270 Kıtalık Şikâyet Mektubu...1.bölüm....

İbrahim Halil Mantıoğlu
3

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

270 Kıtalık Şikâyet Mektubu...1.bölüm....

Çalışmada; öncekilerde olduğu gibi, aşk içindeki buhranların, tutarsızlıkların ve yürekten gelen, isyan çığlıklarının genel portresi ele alınmıştır…
Bu sefer; zaman zaman, ayrıntılara da önem verilmiş ve hüsranla sona eren aşklara, daha çok yer verilmeye özen gösterilmiştir…
Aşkın; aşk acısı çekenlere yaptığı tesirler, şiirsel olarak, bazı sitem mektuplarıyla ifade edilmiştir…
Kâinat adını verdiğimiz, bütün güzellikleri içerisinde barındıran, bu büyüleyici mekanizma, olağanüstü, ihtişamlı güzellik; kalıcı, tutarlı, sistematik ve kusursuz olarak, düzenli bir işleyiş içerisinde, muhteşem bir matematiksel denge üzerine kurulmuştur…
Aşk; bir felsefe olduğu kadar, aynı zamanda, bir matematiktir. Kombinasyondur… Ve, bu bütünlüğün içerisinde; umut, göz yaşı, ayrılık, ızdırap vs. unsurlar bulunmaktadır…
Aşkın; gülümseten yanlarını, kaleme alamadığım için üzgünüm. Bütünüyle; yaşadıklarımı yansıttığım için de mutluyum. Çünkü; her zaman, naturellikten yanayım…
Çalışmamda; bana ilham veren bütün dertli âşıklara, sonsuz şükranlarımı ifade etmek istiyorum…
Fakat hepsi bir yana; mutluluklar yerine, acıları yaşamama ve yazmama sebep olan, beni, yerden yere vuran insanlara da, teşekkürlerimi, ayrıca borç bilirim…

Pişmanlıklar deryasında, kendisini dalgaların kucağına bırakan aşk yorgununun; kaptana matem dolu, şikâyet mektubu…

Aşk yorgunu; bütün ömrü boyunca, meçhullere sürülmüştür… Böyle hasret; ne duyulmuş ne görülmüştür... Önüne; matemli duvarlar örülmüştür… Gökyüzünde uçarken, yerlerde sürünmüştür… Izdırap dolu fermanı; çoktan dürülmüştür…

Yazan: Aşk yorgunu

Okuyan: Kaptan

Görülmüştür…

Yılanın adını, yalan koymuşlar.
Yılanlar bile yalana doymuşlar.
Hakikat hazinesini soymuşlar.
Adım ‘’ Aşk ‘’; soyadım, ‘’ Yorgunluk ‘’ kaptan…

Kelimelerin, en ince yerinde.
Hicran kokusu var, hecelerinde.
Dolaştım, gurbetin gecelerinde.
Gittim, sılayı terk edip de kaptan…

Tanımaz oldum, bütün kuralları.
Aradım, en büyük anahtarları.
Hayat denen deryada, kapıları.
Açtım, kimseler kapatmadı kaptan…

Çaldım, gözüm yaşlı, aşk kapısını.
Asırlar boyunca, tuttum yasını.
Silemedim, yüreğimin pasını.
Girdim, perişan oldum, soldum kaptan…

Kapatıldım, en kara zindanlara.
En ıssız, sabahsız, boş odalara.
Yıllardır, matem dolu duvarlara.
Baktım, gözlerim perdelendi kaptan…

Aşklarımı satıp, gelircesine.
Hicranımla yandım, delicesine.
Hasretin içinde, ölürcesine.
Geldim, gurbet gecelerine kaptan…

Sıla hasreti, yüreğimi yaktı.
Gurbette, geceler, yüzüme baktı.
Özlemler, kor gibi, içime aktı.
Ondum, gurbet sokaklarında kaptan.

Üç günlük dünyada, yolcuydum ben de.
Üç gün bile gülmedim, bu âlemde.
Mecalim kalmadı, durduğum yerde.
Handım, sanki yolcusuz kaldım kaptan…

Diyardan diyara, dost arar gibi.
Aşkı bilmeyene, aşk sorar gibi.
Boşu boşuna, hayal kurar gibi.
Gezdim, vefalı dost görmedim kaptan…

Vefasızdan, vefa seçercesine.
Üstümden, gemiler geçercesine.
Rüyâ ekip, kâbus biçercesine.
Geçtim, kendi canımdan bile kaptan…

Herkes, yüzer durur, mavi sularda.
Yolcular, bilet arar, limanlarda.
Kalbim, bin parça oldu, kıyılarda.
Durdum, beni sakın yürütme kaptan…

Acılı sözler, dolandı dilime.
İsyanlar, feryatlar geldi üstüme.
Tonla ağırlıkta, matem üstüne.
Bastım, sular bile sarsıldı kaptan…

Gemilerin altı, suya değerken.
Dalgalar, başını öne eğerken.
Üstüme, soğuk suları giyerken.
Değdim, aşkların ayazına kaptan…

Tokatlar gelince, yanaklarıma.
Feryat yüklenince kulaklarıma.
Matem indi, gülen dudaklarıma.
Büzdüm, gülen dudaklarımı kaptan…

Dalgalar, hayallerimi ezerken.
Nazlı yârim, gözlerini süzerken.
Saniyeler, yıldızlarda gezerken.
Üzdüm, asırlardır kendimi kaptan…

Dudaklarım, kederden büzülürken.
Boşa geçen ömrüme üzülürken.
Gökyüzünde masumca süzülürken.
İndim, beni yukarı çekme kaptan…

Gemiler, suyun üstünde yüzerken.
Yosunlar, en derinlerde gezerken.
Balıklar, akıbetini sezerken.
Yüzdüm, dalgalara kapıldım kaptan…

Teslim ettim, kendimi kaderime.
Sitemler edince, kendi kendime.
Soğuk suları, bütün bedenime.
Serptim, sırılsıklam ıslandım kaptan…

Saçlarımı, başımdan yolar gibi.
Anasından, yavruyu alır gibi.
Sanki yavrusu, sütsüz kalır gibi.
Koptum, yerine geri takma kaptan…

Yüreğimi, yerinden koparırken.
Dert deryasında hayale dalarken.
Suyun üstünde sessizce yüzerken.
Daldım, derinden derinlere kaptan…

Arkadaş olamam, sevgililere.
Sahillerde, el ele gezenlere.
En sonunda, ben de, en derinlere.
Battım, beni sakın kurtarma kaptan…

Ne kar ne de yağmur yağdı, üstüme.
Gökyüzünden sitem yağdı sözüme.
Sonra, düşününce, kendi kendime.
‘’ Saçım dertten ağardı. ‘’ dedim, kaptan…

Fırtınalar koptuğunda soludum.
Karlı, boranlı ayazda kurudum.
Soğuk aşk şarabı gibi soğudum.
Çayım, bir yudumda yutuldu kaptan…

Suların ayazlarında ıslandım.
En belalı dalgalara yaslandım.
Sonunda, gözyaşlarıyla uslandım.
Terdim, bir zamanlar sıcaktım, kaptan…

Saçlarıma kar yağınca, gülerdim.
Kara kışlarda bile titremezdim.
Ayazları değil, yazı özledim.
Dondum, beni sakın ısıtma kaptan…

Yarınlarım, deryalarda yatarken.
Vefasızlar, derdime dert katarken.
Ruhumu, balıklara kaptırırken.
Yattım, yosunlarla beraber kaptan…

Deryalar, martı sesleri duyarken.
Balıkçılar, tuttuğunu sayarken.
Dalgalar, umutlarımı boyarken.
Duydum, kuru gürültüleri kaptan…

Martıların sesiyle, uyanırken.
Izdıraplar, kapıma dayanırken.
Sular, altın rengine boyanırken.
Kalktım, isyan çığlıklarıyla kaptan…

İsyan çığlıklarıyla, uyanınca.
Suyum, gözyaşlarıyla boyanınca.
Husumetler, kapıma dayanınca.
Rüyâm, en tatlı yerde bitti, kaptan…

Pamuk prenses, uykuya dalarken.
Üstüme, kuş kafesi kapanırken.
İçimdeki nefesim, tutulurken.
Uykum kaçtı, uyuyamadım kaptan…

Kimseden korkmadım, ömrüm boyunca.
Perişan oldum, dertlere doyunca.
Gülen gözlerime, yaşlar dolunca.
Korktum, yapayalnız kalınca, kaptan…

Milyon metre uzakları görürdüm.
Kendi kendime, tuzakları ördüm.
Sonunda, aşkın fermanını dürdüm.
Gözdüm, hiç kimsede olmayan, kaptan…

Bin yıldır, destan yazdım acılara.
Bitmek bilmeyen, dertli sancılara.
Günah satar oldum, isyancılara.
Gördüm, yalancı insanları kaptan…

Ömür boyu, karanlığın peşinde.
Matem dolu duvarların içinde.
Hem yedisinde hem de yetmişinde.
Gözüm görmez oldu, dünyayı kaptan…

Güneş ışığının, hayalindeyken.
En güzel çehrelerin, peşindeyken.
Zifiri karanlıklar, içindeyken.
Kıstım gözlerimi, yetmedi kaptan…

Dalgaların, zalimce akışına.
Balıkların, düşmanca bakışına.
Aşkların, yüreğimi yakışına.
Aklım ermedi, her nedense kaptan…

Çile çekmek nedir? Diye sormazken.
Yalancı aşklardan, akıl almazken.
Sonunda, kendi aklımı, kendimden.
Çeldim; ben akılsız mıydım ki, kaptan? ...

Azgın dalgalar, üstüme gelince.
Balıklar, rüyâlarımı delince.
Sihirli sular, aklımı çelince.
Yumdum gözlerimi, kör oldum kaptan…

Göremedim ömrümce, tuzakları.
Bana kesilen, bütün yasakları.
Yanıma getirirdim, uzakları.
Kördüm belki, gözüm görmedi kaptan…

Kara gecelere, ışık olurdum.
Yaslı matemlere, çare bulurdum.
Bir güneş gibiydim, döner dururdum.
Gönlüm sanki, mum gibi söndü kaptan…

Karanlıkta, ışık aracasına.
Sanki sırılsıklam yanarcasına.
Yalancı aşklara, kanarcasına.
Umdum, vefasızdan vefayı kaptan…

Seyrettim, gecelerin mehtabını.
Kumsalda gördüm, yârin serabını.
Kendi kendime, aşkın şarabını.
Sundum, içince bir hoş oldum, kaptan…

Aşkın şarabına dayanamadım.
Limanlarda bile, barınamadım.
Soğuk dalgalarda, ıslanamadım.
Sızdım, deryaların içinde kaptan…

Ağlarken, dalgaların kucağında.
Tükenirken, gurbetin ocağında.
Yanarken, kumsalların sıcağında.
Buldum, hasretin ateşini kaptan…

İsyan, sitem, matem nedir? Bilmeyen.
Şikâyet dolu sözler, söylemeyen.
Şeker gibiydim, tadından yenmeyen.
Baldım, şimdi özüm bozuldu kaptan…

İhaneti, sanki dost sanar gibi.
Kendi kendime, zehir sunar gibi.
Çeyrek ekmeği, tuza banar gibi.
Bandım, hayat denen deryaya kaptan…

Yosunlu sulardaki, zehirleri.
Deryaları taşıran nehirleri.
Acılı büyüleri, sihirleri.
Emdim, çileyle zehirlendim, kaptan…

Sanki, sütten ağzım yanmış gibiyim.
Bal diye, zehire banmış gibiyim.
Acı sularla yıkanmış gibiyim.
Tattım, en büyük acıları kaptan…

Yıktım, zengin âşıklar sarayını.
Bulamadım, ölmenin kolayını.
En zehirli sevdaların çayını.
İçtim, bari zehirleneyim kaptan…

Zehir içince, feryadım başladı.
Attığım adımlarım yavaşladı.
Sanki, ızdıraptan içim bulandı.
Kustum, ilacımı getirme kaptan…

Bu da yetmedi, yangınlar içinde.
Yârin, zalim hasretini çekince.
Sırılsıklam, dalgalar tükenince.
Yuttum, su gibi ateşleri kaptan…

Yıllardır, ihanet koştu, peşimden.
Bir anda saadet, uçtu elimden.
Aşk denilen illet, düştü dilimden.
Kaçtım, sanki kurtulamadım, kaptan…

Işığım söndü, zalim gecelerde.
Cevapsız kalınca, bilmecelerde.
Sonunda kopunca, en incelerde.
Saçtım karanlığı, geceye kaptan…

Gökyüzündeki, yıldızlar gibiydim.
Su yüzündeki, yaldızlar gibiydim.
Boş bir sayfaydım, yazısız gibiydim.
Paktım, karardı bulutlarım kaptan…

En duru suların, rengi bulanmış.
Demek ki, aşk dedikleri yalanmış.
Yalancı aşklar, başımda dolanmış.
Rengim soldu, sapsarı oldu kaptan…

Davullar, dengi dengine çalarken.
Feryadı, kulaklarıma salarken.
Sessizliğim, gürültüyle dolarken.
Dengim, isyan çığlıklarıymış kaptan…

Kopunca, zalim isyan çığlıkları.
Kırdım, kırılmayan parmaklıkları.
Matem duvarındaki kapıları.
Çarptım, sallandı duvarlarım, kaptan…

Açamadım, maskeli suratları.
Önlerime kapkara duvarları.
Geceleri kapatıp, sabahları.
Ördüm, matemlerde boğuldum kaptan…

Umutlar, en kara bulutlar gibi.
Sağımda solumda tokatlar gibi.
Aşka ağıt yaktım, feryatlar gibi.
Önüm duvarlarla kapandı, kaptan…

Kürtajla, dertleri alırcasına.
Geçmişime mesaj atarcasına.
Hasretime, masaj yaparcasına.
Ovdum, ruhumdaki ruhları, kaptan…

Saadeti biten, ocaklar gibi.
Merhametten mahrum, kucaklar gibi.
Oyuncaksız kalan, çocuklar gibi.
Oldum, garip hallere düştüm, kaptan…

Bir türlü duramadım, enginlerde.
Çaremi bulamadım derinlerde.
Buldum, aradığımı yükseklerde.
Çıktım, adresimi şaşırdım, kaptan…

Gözyaşımla, sellere yoldaş oldum.
Mutluluk ararken, ızdırap buldum.
Ceplerime kadar, yaşlarla doldum.
Yağdım, deryaları taşırdım, kaptan…

Gözyaşlarım karışınca, sellere.
Yağmur gibi yağınca, enginlere.
Dalgaları inadına üstüme.
Örttüm, artık üşümüyorum kaptan…

Beter oldum, kırılmış şişelerden.
Medet umdum en kara gecelerden.
Deryalar taşımadı, derelerden.
Aktım, beni sakın durdurma kaptan…

Derin sular, yerlerinde sayarken.
Gözyaşlarım, yağmurlara uyarken.
Dalgalar, anılarıma kıyarken.
Seldim, gözyaşlarım durmadı, kaptan…

Yüreğim, damla damla kan ağlarken.
Gönül yaralarım, kabuk bağlarken.
Dalgalar misâli, taşıp çağlarken.
Şiştim, deryaların içinde kaptan…

Deli dalgalar, deryalarda azdı.
Bana derinlerde, tuzaklar kazdı.
Acıyı, kederi, alnıma yazdı.
Azdım, sularda boğulurken kaptan…

Öldürdü, nazlı yârin bakışları.
İnce ince işledim, nakışları.
Usul usul tırmandım, yokuşları.
Aştım, bana sakın ulaşma, kaptan…

Ağzımla kuş tuttum, yaranamadım.
En geniş deryalara, sığamadım.
Gönlümdeki kabımda, yağamadım.
Taştım, daha fazla taşırma, kaptan…

Akıl ermiyor, dünyanın işine.
Bıraktı, yapayalnız tek başına.
Acımadı, gözlerimin yaşına.
Şaştım, sakın silme yaşımı kaptan…

Yüzerken, deryaların sularında.
Yandım, hayatın zalim kuralında.
Kavruldum, yangınların ortasında.
Közdüm, demek ki ocaklarda kaptan…

Bir bilsen, kalbimdeki yangınları.
Başucumda tütüyor, dumanları.
Gemiler şöyle dursun, limanları.
Yaktım, bana sakın, su verme kaptan…

Yağmurlar yağdığında, ıslanmadım.
Soğuk sularda bile, uslanmadım.
Usul usul yürüdüm, hızlanmadım.
Piştim, yüreğimde yangın var, kaptan…

Kimselerin yangınında, yanmadım.
Ateş çemberinin içinde kaldım.
Ocaklardan, sıcaklar satın aldım.
Kendim, aşk çemberinde yandım, kaptan…

Yüreğim kapalı, ezelden beri.
Hiç kimseler giremedi içeri.
Kör âşıktan geri aldım, kalbimi.
Yandım, beni sakın söndürme, kaptan…

Kelepçeler vurdular, ellerime.
Karlar yağdı, bütün mevsimlerime.
Deli yangınları, ciğerlerime.
Saldım, bırak yanayım bari, kaptan…

Yansın isterse, bütün limanlarım.
Bırak kararsın, beyaz bulutlarım.
Yerlerde geziyor, mutluluklarım.
Küldüm, demek ki ocaklarda kaptan…

Tuzaklara, uzaklardan bakarken.
Dalgaları, yangınımla yakarken.
Aşk ateşimle, su gibi akarken.
Söndüm, sıcaklığım kalmadı, kaptan…

Okunmadan yırtılan ferman gibi.
Bir çırpıda yakılan saman gibi.
Aşkları, yangınlarda bulan gibi.
Tüttüm aşklarda, duman gibi kaptan…

Demek ki, dumanım, çoktan kararmış.
Yalan ömrüm, dert çekmeye yararmış.
Dermansız dertlere, derman ararmış.
İstim, demek ki yangınlarda, kaptan…

Sivri hançeri, bağrıma sapladım.
Ömür boyu yalnız, hüzün topladım.
Ortalığı, duman gibi kapladım.
Sistim, kapkaranlık dünyada kaptan…

Yıldızlara, rehberlik ediyorken.
Yerimi, adresimi, biliyorken.
En kara gecelerde, yürüyorken.
İzdim, izlerimi kaybettim kaptan…

Gemiler, kendi yolunda giderken.
Limanlar, aşklara kucak açarken.
Dalgalar, hepsine, eşlik ederken.
Hattım, adresini şaşırdı, kaptan…

Umutla, kanatlarımı çırparken.
Gökyüzüne, gözlerimi kırparken.
‘’ Sonunda, derinlere battım ‘’ derken.
Ölçtüm, ben de, en derinleri kaptan.

Canlar, pazarda, satılıyor sanki.
Aşklara, mezarda bile yer yok ki.
Sonunda, nazara geldim, inan ki.
Kazdım, en derin mezarımı, kaptan…

Geceler, sabahlarımı deldiler.
En kanlı, aşk fermanımı verdiler.
Martılar, bana yardıma geldiler.
Eştim, sanki tırnaklarımla, kaptan…

Toprağa, ızdırap yüklercesine.
Yüreğime, hicran eklercesine.
Aşklardan, vefayı beklercesine.
Ektim, satılık sevdaları, kaptan…

İsyanımı, bir gün susturamadım.
Kanayan, yaralarımı sarmadım.
İnadına kanarken, kapatmadım.
Deştim, ellerimle kanattım, kaptan…

Mahsulü, harmanlayıp, biçer gibi.
Zalim dert deryasından, geçer gibi.
Giyeceğim kefeni, seçer gibi.
Biçtim ellerimle, korkmadan kaptan…

Gökyüzü, dünyayı aydınlatırken.
Zalimler, güneşten ışık alırken.
Nasibimi, karanlıkta kalırken.
Aldım, kısmetimi kapatma, kaptan…

Nefessiz kaldım, kalbimin içinde.
Boğulunca, deryaların içinde.
Yalancı aşkları, suyun içinde.
Boğdum, acımadan, susturdum kaptan…

Avare gönlümü, boşa avuttum.
Boşuna, cesaretimi kuruttum.
En divane dertlere, kafa tuttum.
Yendim, tek aşklara yenildim kaptan…

Vefasızdan vefasız balıklara.
Sanki, huyu suyu bulanıklara.
Takıldım, en sonunda oltalara.
Yemdim, demek ki, bu deryada kaptan…

Deryalar, bana kucak açar sandım.
Suların, ihtişamına aldandım.
Büyük oltaların, ucunda kaldım.
Sündüm, hayallerim yıkıldı kaptan…

Tertemiz bir dünya, hayal ederdim.
Hayallerimin peşinden giderdim.
Hakikat diye diye, sona erdim.
Yaydım yalanları, sulara kaptan…

Kalbimi, dalgalara kaptırırken.
Balıkçılar, balıkları tutarken.
Soğuk suda kısmetimi ararken.
Tuttum, içindeki taşları, kaptan…

Sonbahar savurmuş, kuru yaprağı.
Öpmekten ıslanmış, aşkın dudağı.
Kuru dudağımla, kara toprağı.
Öptüm; yârimi öper gibi, kaptan…

Bir zamanlar, mutlu bir yuvam varken.
Krallar bile, beni kıskanırken.
Karun, saltanatıma imrenirken.
Evim, saraylara sığmazdı, kaptan…

Karanlığı, gökyüzünden silerdim.
Yerde gezenlere, hayret ederdim.
Yüksekten, kuşbakışı seyrederdim.
Devdim, paramparça ufaldım, kaptan…

Acıların, yağmayacağı kadar.
Gecelerin, doğmayacağı kadar.
Günahların, sığmayacağı kadar.
Dardım, dertlerle genişledim, kaptan…

Eskiden, umut dolu, yaşıyordum.
Mutluluk pınarından, taşıyordum.
Izdıraba, kedere şaşıyordum.
Boştum, kirlendi sayfalarım, kaptan…

Deryalar, beni kabul etmeyince.
Çektiğim ızdıraplar bitmeyince.
Gözyaşları, beni terk etmeyince.
Sığdım, damlaların içine, kaptan…

Yaşadım, yaşlandım, yaşlarla yandım.
Taşıdım, taşlandım, taşlarda kaldım.
Boşadım, boşlandım, boşa yaşadım.
Yettim, bütün boş savaşlara, kaptan…

Sefâlar sürerken, cefâkâr oldum.
Şikâyet etmezken, isyankâr oldum.
İsyan da yetmedi, günahkâr oldum.
Sırdım, şimdi aşikâr oldum, kaptan…

Dünya denilen, mozaik deryada.
Uyandım, birden, bitmeyen rüyâda.
Fısıltı bile veremem, feryâda.
Kardım; bütün masallarımı, kaptan…

Takvimin yapraklarını, yırtarken.
Ağacın hışırtısını, duyarken.
Sonbaharda, dört mevsimi sayarken.
Saydım, çeyrek günlük ömrümü, kaptan…

Yârim, saçlarına toka takarken.
Karanlık gecelere, kör bakarken.
Yüreğimi cehennemde, yakarken.
Taktım, yangınları başıma, kaptan…

Kuru gürültülere giremedim.
Bir gün olsun, murada eremedim.
Umutlarımı, yalnızken biledim.
Tektim, en kalabalıklarda kaptan.

Saltanatlı sarayların içinde.
Altın eller, dolaşırdı peşimde.
Hazinem paslandı, kendi içimde.
Tastım, hiç değerim kalmadı kaptan…

Sıkıldım, aşk denen bu bilmeceden.
Kan kustum dertlerden, bin yıl önceden.
Gidiyorum, dünyayı çözemeden.
Toktum zaten, beni doyurma kaptan…

Dertlere, kederlere, acılara.
Gönlümdeki, bitmeyen sancılara.
Dostlarım dururken, yabancılara.
Doydum, eller beni anlamaz kaptan.

Ezelden bozdum, ağzımın tadını.
Kıramadım, dünyanın inadını.
Ömrüm boyunca, yârimin adını.
Andım, meziyetsiz değmezmiş, kaptan…

Kana kana, aşk şarabından tattım.
Yana yana, yangınları akıttım.
Dala dala, en derinlere battım.
Kandım, yalanlara aldandım, kaptan…

Henüz, vakti dolmayan dönüşlere.
Suların üstünde, sürünüşlere.
Aldanınca, yalancı gülüşlere.
Sandım; yalanları, hakikat, kaptan…

Yâre, koşup gelirdim, güllerimle.
Fotoğraf çektirince küllerimle.
Kendi kendimi yaktım, kaderimle.
İttim, umudu ellerimle, kaptan…

Benim derdim, seninkinin bin katı.
Kucağıma aldım, zalim vuslatı.
Ayağıma kadar, gelen fırsatı.
Teptim, benden artık fayda yok, kaptan…

Eskiden yeşildi, kuru yapraklar.
Yağmura susamış, kara topraklar.
Gönlüme, altın duvarlı konaklar.
Yaptım, yıkıldı konaklarım kaptan…

Yüreğime attım, kederlerimi.
Bitmeyen, toz pembe, hayallerimi.
Altın, gümüş, elmas kalelerimi.
Yıktım,beni sakın düzeltme kaptan.

Yok muydu; bu serüvenin devamı?
Ölmeden getiriyorlar imamı.
Menekşe bahçeli, sıcak yuvamı.
Bozdum, tutmayan ellerimle, kaptan…

Ezelden dalmışım en derinlere.
En azgın dalgalar gelsin üstüme.
Aşkımı, kanımla suyun üstüne.
Yazdım, beni sakın okuma kaptan…

Kimsesiz kaldım, ıssız limanlarda.
Sırılsıklam olunca, deryalarda.
Sonunda, aşkları, kendi başımda.
Yardım, aşklar yere damladı kaptan…

Tabipler, yarama merhem olmazken.
Hasret ateşimi, söndüremezken.
Gülmeyen yüzümü, güldüremezken.
Diktim, gönül yaralarımı, kaptan…

Yıllardır, sanki gökyüzünde uçtum.
Geceler boyu, dolunaya koştum.
Demek ki dönüşü olmayan suçtum.
Bindim, dertlerin tepesine, kaptan…

İbrahim Halil Mantıoğlu
Kayıt Tarihi : 1.6.2010 20:54:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İbrahim Halil Mantıoğlu