26-28 Mart Neşideleri

Hayatgülüme...
I.

aşk panoramasını gözlerinden seyrediyorum;
gerçekler zıpkın olup yüreğime saplanır...
Mecnûn'u görmeyenler üzülmesinler
aşk çölünde her Leylâ beni tanır
bilirler ki benim nöbetçisi bu zamanın

bülbül ölüsünü kaldırmayın topraktan
koklar gül kokusunu belki ab-ı hayat niyetine...
terk etmedi adetini
gül bütün kış naz etti yine...
aşk mıdır yoksa; Nedir ismi bu dumanın? ..

böyle değildi biliyorum böyle değildi eskiden
beklemenin bir başka tadı vardı
bir de sen eskiden böyle giyinmezdin
toprak yoktu başında gök parlardı
sanki eskiden biraz daha genişti alnın...

II.

ah zaman ne kadar da çabuk geçiyor
ihtiyarladım işte yaş yirmiye dayandı
bu gönül var ya bu gönül
daha üç yıl önce gözlerinde yandı
o zamanlar sesi bu kadar fazla değildi kemanın...

üç yıl oluyor evet işte üç yıl
fakat seni bir an bile unutmuş değilim...
Marmara sularında seyrettim gözlerini....
bunu demeye varmıyor dilim
ama gözlerin yetişmez maviliğine Marmara'nın...

en güzel şarkıları İzmir radyosu söyletiyor
canlı yayınla senin için
ama senin için en güzel şiiri ben yazdım
en anlamlı kelimeleri ben seçtim
bırak radyolarını İzmir'in İstanbul un Ankara'nın

III.

kanaviçe hayaller işlemişsin aşkıma
uzun bir kış gecesi sabaha dek...
usul usul kar yağıyormuş
kızıla boyanmış şehir giderek...
sabah namazından sonra ancak yatabilmişsin.

hasret çektiğin gözlerinden belli oluyor
ve ellerin titriyor yazı yazarken
içini kağıtlara döküyorsun
sokaklarda bu kadar insan varken...
inşallah derdini dışarı atabilmişsin...

klişeleşmiş kelimeler kullanmak istemiyorsun
duygulara tevdi ediyorsun mısralarını
bu hal aşıklığın alametidir
öyle bir haldir ki yoktur bunun yarını
ve aynen öyle de bütün maziyi silmişsin

Ara Neşide

Türbân-ı küfrüne hayrân olduğum
Yolunda yer ile yeksân olduğum
Aşkında sâhib-i peymân olduğum
Husus-ı nûrda bi-gümân olduğum
Cennette inşallah gılmân olduğum
Kalb-i nurânına mihman olduğum
İsterse dâimâ mihr-bân olduğum
Terk etme bırakma merhamet eyle
Salın da bugünü kıyamet eyle
Hal-i divânemi selâmet eyle
Yaparsın inşallah kerâmet eyle
Oku da kalbimi merhâmet eyle
Uğrunda hedef-i tîrân olduğum
Beldesinde rızk-ı şîrân olduğum
Aşkıyla mağdub-ı nîrân olduğum
Hamal-ı keder-i gîrân olduğum
Meclisinde Cem-i Îrân olduğum
Kırma kadehimi kurbân olduğum
Bastığı yerlere türbân olduğum
Gecesinde necm-i çobân olduğum

IV.

gözlerinden dökülen yaşlar yere değmeden
o kadar yanıyorsun ki buharlaşıp uçuyor
bir dilekçe vermişsin kât-ı Rahman'a
dilekçen orada hep beni suçluyor...
beni ukbâda bile yandırmayı bilmişsin.

hayır! hayır müşteki değilim halimden
ben bu yolu seçtim çünkü ezelden
bu sahranın nöbeti şimdi bendedir
bunun için şikayet edemem hiçbir güzelden...
kendini çölde andırmayı bilmişsin

sahrada tek başıma kaldığım zaman bile
dostlarım yine vardır...
biri hayalindir sürekli şiir okur,
aydır biri parşömen kağıtlarını aydınlatır
hayalen,ismen,cismen yanıma gelmişsin...

V.

adına akrostişler yazdığım günler vardı
boş sayfalarda şifreler dizdiğim ismine...
utanmıyordum seni sevmekten
ama saklıyordum sevdiğimi yine...
kim bilir belki korumak istediğim sendin...

nergis gözlerin kadar süzgün değildi,
ve yanakların güllerden daha kırmızıydı...
gözlerinden biri Zuhal
biri Süreyya yıldızıydı...
sen başlı başına bir alemdin...

efsanevî bir güzelliktin sen
güzellik hususunda bambaşka bir şeydin
ne Aslı senin kadar asildi
ne de Şirin senin kadar şirin...
kendinden başka bir şey değildin... sen sendin...

VI.

Hayatgülüm dün yolum sana düştü
bir on sekizliğin bakışlarında...
utangaçlığın ve muhterizliğin bir de pişmanlığımın
üçüncü yılını kutladım kalbimin yakarışlarında...
gönül nirana düştü...

hayalin mum olmuş, düşüncem pervane
yanıyorum düşündükçe gözlerini
yanaklarının sarp kayalıklarından düşmek olmasa
yakalamak isterdim beni reddeden sözlerini...
sözlerin ateş oldu cihana düştü...

melankolik yalvarışlarımı duymuyor musun
bilmiyor musun ki seni ne kadar çok sevdiğimi?
gözlerimin siyahlığı isindendir kalb yangınımın
gör artık senin için yandığımı...
canım sevdana düştü..