1993 yılı gibiydi.
Sonlarına doğru Kasım ayının,
-tam da şu tarihlere tekabül etse gerek-
Küçük bir tuğ geldi dünyaya
Aslına bakarsanız,
Bana göre haksızlık etti dünyaya!
Çünkü
Bu fazlasıyla kirli ve ahlaksız dünya için
Fazla iyi ve fazla temizdi.
Tabii vakit geçiyor, çocuklar büyüyordu
Eğer Einstein haklıysa -ki haklı
Onun da diğerleri gibi büyümesi gerekiyordu.
O da hay hay dedi
Ve
Hiç utanmadan sıkılmadan -gayet utanarak sıkılarak-
Büyüdü.
Yıllar sonra
Bazı kuşların başlarındaki bir tüy yumağının
Toy, küçük ve çelimsiz haliyken
Şimdi aralarındaki en gösterişlisi,
En mükemmeli olmuştu.
Kimsenin bakıp da bırakmak istemediği
Ve hatta baktıkça bakmak istediği bir hal almıştı.
Güzelliğinden tutun da mana ettiği anlamına kadar
Herkesin gözdesiydi.
-hatta baktıkça bakmak istediği bir hal almıştı-
Ama bakmak ve görmek farklı, maalesef.
Onlar bakıyordu, izliyordu.
Onlar; bakmıştı, izlemişti.
Bense gördüm.
Hayranlıkla izlediğim,
Hayranlıkla baktığım
Bu güzelliğin edepsizce, beni de görmesini sağlamaya çalıştım.
Ve başardım vesselam.
...
Sonrası mı?
Sonrası işte şimdisi.
Ben hala hayran duyduğum güzelliği
Takdir ile izlemeye devam ediyorum
O ise
Bilmiyorum
Sanırım benimle cebelleşiyor.
Tam 24 yıl önce,
Bu sıralar
Güneş doğdu dünyaya.
Tam da ihtiyacım olan güneş
Hasret kaldığım güneş.
İyi ki de doğdu o güneş.
Bu arada aramızda kalsın ama
Büyüdü fakat adı hala Tuğçe.
Kayıt Tarihi : 8.8.2022 13:19:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!