1/:
Bir parça antimaddeden südur ediyordu ak'aşk ve gül'enerji gülümseyerek...
Biz oradaydık. O ise hiçbir yerdeydi... Onun peşinden sürüklenenlerse bir yıldız kuyruğu... Astronun ünlüler kervanının take off ışıkları yanıyordu pır pır. Proksima yıldızı en başta imame. Ve kıran kırana enerjik. Bu tarz aydınlıklar göz alıcı sarılıkta oluyordu çoğunlukla. Artık sisli şiir yazıcılarının gözlerini üstümüzde hissediyorduk. Centurik azizelerin tepesinde dönen ışıklı haleye vurgunduk ya... O kadar aşk... O kadar düz yazı işte... Gözlerimizi yakamıyordu kinetik birikintileri aynaların. Uzanıyorduk yörüngelere esneyerek...
2/:
Bir parça antimaddeden südur ediyordu ak'aşk ve gül'enerji gülümseyerek...
Sersem bir astrofizik içreydik. Ancak enerjiler apaktı. Belki de potansiyel nötrlüklerle yüklenmişlerdi. Yalnız içinde taşıdıklarını tabii ki... Ama neden yakmamıştı kandiller? Kalabalık kaderlerindeki aydın evreleri? Bir meçhul yazgıydı bu işte. Kapkaranlık maddeden südur halindeydi ak enerji. Ve biz bir yokuş üzereydik. Kuyruk kuyruğa... Öyle zorlanıyorduk ki bizler ve tasavvufik dervişan... Zaman acıyordu evlatlarına. Kaçkın şıhaplar kendini yakıyordu matemle. Teskin ediyorduk saçlarını elleyerek...
3/:
Sen altınsın ben tunç muyum?
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben saç mıyım?
Ne var ise sende bende
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta