1986
..
Bir zamanlar ermeni, bir zamanlar rumdunuz
Bugün yine gizlenip sırtımızdan vurdunuz
Tanzimattan buyanı çok tezgâhlar kurdunuz
Bu vatanı yıllardır gıdım gıdım yuttunuz
ittihat Tarakkici sözde aydın oldunuz
Uygarlık diye diye uşaklığa koştunuz
..
Senle hiç sorunum olmaz,
Benim derdim bana yeter.
Olduğum gibi sev beni,
Derdime dert katma yeter.
Sana benden zarar gelmez,
Sen gönlünü hoş tut yeter.
..
Cumhuriyet doksan yaşına girdi;
Gelişti, güçlendi, kemale erdi.
Yirmi dokuz ekim yıldönümüdür;
En büyük bayram ve coşku günüdür.
Devlet yaşayacak sonsuza kadar…
Nice sıkıntılı çağlar yaşadık;
..
Çocukları vardı aç,
Yırtıktı kadınların entarisi.
Yamalıklıydı erkeklerin şapkası,
Pantolon dizleri, kol dirsekleri.
Pazuları kalın kalındı.
Evleri kara örtülü;
..
Bâd-ı sabâ, selam söyle git yâre,
Sor halini, benim yârim nasılmış,
Şafak vaktin gir koynuna bir kere,
Duydum ki yar geceleri ağlarmış.
Çok yıl oldu, görmeyeli ben yâri
Nerde bilmem, soramadım halini,
..
(29 Ekim1923)
Cumhuriyet Bayramı
Başta; önder Atatürk, arkasında milleti
Kurtardılar vatanı, kan dökerek cephede
Bildirildi dünyaya, Türk’ün yeni devleti
Bin dokuz yüz yirmi üç, yirmi dokuz ekimde
..
Bana ayrılıklardan söz etme n'olur
Öylesine büyük acılar çektim ki...bilemezsin
Unutulmayı,ağlatılmayı,
Yalnız kalmayı iyi bilirim...
Can veresin gelir katran gibi gecelere
Bir mana çıkarıp sığdıramazsın hecelere
..
I.Kısım
Ağır, ağır indi ahşap merdivenlerden. Hatıralarının tüm ağırlığını, koltuğunun altına sıkıştırmıştı. Topu topu dört albümdü. Merdivenin tırabzanlarına tutunarak inmek artık gücüne gidiyordu. Yaşamla ölüm arasında gelip gitmeleri çoğalmıştı. Bu yaşta bu kadar sıkıntı…
Enver bey, kaç sene oldu diye düşündü. Belki yirmi, belki de kırk yıl olmuştu. Zihni bu kadar geçmişe gitmeye el vermiyordu. Yalnız, çocukluğu dün yaşanmış gibi beyninin içinde dolaşıp duruyordu. Yavaş yavaş ilerledi. Koltuğun ucundan yardım alarak, iskemlesine oturdu. Eski bir kaset çıkardı, çekmeceden. Aslında çok eski sayılmazdı ama içindekiler eskiydi. Minur Nurettin’den şarkılar yazıyordu kasetin üzerinde. Torunun el yazısıydı. Dedesi için o doldurmuştu. Arkasına doğru yaslandı. Ciğerlerinden gelen bir sesle –oh! - çekti.
..
SENİN İŞİN
Azimli şekilde peşinden koştum
Baktım zalim: ancak naz senin işin
Sevdanın derdiyle coştukça coştum
Verdiğin sözler boş caz senin işin.
Dalga geçmek ayıp yakışmaz sana
..
Oturdum.
Düş kuruyordum.
Gözlerimde geçmişimin hayali vardı yine.
Karşımdaki ağaca bakarken
Hazanın hüznünü gördüm ağacın yapraklarında
Dalları vardı kimi yeri kesilmiş kimi yeri kuru
Mevsimlere küskün bir hali vardı
..
Gecelerin ardınca gündüzlerin
gelmesıyle
Biliyorumki artık her acı
bitecek
Koparken ümit dallarım
bir bir
Rüzğar esip beni yer
..
Atatürk'ü yaşıyorum 1881'de,
Atam dünyaya geldi Selanik'te,
İsmi anılacak birlik ve beraberlikte,
Atatürk'ü yaşıyorum hür ve hürriyette...
Atatürk'ü yaşıyorum 1915'lerde,
Atam ölmeyi emretti son kalede,
..
Sarıkamış yarlarında
Yaşamının baharında
Kışın ayaz ve karında
Doksan bin can şehit oldu
.
Buyurmuştu Paşa Enver
Düşünmedi neye değer
..