1/:
Yüreğimize doldurduğumuz yirmi dört ayar mersiyenin sesiydi...
Fitne üzerine kuruluydu Mu. Atlo ise sulhe abanık. Doktrin diken diken oluyordu burada. Teologlar yürekten yanık. Ve ateşli kolestroldü damardaki çan. Kaçan üryan bir adamdı. Ancak ilk sözünü duyunca davanın, kozmik fon kararıyordu. Çünkü davetsizdi paradigma. Ve Eskoçlar giriyordu izan kitabına. Bir de... Aşk zamanına tabii ki. Beş dalga boyu salınımı vardı ateş frekansının. Kıvırcık saçları bile şimşek suretliydi evvanın. Yıldırımlarla düzeliyor ve çiviler gibi çakılıyorduk arza. Ya toprak? ... Ateşin nesiydi?
2/:
Yüreğimize doldurduğumuz yirmi dört ayar mersiyenin sesiydi...
Ardından yürüyorduk. Bir kervandaydı yapraklar. Ve dimdik bir hal alıyordu kutuplar. Doğu dönüyordu batıya. Eksodustu kutupta. Ve en eski kreygırın kılıcı... Kan ve yalan... Biz çaresiz bir sayfa daha içiyorduk koşmamızdan. Yüreğimize bir hal mi oluyordu ne? İçimize doldurduğumuz bize ait bir sesti. Ve som ve yirmi dört ayar mersiyeydi.
3/:
Sen altınsın ben tunç muyum?
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben saç mıyım?
Ne var ise sende bende
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta