Uyandım sabah olmuş…
Açıkta kalmışım…
Her yanım uyuşmuş…
Biz alışkın değiliz…
Denizden esen…
Bu meltemlere…
Biz Anadolu çocuğuyuz…
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
buna benzer bir şiir de benden olsun
Net Aşkı
Yıllar öncesinde karayağız bir delikanlı susadı
Su içmeye indi bir çeşme başına
Bir göz gördü Suna yı,çakıldı kaldı
Yüreğine ılık ılık aktı kara sevda
Suna ürkek bir memnuniyetle örttü yaşmağını
Gözucuyla baktı karayağız delikanlıya
Sanki bir çığ düştü onun da yüreğine
Sonra eridi erim erim,zaman duruverdi
Bu kadar kalmak ayıptı. dolmuştu testi
Delikanlı içmişti içeceğini, durmanın alemi yoktu
Bindi atına, dönüp bakmak olmazdı
Döndürdü atını, güya huysuzlanmıştı at
Şöyle bir şahlandı, kişnedi, eşindi
Suna, testisi omzunda keklik gibi sekiyordu
Dönüp bakmak yasaktı ona, bağrına taş bastı.
Herkes, her şey şahit oldu bu sevdaya
Dağlar, taşlar, kuşlar, kertenkele, yılan...
Suna bir daha inmedi çeşme başına
Sazının telini yanık yanık titretti delikanlı
Sevdalar yürekte tutsak kaldı
Vuslat erişilmez bir ceylan gibi kaçtı dağdan dağa
Suna gelin gitti bir başka köye,
Delikanlının akibeti belirsiz....
Belki Fehat, belki Mecnun belki de Kerem
Kimi de dedi ki onulmaz illet... verem...
Boy boy çocukları oldu Suna nın... torunları...
Kocası öldüğünde belki de ilk defa
Veraset ilamı almaya gitti nüfus müdürlüğüne
Dediler... nine ismi neydi beyinin
Şaşırdı kaldı Suna nine. sahi ismi neydi adamın...
Yavrum dedi memura ayıplama beni
Gün yüzü görmedim ki ben,
Benim adam kara kuru,alçacık,huysuzun tekiydi
Acı biberden daha acıydı
Soracak olsam ya tokat ya üvendere
Herif dedim yıllarca,herif aşağı herif yukarı
valla Ahmet desem de yalan Mehmet desem de
İyi adamdı yine de nur içinde yatsın
Memur güldü saygıyla,alay etmeden
Torunları güldüler
Nine dedemin ismi Şakir di Şakir
Hee dedi Suna nine öyle bir şeydi işte....
Nette tanıştı iki kişi,güya biri erkek biri dişi
Bilmemne idi erkeğin niki,Sanane idi kızınki
Tavlaydı, okeydi, sohbetti ilerledi muhabbet
Aylarca sürdü, kamera açmadı ikisi de
Seslerini duymadılar birbirlerinin
Gözgöze gelmediler,ellerini tutmadılar
Her şey yalandı belki.... belki de gerçekti
Sonuç mu? ?
Net gitti aşk bitti.
Cemal Yaman
yüreğin şiirle dolsun
Evet., sanal alem sahte alemdir. Ne yuvalar yıkıldı birbiri ardına. Hayatın gerçeği acı da olsa.Sevgiyle kalınız.
kaleminize sağlık kutlarım saygı ve muahbbetle
O kadar da acımasız yüklenmemek gerek sanal alemin sessizliğine ...
Kişilikle ilgili özellikler ister sanal , ister gerçek bütün alemlerde kendini göstermiyor mu zaten ...
Bu ortamın yarattıkları ve kişiye kazandırdığı dostluk ve paylaşım gibi değerlerde çok önemli ve gerçek bence ...
Ama şiirsel anlatımınız çok güzel ...
Kutluyorum şiir yüreğinizi , kaleminizi ., saygıyla ...
Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta