28 ŞUBAT VE MERHUM ERBAKAN
Türkiye’nin genleriyle, gelenekleriyle, tarihi müktesebatıyla, birikimleriyle, kaynaklarıyla ve milletin istikbaliyle oynayarak 1000 yıl süreceği düşüncesi ve temennisiyle çizilen 28 Şubat planlarının ve yapılan dönüştürme projesinin sınırları 28 Şubat cuntasının hayal ve beklentileriyle paralel gitmedi.
1000 yıl vurgusu; 28 Şubat kadrolarının kamuoyu önünde cereyan eden olayların görünenden çok daha fazla ve derin bir arka planı olduğu gerçeğinin de ifadesidir.
28 Şubat dönemi; Hükümeti kurma görevi alan başbakanları medya patronlarının pijama ile karşıladığı ve medya ve iş çevrelerinin bakanlar kurulunu tespit ve tayin ettiği dönemdir.
28 Şubat dönemi; Kendilerini, sağ çizgide, demokrat, milliyetçi vb. şeklinde tanımlayan siyasilerin çoğunun millete ve milletin değerlerine karşı uygulanan kirli ve sinsi planların yanında yer aldığı, darbe sonrası siyaset tarlası tekrar sürüldüğünde ikbal beklentileriyle siyasi ahlaksızlığı ve teslimiyetçiliği tercih ettiği dönemdir.
28 Şubat dönemi; sorumluluk ve risk üstlenmeden uygun şartlar oluşunca geçmişini inkârla beraber yeni dizayn edicilerin uygun göreceği pozisyondaki göreve peşinen hazır olarak siyasi ahlâksızlığın tercih edildiği dönemdir. Zira merhum Erbakan Hoca, meşhur MGK toplantısında dayatılan maddelere direnmek için kapısını çaldığı parti başkanlarından siyasi destek alamadan eli boş dönmüş, ortağı olan DYP’den gönüllü veya şantaj yoluyla kopartılan vekiller koalisyonun yıkılmasına sebep olmuştur.
Yine aynı dönemde “namlusunu hakla çeviren tanklara selam durmam” diyen Muhsin YAZICIOĞLU, “Tanksavar Hasan” namıyla anılan Hasan Celal GÜZEL ve koalisyon ortağının bölünmesine rağmen cuntaya gücü yettiğince direnen ve siyasi destek turları ile çare arayan ve sükûnet telkiniyle gönüldaşlarının toptan imhasını engelleyen Necmeddin ERBAKAN o dönemdeki dik ve asil duruşlarıyla hafızalara minnet ve şükran duygularıyla işlendi.
28 Şubat döneminde cuntacılar arka sokaklarda darbe senaryolarını yazarken, milletin önüne Müslümler, Fadimeler, Kalkancılar vb. brifinglenen medya tarafından her gün 24 saat servis edildi. Laikliği, Atatürkçülüğü maske yapıp, sanal irtica tehdidini birinci sıraya koyanlar pek çok bankaya yönetim kurulu üyesi olarak istihdam edildiler ve Amerika bütçesini dahi sarsacak olan 65 milyar dolarlık bir meblağın hortumlanmasına göz yumdular. Çuvallar dolusu paraların kendi bankalarından soyulduğu sahneleri hepimiz hatırlıyoruz. Ne acıdır ki bunun müsebbipleri hâlâ hesaba bile çekilmedi. Dolar 650 lira iken bir gecede 1.650 lira oldu, neticede milletin sırtına yüklenen batık banka zararları yapanların yanına kâr olarak kaldı. Kapanan binlerce işyerinin, işten atılan binlerce vatandaşın, iflas eden binlerce şirketin, okul hayatı ve geleceği karartılan milyonlar içinde yüzlerce intiharın hesabını kim verecek?
Kendi halkına bu kadar zarar verenlerin, ekonomisini çökertenlerin, halkına olmadık zulümleri yapanların ve buna da sanal irtica gerekçesiyle kılıf arayanların gelecek nesiller tarafından nefretle anılacağı muhakkaktır.
Toplumun rasyonel gerçeklerini görebilen herkes 28 Şubatın toplumsal karşılığının olmadığını, 1000 yıl süreceği iddialarının özlenen ve planlanan sınırlarda kalmadığını biliyor. 3 Kasım 2002, 27 Temmuz 2007 ve ardından gelen cumhurbaşkanlığı referandumu ve anayasa referandumu ile haklın tercihlerinin istikameti bunu açıkça gösteriyor.
Merhum Erbakan 1 yıllık iktidar gördü, o da ortaklı, sıkıntılı bir iktidardı. İlmi ve akademik dehasını, siyasi gücünü, yetiştirdiği ilim, fikir ve siyaset adamlarına bakıldığında tartışmasız herkes kabul eder. İktidarda 1 değil 5 yıl kalabilseydi Türkiye’nin gelir seviyesi de, âdil gelir dağılımı da, ekonomik kalkınması da, sanayi atılımları da çok farklı olurdu. Keşke hayattayken layıkıyla kadr ü kıymeti bilinseydi. Nedense ülkemizin kaderi de bu.
Salı günü tekbirlerle ve salavatlarla Merkez Efendi kabristanında ebedi hayata yolcu ettiğimiz Erbakan Hocamıza Allah’tan gani gani rahmet diliyorum. Rabbim huzurunda mahçup etmesin, makamı cennet olsun.
Gazi Hüseyin KILBAŞ
Hüseyin KılbaşKayıt Tarihi : 3.3.2011 08:11:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Salı günü tekbirlerle ve salavatlarla Merkez Efendi kabristanında ebedi hayata yolcu ettiğimiz Erbakan Hocamıza Allah’tan gani gani rahmet diliyorum. Rabbim huzurunda mahçup etmesin, makamı cennet olsun.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!