Umudumu, yarınımı kestiler.
Üstüme, fırtına gibi estiler.
Bedenimi, paramparça ettiler.
Boynum, cellâdın ellerinde, kaptan.
Yalancı aşklar yüksekte uçarken.
Mecnun gibileri, çölde gezerken.
Utanmadan, gökyüzüne bakarken.
Eğdim başımı, utanınca kaptan…
Boynumu değil, ömrümü kırınca.
Etrafımı, yalan aşklar sarınca.
Bedenime, yılanlar dolanınca.
Büktüm, çileli yıllarımı kaptan…
‘’ Üzgün müsün yoksa? ‘’ diyen olmadı.
Mutluluk dediğin, beni bulmadı.
Hüzünlere, vereceğim kalmadı.
Başım, belâdan kurtulmadı, kaptan…
Kürekle, sandallar çekercesine.
Ağladım, kendimden geçercesine.
Dertlerden eriyip, bitercesine.
Çektim, canımı, hayatımdan kaptan…
Silmeyince kimse, gözyaşlarımı.
Duvarlarımdan döktüm taşlarımı.
Öfkeyle dolu, hilâl kaşlarımı.
Çattım, nefretim tükenmedi kaptan…
Izdırabı, boynuma sara sara.
En sonunda ben de düşünce dara.
İsyanları, çivi gibi duvara.
Çaktım, derde duvar dayanmaz, kaptan...
Susmaya bile, kalmadı mecâlim.
Çığlıklara kapılınca hayalim.
En sonunda, perişan oldu halim.
Sesim, çıkmaz oldu, konuşmam kaptan…
Kimseye verilmeyen, ferman gibi.
Dillerden düşmeyen bir destan gibi.
Uslandım kükremeyen, aslan gibi.
Sözdüm, kimse söylemez oldu kaptan…
Sadık aşklara, canımı verirdim.
Buz gibiyken, sular gibi erirdim.
Milyon kilometrelerden gelirdim.
Derdim, âhımı vermek artık kaptan…
Düşünce, anılarımın peşine.
Sevdaların, habersiz gidişine.
Dertlerin, gelmişine geçmişine.
Sövdüm, kendimi tutamadım, kaptan…
Kime anlatayım, bilmem derdimi.
Beni yakanlar, murâda erdi mi?
Yoruldum, doldurmadan müddetimi.
Sözüm, dinlenmez oldu, artık kaptan…
Benden ne köy, ne de kasaba olur.
Yıllanmış yangınım, kül gibi durur.
Yüreğim dökülmez, dalında kurur.
Dedim sana, anlatamadım, kaptan…
Zalim gurbet beni, kendimden aldı.
Fermanlarım en derinlere daldı.
Kelimelerim, kifayetsiz kaldı.
Hecem, en zor bilmecem oldu, kaptan…
Söylemeye, dilim varmıyor artık.
Çaresiz dertlere, derman arattık.
Gerçek aşkları, geçmişte bıraktık.
Sustum, beni sakın dinleme kaptan…
Nerede, benim güzel yüzlü yârim?
Deryalarda mı yüzüyor, hayalim?
Dalgalar, balıklar, martılar zalim.
Sözlüm; deniz kızı mı? Söyle kaptan…
Vefasız yârim, sevmeye değmezmiş.
Bir ömür, ızdıraplarla geçmezmiş.
Demek ki aşk dediğin, ihanetmiş.
Sevdim, bin kere pişman oldum, kaptan…
Dikenlerden, gülleri seçer gibi.
Yangınların içindeki, külleri.
Çamurda kalmış, altın gönülleri.
Seçtim; ömrüm tükendi, bitti kaptan…
Diyardan diyara, gezercesine.
Elekten, taşları elercesine.
Denizden, kumları, süzercesine.
Süzdüm, vefayı, insanlardan kaptan…
Beyaz güvercinler, gökte uçarken.
Balıklar, suyun içinde yüzerken.
Ben mecnun gibi, çöllerde gezerken.
Coştum, bedenime toz yağdı, kaptan…
Damarlarım, yerinden kopmuş gibi.
Sıcak kanım, sanki, buz tutmuş gibi.
Feryat eden yüreğim, susmuş gibi.
Canım çok yanıyor, tükendim kaptan…
Aşkı tarif etmek, inan çok kolay.
Zengin yeryüzünde, sefil bir saray.
Gökyüzünde gezen, sarhoş dolunay.
Sancım, sarhoş mezesi oldu, kaptan…
Başımdaki aklar bile, döküldü.
Parmaklarım, ellerimden söküldü.
Düşmanım bile, görünce üzüldü.
Çöktüm, yıllar hiç acımadı kaptan…
Dalından, yaprakları döker gibi.
Ciğerini, yerinden söker gibi.
Yılların kucağında çöker gibi.
Döktüm, gülleri sonbaharda, kaptan…
Korkaklardan korkan, yürekler gibi.
Yerine gelmeyen, dilekler gibi.
Suya hasret kalan, çiçekler gibi.
Soldum, kurumuş güller gibi kaptan…
Meğer, yaşamak dediğin yalanmış.
Hakikat, dillerden arta kalanmış.
Aşka yılan değil, yalan dolanmış.
Ömrüm, yaz değil, sonbaharmış kaptan…
Ballarımı, biberlere sattılar.
Bir derdime, bin kere dert kattılar.
Suçlu gibi, zindanlara attılar.
Öldüm, beni sakın diriltme kaptan…
Sahte aşklar beni, yerlere serdi.
Yârim, ‘’ Senden başka sevemem. ‘’ derdi.
Hâlimi görünce, murâda erdi.
Üstüm, karardı, duman gibi kaptan…
Hayatıma oynadım, son kozumu.
Resmimi çekince, sattım pozumu.
Anılarım kirlenince, tozumu.
Çırptım, ellerimle, kum gibi kaptan…
Kıtır kıtır, demir parmaklıkları.
Fırtına dayanmayan, duvarları.
Oynamayan kayaları, dağları.
Kırdım, kalpleri kıramadım, kaptan…
Deryaların rengi, zaten bulanmış.
Sevdalar, uçsuz, bucaksız yalanmış.
Yüreğim yaralı, beynim sulanmış.
Kattım, bir derdime, bin bir dert kaptan…
Bileklerime, bıçak dayar gibi.
Ecel vaktimi, hızla sayar gibi.
Kıyamet çığlıkları, duyar gibi.
Kestim aşkları, limon gibi kaptan…
Ben ölürsem, ağıtlar yakılır mı?
Martıların, aklına takılır mı?
Yalancı aşklar, yerimi alır mı?
Çarkım, feryatları döndürdü kaptan…
Yalan aşkların çarkı, dönsün dursun.
Destan gibi aşklar, beyhude olsun.
Varsın, sevdalar, yalanlarla dolsun.
Şarkım, ‘’ Elveda aşklar! ! ! ‘’ olsun kaptan…
Sanki telleri, koparılmış gibi.
En sert duvarlara çalınmış gibi.
Ortadan ikiye, kırılmış gibi.
Sazım, çalınmadan atıldı kaptan…
Üşüdüğümde yalvardım, yazlara.
Nağmeleri, duvardaki sazlara.
Rüyâlarımı, altın yıldızlara.
Astım; gökyüzünden indirme kaptan…
Cefayı, yâr diye, bastım bağrıma.
Kendimi bağladım, darağacına.
Yeri geldi, en zalim acılara.
Güldüm, bana sakın ağlama kaptan…
Takvim yapraklarını, deryalara.
Anıları, vefasız balıklara.
Aşkları, üstündeki martılara.
Attım, beni sakın düşünme kaptan…
Dünya dedikleri, zalim deryada.
Sırılsıklam ıslandım sandallarda.
Usul usul taşıyorken, onu da.
Sattım, beni sakın kurutma kaptan…
Dertleri, kalbimden çıkarır gibi.
Çektiğim acıdan, utanır gibi.
Sızıyı, bağrımdan koparır gibi.
Söktüm, atamadım, çoğalttım kaptan…
Umut dolu yarınlarla, doluyken.
Bulutların üstünde, uçuyorken.
Güneş gibi, mutluluk saçıyorken.
Düştüm, kırıldı kanatlarım kaptan…
Yosunlar yapıştı, gülen yüzüme.
Sevdiğim, kulak vermedi sözüme.
Hasreti, sılayı, aşkı gönlüme.
Gömdüm, sanki, kalbimi böldüm kaptan…
Aşk yağmurundan, nem kaparcasına.
Dalgalardan, kule yaparcasına.
Şaşırıp, yolumdan saparcasına.
Kaptım, sesleri feryatlardan kaptan…
Zalim deryadan, bir balık almadım.
Yalan kısmetlere, olta atmadım.
Dert deryasının, kucağında kaldım.
Kârım, bir deniz taşı oldu, kaptan…
Dalgalarla, ağzımı kapattılar.
Feryadımı, yosunlara sardılar.
İsyanımı, deryalara attılar.
Tıktım sitemleri, kalbime kaptan…
Çakıl kadar bile, değerim yokmuş.
Düzgün yollar bile, bana yokuşmuş.
Kayalar, duvarlarımla tokuşmuş.
Dağdım, taşın altında kaldım kaptan…
Şiddetimde, dağlar duramayınca.
Yollardan, kendimi alamayınca.
Kendimi kaybedip, bulamayınca.
Sarstım, sıra sıra dağları, kaptan…
Kurudum, deryaların içindeyken.
Savruldum, kumsalların yüzündeyken.
Kavruldum, önceleri serindeyken.
Kumdum, demek ki, kıyılarda kaptan…
Izdıraplar, ciğerimi yakınca.
Dertler içinde, çaresiz kalınca.
Yüreğimde, fırtınalar kopunca.
Estim, duvarları devirdim, kaptan…
Fırtınalar misâli estim, durdum.
Kalbimi bir yalan uğruna yordum.
Ben sadece, kendi kendimi vurdum.
Tozdum duman gibi, savruldum kaptan…
Husumet var, yârin çatık kaşında.
Öfkesinden durmadım, karşısında.
Sahipsiz mezar gibi, dağ başında.
Kaldım, kimseler kalamazken, kaptan…
Günlere, güneş gibi doğuyordum.
Parlayınca, gölgede duruyordum.
Sabahlarda bile, boğuluyordum.
Doğdum, matemli gecelere kaptan…
Geceler gibi kararınca, günüm.
Yıldızlara bile, dünden küskünüm.
Doğuştan, ihanetlere sürgünüm.
Dünüm, bin yıl evvel tükendi, kaptan…
Matemlerde kaldı, karardı dünüm.
Gönül bahçemden koparıldı, gülüm.
Kara duvarlarla kapandı önüm.
Günüm dünden evvel tükendi, kaptan…
Kara duvarlar, önümden gitmedi.
Yıldızlar bile, merhamet etmedi.
Işığım, kendime bile yetmedi.
Gecem bile sanki karardı, kaptan…
Yıldızlar kadar, ışığım kalmadı.
Güneş, üstümde, bir saat durmadı.
Kendi etrafıma, faydam olmadı.
Aydım, söndürüldü ışığım, kaptan…
Dünya, kendi ekseninde dönerken.
Aşk, balyoz gibi tepeme binerken…
Karanlıkta, umutlarım sönerken.
Döndüm, aşkların etrafında, kaptan…
Geceleri, içime atar gibi.
Dolunayı, deryaya katar gibi.
Dalgaların koynunda yatar gibi.
Serdim; sırılsıklam dertleri, kaptan…
Dalgalar, duvarlara çarpıyorken.
Deryalar, gözlerini kırpıyorken.
Sanki, kalbim yerinden kopuyorken.
Sürdüm, karanlığı, üstüme kaptan…
Dertli dünyama, derman arar gibi.
Kara topraktan medet umar gibi.
Boynuma, gökkuşağı sarar gibi.
Sardım, en siyah çelenkleri kaptan…
Anıları, duvardaki raflara.
Sevdaları, en ücra taraflara.
Cesedimi, en öndeki saflara.
Koydum, ellerimle, ölmeden, kaptan…
Deryaları, yağmurlar taşırırken.
İçinde adresimi şaşırırken.
Varacağım limanı, düşünürken.
Sağdım, içime dalgaları, kaptan…
Oltalara takılan, umutlardan.
Limanlardaki ıssız duraklardan.
Dalgalara kapılan, yarınlardan.
Bıktım, beni sakın bekleme kaptan…
Ben de ecele kaptırdım paçayı.
Ezmedim ömrümce, bir karıncayı.
Yüreğime dayadım, tabancayı.
Sıktım, vuslatım kan ağlıyor, kaptan…
Eziyetler geldi, birilerinden.
Unutmam, bin yıl geçse üzerinden.
Yalancı aşkları, orta yerinden.
Vurdum, cezamı ben çekerim kaptan…
En zengin hazineler saraylarda.
Yârim, sultan gibi mutluluklarda.
Ben yaşadım, durdum gözyaşlarıyla.
Doldum, bana sakın üzülme kaptan…
Yıllar, acımadan akıp giderken.
Yârim, eliyle saçını örerken.
Bense, siyah saçlarımı tararken.
Yoldum, sakın bir de sen yolma kaptan…
Günler, aylar, yıllar, geçmek bilmedi.
Çektiğim acılar, hiç tükenmedi.
Bana, bir gün bile değer vermedi.
Aşkım, harap oldum, tükendim kaptan…
Dostlarım, beni terk edip, gittiler.
Izdıraplar, içime biriktiler.
Yarınlarımı, yakıp tükettiler.
Dostum, bari beni, sen anla kaptan…
Damarlarım bile istimlâk oldu.
Umut, bulut gibi, muâllak oldu.
Öğütler, küpe değil, kulak oldu.
Kıydım, pembe hayallerime, kaptan…
Kırıldı, kaval kemiklerim bile.
Ömrümce bitmedi, çektiğim çile.
Uzak sahillere git güle güle.
Küstüm, beni sakın götürme kaptan...
Dertler deryasında, yaram azarken.
Dalgalar, üstümde tarih yazarken.
Tırnaklarımla, derimi yüzerken.
Kızdım, kaderime küserken kaptan…
Balıklar bile, kısmetini yerken.
Sevdiğim, beyaz gelinlik giyerken.
Nikâhımı, dalgalarla kıyarken.
Giydim, üstüme kefenimi, kaptan…
Deli, divane sevdalarda atan.
Aslanların, gönüllerinde yatan.
Kana kan, cana can, heyecan katan.
Kalptim eskiden, atmaz oldum, kaptan…
Artık, dizlerimde derman kalmadı.
Adım atmaya mecâlim kalmadı.
Tadım, tuzum, aşka yüzüm kalmadı.
Gençtim, sanki artık yaşlandım, kaptan…
Suyun içinde, dünyaları yaktım.
Yazları artık, geçmişte bıraktım.
Hayallerimi, sonbahara attım.
Güzdüm sanki, ben de kurudum, kaptan…
Azgın dalgalara kapıldığımda.
İki yudum suya, satıldığımda.
Bir derdime, bin dert katıldığında.
Kastım kendimi, dalgalarda, kaptan…
Suskun feryatların, gecelerinde.
Sanki öldüm, yârimin ellerinde.
Demek ki, cenaze törenlerinde.
Yastım; ecel gibi yaşlandım kaptan…
Dalgalar, kendini kaldıramazken.
Beni tartmaz, kendini taşımazken.
‘’ Ben ağır mıyım ‘’ diye soramazken.
Çoktum, beni taşımadılar, kaptan…
Âşık, yardan ayrı, yaşayamadı.
Son bulduğu yerden, başlayamadı.
Hasreti, kalbinde taşıyamadı.
Yüktüm, demek ki, bu dünyada kaptan…
Sanki, bir cenaze töreni gibi.
Olmamış geleni, gideni gibi.
Üç – beş yakınıymış, seveni gibi.
Resmim, beş dakika taşındı, kaptan…
Yalancı âşıklar, aklımı çeldi.
Sonra, kurşun gibi, kalbimi deldi.
Gerçek aşklar, kapıma kadar geldi.
Kovdum, hayatımla oynadım, kaptan…
Deryalarda, suyun rengi bulanmış.
Aşk dediğin, masal gibi yalanmış.
Sahte aşklar, çıngıraklı yalanmış.
Vardım, mutluluk oyununda, kaptan…
Düşlerim varken, sağımda, solumda.
Düş kırıklarıyla bittim, sonunda.
Umutlarım toz olup uçtuğunda.
Yoktum, ben bu zalim oyunda, kaptan…
Yalan dünya, bana oyun edince.
Fermanımı, bir kalemde silince.
Mutluluklarımı yere serince.
Ettim, intikam yeminimi kaptan…
Kimse döndüremezken, kararımdan.
Kuru kuruya, katır inadımdan.
Tükenmeyen, istekli ısrarımdan.
Caydım, ‘’ Asla vazgeçmem! ! ! ‘’ derken, kaptan…
Bedenimde taşıdığım, canımdan.
Damarlarımdaki, akan kanımdan.
Ömrümce tükenmeyen, isyanımdan.
Bezdim, feryatlarım susmadı, kaptan…
Yaralı gönlüm, merhem bulamadı.
İsyanlarım, suskunca duramadı.
Sesime, gemiler dayanamadı.
Zildim, kulakları çınlatan, kaptan…
Suskun kalırdım, feryatlar kopunca.
Asla sarsılmazdım, deprem olunca.
Zilleri özledim, herkes susunca.
Öttüm, kanadım kırılınca, kaptan…
İsyanlara, vereceğim kalmadı.
Yüzümde, tebessüm bile durmadı.
Benim gibi, mecnun bile yanmadı.
Verdim sellere, gözyaşımı kaptan…
Yalan deryadan, bir balık almadım.
Kanayan yarama, çare bulmadım.
Bir gün bile olsun, mutlu olmadım.
Hakkım değil miydi, yaşamak kaptan?
En azgın dalgalar, durgun kalırdı.
En bezgin isyanlar, yorgun kalırdı.
En kızgın kurallar, dargın kalırdı.
Tezdim, sular gibi duruldum, kaptan.
Külkedisi, saatini kurarken.
Kaybettiği pabucunu, ararken.
Saat on ikide aşklar biterken.
Kurdum, saatimi, elveda kaptan…
Saatim, aşklara kurulmayınca.
Ecel, çağlamaktan, durulmayınca.
Gönlüm, ağlamaktan, yorulmayınca.
Dindim, üstümde yakamoz var, kaptan…
Okyanusların, dip derinlerinde.
Soğuk suların, en serinlerinde.
Derindeki taşların, ellerinde.
Türdüm, paha biçilemeyen, kaptan…
Eskiden, benim de değerim vardı.
Hazineler, yüreğimde yatardı.
Altınlarım, gümüşlerim karardı.
Çöptüm, sanki, suya atıldım kaptan…
Ömrüm geldi geçti, bir yalan oldum.
Bahçelerde gül gibi, solan oldum.
Kalbimi, yerinden koparan oldum.
Hiçtim, demek ki bu dünyada, kaptan…
Aslında, okyanuslara sığmazdım.
Şerefimi, balıklara kaptırdım.
Saltanattım, sultandım, padişahtım.
Şahtım, yıkıldı saltanatım kaptan…
Saraylarımın, altında kalınca.
Saltanatım, bir günde yıkılınca.
Alnıma, kara yazı yazılınca.
Tahtım, başımda paralandı, kaptan…
Yıkıldı sarayım, kalmadı tahtım.
Musibetlere örnek, nasihattim.
Geçmedi, gülmeyince kara bahtım.
Ahtım, hiçbir zaman bitmedi kaptan…
Dünyada, bir gün yüzü göremedim.
Gül yüzlü güzelleri, sevemedim.
Ben, kimseye, ihanet edemedim.
Bahtım, bana ihanet etti, kaptan…
Paha biçilmez, gönül limanına.
Namertler tapıyor, çeyrek altına.
Ömrüm boyunca yalnız yaratana.
Taptım, ben namert olamadım, kaptan…
Yalancılar, yalanları överken.
Yalanlara, sinirimden söverken.
Hakikati söylemeyi, severken.
Övdüm, ömür boyu, doğruyu kaptan…
Zehirledim, ekmeğimi, aşımı.
Silemedim, gözlerimin yaşını.
Ellerime aldım, dertli başımı.
Dövdüm, istersen bir de sen döv, kaptan…
Deryaların içi, zaten bir tuzak…
Sevmek, sevilmek, bana artık yasak.
İsyanlardan, şikâyetlerden uzak.
Kuldum; feryatlarda boğuldum, kaptan…
Erdemi, durgun sularda olmayan.
Şikâyeti, yüreğinde durmayan.
İsyankâr kullar gibi, saldırmayan.
Huydum, huyum, suyum kurudu kaptan…
Mutluluğa, olta atan atana.
Çileme çileler, katan katana.
Sonunda, kalbimi, sattım şeytana.
Uydum, ruhumu teslim ettim, kaptan.
Arılar, konmaya, kıyamazdı ki.
Tatlı güllerimi, sayamazdı ki.
Kalbime girenler, cayamazdı ki.
Özdüm, gülüm kurudu sanki kaptan…
Besledim kargayı, oydu gözümü.
Suyun sesine, kaptırdım sözümü.
Koynumda yatanlar, kesti yüzümü.
Oydum, kargaların gözünü, kaptan…
Kara geceler, üstümü kapattı.
Çölde mecnun gibi, ışık arattı.
Yaralarımı, derinden kanattı.
Soydum, ben de yaralarımı, kaptan…
Kendimi buldum, araya araya…
Derdi, ilaç gibi, sürdüm yaraya.
Hicranı, gurbeti, milyon parçaya.
Dildim, sonunda, dilim dilim kaptan…
Kaldım, yalancı aşkların altında.
Sanki, ezildim, dağların altında.
Ben de, aşkları, ayaklar altında.
Ezdim altımda, acımadan kaptan…
Kötüler, toplarken mutluluğunu.
İyiler, çıkarırken umudunu.
Zalim hayatın, çarpım tablosunu.
Böldüm, tek elimle, ortadan, kaptan…
Vuslat denen ateş, sarmış bacayı.
Zalim felek, bana takmış kancayı.
Aldana aldana, bu bulmacayı.
Çözdüm ben de, nihayetinde kaptan…
İsim yazmayan, mezar taşlarını.
Hayat defterimin sayfalarını.
Sonunda, hasretin duvarlarını.
Çizdim, en karakalemlerle kaptan…
İki satırlık, çile bulamazdım.
Dert nedir? Kimselere soramazdım.
En sitemli acılarımı yazdım.
Puldum, matem mektubu oldum kaptan…
Dertlerim, yazmakla tükenmeyince.
Gözümdeki yaşlar, silinmeyince.
Kalemlerim, kifayet etmeyince.
Yonttum, kaval kemiklerimi, kaptan…
Artık, yosunlar sarsın etrafımı.
Bütün âşıklar duysun destanımı.
İçi hüsran dolu, aşk fermanımı.
Dürdüm, sonra sulara attım, kaptan…
Yitirdim, hiddetimi, şiddetimi.
Dalgalara kaptırdım, biletimi.
Sanki, çoktan doldurdum müddetimi.
Yırttım, tek tek resimlerimi kaptan…
Namertler, tercih edince parayı.
Ezelden unuttum, aşkı, sevdayı.
Yıldızlar yağsın diye, dolunayı.
Kırptım, yere hüzünler yağdı, kaptan.
Aşkı taşıyamadım, yeryüzünde.
Bir gün yüzü görmedim, bu âlemde.
Mutluluk tükenince, hazinemde.
Sildim, mazimi bir kalemde, kaptan…
Düşmanlarım, mutluluk dağıtırken.
Namertler, kahkahalardan bıkarken.
Ömrümce, bir tebessümün peşinden.
Koştum, beni sakın ağlatma kaptan…
Senin yelkenlerin, suya inerken.
Dağın doruğuna çıktım, derinden.
Bulutlara tırmandım, yeryüzünden.
Uçtum, beni sakın, düşürme kaptan…
Yangınları, gönlüme sala sala.
Izdıraplar içinde, kala kala.
En derin deryalara, dala dala.
Kondum, kuş gibi daldan dala, kaptan…
Göçmen kuşlar, uzaklara gidince.
Aşklar, yasaklara vurgun gidince.
Ben de tuzaklara sürgün, gidince.
Göçtüm, masallar diyarına, kaptan…
Acıdan, mutluluk çalarcasına.
Yalandan, gerçeği kaparcasına.
Gurbetten, sılayı, yolarcasına.
Çaldım, bana benden yakınken, kaptan…
Kirazlar koparılmış, dallarından.
Ayazda yıllanmış, ham meyvalardan.
Akbaba suratlı, akrabalardan.
Yıldım, yıllar yılı, sıkıldım, kaptan…
Mutluluklar, kapıma dayanmıştı.
Martıların, sesine uyanmıştı.
Sanki, altıncı hissim uyarmıştı.
Sezdim yalanları, önceden, kaptan…
Yâri, öyle sevdim delicesine.
Uğruna, canımı verircesine.
Bugünleri, dünden görürcesine.
Bildim, sanki yıllar önceden kaptan…
Ömrüm, yavaş yavaş, geçiyor diye.
Gün gelir, belki unuturum diye.
Nihayet ben de sabır diye diye.
Erdim, en sonunda kemâle, kaptan…
Zalim dünya beni, hafife aldı.
Sanki, beni bile, kendimden çaldı.
Anılar, hayaller geride kaldı.
Fikrim değişti, yıllar geçti, kaptan…
Kaldırırdım, en ağır sandalları.
Yaşlı ağaçları, kuru dalları.
Tuttum, gözyaşı dolu kovaları.
Elim, sanki tutmuyor artık, kaptan…
Eskiden, gökyüzünde süzülürdüm.
Kanatlarımı açıp, çözülürdüm.
Sevdalar sürününce, üzülürdüm.
Kolum, kanadıma dolandı, kaptan…
Acılardan, kemiklerim sızladı.
Bedenim, isyanları omuzladı.
Hüzünler, yüreğimi sıvazladı.
Göğsüm, çok acıyor, yıprandım, kaptan…
Sanki, dünyayı taşıdım üstümde.
Gözyaşı, bir gün durmadı, gözümde.
Yalan yoktur, özüm gibi sözümde.
Sırtım, ağırlıktan aşındı, kaptan…
Sellerden, gözyaşımı taşırınca.
Feleğin cilvesine, şaşırınca.
‘’ Yeter ‘’ dedim, ölmeyi başarınca.
Şeklim, şemâlim bozulunca kaptan…
Azgın dalgalar, bana hüzün sattı.
Hayaller, elimden, sulara kaçtı.
Vefasız balıklara, kucak açtı.
Kaydım, deryaların üstünde kaptan…
Gönlümdeki bahçeler, gül kokarken.
Bülbül, solan güle feryat ederken.
Ecelimin, kollarına giderken.
Koktum, vuslat gibi, erkenden kaptan…
Akmayan su gibi, durgun yaşarken.
Durulmayan dalgalardan, kaçarken.
Herkes, yokuşları bile, aşarken.
Saptım, düz yollarda giderken, kaptan…
Tavlada, düşeş yakalayamadım.
Avcumda, pulları saklayamadım.
Aşk denen kumarı, kazanamadım.
Zarım, hep yek geldi, bahtıma kaptan…
Fincanımı, çoktan ters çevirdiler.
Orta şekerime, zehir verdiler.
Üstüme, duvarları devirdiler.
Kahvem, acıdan içilmedi, kaptan…
En büyük fincanlarda, bakılmayan.
Engel dolu yollara, takılmayan.
Kapkara olmuş kalbi, açılmayan.
Falım, kahveleri taşırdı kaptan…
Üç günlük dünyada, bir yalan gibi.
Etrafımı sardılar, yılan gibi.
Deryalarda, havasız kalan gibi.
Hâlim, perişan oldu, bittim kaptan…
Müddeti son bulmuş, senet gibiyim.
İhanet kılıklı, iffet gibiyim.
Hiddeti tükenmiş, şiddet gibiyim.
Bittim, beni geri başlatma kaptan…
İçimden atamadım, dertlerimi.
Tutamadım, sevincimi, neşemi.
Kalbimden ziyade, iliklerimi.
Yordum, beni bir de sen yorma, kaptan…
Bu ‘’ Aşk Yorgunu ‘’ aldanmış kimlere?
Gözyaşı, neden karışmış sellere?
Suçum neydi benim, düştüm dillere?
Sordum, kimse cevap vermedi kaptan…
Ben, bir zamanlar, yeryüzüne bereketiyle akan, şimdilerde, yarım ağacı ıslatmayan, çaresiz, kansız, azılı katil kurusu, cinayeti bitmeyen yağmurların ormanında, gül gibi kurumadım…
Ben, bir düzine ihanetiyle yakan, yarım asırdır ısıtmayan, aciz, cansız, alın yazılı, adil yarısı, adaleti tütmeyen yangınların dumanında, kül gibi karardım…
Kısa hecelere, ifadeyi yüklemek; kara gecelerde, meşaleyi eline alıp, güneşi beklemek kadar zordur…
Derdimi sana, kısa hecelerle değil; kara gecelerle anlattım… Affet beni kaptan… Benim huyum, suyum bulanmış… Yolcularını al, git… Ben, seninle gelemem… Ben, gemilerle birlikte, limanları yaktım. Sana güle güle… Beni bekleme kurban oluyum… Sen git; kaptan… Mektubum son buldu burada, hayatım son buldu kaptan, hayatım…
… Ve geldik, işte en son limana… Her âşığın içinde, bir dünya, her dünyanın içinde bir derya, her deryada bir liman, her limanda bir gemi, her gemide bir kaptan, her kaptanın içinde bir âşık vardır… Her âşığın içinde de bir kaptan… Aşklar bitmez, başlar bitmez… Yaşlar bitmez, taşar durur… Dünya dedikleri, bu mozaik deryada, kimi balıklar, en tatlı yemlerle beslenir; kimi de zehirlenir… Nihayetinde, oltaya takılanlar bile olur…
Yaşamak istiyorsak, dalgalar içinde boğulup gitmek yerine, oltaya takılmak yerine, mutluluktan sırılsıklam olmayı istemek, ne güzel bir duygudur…
Kederi, hüznü, en büyük acıları, deryalara atmalısınız… Çünkü, böyle düşünmek; böyle yaşamak gerekir…
Yoksa; ‘’ Aşk Yorgunu ‘’ gibi, pişmanlıklar deryasında, dalgaların kucağına düşersiniz… En küçük balıklara bile yem olur, gidersiniz… Şimdi; istediğiniz limana gidebilirsiniz… Karar sizin… Ne dersiniz? İyi yolculuklar...
Kayıt Tarihi : 1.6.2010 20:56:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İbrahim Halil Mantıoğlu](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/06/01/270-kitalik-sikayet-mektubu-2-bolum.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!