24 Zülkarneyn Aleyhisselâm

Mehmet İslami
2465

ŞİİR


18

TAKİPÇİ

24 Zülkarneyn Aleyhisselâm

24 ZÜLKARNEYN Aleyhisselâm

KUR’ÂN-I KERÎMDE BİZE BİLDİRİLEN YİRMİ SEKİZ NEBİYYULL ÂH (Salevâtullâhü ve selâmü ecmâıyn)’IN ŞEREF ABİDESİ HAYAT SERÜVENLERİNİ ACİZÂNE ŞİİR İLE MUHTASAR OLARAK İFÂDE ET MEĞE ÇALIŞTIM İNŞAELLÂH HAYRA SEBEP OLUR Selâm ve dua ile
27 Rebiülâhir 1440 Hamis
03 Ocak 2019 Perşenbe
21 Kanuni Evvel 1434
Kasım 57
“(Ey Muhammed), sana Zülkarneyn’den soruyorlar. De ki: Size on dan bir hatıra okuyacağım.” (Kehf suresi:83. Ayet)“ Biz yeryüzün de onun için sağlam bir mekân ve (orada istediği gibi hareket edec eği bir ortam ve) kendisine (muhtaç olduğu) her şeyden (amacına ulaşabileceği) bir sebep (yol) verdik.” (ulaşmak istediği her şeye ul aşmanın yolunu ve aracını verdik.) (Kehf suresi: 84. Ayet)“O da (kendisini batı ülkelerine ulaştıracak) bir yol tuttu.” (Kehf suresi: 85. Ayet) “Nihayet güneşin battığı yere ulaşınca, onu, kara balçıklı bir su gözesinde batar (gibi) buldu. Orada (kâfir) bir kavim buldu. De dik ki: Ey Zülkarneyn, ya (onları) cezalandırırsın veya kendilerine güzel davranırsın.” (Onları güzellikle yola getirirsin. Nasıl istersen öyle yaparsın.) (Kehf suresi: 86. Ayet) “Zülkarneyn, kim zulm eder se, onu cezalandıracağız. Sonra o, Rabb’ine döndürülecektir. O da onu görülmemiş bir azaba uğratacaktır.” (Kehf suresi: 87. Ayet) “
Fakat her kim iman eder ve salih (iyi ve güzel) amel (ibadet ve iyi şeyler) yaparsa ona mükâfat olarak daha güzeli vardır. (Üstelik) ona emirlerimizden kolay olanı söyleriz.” (Ona kolay işler yapması nı emrederiz, zor işlere koşmayız onu) (Kehf suresi: 88. Ayet) “So nra yine (doğuya doğru) bir yol tuttu.” (Kehf suresi: 89. Ayet) “Ni
hayet güneşin doğduğu yere ulaşınca, onu, kendileriyle güneşin ar asına (onları koruyacak) örtü koymadığımız bir kavim üzerine doğ ar buldu.” (Kehf suresi: 90. Ayet) “İşte böyle. (Zülkarneyn, yüksek bir mevkiye ve hükümranlığa sahipti.) Onun yanında ki (daha nice hükümranlık bilgisini ve) tecrübesini kuşatmıştık.”(Hepsinden hab erdardık.) (Kehf suresi: 91. Ayet)“Sonra yine bir yol tuttu.” (Kehf suresi: 92. Ayet)“Nihâyet iki sed (dağ) arasına ulaşınca, bunların önünde nedeyse hiç sözü anlamayan bir kavim (halk) buldu”(Kehf suresi: 93. Ayet) “Dediler ki: Ey Zülkarneyn! Ye’cüc ve Me’cüc adlı kavimler yeryüzünde bozgunculuk yapıyorlar. Bizimle onların arası nda bir sed yapman karşılığında sana bir vergi verelim mi?” (Kehf suresi: 94. Ayet) “Zülkarneyn,”Rabbimin bana verdiği (imkân, kud ret ve zenginlik sizin bana vereceğiniz vergiden) daha hayırlıdır. Şimdi siz bana gücünüzle yardım edin de, sizinle onların arasına sa ğlam bir sed (engel) yapayım”(Kehf suresi: 95 Ayet)”(Zülkarneyn)
Bana (yeterince) demir madeni (kütleleri) getirin” dedi. (Zülkarne yn) iki dağın (yamacın) arasındaki boşluğu (demir kütleleriyle dol durup dağlarla) aynı seviyeye getirince, üfleyin (körükleyin) dedi. Nihâyet o demir kütlelerini eritip kor bir ateş (haline) getirince; “B ana erimiş bakırı getirin bunun üzerine boşaltayım ” dedi”(Kehf Sû resi: 96. Ayet)“Artık (Ye’cuc ve Me’cuc) onu ne aşabildiler ne de de lebildiler.” (Kehf suresi: 97 Ayet)“(Zülkarneyn), Bu, Rabb’imin (kul larına) bir rahmetidir. Rabb’imin va’di (yani, kıyametin kopma vak ti) gelince(Ye’cuc ve Me’cuc) onu (o Seddi) yerle bir eder Şüphesiz Rabb’imin va’di gerçektir” (Kehf suresi; ayet :98)“ O gün biz onları bırakırız, dalda, dalga birbirlerine karışırlar. Sonra “sûra”üflenir de onları toptan bir araya getiriririz.” (Kehf suresi: 99. Ayet) Bir kısım rivayetlere göre, Yahudilerden birkaç kişi, peygamber efendimiz Muhammed (s.a.s)’e gelerek Zülkarneyn ’in kim olduğunu sormuş lar. Bunun üzerine bu âyetler nazil olmuştur. Bir başka rivayete gö re ise,bu soruyu Mekke müşrikleri sormuştur. Yahudilerin: “Sen, bi ze hep bizden öğrendiğin Musa, İbrahim ve Âdem’den haber veriyo rsun. Tevratta tek bir yerde bildirilen bir peygamber’den bize habe r ver” demeleri üzerine Peygamberimiz efendimiz (s.a.v): “Bu kişi Zülkarneyn’dir” buyurmuşlarve bunun üzerine bu âyetler nazil olm uştur. Diğer bir rivayette ise, Mekkeliler kitap ehli olan Yahudilere adam gönderip peygamber efendimiz Muhammed (s.a.s)’i zor bir sı navdan geçirmek için, birkaç soru hazırlayıp göndermelerini istemi şlerdi. Onlar da şu üç şeyden sormalarını tavsiye etmişler: Ruh, As hab-ı Kehf ve Zülkarneyn. Bunun üzerine ilgili âyetler inmiştir.
A -) Zülkarneyn, birçok üstün yeteneklere, geniş kudret ve imkâ nlara sahip bir kişidir
B-) Bilgili, kültürlü, dünya coğrafyasının önemli bir kısmını çok i yi bilen bir kişidir
C-) Sürekli olarak Allah’ın yardıma ve desteğine mazhar olan bir kişidir.
D-) Zalim topluluklara hadleri ni bildiren ve onları cezalandıran bir kimsedir
E-) Âhiret gününe ke sin bir şekilde imân eden, ona göre hareke t eden ve iyi ahlaklı dinivar milletleri koruyan ve onlara hiçbir karşı lık almadan yardım eden bir kişiliğe sahiptir.
F-) Madenleri yakından tanıyan ve onların ha ngi işlerde kulanıl abileceğini çok iyi bilen usta ve tecrübeli bir kişiliğe sahiptir.
G-) Rabbine karşı teslimiyet gösteren ve her şeyi Allah ’ın emri i stikâmetinde çevirmeye çalışan Salih bir kimsedir.
H-) Bir gün mutlaka kıyametin kopacağını, kıyamet yaklaştığınd a ise, Ye’cüc ve Me’cücün kendi elleriyle yaptığı seddi yıkıp, yerle b ir edeceğini ve bunun Allah’ın verdiği bir söz olduğunu bilen ve bu nu haber veren bir kimsedir.

Yaratan Teâlâ “BİZ ZÜLKARNEYN’e
Yeryüzünde mekân ve dahi gene
Yararlanacaklarını her sene
Verdik” buyuruyor, ihsan değil mi?

Yol verdik batıya gidebilecek
Gittiğinde irşat edebilecek
İsterse her cinsi güdebilecek
Kabiliyetli bir sultan değil mi?

Batıda güneşe mülâki oldu
Kara balçıklı bir suyula doldu
Suyun gözesine batıyor buldu
Mucizeyi hamil Zişan değil mi?

Orada bulduğu kâfir bir kavim
“Dediler durumumuz çok vahim
İstersen afveyle inandır sevin”
Bu ilâhi lütuf izan değil mi?

Onları güneşten koruyacak, biz
Üzerine örtü koymadığımız
Sanki üzerine doğmadığımız
Bir kavme ittibaı şan değil mi?

Yürüttük dilinde zikredip bizi
İki dağın arasında her sözü
Anlamaz bir kavme bakınca gözü
Minnet dilenmesi hayran değil mi?

Dediler: Zülkarneyn Yecüc ve Mecüc
Adlı kavme yoktur direnecek güç
Bu bozguncu kavim lâf anlamaz hiç
Himmeti nebinin şayan değil mi?

Aramıza bir set yap onlar ile
Bir daha rast gelmeyek bunlar ile
Nasıl emredersen, çocuklar bile
Emrine amâde, vicdan değil mi?

Sen yap da vergi verelim dediği
Zülkarneyn: Allah’ın bana verdiği
Sizinkinden kat kat üstün; pekiyi
Yapacağı büyük ihsan değil mi?

Dedi: bana yardım ediniz hele
Demir kütlesini getirin ele
Bakın şimdi yapacağım engele
Diyerek kurduğu mizan değil mi

Demirle doldurdu dağ arasını
Körükletti yakınca çırasını
Dedi ki: seyredin erimesini
Fenni teknik ilmi beyan değil mi?

Demir eriyince; erimiş bakır
Getirtir; üstüne döküp kapatır
Soğur iken selenir patır patır
Mevcûdata her hâl ayan değil mi?

Ye’cüc Me’cüc setine aşabildi
Ne de delemedi ardında kaldı
Ne zamanki vakti saatin! Geldi
Onlarda Allâh’a uyan değil mi?

O zaman Seddi yıkıp aşacaklar
Arzın üstünde coşup taşacaklar
Akibet mevtle kuçaklaşacaklar
Hep bunlar ilâhi beyan değil mi?

İSLÂMİ: Kendine Yüce Allah’ı
Bidayetten vekil tuttu vallahi
Hakkın sevgilisi Habîbullâhı
Zülkarneyn’le bile duyan değil mi?

Mehmet İslami
Kayıt Tarihi : 2.1.2019 17:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mehmet İslami