1/:
Davranın ey bedeviler!
Sular içilmek içinse yoksul vahalarda,
Köprüler de geçilmek içindir diyarı sırat’ta ebediyen.
İşte bu yüzden çıkar Sinbat vilayetinden kervanlar biteviye,
Bundandır çalması, aynı ritmik Arabiyi çanların hicretlerde...
***
Son kervanın kenti terk etmesi üstünden,
Bir ağıtlı ölüm,
İki sevda geçmişti,
Biri karalı...
“Mıntıka kırk bin haramiye kesmiş” dediler,
Sakalları baskın beyazlığa kesmiş veliler göç öncesi.
Cehenneme bakmak geldi içinden Şehinşah vekilharcının,
Mamur muhitler bile ateş ve kurutulmuş anıydı şimdi,
Yani ol zamanında bin ikinci gecenin.
***
Davranın ey sabit bedeviler!
Davranın ve dönün direklerin kütrunca,
Ve sen dağarında kan ve gözyaşı taşıyan adam,
Neden görünmüyorsun ey yüreğimi çöllerde güden çoban?
Bu arsızlığı nakaratından okunan ıslıklar kimin için çalınır?
Kimin için bu Karanlı Veysel tekellümleri?
Bilirim ki sen kışkırtırsın kurtları çöllerde beni yiyen,
Halbuki sular içilmek içinse yoksul vahalarda,
Köprüler de geçilmek içindir diyarı sırat’ta ebediyen.
Dönen burula burula ulaşır akyıldıza,
Duranı salt ölümdür bekleyen...
2/:
Davranın ey bedeviler!
Şafaklar ürkütür yükümü, sökerse aniden rampa çıkınca,
Yeterli suyumuz vardır belki kırk günlük sevdalanmalara,
Ama artık çözülmüştür yüreklerdeki köklü hecin yağları,
Beni ne harami,
Ne Veysel anlar vahalarda,
Gözlerime sürme çekerek ölüme gelin gitmek zamanındayım,
“Dönelim” derim kimi zaman semahın ortasından geriye,
Oysa bu yolun dönüşü dürülmektir zamanda zemheriye.
Aşkın buracığından sonradır rönesans,
Önümüzü kimi zaman kendimiz açarız,
Durağan kumları iştah ile içerek,
Kimi vakit uçurumlar keser saçlarımızın ucundan büyü için,
Sağımız sakız tarlası kenger Araban’ında,
Solumuz zakkum ve geven...
Sular içilmek içinse yoksul vahalarda,
Köprüler de geçilmek içindir diyarı sırat’ta ebediyen.
3/:
Evet evet, solumuz diyorum yar,
Arkamızda yükselen ise Dahran’ın gotik minareleri...
Davranın ey bedeviler!
Sıfır derece yalçın kayalar arasında buz bulanık kubbeler,
Döne ve burkula yükselirler yürek vilayetinde.
Ah allı gelini uzak diyarlara taşıyan ırmak,
Dehşetengiz ülkelerin kaderleri kurban eden albızları ah!
Ki onlar kardeştir arslanlar ve acımasız sellerle,
Kudurmuş kurtlar bu yüzden saldırırlar kıvırcık kuzulara,
Bundan elleri açılır göklere ninelerin,
Gelinlerin ve haramilerin bahtları çakışır hicretlerde,
Bir görünmez eldir,
Geceyi gündüze,
Cehennemi tandırlara ve koygun yüreklere teğelleyen...
Sular içilmek içindir yoksul vahalarda ey yolcu,
Köprüler de geçilmek içindir diyarı sırat’ta ebediyen.
Kayıt Tarihi : 18.7.2006 09:25:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ahmet Yozgat](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/07/18/24-bedevi-kopruler-semahi.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!