Çalışmada; öncekilerde olduğu gibi, aşk içindeki buhranların, tutarsızlıkların ve yürekten gelen, isyan çığlıklarının genel portresi ele alınmıştır…
Bu sefer; zaman zaman, ayrıntılara da önem verilmiş ve hüsranla sona eren aşklara, daha çok yer verilmeye özen gösterilmiştir…
Aşkın; aşk acısı çekenlere yaptığı tesirler, şiirsel olarak, bazı sitem mektuplarıyla ifade edilmiştir…
Kâinat adını verdiğimiz, bütün güzellikleri içerisinde barındıran, bu büyüleyici mekanizma, olağanüstü, ihtişamlı güzellik; kalıcı, tutarlı, sistematik ve kusursuz olarak, düzenli bir işleyiş içerisinde, muhteşem bir matematiksel denge üzerine kurulmuştur…
Aşk; bir felsefe olduğu kadar, aynı zamanda, bir matematiktir. Kombinasyondur… Ve, bu bütünlüğün içerisinde; umut, göz yaşı, ayrılık, ızdırap vs. unsurlar bulunmaktadır…
Aşkın; gülümseten yanlarını, kaleme alamadığım için üzgünüm. Bütünüyle; yaşadıklarımı yansıttığım için de mutluyum. Çünkü; her zaman, naturellikten yanayım…
Çalışmamda; bana ilham veren bütün dertli âşıklara, sonsuz şükranlarımı ifade etmek istiyorum…
Fakat hepsi bir yana; mutluluklar yerine, acıları yaşamama ve yazmama sebep olan, beni, yerden yere vuran insanlara da, teşekkürlerimi, ayrıca borç bilirim…
Pişmanlıklar deryasında, kendisini dalgaların kucağına bırakan aşk yorgununun; kaptana matem dolu, şikâyet mektubu…
Aşk yorgunu; bütün ömrü boyunca, meçhullere sürülmüştür… Böyle hasret; ne duyulmuş ne görülmüştür... Önüne; matemli duvarlar örülmüştür… Gökyüzünde uçarken, yerlerde sürünmüştür… Izdırap dolu fermanı; çoktan dürülmüştür…
Yazan: Aşk yorgunu
Okuyan: Kaptan
Görülmüştür…
Yılanın adını, yalan koymuşlar.
Yılanlar bile yalana doymuşlar.
Hakikat hazinesini soymuşlar.
Adım ‘’ Aşk ‘’; soyadım, ‘’ Yorgunluk ‘’ kaptan…
Kelimelerin, en ince yerinde.
Hicran kokusu var, hecelerinde.
Dolaştım, gurbetin gecelerinde.
Gittim, sılayı terk edip de kaptan…
Tanımaz oldum, bütün kuralları.
Aradım, en büyük anahtarları.
Hayat denen deryada, kapıları.
Açtım, kimseler kapatmadı kaptan…
Çaldım, gözüm yaşlı, aşk kapısını.
Asırlar boyunca, tuttum yasını.
Silemedim, yüreğimin pasını.
Girdim, perişan oldum, soldum kaptan…
Kapatıldım, en kara zindanlara.
En ıssız, sabahsız, boş odalara.
Yıllardır, matem dolu duvarlara.
Baktım, gözlerim perdelendi kaptan…
Aşklarımı satıp, gelircesine.
Hicranımla yandım, delicesine.
Hasretin içinde, ölürcesine.
Geldim, gurbet gecelerine kaptan…
Sıla hasreti, yüreğimi yaktı.
Gurbette, geceler, yüzüme baktı.
Özlemler, kor gibi, içime aktı.
Ondum, gurbet sokaklarında kaptan.
Üç günlük dünyada, yolcuydum ben de.
Üç gün bile gülmedim, bu âlemde.
Mecalim kalmadı, durduğum yerde.
Handım, sanki yolcusuz kaldım kaptan…
Diyardan diyara, dost arar gibi.
Aşkı bilmeyene, aşk sorar gibi.
Boşu boşuna, hayal kurar gibi.
Gezdim, vefalı dost görmedim kaptan…
Vefasızdan, vefa seçercesine.
Üstümden, gemiler geçercesine.
Rüyâ ekip, kâbus biçercesine.
Geçtim, kendi canımdan bile kaptan…
Herkes, yüzer durur, mavi sularda.
Yolcular, bilet arar, limanlarda.
Kalbim, bin parça oldu, kıyılarda.
Durdum, beni sakın yürütme kaptan…
Acılı sözler, dolandı dilime.
İsyanlar, feryatlar geldi üstüme.
Tonla ağırlıkta, matem üstüne.
Bastım, sular bile sarsıldı kaptan…
Gemilerin altı, suya değerken.
Dalgalar, başını öne eğerken.
Üstüme, soğuk suları giyerken.
Değdim, aşkların ayazına kaptan…
Tokatlar gelince, yanaklarıma.
Feryat yüklenince kulaklarıma.
Matem indi, gülen dudaklarıma.
Büzdüm, gülen dudaklarımı kaptan…
Dalgalar, hayallerimi ezerken.
Nazlı yârim, gözlerini süzerken.
Saniyeler, yıldızlarda gezerken.
Üzdüm, asırlardır kendimi kaptan…
Dudaklarım, kederden büzülürken.
Boşa geçen ömrüme üzülürken.
Gökyüzünde masumca süzülürken.
İndim, beni yukarı çekme kaptan…
Gemiler, suyun üstünde yüzerken.
Yosunlar, en derinlerde gezerken.
Balıklar, akıbetini sezerken.
Yüzdüm, dalgalara kapıldım kaptan…
Teslim ettim, kendimi kaderime.
Sitemler edince, kendi kendime.
Soğuk suları, bütün bedenime.
Serptim, sırılsıklam ıslandım kaptan…
Saçlarımı, başımdan yolar gibi.
Anasından, yavruyu alır gibi.
Sanki yavrusu, sütsüz kalır gibi.
Koptum, yerine geri takma kaptan…
Yüreğimi, yerinden koparırken.
Dert deryasında hayale dalarken.
Suyun üstünde sessizce yüzerken.
Daldım, derinden derinlere kaptan…
Arkadaş olamam, sevgililere.
Sahillerde, el ele gezenlere.
En sonunda, ben de, en derinlere.
Battım, beni sakın kurtarma kaptan…
Ne kar ne de yağmur yağdı, üstüme.
Gökyüzünden sitem yağdı sözüme.
Sonra, düşününce, kendi kendime.
‘’ Saçım dertten ağardı. ‘’ dedim, kaptan…
Fırtınalar koptuğunda soludum.
Karlı, boranlı ayazda kurudum.
Soğuk aşk şarabı gibi soğudum.
Çayım, bir yudumda yutuldu kaptan…
Suların ayazlarında ıslandım.
En belalı dalgalara yaslandım.
Sonunda, gözyaşlarıyla uslandım.
Terdim, bir zamanlar sıcaktım, kaptan…
Saçlarıma kar yağınca, gülerdim.
Kara kışlarda bile titremezdim.
Ayazları değil, yazı özledim.
Dondum, beni sakın ısıtma kaptan…
Yarınlarım, deryalarda yatarken.
Vefasızlar, derdime dert katarken.
Ruhumu, balıklara kaptırırken.
Yattım, yosunlarla beraber kaptan…
Deryalar, martı sesleri duyarken.
Balıkçılar, tuttuğunu sayarken.
Dalgalar, umutlarımı boyarken.
Duydum, kuru gürültüleri kaptan…
Martıların sesiyle, uyanırken.
Izdıraplar, kapıma dayanırken.
Sular, altın rengine boyanırken.
Kalktım, isyan çığlıklarıyla kaptan…
İsyan çığlıklarıyla, uyanınca.
Suyum, gözyaşlarıyla boyanınca.
Husumetler, kapıma dayanınca.
Rüyâm, en tatlı yerde bitti, kaptan…
Pamuk prenses, uykuya dalarken.
Üstüme, kuş kafesi kapanırken.
İçimdeki nefesim, tutulurken.
Uykum kaçtı, uyuyamadım kaptan…
Kimseden korkmadım, ömrüm boyunca.
Perişan oldum, dertlere doyunca.
Gülen gözlerime, yaşlar dolunca.
Korktum, yapayalnız kalınca, kaptan…
Milyon metre uzakları görürdüm.
Kendi kendime, tuzakları ördüm.
Sonunda, aşkın fermanını dürdüm.
Gözdüm, hiç kimsede olmayan, kaptan…
Bin yıldır, destan yazdım acılara.
Bitmek bilmeyen, dertli sancılara.
Günah satar oldum, isyancılara.
Gördüm, yalancı insanları kaptan…
Ömür boyu, karanlığın peşinde.
Matem dolu duvarların içinde.
Hem yedisinde hem de yetmişinde.
Gözüm görmez oldu, dünyayı kaptan…
Güneş ışığının, hayalindeyken.
En güzel çehrelerin, peşindeyken.
Zifiri karanlıklar, içindeyken.
Kıstım gözlerimi, yetmedi kaptan…
Dalgaların, zalimce akışına.
Balıkların, düşmanca bakışına.
Aşkların, yüreğimi yakışına.
Aklım ermedi, her nedense kaptan…
Çile çekmek nedir? Diye sormazken.
Yalancı aşklardan, akıl almazken.
Sonunda, kendi aklımı, kendimden.
Çeldim; ben akılsız mıydım ki, kaptan? ...
Azgın dalgalar, üstüme gelince.
Balıklar, rüyâlarımı delince.
Sihirli sular, aklımı çelince.
Yumdum gözlerimi, kör oldum kaptan…
Göremedim ömrümce, tuzakları.
Bana kesilen, bütün yasakları.
Yanıma getirirdim, uzakları.
Kördüm belki, gözüm görmedi kaptan…
Kara gecelere, ışık olurdum.
Yaslı matemlere, çare bulurdum.
Bir güneş gibiydim, döner dururdum.
Gönlüm sanki, mum gibi söndü kaptan…
Karanlıkta, ışık aracasına.
Sanki sırılsıklam yanarcasına.
Yalancı aşklara, kanarcasına.
Umdum, vefasızdan vefayı kaptan…
Seyrettim, gecelerin mehtabını.
Kumsalda gördüm, yârin serabını.
Kendi kendime, aşkın şarabını.
Sundum, içince bir hoş oldum, kaptan…
Aşkın şarabına dayanamadım.
Limanlarda bile, barınamadım.
Soğuk dalgalarda, ıslanamadım.
Sızdım, deryaların içinde kaptan…
Ağlarken, dalgaların kucağında.
Tükenirken, gurbetin ocağında.
Yanarken, kumsalların sıcağında.
Buldum, hasretin ateşini kaptan…
İsyan, sitem, matem nedir? Bilmeyen.
Şikâyet dolu sözler, söylemeyen.
Şeker gibiydim, tadından yenmeyen.
Baldım, şimdi özüm bozuldu kaptan…
İhaneti, sanki dost sanar gibi.
Kendi kendime, zehir sunar gibi.
Çeyrek ekmeği, tuza banar gibi.
Bandım, hayat denen deryaya kaptan…
Yosunlu sulardaki, zehirleri.
Deryaları taşıran nehirleri.
Acılı büyüleri, sihirleri.
Emdim, çileyle zehirlendim, kaptan…
Sanki, sütten ağzım yanmış gibiyim.
Bal diye, zehire banmış gibiyim.
Acı sularla yıkanmış gibiyim.
Tattım, en büyük acıları kaptan…
Yıktım, zengin âşıklar sarayını.
Bulamadım, ölmenin kolayını.
En zehirli sevdaların çayını.
İçtim, bari zehirleneyim kaptan…
Zehir içince, feryadım başladı.
Attığım adımlarım yavaşladı.
Sanki, ızdıraptan içim bulandı.
Kustum, ilacımı getirme kaptan…
Bu da yetmedi, yangınlar içinde.
Yârin, zalim hasretini çekince.
Sırılsıklam, dalgalar tükenince.
Yuttum, su gibi ateşleri kaptan…
Yıllardır, ihanet koştu, peşimden.
Bir anda saadet, uçtu elimden.
Aşk denilen illet, düştü dilimden.
Kaçtım, sanki kurtulamadım, kaptan…
Işığım söndü, zalim gecelerde.
Cevapsız kalınca, bilmecelerde.
Sonunda kopunca, en incelerde.
Saçtım karanlığı, geceye kaptan…
Gökyüzündeki, yıldızlar gibiydim.
Su yüzündeki, yaldızlar gibiydim.
Boş bir sayfaydım, yazısız gibiydim.
Paktım, karardı bulutlarım kaptan…
En duru suların, rengi bulanmış.
Demek ki, aşk dedikleri yalanmış.
Yalancı aşklar, başımda dolanmış.
Rengim soldu, sapsarı oldu kaptan…
Davullar, dengi dengine çalarken.
Feryadı, kulaklarıma salarken.
Sessizliğim, gürültüyle dolarken.
Dengim, isyan çığlıklarıymış kaptan…
Kopunca, zalim isyan çığlıkları.
Kırdım, kırılmayan parmaklıkları.
Matem duvarındaki kapıları.
Çarptım, sallandı duvarlarım, kaptan…
Açamadım, maskeli suratları.
Önlerime kapkara duvarları.
Geceleri kapatıp, sabahları.
Ördüm, matemlerde boğuldum kaptan…
Umutlar, en kara bulutlar gibi.
Sağımda solumda tokatlar gibi.
Aşka ağıt yaktım, feryatlar gibi.
Önüm duvarlarla kapandı, kaptan…
Kürtajla, dertleri alırcasına.
Geçmişime mesaj atarcasına.
Hasretime, masaj yaparcasına.
Ovdum, ruhumdaki ruhları, kaptan…
Saadeti biten, ocaklar gibi.
Merhametten mahrum, kucaklar gibi.
Oyuncaksız kalan, çocuklar gibi.
Oldum, garip hallere düştüm, kaptan…
Bir türlü duramadım, enginlerde.
Çaremi bulamadım derinlerde.
Buldum, aradığımı yükseklerde.
Çıktım, adresimi şaşırdım, kaptan…
Gözyaşımla, sellere yoldaş oldum.
Mutluluk ararken, ızdırap buldum.
Ceplerime kadar, yaşlarla doldum.
Yağdım, deryaları taşırdım, kaptan…
Gözyaşlarım karışınca, sellere.
Yağmur gibi yağınca, enginlere.
Dalgaları inadına üstüme.
Örttüm, artık üşümüyorum kaptan…
Beter oldum, kırılmış şişelerden.
Medet umdum en kara gecelerden.
Deryalar taşımadı, derelerden.
Aktım, beni sakın durdurma kaptan…
Derin sular, yerlerinde sayarken.
Gözyaşlarım, yağmurlara uyarken.
Dalgalar, anılarıma kıyarken.
Seldim, gözyaşlarım durmadı, kaptan…
Yüreğim, damla damla kan ağlarken.
Gönül yaralarım, kabuk bağlarken.
Dalgalar misâli, taşıp çağlarken.
Şiştim, deryaların içinde kaptan…
Deli dalgalar, deryalarda azdı.
Bana derinlerde, tuzaklar kazdı.
Acıyı, kederi, alnıma yazdı.
Azdım, sularda boğulurken kaptan…
Öldürdü, nazlı yârin bakışları.
İnce ince işledim, nakışları.
Usul usul tırmandım, yokuşları.
Aştım, bana sakın ulaşma, kaptan…
Ağzımla kuş tuttum, yaranamadım.
En geniş deryalara, sığamadım.
Gönlümdeki kabımda, yağamadım.
Taştım, daha fazla taşırma, kaptan…
Akıl ermiyor, dünyanın işine.
Bıraktı, yapayalnız tek başına.
Acımadı, gözlerimin yaşına.
Şaştım, sakın silme yaşımı kaptan…
Yüzerken, deryaların sularında.
Yandım, hayatın zalim kuralında.
Kavruldum, yangınların ortasında.
Közdüm, demek ki ocaklarda kaptan…
Bir bilsen, kalbimdeki yangınları.
Başucumda tütüyor, dumanları.
Gemiler şöyle dursun, limanları.
Yaktım, bana sakın, su verme kaptan…
Yağmurlar yağdığında, ıslanmadım.
Soğuk sularda bile, uslanmadım.
Usul usul yürüdüm, hızlanmadım.
Piştim, yüreğimde yangın var, kaptan…
Kimselerin yangınında, yanmadım.
Ateş çemberinin içinde kaldım.
Ocaklardan, sıcaklar satın aldım.
Kendim, aşk çemberinde yandım, kaptan…
Yüreğim kapalı, ezelden beri.
Hiç kimseler giremedi içeri.
Kör âşıktan geri aldım, kalbimi.
Yandım, beni sakın söndürme, kaptan…
Kelepçeler vurdular, ellerime.
Karlar yağdı, bütün mevsimlerime.
Deli yangınları, ciğerlerime.
Saldım, bırak yanayım bari, kaptan…
Yansın isterse, bütün limanlarım.
Bırak kararsın, beyaz bulutlarım.
Yerlerde geziyor, mutluluklarım.
Küldüm, demek ki ocaklarda kaptan…
Tuzaklara, uzaklardan bakarken.
Dalgaları, yangınımla yakarken.
Aşk ateşimle, su gibi akarken.
Söndüm, sıcaklığım kalmadı, kaptan…
Okunmadan yırtılan ferman gibi.
Bir çırpıda yakılan saman gibi.
Aşkları, yangınlarda bulan gibi.
Tüttüm aşklarda, duman gibi kaptan…
Demek ki, dumanım, çoktan kararmış.
Yalan ömrüm, dert çekmeye yararmış.
Dermansız dertlere, derman ararmış.
İstim, demek ki yangınlarda, kaptan…
Sivri hançeri, bağrıma sapladım.
Ömür boyu yalnız, hüzün topladım.
Ortalığı, duman gibi kapladım.
Sistim, kapkaranlık dünyada kaptan…
Yıldızlara, rehberlik ediyorken.
Yerimi, adresimi, biliyorken.
En kara gecelerde, yürüyorken.
İzdim, izlerimi kaybettim kaptan…
Gemiler, kendi yolunda giderken.
Limanlar, aşklara kucak açarken.
Dalgalar, hepsine, eşlik ederken.
Hattım, adresini şaşırdı, kaptan…
Umutla, kanatlarımı çırparken.
Gökyüzüne, gözlerimi kırparken.
‘’ Sonunda, derinlere battım ‘’ derken.
Ölçtüm, ben de, en derinleri kaptan.
Canlar, pazarda, satılıyor sanki.
Aşklara, mezarda bile yer yok ki.
Sonunda, nazara geldim, inan ki.
Kazdım, en derin mezarımı, kaptan…
Geceler, sabahlarımı deldiler.
En kanlı, aşk fermanımı verdiler.
Martılar, bana yardıma geldiler.
Eştim, sanki tırnaklarımla, kaptan…
Toprağa, ızdırap yüklercesine.
Yüreğime, hicran eklercesine.
Aşklardan, vefayı beklercesine.
Ektim, satılık sevdaları, kaptan…
İsyanımı, bir gün susturamadım.
Kanayan, yaralarımı sarmadım.
İnadına kanarken, kapatmadım.
Deştim, ellerimle kanattım, kaptan…
Mahsulü, harmanlayıp, biçer gibi.
Zalim dert deryasından, geçer gibi.
Giyeceğim kefeni, seçer gibi.
Biçtim ellerimle, korkmadan kaptan…
Gökyüzü, dünyayı aydınlatırken.
Zalimler, güneşten ışık alırken.
Nasibimi, karanlıkta kalırken.
Aldım, kısmetimi kapatma, kaptan…
Nefessiz kaldım, kalbimin içinde.
Boğulunca, deryaların içinde.
Yalancı aşkları, suyun içinde.
Boğdum, acımadan, susturdum kaptan…
Avare gönlümü, boşa avuttum.
Boşuna, cesaretimi kuruttum.
En divane dertlere, kafa tuttum.
Yendim, tek aşklara yenildim kaptan…
Vefasızdan vefasız balıklara.
Sanki, huyu suyu bulanıklara.
Takıldım, en sonunda oltalara.
Yemdim, demek ki, bu deryada kaptan…
Deryalar, bana kucak açar sandım.
Suların, ihtişamına aldandım.
Büyük oltaların, ucunda kaldım.
Sündüm, hayallerim yıkıldı kaptan…
Tertemiz bir dünya, hayal ederdim.
Hayallerimin peşinden giderdim.
Hakikat diye diye, sona erdim.
Yaydım yalanları, sulara kaptan…
Kalbimi, dalgalara kaptırırken.
Balıkçılar, balıkları tutarken.
Soğuk suda kısmetimi ararken.
Tuttum, içindeki taşları, kaptan…
Sonbahar savurmuş, kuru yaprağı.
Öpmekten ıslanmış, aşkın dudağı.
Kuru dudağımla, kara toprağı.
Öptüm; yârimi öper gibi, kaptan…
Bir zamanlar, mutlu bir yuvam varken.
Krallar bile, beni kıskanırken.
Karun, saltanatıma imrenirken.
Evim, saraylara sığmazdı, kaptan…
Karanlığı, gökyüzünden silerdim.
Yerde gezenlere, hayret ederdim.
Yüksekten, kuşbakışı seyrederdim.
Devdim, paramparça ufaldım, kaptan…
Acıların, yağmayacağı kadar.
Gecelerin, doğmayacağı kadar.
Günahların, sığmayacağı kadar.
Dardım, dertlerle genişledim, kaptan…
Eskiden, umut dolu, yaşıyordum.
Mutluluk pınarından, taşıyordum.
Izdıraba, kedere şaşıyordum.
Boştum, kirlendi sayfalarım, kaptan…
Deryalar, beni kabul etmeyince.
Çektiğim ızdıraplar bitmeyince.
Gözyaşları, beni terk etmeyince.
Sığdım, damlaların içine, kaptan…
Yaşadım, yaşlandım, yaşlarla yandım.
Taşıdım, taşlandım, taşlarda kaldım.
Boşadım, boşlandım, boşa yaşadım.
Yettim, bütün boş savaşlara, kaptan…
Sefâlar sürerken, cefâkâr oldum.
Şikâyet etmezken, isyankâr oldum.
İsyan da yetmedi, günahkâr oldum.
Sırdım, şimdi aşikâr oldum, kaptan…
Dünya denilen, mozaik deryada.
Uyandım, birden, bitmeyen rüyâda.
Fısıltı bile veremem, feryâda.
Kardım; bütün masallarımı, kaptan…
Takvimin yapraklarını, yırtarken.
Ağacın hışırtısını, duyarken.
Sonbaharda, dört mevsimi sayarken.
Saydım, çeyrek günlük ömrümü, kaptan…
Yârim, saçlarına toka takarken.
Karanlık gecelere, kör bakarken.
Yüreğimi cehennemde, yakarken.
Taktım, yangınları başıma, kaptan…
Kuru gürültülere giremedim.
Bir gün olsun, murada eremedim.
Umutlarımı, yalnızken biledim.
Tektim, en kalabalıklarda kaptan.
Saltanatlı sarayların içinde.
Altın eller, dolaşırdı peşimde.
Hazinem paslandı, kendi içimde.
Tastım, hiç değerim kalmadı kaptan…
Sıkıldım, aşk denen bu bilmeceden.
Kan kustum dertlerden, bin yıl önceden.
Gidiyorum, dünyayı çözemeden.
Toktum zaten, beni doyurma kaptan…
Dertlere, kederlere, acılara.
Gönlümdeki, bitmeyen sancılara.
Dostlarım dururken, yabancılara.
Doydum, eller beni anlamaz kaptan.
Ezelden bozdum, ağzımın tadını.
Kıramadım, dünyanın inadını.
Ömrüm boyunca, yârimin adını.
Andım, meziyetsiz değmezmiş, kaptan…
Kana kana, aşk şarabından tattım.
Yana yana, yangınları akıttım.
Dala dala, en derinlere battım.
Kandım, yalanlara aldandım, kaptan…
Henüz, vakti dolmayan dönüşlere.
Suların üstünde, sürünüşlere.
Aldanınca, yalancı gülüşlere.
Sandım; yalanları, hakikat, kaptan…
Yâre, koşup gelirdim, güllerimle.
Fotoğraf çektirince küllerimle.
Kendi kendimi yaktım, kaderimle.
İttim, umudu ellerimle, kaptan…
Benim derdim, seninkinin bin katı.
Kucağıma aldım, zalim vuslatı.
Ayağıma kadar, gelen fırsatı.
Teptim, benden artık fayda yok, kaptan…
Eskiden yeşildi, kuru yapraklar.
Yağmura susamış, kara topraklar.
Gönlüme, altın duvarlı konaklar.
Yaptım, yıkıldı konaklarım kaptan…
Yüreğime attım, kederlerimi.
Bitmeyen, toz pembe, hayallerimi.
Altın, gümüş, elmas kalelerimi.
Yıktım,beni sakın düzeltme kaptan.
Yok muydu; bu serüvenin devamı?
Ölmeden getiriyorlar imamı.
Menekşe bahçeli, sıcak yuvamı.
Bozdum, tutmayan ellerimle, kaptan…
Ezelden dalmışım en derinlere.
En azgın dalgalar gelsin üstüme.
Aşkımı, kanımla suyun üstüne.
Yazdım, beni sakın okuma kaptan…
Kimsesiz kaldım, ıssız limanlarda.
Sırılsıklam olunca, deryalarda.
Sonunda, aşkları, kendi başımda.
Yardım, aşklar yere damladı kaptan…
Tabipler, yarama merhem olmazken.
Hasret ateşimi, söndüremezken.
Gülmeyen yüzümü, güldüremezken.
Diktim, gönül yaralarımı, kaptan…
Yıllardır, sanki gökyüzünde uçtum.
Geceler boyu, dolunaya koştum.
Demek ki dönüşü olmayan suçtum.
Bindim, dertlerin tepesine, kaptan…
Umudumu, yarınımı kestiler.
Üstüme, fırtına gibi estiler.
Bedenimi, paramparça ettiler.
Boynum, cellâdın ellerinde, kaptan.
Yalancı aşklar yüksekte uçarken.
Mecnun gibileri, çölde gezerken.
Utanmadan, gökyüzüne bakarken.
Eğdim başımı, utanınca kaptan…
Boynumu değil, ömrümü kırınca.
Etrafımı, yalan aşklar sarınca.
Bedenime, yılanlar dolanınca.
Büktüm, çileli yıllarımı kaptan…
‘’ Üzgün müsün yoksa? ‘’ diyen olmadı.
Mutluluk dediğin, beni bulmadı.
Hüzünlere, vereceğim kalmadı.
Başım, belâdan kurtulmadı, kaptan…
Kürekle, sandallar çekercesine.
Ağladım, kendimden geçercesine.
Dertlerden eriyip, bitercesine.
Çektim, canımı, hayatımdan kaptan…
Silmeyince kimse, gözyaşlarımı.
Duvarlarımdan döktüm taşlarımı.
Öfkeyle dolu, hilâl kaşlarımı.
Çattım, nefretim tükenmedi kaptan…
Izdırabı, boynuma sara sara.
En sonunda ben de düşünce dara.
İsyanları, çivi gibi duvara.
Çaktım, derde duvar dayanmaz, kaptan...
Susmaya bile, kalmadı mecâlim.
Çığlıklara kapılınca hayalim.
En sonunda, perişan oldu halim.
Sesim, çıkmaz oldu, konuşmam kaptan…
Kimseye verilmeyen, ferman gibi.
Dillerden düşmeyen bir destan gibi.
Uslandım kükremeyen, aslan gibi.
Sözdüm, kimse söylemez oldu kaptan…
Sadık aşklara, canımı verirdim.
Buz gibiyken, sular gibi erirdim.
Milyon kilometrelerden gelirdim.
Derdim, âhımı vermek artık kaptan…
Düşünce, anılarımın peşine.
Sevdaların, habersiz gidişine.
Dertlerin, gelmişine geçmişine.
Sövdüm, kendimi tutamadım, kaptan…
Kime anlatayım, bilmem derdimi.
Beni yakanlar, murâda erdi mi?
Yoruldum, doldurmadan müddetimi.
Sözüm, dinlenmez oldu, artık kaptan…
Benden ne köy, ne de kasaba olur.
Yıllanmış yangınım, kül gibi durur.
Yüreğim dökülmez, dalında kurur.
Dedim sana, anlatamadım, kaptan…
Zalim gurbet beni, kendimden aldı.
Fermanlarım en derinlere daldı.
Kelimelerim, kifayetsiz kaldı.
Hecem, en zor bilmecem oldu, kaptan…
Söylemeye, dilim varmıyor artık.
Çaresiz dertlere, derman arattık.
Gerçek aşkları, geçmişte bıraktık.
Sustum, beni sakın dinleme kaptan…
Nerede, benim güzel yüzlü yârim?
Deryalarda mı yüzüyor, hayalim?
Dalgalar, balıklar, martılar zalim.
Sözlüm; deniz kızı mı? Söyle kaptan…
Vefasız yârim, sevmeye değmezmiş.
Bir ömür, ızdıraplarla geçmezmiş.
Demek ki aşk dediğin, ihanetmiş.
Sevdim, bin kere pişman oldum, kaptan…
Dikenlerden, gülleri seçer gibi.
Yangınların içindeki, külleri.
Çamurda kalmış, altın gönülleri.
Seçtim; ömrüm tükendi, bitti kaptan…
Diyardan diyara, gezercesine.
Elekten, taşları elercesine.
Denizden, kumları, süzercesine.
Süzdüm, vefayı, insanlardan kaptan…
Beyaz güvercinler, gökte uçarken.
Balıklar, suyun içinde yüzerken.
Ben mecnun gibi, çöllerde gezerken.
Coştum, bedenime toz yağdı, kaptan…
Damarlarım, yerinden kopmuş gibi.
Sıcak kanım, sanki, buz tutmuş gibi.
Feryat eden yüreğim, susmuş gibi.
Canım çok yanıyor, tükendim kaptan…
Aşkı tarif etmek, inan çok kolay.
Zengin yeryüzünde, sefil bir saray.
Gökyüzünde gezen, sarhoş dolunay.
Sancım, sarhoş mezesi oldu, kaptan…
Başımdaki aklar bile, döküldü.
Parmaklarım, ellerimden söküldü.
Düşmanım bile, görünce üzüldü.
Çöktüm, yıllar hiç acımadı kaptan…
Dalından, yaprakları döker gibi.
Ciğerini, yerinden söker gibi.
Yılların kucağında çöker gibi.
Döktüm, gülleri sonbaharda, kaptan…
Korkaklardan korkan, yürekler gibi.
Yerine gelmeyen, dilekler gibi.
Suya hasret kalan, çiçekler gibi.
Soldum, kurumuş güller gibi kaptan…
Meğer, yaşamak dediğin yalanmış.
Hakikat, dillerden arta kalanmış.
Aşka yılan değil, yalan dolanmış.
Ömrüm, yaz değil, sonbaharmış kaptan…
Ballarımı, biberlere sattılar.
Bir derdime, bin kere dert kattılar.
Suçlu gibi, zindanlara attılar.
Öldüm, beni sakın diriltme kaptan…
Sahte aşklar beni, yerlere serdi.
Yârim, ‘’ Senden başka sevemem. ‘’ derdi.
Hâlimi görünce, murâda erdi.
Üstüm, karardı, duman gibi kaptan…
Hayatıma oynadım, son kozumu.
Resmimi çekince, sattım pozumu.
Anılarım kirlenince, tozumu.
Çırptım, ellerimle, kum gibi kaptan…
Kıtır kıtır, demir parmaklıkları.
Fırtına dayanmayan, duvarları.
Oynamayan kayaları, dağları.
Kırdım, kalpleri kıramadım, kaptan…
Deryaların rengi, zaten bulanmış.
Sevdalar, uçsuz, bucaksız yalanmış.
Yüreğim yaralı, beynim sulanmış.
Kattım, bir derdime, bin bir dert kaptan…
Bileklerime, bıçak dayar gibi.
Ecel vaktimi, hızla sayar gibi.
Kıyamet çığlıkları, duyar gibi.
Kestim aşkları, limon gibi kaptan…
Ben ölürsem, ağıtlar yakılır mı?
Martıların, aklına takılır mı?
Yalancı aşklar, yerimi alır mı?
Çarkım, feryatları döndürdü kaptan…
Yalan aşkların çarkı, dönsün dursun.
Destan gibi aşklar, beyhude olsun.
Varsın, sevdalar, yalanlarla dolsun.
Şarkım, ‘’ Elveda aşklar! ! ! ‘’ olsun kaptan…
Sanki telleri, koparılmış gibi.
En sert duvarlara çalınmış gibi.
Ortadan ikiye, kırılmış gibi.
Sazım, çalınmadan atıldı kaptan…
Üşüdüğümde yalvardım, yazlara.
Nağmeleri, duvardaki sazlara.
Rüyâlarımı, altın yıldızlara.
Astım; gökyüzünden indirme kaptan…
Cefayı, yâr diye, bastım bağrıma.
Kendimi bağladım, darağacına.
Yeri geldi, en zalim acılara.
Güldüm, bana sakın ağlama kaptan…
Takvim yapraklarını, deryalara.
Anıları, vefasız balıklara.
Aşkları, üstündeki martılara.
Attım, beni sakın düşünme kaptan…
Dünya dedikleri, zalim deryada.
Sırılsıklam ıslandım sandallarda.
Usul usul taşıyorken, onu da.
Sattım, beni sakın kurutma kaptan…
Dertleri, kalbimden çıkarır gibi.
Çektiğim acıdan, utanır gibi.
Sızıyı, bağrımdan koparır gibi.
Söktüm, atamadım, çoğalttım kaptan…
Umut dolu yarınlarla, doluyken.
Bulutların üstünde, uçuyorken.
Güneş gibi, mutluluk saçıyorken.
Düştüm, kırıldı kanatlarım kaptan…
Yosunlar yapıştı, gülen yüzüme.
Sevdiğim, kulak vermedi sözüme.
Hasreti, sılayı, aşkı gönlüme.
Gömdüm, sanki, kalbimi böldüm kaptan…
Aşk yağmurundan, nem kaparcasına.
Dalgalardan, kule yaparcasına.
Şaşırıp, yolumdan saparcasına.
Kaptım, sesleri feryatlardan kaptan…
Zalim deryadan, bir balık almadım.
Yalan kısmetlere, olta atmadım.
Dert deryasının, kucağında kaldım.
Kârım, bir deniz taşı oldu, kaptan…
Dalgalarla, ağzımı kapattılar.
Feryadımı, yosunlara sardılar.
İsyanımı, deryalara attılar.
Tıktım sitemleri, kalbime kaptan…
Çakıl kadar bile, değerim yokmuş.
Düzgün yollar bile, bana yokuşmuş.
Kayalar, duvarlarımla tokuşmuş.
Dağdım, taşın altında kaldım kaptan…
Şiddetimde, dağlar duramayınca.
Yollardan, kendimi alamayınca.
Kendimi kaybedip, bulamayınca.
Sarstım, sıra sıra dağları, kaptan…
Kurudum, deryaların içindeyken.
Savruldum, kumsalların yüzündeyken.
Kavruldum, önceleri serindeyken.
Kumdum, demek ki, kıyılarda kaptan…
Izdıraplar, ciğerimi yakınca.
Dertler içinde, çaresiz kalınca.
Yüreğimde, fırtınalar kopunca.
Estim, duvarları devirdim, kaptan…
Fırtınalar misâli estim, durdum.
Kalbimi bir yalan uğruna yordum.
Ben sadece, kendi kendimi vurdum.
Tozdum duman gibi, savruldum kaptan…
Husumet var, yârin çatık kaşında.
Öfkesinden durmadım, karşısında.
Sahipsiz mezar gibi, dağ başında.
Kaldım, kimseler kalamazken, kaptan…
Günlere, güneş gibi doğuyordum.
Parlayınca, gölgede duruyordum.
Sabahlarda bile, boğuluyordum.
Doğdum, matemli gecelere kaptan…
Geceler gibi kararınca, günüm.
Yıldızlara bile, dünden küskünüm.
Doğuştan, ihanetlere sürgünüm.
Dünüm, bin yıl evvel tükendi, kaptan…
Matemlerde kaldı, karardı dünüm.
Gönül bahçemden koparıldı, gülüm.
Kara duvarlarla kapandı önüm.
Günüm dünden evvel tükendi, kaptan…
Kara duvarlar, önümden gitmedi.
Yıldızlar bile, merhamet etmedi.
Işığım, kendime bile yetmedi.
Gecem bile sanki karardı, kaptan…
Yıldızlar kadar, ışığım kalmadı.
Güneş, üstümde, bir saat durmadı.
Kendi etrafıma, faydam olmadı.
Aydım, söndürüldü ışığım, kaptan…
Dünya, kendi ekseninde dönerken.
Aşk, balyoz gibi tepeme binerken…
Karanlıkta, umutlarım sönerken.
Döndüm, aşkların etrafında, kaptan…
Geceleri, içime atar gibi.
Dolunayı, deryaya katar gibi.
Dalgaların koynunda yatar gibi.
Serdim; sırılsıklam dertleri, kaptan…
Dalgalar, duvarlara çarpıyorken.
Deryalar, gözlerini kırpıyorken.
Sanki, kalbim yerinden kopuyorken.
Sürdüm, karanlığı, üstüme kaptan…
Dertli dünyama, derman arar gibi.
Kara topraktan medet umar gibi.
Boynuma, gökkuşağı sarar gibi.
Sardım, en siyah çelenkleri kaptan…
Anıları, duvardaki raflara.
Sevdaları, en ücra taraflara.
Cesedimi, en öndeki saflara.
Koydum, ellerimle, ölmeden, kaptan…
Deryaları, yağmurlar taşırırken.
İçinde adresimi şaşırırken.
Varacağım limanı, düşünürken.
Sağdım, içime dalgaları, kaptan…
Oltalara takılan, umutlardan.
Limanlardaki ıssız duraklardan.
Dalgalara kapılan, yarınlardan.
Bıktım, beni sakın bekleme kaptan…
Ben de ecele kaptırdım paçayı.
Ezmedim ömrümce, bir karıncayı.
Yüreğime dayadım, tabancayı.
Sıktım, vuslatım kan ağlıyor, kaptan…
Eziyetler geldi, birilerinden.
Unutmam, bin yıl geçse üzerinden.
Yalancı aşkları, orta yerinden.
Vurdum, cezamı ben çekerim kaptan…
En zengin hazineler saraylarda.
Yârim, sultan gibi mutluluklarda.
Ben yaşadım, durdum gözyaşlarıyla.
Doldum, bana sakın üzülme kaptan…
Yıllar, acımadan akıp giderken.
Yârim, eliyle saçını örerken.
Bense, siyah saçlarımı tararken.
Yoldum, sakın bir de sen yolma kaptan…
Günler, aylar, yıllar, geçmek bilmedi.
Çektiğim acılar, hiç tükenmedi.
Bana, bir gün bile değer vermedi.
Aşkım, harap oldum, tükendim kaptan…
Dostlarım, beni terk edip, gittiler.
Izdıraplar, içime biriktiler.
Yarınlarımı, yakıp tükettiler.
Dostum, bari beni, sen anla kaptan…
Damarlarım bile istimlâk oldu.
Umut, bulut gibi, muâllak oldu.
Öğütler, küpe değil, kulak oldu.
Kıydım, pembe hayallerime, kaptan…
Kırıldı, kaval kemiklerim bile.
Ömrümce bitmedi, çektiğim çile.
Uzak sahillere git güle güle.
Küstüm, beni sakın götürme kaptan...
Dertler deryasında, yaram azarken.
Dalgalar, üstümde tarih yazarken.
Tırnaklarımla, derimi yüzerken.
Kızdım, kaderime küserken kaptan…
Balıklar bile, kısmetini yerken.
Sevdiğim, beyaz gelinlik giyerken.
Nikâhımı, dalgalarla kıyarken.
Giydim, üstüme kefenimi, kaptan…
Deli, divane sevdalarda atan.
Aslanların, gönüllerinde yatan.
Kana kan, cana can, heyecan katan.
Kalptim eskiden, atmaz oldum, kaptan…
Artık, dizlerimde derman kalmadı.
Adım atmaya mecâlim kalmadı.
Tadım, tuzum, aşka yüzüm kalmadı.
Gençtim, sanki artık yaşlandım, kaptan…
Suyun içinde, dünyaları yaktım.
Yazları artık, geçmişte bıraktım.
Hayallerimi, sonbahara attım.
Güzdüm sanki, ben de kurudum, kaptan…
Azgın dalgalara kapıldığımda.
İki yudum suya, satıldığımda.
Bir derdime, bin dert katıldığında.
Kastım kendimi, dalgalarda, kaptan…
Suskun feryatların, gecelerinde.
Sanki öldüm, yârimin ellerinde.
Demek ki, cenaze törenlerinde.
Yastım; ecel gibi yaşlandım kaptan…
Dalgalar, kendini kaldıramazken.
Beni tartmaz, kendini taşımazken.
‘’ Ben ağır mıyım ‘’ diye soramazken.
Çoktum, beni taşımadılar, kaptan…
Âşık, yardan ayrı, yaşayamadı.
Son bulduğu yerden, başlayamadı.
Hasreti, kalbinde taşıyamadı.
Yüktüm, demek ki, bu dünyada kaptan…
Sanki, bir cenaze töreni gibi.
Olmamış geleni, gideni gibi.
Üç – beş yakınıymış, seveni gibi.
Resmim, beş dakika taşındı, kaptan…
Yalancı âşıklar, aklımı çeldi.
Sonra, kurşun gibi, kalbimi deldi.
Gerçek aşklar, kapıma kadar geldi.
Kovdum, hayatımla oynadım, kaptan…
Deryalarda, suyun rengi bulanmış.
Aşk dediğin, masal gibi yalanmış.
Sahte aşklar, çıngıraklı yalanmış.
Vardım, mutluluk oyununda, kaptan…
Düşlerim varken, sağımda, solumda.
Düş kırıklarıyla bittim, sonunda.
Umutlarım toz olup uçtuğunda.
Yoktum, ben bu zalim oyunda, kaptan…
Yalan dünya, bana oyun edince.
Fermanımı, bir kalemde silince.
Mutluluklarımı yere serince.
Ettim, intikam yeminimi kaptan…
Kimse döndüremezken, kararımdan.
Kuru kuruya, katır inadımdan.
Tükenmeyen, istekli ısrarımdan.
Caydım, ‘’ Asla vazgeçmem! ! ! ‘’ derken, kaptan…
Bedenimde taşıdığım, canımdan.
Damarlarımdaki, akan kanımdan.
Ömrümce tükenmeyen, isyanımdan.
Bezdim, feryatlarım susmadı, kaptan…
Yaralı gönlüm, merhem bulamadı.
İsyanlarım, suskunca duramadı.
Sesime, gemiler dayanamadı.
Zildim, kulakları çınlatan, kaptan…
Suskun kalırdım, feryatlar kopunca.
Asla sarsılmazdım, deprem olunca.
Zilleri özledim, herkes susunca.
Öttüm, kanadım kırılınca, kaptan…
İsyanlara, vereceğim kalmadı.
Yüzümde, tebessüm bile durmadı.
Benim gibi, mecnun bile yanmadı.
Verdim sellere, gözyaşımı kaptan…
Yalan deryadan, bir balık almadım.
Kanayan yarama, çare bulmadım.
Bir gün bile olsun, mutlu olmadım.
Hakkım değil miydi, yaşamak kaptan?
En azgın dalgalar, durgun kalırdı.
En bezgin isyanlar, yorgun kalırdı.
En kızgın kurallar, dargın kalırdı.
Tezdim, sular gibi duruldum, kaptan.
Külkedisi, saatini kurarken.
Kaybettiği pabucunu, ararken.
Saat on ikide aşklar biterken.
Kurdum, saatimi, elveda kaptan…
Saatim, aşklara kurulmayınca.
Ecel, çağlamaktan, durulmayınca.
Gönlüm, ağlamaktan, yorulmayınca.
Dindim, üstümde yakamoz var, kaptan…
Okyanusların, dip derinlerinde.
Soğuk suların, en serinlerinde.
Derindeki taşların, ellerinde.
Türdüm, paha biçilemeyen, kaptan…
Eskiden, benim de değerim vardı.
Hazineler, yüreğimde yatardı.
Altınlarım, gümüşlerim karardı.
Çöptüm, sanki, suya atıldım kaptan…
Ömrüm geldi geçti, bir yalan oldum.
Bahçelerde gül gibi, solan oldum.
Kalbimi, yerinden koparan oldum.
Hiçtim, demek ki bu dünyada, kaptan…
Aslında, okyanuslara sığmazdım.
Şerefimi, balıklara kaptırdım.
Saltanattım, sultandım, padişahtım.
Şahtım, yıkıldı saltanatım kaptan…
Saraylarımın, altında kalınca.
Saltanatım, bir günde yıkılınca.
Alnıma, kara yazı yazılınca.
Tahtım, başımda paralandı, kaptan…
Yıkıldı sarayım, kalmadı tahtım.
Musibetlere örnek, nasihattim.
Geçmedi, gülmeyince kara bahtım.
Ahtım, hiçbir zaman bitmedi kaptan…
Dünyada, bir gün yüzü göremedim.
Gül yüzlü güzelleri, sevemedim.
Ben, kimseye, ihanet edemedim.
Bahtım, bana ihanet etti, kaptan…
Paha biçilmez, gönül limanına.
Namertler tapıyor, çeyrek altına.
Ömrüm boyunca yalnız yaratana.
Taptım, ben namert olamadım, kaptan…
Yalancılar, yalanları överken.
Yalanlara, sinirimden söverken.
Hakikati söylemeyi, severken.
Övdüm, ömür boyu, doğruyu kaptan…
Zehirledim, ekmeğimi, aşımı.
Silemedim, gözlerimin yaşını.
Ellerime aldım, dertli başımı.
Dövdüm, istersen bir de sen döv, kaptan…
Deryaların içi, zaten bir tuzak…
Sevmek, sevilmek, bana artık yasak.
İsyanlardan, şikâyetlerden uzak.
Kuldum; feryatlarda boğuldum, kaptan…
Erdemi, durgun sularda olmayan.
Şikâyeti, yüreğinde durmayan.
İsyankâr kullar gibi, saldırmayan.
Huydum, huyum, suyum kurudu kaptan…
Mutluluğa, olta atan atana.
Çileme çileler, katan katana.
Sonunda, kalbimi, sattım şeytana.
Uydum, ruhumu teslim ettim, kaptan.
Arılar, konmaya, kıyamazdı ki.
Tatlı güllerimi, sayamazdı ki.
Kalbime girenler, cayamazdı ki.
Özdüm, gülüm kurudu sanki kaptan…
Besledim kargayı, oydu gözümü.
Suyun sesine, kaptırdım sözümü.
Koynumda yatanlar, kesti yüzümü.
Oydum, kargaların gözünü, kaptan…
Kara geceler, üstümü kapattı.
Çölde mecnun gibi, ışık arattı.
Yaralarımı, derinden kanattı.
Soydum, ben de yaralarımı, kaptan…
Kendimi buldum, araya araya…
Derdi, ilaç gibi, sürdüm yaraya.
Hicranı, gurbeti, milyon parçaya.
Dildim, sonunda, dilim dilim kaptan…
Kaldım, yalancı aşkların altında.
Sanki, ezildim, dağların altında.
Ben de, aşkları, ayaklar altında.
Ezdim altımda, acımadan kaptan…
Kötüler, toplarken mutluluğunu.
İyiler, çıkarırken umudunu.
Zalim hayatın, çarpım tablosunu.
Böldüm, tek elimle, ortadan, kaptan…
Vuslat denen ateş, sarmış bacayı.
Zalim felek, bana takmış kancayı.
Aldana aldana, bu bulmacayı.
Çözdüm ben de, nihayetinde kaptan…
İsim yazmayan, mezar taşlarını.
Hayat defterimin sayfalarını.
Sonunda, hasretin duvarlarını.
Çizdim, en karakalemlerle kaptan…
İki satırlık, çile bulamazdım.
Dert nedir? Kimselere soramazdım.
En sitemli acılarımı yazdım.
Puldum, matem mektubu oldum kaptan…
Dertlerim, yazmakla tükenmeyince.
Gözümdeki yaşlar, silinmeyince.
Kalemlerim, kifayet etmeyince.
Yonttum, kaval kemiklerimi, kaptan…
Artık, yosunlar sarsın etrafımı.
Bütün âşıklar duysun destanımı.
İçi hüsran dolu, aşk fermanımı.
Dürdüm, sonra sulara attım, kaptan…
Yitirdim, hiddetimi, şiddetimi.
Dalgalara kaptırdım, biletimi.
Sanki, çoktan doldurdum müddetimi.
Yırttım, tek tek resimlerimi kaptan…
Namertler, tercih edince parayı.
Ezelden unuttum, aşkı, sevdayı.
Yıldızlar yağsın diye, dolunayı.
Kırptım, yere hüzünler yağdı, kaptan.
Aşkı taşıyamadım, yeryüzünde.
Bir gün yüzü görmedim, bu âlemde.
Mutluluk tükenince, hazinemde.
Sildim, mazimi bir kalemde, kaptan…
Düşmanlarım, mutluluk dağıtırken.
Namertler, kahkahalardan bıkarken.
Ömrümce, bir tebessümün peşinden.
Koştum, beni sakın ağlatma kaptan…
Senin yelkenlerin, suya inerken.
Dağın doruğuna çıktım, derinden.
Bulutlara tırmandım, yeryüzünden.
Uçtum, beni sakın, düşürme kaptan…
Yangınları, gönlüme sala sala.
Izdıraplar içinde, kala kala.
En derin deryalara, dala dala.
Kondum, kuş gibi daldan dala, kaptan…
Göçmen kuşlar, uzaklara gidince.
Aşklar, yasaklara vurgun gidince.
Ben de tuzaklara sürgün, gidince.
Göçtüm, masallar diyarına, kaptan…
Acıdan, mutluluk çalarcasına.
Yalandan, gerçeği kaparcasına.
Gurbetten, sılayı, yolarcasına.
Çaldım, bana benden yakınken, kaptan…
Kirazlar koparılmış, dallarından.
Ayazda yıllanmış, ham meyvalardan.
Akbaba suratlı, akrabalardan.
Yıldım, yıllar yılı, sıkıldım, kaptan…
Mutluluklar, kapıma dayanmıştı.
Martıların, sesine uyanmıştı.
Sanki, altıncı hissim uyarmıştı.
Sezdim yalanları, önceden, kaptan…
Yâri, öyle sevdim delicesine.
Uğruna, canımı verircesine.
Bugünleri, dünden görürcesine.
Bildim, sanki yıllar önceden kaptan…
Ömrüm, yavaş yavaş, geçiyor diye.
Gün gelir, belki unuturum diye.
Nihayet ben de sabır diye diye.
Erdim, en sonunda kemâle, kaptan…
Zalim dünya beni, hafife aldı.
Sanki, beni bile, kendimden çaldı.
Anılar, hayaller geride kaldı.
Fikrim değişti, yıllar geçti, kaptan…
Kaldırırdım, en ağır sandalları.
Yaşlı ağaçları, kuru dalları.
Tuttum, gözyaşı dolu kovaları.
Elim, sanki tutmuyor artık, kaptan…
Eskiden, gökyüzünde süzülürdüm.
Kanatlarımı açıp, çözülürdüm.
Sevdalar sürününce, üzülürdüm.
Kolum, kanadıma dolandı, kaptan…
Acılardan, kemiklerim sızladı.
Bedenim, isyanları omuzladı.
Hüzünler, yüreğimi sıvazladı.
Göğsüm, çok acıyor, yıprandım, kaptan…
Sanki, dünyayı taşıdım üstümde.
Gözyaşı, bir gün durmadı, gözümde.
Yalan yoktur, özüm gibi sözümde.
Sırtım, ağırlıktan aşındı, kaptan…
Sellerden, gözyaşımı taşırınca.
Feleğin cilvesine, şaşırınca.
‘’ Yeter ‘’ dedim, ölmeyi başarınca.
Şeklim, şemâlim bozulunca kaptan…
Azgın dalgalar, bana hüzün sattı.
Hayaller, elimden, sulara kaçtı.
Vefasız balıklara, kucak açtı.
Kaydım, deryaların üstünde kaptan…
Gönlümdeki bahçeler, gül kokarken.
Bülbül, solan güle feryat ederken.
Ecelimin, kollarına giderken.
Koktum, vuslat gibi, erkenden kaptan…
Akmayan su gibi, durgun yaşarken.
Durulmayan dalgalardan, kaçarken.
Herkes, yokuşları bile, aşarken.
Saptım, düz yollarda giderken, kaptan…
Tavlada, düşeş yakalayamadım.
Avcumda, pulları saklayamadım.
Aşk denen kumarı, kazanamadım.
Zarım, hep yek geldi, bahtıma kaptan…
Fincanımı, çoktan ters çevirdiler.
Orta şekerime, zehir verdiler.
Üstüme, duvarları devirdiler.
Kahvem, acıdan içilmedi, kaptan…
En büyük fincanlarda, bakılmayan.
Engel dolu yollara, takılmayan.
Kapkara olmuş kalbi, açılmayan.
Falım, kahveleri taşırdı kaptan…
Üç günlük dünyada, bir yalan gibi.
Etrafımı sardılar, yılan gibi.
Deryalarda, havasız kalan gibi.
Hâlim, perişan oldu, bittim kaptan…
Müddeti son bulmuş, senet gibiyim.
İhanet kılıklı, iffet gibiyim.
Hiddeti tükenmiş, şiddet gibiyim.
Bittim, beni geri başlatma kaptan…
İçimden atamadım, dertlerimi.
Tutamadım, sevincimi, neşemi.
Kalbimden ziyade, iliklerimi.
Yordum, beni bir de sen yorma, kaptan…
Bu ‘’ Aşk Yorgunu ‘’ aldanmış kimlere?
Gözyaşı, neden karışmış sellere?
Suçum neydi benim, düştüm dillere?
Sordum, kimse cevap vermedi kaptan…
Ben, bir zamanlar, yeryüzüne bereketiyle akan, şimdilerde, yarım ağacı ıslatmayan, çaresiz, kansız, azılı katil kurusu, cinayeti bitmeyen yağmurların ormanında, gül gibi kurumadım…
Ben, bir düzine ihanetiyle yakan, yarım asırdır ısıtmayan, aciz, cansız, alın yazılı, adil yarısı, adaleti tütmeyen yangınların dumanında, kül gibi karardım…
Kısa hecelere, ifadeyi yüklemek; kara gecelerde, meşaleyi eline alıp, güneşi beklemek kadar zordur…
Derdimi sana, kısa hecelerle değil; kara gecelerle anlattım… Affet beni kaptan… Benim huyum, suyum bulanmış… Yolcularını al, git… Ben, seninle gelemem… Ben, gemilerle birlikte, limanları yaktım. Sana güle güle… Beni bekleme kurban oluyum… Sen git; kaptan… Mektubum son buldu burada, hayatım son buldu kaptan, hayatım…
… Ve geldik, işte en son limana… Her âşığın içinde, bir dünya, her dünyanın içinde bir derya, her deryada bir liman, her limanda bir gemi, her gemide bir kaptan, her kaptanın içinde bir âşık vardır… Her âşığın içinde de bir kaptan… Aşklar bitmez, başlar bitmez… Yaşlar bitmez, taşar durur… Dünya dedikleri, bu mozaik deryada, kimi balıklar, en tatlı yemlerle beslenir; kimi de zehirlenir… Nihayetinde, oltaya takılanlar bile olur…
Yaşamak istiyorsak, dalgalar içinde boğulup gitmek yerine, oltaya takılmak yerine, mutluluktan sırılsıklam olmayı istemek, ne güzel bir duygudur…
Kederi, hüznü, en büyük acıları, deryalara atmalısınız… Çünkü, böyle düşünmek; böyle yaşamak gerekir…
Yoksa; ‘’ Aşk Yorgunu ‘’ gibi, pişmanlıklar deryasında, dalgaların kucağına düşersiniz… En küçük balıklara bile yem olur, gidersiniz… Şimdi; istediğiniz limana gidebilirsiniz… Karar sizin… Ne dersiniz? İyi yolculuklar...
Kayıt Tarihi : 1.6.2010 20:52:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!