24 Son Süvariler Semahı Şiiri - Ahmet Yo ...

Ahmet Yozgat
2011

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

24 Son Süvariler Semahı

1/:
Can içre can saçtığında zamana cömert nisan,
Al benizli ateşlerden alır rengini kızıl çiçekler...
Bilin ki ölecekler durağanlığı seçen her zerre,
Ve ölecek insan...
Kürre bile dönmede,
Ve övünmede bir yılda bir kez dönüşüyle...
Ya biz? ...
Ki en son ve eliptik bir yol üzre süvarileriz,
Elimizde tespihimiz yoksa alnımızı çekeriz biz de.
***
Yıldızlara öykünürüz başımız esriyince,
Bir gözümüz konuğumuz ay'ı taşır yuvarlak çukurunda,
Diğer izimiz düşüp kalmış sayın ki jüpiter diye bir seyyarede...
Ve alnımızda aralanmışsa yüreğimizin aydınlık krateri,
Mağma, sabunlu sular gibi damağımızdan gelir kızıl kıyamet.
Mutlaka bir 'Big chranch'a ulaşacak bu virajlı yolda,
Her attığımız adımda dört nalımız bir tek nala dercolur,
Derin deniz akar yatağında, geniş göl çırpınır,
Sormayın ne Nil'i ne de Fırat'ı bana,
Yürüyen durmuştur işte, duransa koşmadadır bir kıyamet türbülansında.
Paslı sularda gezinen her göz ise demirden bir iz taşır,
Bizim kıskıvrak girdaplarda gizlenen özümüzse, yorgun beynimizde,
Bir ulaşırız soluk soluğa kozmik menzile,
Bir döneriz arzda unuttuğumuz son sevgimize...
Elimizde tespihimiz yoksa alnımızı çekeriz biz de:
Dem bu dem,
Dem o dem diye ay can...
2/:
Çan sesleri kervanın gelişini anımsatır ya can ay,
Bundandır sevmeyişi haramilerin çan seslerini.
Narlı nefeslerini peşpeşe dizen gevişin efendileri obur hecinler,
İz ize yol alırlar yabancılık çekmeden ipek yolunda.
Aslında ey can,
Yolda bir,
Yolcu da tek,
İpek de birem birem dokunmada tezgahlarda,
Ve teklik içinde kesret görünseler de,
Sırtına kaf dağını yüklenmiş mayalar da...
***
Dem içre dingin turnalar ötüyorlarsa hazanıl bağlarda,
Duralım biz de semaha kendi yörüngemizde haydin.
Sererek yüreğimizi yaylalardaki sevda tarlalarına,
Kudurgan gözlerimizde yanan ocaklar kadar vurgun,
Ve dillenen alazlar kadar susuzuz bu bela'da.
Evet, bin kere evet ki,
Elimizde tespihimiz yoksa sancımızı çekeriz biz de.
'Avuç içi kadar dar bir dünya kurdum,' de ey izdaş diyebildiğnce,
Ama biliriz ki her zerre oluşur sonsuz sayıdaki noktalardan.
O son gün gelince,
Ayrışır zerre de lime lime, kürre de yarık yarık...
Bilin ki ey ins ve can, inanın biz de.
Arz üzre dönmesek de dönmesek de
Kar hanemize ince bir iz düşer kalem,
Ya mavileşir,
Ya da kızarır alem...
3/:
Bir elimizde kutup yıldızı,
Alnacımızda soma kesmiş bir kufi yazı,
Yani 'Edep ya hu! '
Sahra eninde sevdalardayız bu alacakaranlıkta,
Hırs ile at koşturmadayız şahbaz suvariler olarak.
Siz de kalkın ayağa, ey uzanmış yatan canlar!
Aha at, aha bolat döküm kantarma...
Yaralarımıza tuz basın,
Her nefesimize tespih tespih hakik dorusu nokta...
Ve unutmayın ki ay can,
Aşk yoksa yürek de kokar, damardaki tuz da...
***
Bilinmez bir mekan içrede,
İçimizde sandığımız kendimiz bu dem...
Boncuk boncuktur alnımızda terimiz imame katarı misali,
Elimizde tespihimiz yoksa ne çıkar?
Yüreklerimizi çekeriz biz de.

Ahmet Yozgat
Kayıt Tarihi : 7.6.2006 12:20:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ahmet Yozgat