Dağıl, ey göklerimi bürüyen gam bulutu!
Ölüm yağdıran öfken yıldırmaz bu umudu…
Bu umut gökler gibi bir çift gözde parladı;
“İlk hedef Akdeniz’dir” diyen sözde parladı.
Bu umut damlacığı oldu her çölde vaha,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
antoloji yönetiminden bir ricam var.
her gün buraya din ile ilgili bir şiir eklenmesi!..
sayın Cihat Şahin beyin hatrı için!..oke....
:)
Gün çok önemli bir gün .
Polatlı’ya Konya’ya kadar gelmiş düşman ve bu düşmanı def edecek bir meclis kuruluyor.
Bu ülkede yaşayan herkes için kaderin tecelli edeceği ve Rabbimizin bize bir vatan hediye etmesinin müjdecisi olan bir başlangıç
Meclis ve cumhuriyet benim inancımın tam merkezinde olan kavramlardır . Şura fikrinin günün gelişen imkanları içinde tekemmül ettiği, mütemmim bir hareket olmuştur .
Maalesef bu tür hususi günlere ait şiirler genelde sipariş duygusu içinde yazılan şiirlerdir Ve günün mana ve önemini karşılamaktan uzak kalan şiirler olmaktadır .
Ben ,İstiklal marşınızı kudretli bir şiir olarak görürüm lakin o da müzikaliteye uygun değildir. Yapılan ve denenen hiç bir beste halkın kolayca söylemesine uygun olmamıştır.
Bunun dışında 10. yıl marşı ve 50. yıl marşı emsallerine göre iyi şiirler
Biraz da Fazıl Hüsnü Dağlarca şiirleri sanki diğerlerine göre bir miktar şiir değerine sahip
İnşAllah ileride halkın dilinden düşmeyen beğeni düzeyi yüksek şiirler yazılır.
Güne layık, günün önemine binaen muhteşem bir 23 Nisan şiiri.
Gerçekten beğenerek ve takdir ederek okudum.
Herkese, her kesime hitap edecek bir şiir.
.
364 + 1 GÜN...
Çok mu?
Çocuklarımız da bu günlerinde sevinsinler.
Sadece bizim çocuklarımız değil, dünya çocukları da sevinsin.
Yıllardır dünya çocuklarını Türk ve Müslüman ülke olarak kucakladık.
Onların zihinlerine, hafızalarını Türk milletinin misafirperverliğini, sevecenliğini, Atatürk'ün çocuklara verdiği önemi ve İslamiyet'in yüceliğini göstermeye çalıştık. Özellikle evlerimizde misafir ettiğimiz çocuklara kendimizi anlatma fırsatı bulduk.
Türk çocuklarıyla arkadaş, dost, kardeş oldular.
Büyüdükçe çocuklar, kardeşlikleri de derinleşecek, kökleşecek ve büyüyecektir.
Kendi ülkelerinde Türk'ü, Müslüman'ı görmüş, yaşamış olarak ve hatta arkadaş edinmiş olarak bizi anlatacaklar.
Onların ufacık yüreklerinde, o masum kalplerinde yer edinmek, bir dost kazanmak, hatta geleceğinde bir dindaş kazanmak olmaz mı?..
.
Bir hadis şöyle der:
"Kıyametin kopacağını bilseniz dahi elinizdeki fidanı dikiniz.”
Çocuklar da insanlığın fidanları.
Dinimizin canlılara şefkati, merhameti ve hizmeti el üstünde tutması ve teşvik etmesi boşa değildir.
İnsanın geleceği olan çocuklara sahip çıkmak, onlara iyi niyetle ve sevgiyle yaklaşmak, onları bahçemizin çiçekleri olarak görmek ve sahiplenmek kadar güzel bir duygu olabilir mi?..
Bedenlerimiz dünyevî.
Canlarımız uhrevi...
.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Türk ve Dünya çocuklarına kutlu olsun.
Seçici Kurul'a teşekkürler.
Saygıyla...
Ahmet bey, Hatırlarsanız Şaban ayının 15 deki kandil de aynen böyle es geçilmiş o gününün ehemmiyetine dair bir şiir seçilmemişti. Bizde her sene Ramazandan bir gün önce ona hoşamedi yapmak bir örftür. Senede bir gün gelen beşeri bir bayram için gündeme iki şiir birden almak yerine onlardan birisini yine senede bir kere gelen ve içinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesi de bulunan Ramazan ayının karşılanması için ayrılsaydı daha makul olmaz mıydı? O zaman sanırım ne şiş yanardı ne de kebap.
Ayrıca; bizce dini mevzular her zaman dünyevi konulardan daha ehemmiyetlidir ve asla ihmale gelmez! Yoksa Allah'ın "ONLAR BİLE BİLE DÜNYAYI AHRETE TERCİH ETTİLER!" ayetinin tehdidine masadak oluruz! Yani dine en büyük zararı verenler onu daima tali bir mesele imiş gibi görenler ve onu kişinin vicdanına hapsedip hayat düsturu olmasına mani olmaya çalışanlardır vesselam!
BU GÜNÜN AKŞAMINDA ON BİR AYIN SULTANI OLAN VE İÇİNDE BİN AYDAN DAHA HAYIRLI OLAN KADİR GECESİ DE MÜNDERİÇ BULUNAN MÜBAREK RAMAZAN AYI TEŞRİF EDECEKKEN NEDEN ACABA GÜNÜN ŞİİRLERİNDEN BİRİSİ ONA HOŞAMEDİ YAPMAK İÇİN TAHSİS EDİLMEDİ?
Kutlu olsun bayramımız. kaleminize sağlık merheum üstad rahmetle anıyoruz
Bizlere günün anlamına uygun çok güzel bir şiir bırakarak
gitmişsiniz..Ruhunuz ş'ad olsun....23.nisan.2023
Bu bayram karanlığa doğan gündür, uyanın!
Atatürk’ten size de selamlar var, inanın…
Her gün yeni bir güneş doğup batar ardarda;
Bu güneş ki; hiç batmaz Yirmi Üç Nisanlarda…________
Güne uygun bu güzel şiir için teşekkür ederim. Şairimize rahmet dilerim.
23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramımız Kutlu olsun. Nice 100. senelere ...
Duyguların güzelliğinde değerli bir şiir yazmışsınız.Rahmet diliyorum. yazarımıza.
Bu şiir ile ilgili 9 tane yorum bulunmakta