23 NİSAN ŞİİRLERİ

23 NİSAN ŞİİRLERİ

Ali Efeoğlu

İyimi dediydiniz benim için
Ben bir işe yaramaz avareyim
Takmışım aklıma bazı şeyleri
Peşlerine dolanıp duran divaneyim

İyi olmak zaten kısmet değildi
Bazı insanlar beni hep kötü bildi
..

Devamını Oku
Gürsoy Solmaz

İnanın ki çocuklar,
En güzel bizim ülke..
Güzellikler bizde var;
Borçluyuz Atatürk’e

23 Nisan bizim,
Egemenlik günümüz…
..

Devamını Oku
Ozan Özel

Bir bayram düşünün ki
Cıvıl cıvıl, neşeli
Tüm dünyadan çocuklar

Bir bayram düşünün ki
Bir ulusun dirilişi
Atatürk'ten armağan
..

Devamını Oku
Perihan Metin

DERİN ACILARIN KANITIDIR; “KUTLAMA, BAYRAM” ADIYLA ANILAN GÜNLER
19 Mayıs 1919, Atatürk’ün, ülkeyi düştüğü vahim durumdan, bizzat gelip arsız ve yüzsüzce içine yerleşmiş Alman, Fransız, İngiliz başta olmak üzere işgal kuvvetlerinden kurtarmak için yol arkadaşları ve milletle el ele nasıl bir yol izlenmesi gerektiğinin konuşulup, tartışılıp karara bağlanmak için Samsun’da ilk adımı atarak bir dizi toplantılar yapmak amacıyla, Samsun’a ayak bastığı gün…
23 Nisan 1920, bir noktada birleşmek amacıyla yapılan tüm toplantılardan ardından, okullardan toplanan eski sıraların kullanılabilir hale getirildikten sonra organize bir şekilde hareket etmenin gerekliliğinden kaynakla, aynı çatı altında toplanmanın, gece-gündüz demeyip çalışmanın elzem olduğu kanaati üzerine, taş bir binanın Türkiye Büyük Millet Meclisi adı ile yapılandırılması ve gecelerce uykusuz kalarak ülke için çalışmaların hummalı bir şekilde yapılacağı, sıraların üzerinde yorgunluktan bitap düşerek uyuya kalındığı T.B.M.M’sinin açılış günü…
29 Ekim 1923; Aç, susuz, uykusuz, kar-boran, kan-revan demeden savaşılan o bitmek bilmez anlarda omuz omuza verip, kadın-erkek, çoluk-çocuk bilfiil içinde olunan, imkanların oldukça kısıtlı, düşmanın oldukça güçlü göründüğü bir savaştan galip çıkmanın verdiği yorgunluk, bitkinlik ancak bir o kadar onur ve gururla yepyeni bir ülke, devlet ve Cumhuriyet rejiminin, halk iradesini en iyi temsil edeceği, halkın iradesinin egemen olduğu, kimsenin kimseye üstün olmadığı, herkesin eşit olduğu düşünceleriyle Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu, bir milletin yeniden var oluş destanının tüm dünyaya duyurulduğu ve adeta Adolf Hitler’in; ”Türkler, öyle bir millettir ki, hayatta tek bir tane kalsa bile kendi devletini kurar, intikamını alır! ”, sözlerini kanıtlarcasına Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığının Dünya Tarihine imzasının atıldığı gündür.
“Bayram, Kutlama”, adı altında anılan hiçbir millî günümüz, eğlenceler, şenlikler sonucunda ortaya çıkmış değildir. Özünde yatan milletimizin derin acılarının kanıtı olan MillÎ Günlerimiz, bu bilinçle ele alınıp, günümüzde de devam eden ülkemiz üzerine oynanan oyunlara pabuç bırakmayacak şekilde, bu günlerimizin anlam ve önemi dile getirilerek, Kurtuluş Savaşımızda var olan ve Ülkemizin düze çıkmasında en büyük etken olan birlik-beraberlik ruhumuzu korumanın ve canlı tutmanın gerekliliği vurgulanmalı, gençlerimize manevi ve millî duygularımız yaşatılmalıdır.
Daha nice 19 Mayıs’lara, sağlık, huzur, birlik beraberlik ruhuyla çıkmak dileğiyle, Atatürk’ün; “Gençler, Cumhuriyeti biz kurduk, O’nu sonsuza kadar yüceltecek ve yaşatacak olan sizlersiniz! ” sözlerinde belirttiği gibi gençlere armağan ettiği, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramımız Kutlu Olsun.
Sonsuz Sevgi ve Saygılarımla
..

Devamını Oku
Süleyman Muamma

Rüyalar gibi tatlı bir güne açtı, gözünü
Ümitlerle koşuyorlardı, bayrama doğru
Yarınlar su gibi gelip geçiyor
Aşk acısı yanında keder olup gidiyor…

Midemizin bayram yapması gerekmez mi bugün
İyi ki doğdun denilmezdi arkadaşlar arasında, dün
..

Devamını Oku
Ümit Murat Şen

Bu sabah sokakta
'Bugün 23 Nisan' şarkısını söyledim,
Aval aval yüzüme baktılar;
Evlerine, işyerlerine bayrak asmasını biliyorlar
Biliyorlar bilmesine de
Ben şarkısını söylerken
Neden tuhaf tuhaf yüzüme bakıyorlar! ...
..

Devamını Oku
Mürsel Adıgüzel

Çok değerli arkadaşlarım, 'Dünya Çocukları Günü' olması nedeniyle düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim.
Ülkemizde ve dünyanın birçok ülkelerinde, bu Pazar gününü “Dünya Çocuk Günü” olarak kutlandı. Bende, bu önemli günle ilgili düşüncelerimi paylaşmak maksadıyla, şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Sözlerime, saygılar sunarak başlamak istiyorum.
Çocuklarımız, “Bugünün küçükleri amma, yarının büyükleri olacaklardır”. Bu nedenle, yarıDünya Çocuk GünüSnın büyükleri durumuna geldiklerinde, kendilerini daha iyi yönetebilmeleri için, gerekli görülen bütün tedbirlerin alınmasının şart olduğu bilinmelidir. Bundan dolayıdır ki, 1923 yılında İsviçre’nin başkenti Cenevre’de bir araya gelen bazı devlet temsilcileri, çocuk sorunlarını tartışarak “Uluslar Arası Çocukları Koruma Birliği” adıyla bir birlik kurulmasına karar verdiler. Çocuk haklarını imza altına aldılar. Bu karar, “Cenevre Bildirisi” adıyla yayınlanmış oldu. Bizde, bu bildiriyi müteakip “Çocuk Esirgeme Kurumunu” kurmuş olduk.
Daha sonra,1946 yılında ikinci uluslar arası toplantı yapıldı. Bu toplantı sonucunda, çocuk hakları daha da genişletilerek, 1953 yılına kadar yürürlükte kaldı. 1953 yılında tekrar toplanan üye ülkeler, çocuk sorunlarıyla ilgili yeni bir düzenleme yaparak, ilgilenme görevini “UNICEF”’e verdiler. (UNICEF, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun kısaltılmış adıdır.)
1954 yılında yapılan UNICEF toplantısında, her yıl, Ekim ayının ilk Pazar gününü “Dünya Çocuk Günü” olarak kutlanmasını, karara bağladılar.
Alınan karar gereği, ülkemizde çocuklarımızın hakları tanınmış oldu. Böylece, üye ülkeler arasında yerimizi almış olduk. Ancak değişen şartların sonucunda, bu gün çocuklarımızın çok büyük sorunlarla karşı olduğu bilinmektedir. Karşımızda çığ gibi büyüyen kimsesiz ve bakıma muhtaç çocukların sayısı, gittikçe artmaktadır. Bunların adına sokak çocukları dediğimiz, ama neden böyle olduğunu bilmediğimiz binlerce çocuklar mevcuttur. Bu çocuklar ne yiyip ne içtiği ve nerede yatıp kalktıkları genel olarak bilinmemektedir. Bilinenlerde, yardımlarımızı beklemektedirler. En büyük sorunlarımızdan biriside, yurdumuzun çeşitli yerlerinde, hala kız çocuklarını okula göndermeyenlerin sayısı, küçümsenmeyecek boyutta olduğu bilinmektedir. İstanbul’umuzda bile, nasıl bir tablo ile karşı karşıya olduğumuz tam anlamıyla bilinmemektedir.Bu nedenle, kimsesiz ve yardıma muhtaç olan çocuklarımızın sayısal tespitlerin yapılması gerekmektedir. Dahasın da, nasıl ve ne gibi önlemlerin alınacağı ve bu önlemlerin neler olacağı saptanmalıdır. Bu durumun açığa çıkarılması için de, sosyal hizmetlerde görev yapan komisyonumuzun, geniş kapsamlı bir araştırma yapmasını ve sonuç bilgisini, yüce meclisimize sunulmalarını, talep ediyorum.Bakın dünyamızda, çok hızlı bir değişim gözlenmektedir. Bu değişime uyum sağlayacak olanlar payına düşeni alırlar. O nedenle bu değişime uyum sağlanması için, şimdiden gerekli tedbirlerinin alınması şarttır.Bundan 49 yıl önce,1959 yılında “Birleşmiş Milletlerin Genel Kurulu”, çocuklara sahip çıkarak, çocuk haklarını karar altına aldıklarını, bu önemli maddelerden anlaşılmaktadır. Bu maddelerin önemli olanlarını sizlere sunmak istiyorum.
*Hiçbir çocuk ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyası inanç nedeniyle ayrı tutulmaz.
..

Devamını Oku
Kenan Balcı

Açıldı Ankara'da
Büyük Millet Mieclisi
Tüm dünyada duıyuldu
Türk'ün yükselen

Halkçıydı halktan aldı
Gücünü kuvvetini
..

Devamını Oku
Eren Şahin

Bu sabah sokakta 'Bugün 23 Nisan' şarkısını söyledim,
Aval aval yüzüme baktılar;
Evlerine, işyerlerine bayrak asmasını biliyorlar
Biliyorlar bilmesine de
Ben şarkısını söylerken
Neden tuhaf tuhaf yüzüme bakıyorlar! ...

..

Devamını Oku
Muhammed Aheng

Engelli; bedensel, zihinsel veya duyuşsal aktivitelerinden herhangi birini veya birden fazlasını günlük hayatta normal olarak kullanamayan bireydir. Türkiye’de bu oran yaklaşık 8.5 milyon civarındadır.Toplumumuzun en çok kanayan ve bir türlü kabuk tutmayan aksak yanlarından bir tanesidir. Hakkını vermek gerekirse son zamanlarda devletin engelliler konusundaki mantalitesi çok değişti. Önemli derecede adımlar atıldı. Bu insanların hayatlarını kolaylaştırmak için maddi- manevi bir dizi değişiklikler yapıldı. Bu bireylerin toplumun doğal bir parçası olduğu anlayışı kabul görmeye başlandı. Bakıma muhtaç engelli bireylere ve bu bireylere bakan kişiye aylık bağlandı.Özellikle büyük şehirlerde bu bireylere yönelik eğitim kurumları ve sosyal alanlar inşa edildi.Sanki topluma karşı bir kusur işlemiş edasıyla kendilerine reva görülen “Özürlü” kavramı yapılan kanuni değişiklikle “Engelli" olarak düzeltildi. Atılan tüm adımlara rağmen toplumun engelli algısında çok ciddi değişimler olmadı. Toplum, bu bireylerin var olduklarını,toplumun doğal bir parçası olduğunu kabullenemedi. Bağrımıza basmamız gereken bu insanları hep görmemezlikten geldik.Ya da sadece “ah”, “of” sözcükleri kullanarak onlara acıdığımızı dile getirdik.
Yıl 2006, aylardan nisan. Mersin Hizmet İçi Eğitim Enstitüsü'nde seminerdeyim. Konu özel eğitim. Püfür püfür esen rüzgar ve sallanan palmiyeler gönülleri mest ediyor. Karla kaplı haşin bir bölgeden, sıcak ve nazenin bir ile gelmenin keyfiyle içimiz kıpır kıpır. Hemen yanı başımızda bulunan sahilin güzelliğine, temizliğine hayran kalmamak elde değil. Sahil boyunca yerde çöp bulmak neredeyse imkansız. Seminer binası ile Akdeniz’in gizemli maviliği el ele, kol kola…Bir haftalık seminer konusu “Engelli Birey.Çok fazla aşina olmadığım bir kavram.Engelli bireylerin nasıl eğitildiğini yakinen görmek, onların dünyasına girip yaşadıklarını bir nebze de olsa hissetmek…Kurs hocalarımız engelli bireylerin eğitimi ile ilgili takip edilen aşamaları teorik olarak anlattılar. Kürsüye çıkan her bir hocanın anlattığı şeyler yüzümüze bir tokat gibi iniyor. Bir eğitimci olarak yanlış tutumlarımızın farkına yeni varmanın utancını yaşıyoruz. Yıllarca sıradan bir insanın algısıyla hareket etmenin verdiği mahcubiyeti kızarmış yüzümüzden okunuyor.Birkaç gün sonra engelli bireylerin eğitim gördükleri okulu ziyaret ettik. Farklı engel gruplarına eğitim veren bu okulda gördüklerim bu konudaki bilgilerimi,anlayışımı değiştirdi. Bu bireylerle ilk defa aynı ortamı soluyorum. Kimi otistik, kimileri de zihinsel engelli. Onları yakında görmek, Yaşadıkları zorlukları tahayyül etmek… İçimde biriken kesif duyguları dışa vurmamak için kendimi alabildiğince zorluyorum. Çünkü onlara karşı sergilenecek her türlü acıma ve ağlama tezahürü onların ıstırabını daha da derinleştirecektir. Engelli bir çocuğu olan öğretmen bir babanın seminer salonundaki sunumu yürekleri dağladı. Zihinsel engelli çocuğunun yaşadığı, yaşattığı zorlukları anlatırken çoğumuz göz yaşlarımıza hakim olamadık. Zihinsel engelli çocuğu kimi zaman gecenin zifiri karanlığını aniden feryadı basarak; kimi zaman da gecenin sessizliğini kırdığı bardak ve tabaklarla bozuyormuş. Gece uyku tutmayan bu çilekeş çocuğun canı iyece sıkıldığında evdeki tüm muslukları açık bırakıp evi göle çeviriyormuş. Etrafta hangi mahalle sakininin bir camı kırılırsa, hatta ayağına diken batsa adres belli…Gizliden evden kaçıp ıssız sokaklara karışan çocuk günlerce tüm aileyi perişan ediyormuş. Çocuğundan olayı dışarı çıkamayan, misafirliğe gidemeyen ve misafir kabul edemeyen bu aile hayatın ağır imtihanına nasıl göğüs gerdiğini hayal bile edemiyorum. Kendilerini Sosyal hayattan tamamen soyutlayan bu ailenin yaşadığı dramı empati kurarak hayal ettiğimde titrediğimi hissediyorum.Engelli bireyin aileye yaşattığı tüm zorluklara toplumun engeli de eklenince tam bir cehennem hayatı ortaya çıkıyor.
Yıl 2013, aylardan ekim. Sararan ve can çekişen sonbahar yapraklarının hüznüyle adımlıyorum sokakları. Sokaklarda ağaçların kederinden damlayan kekremsi bir hava hakim. Yaşlılığı, biraz da ölümü anımsatan ölgün havayı içime çekiyorum zoraki. Yanan genzime rağmen nefti bulutlara takılıyor gözlerim. Dersime yetişmenin telaşı günün yorgunluğunu unutturur derecede.Halk Eğitim Müdürlüğü bünyesinde engelli bireylere yönelik hazırlanan memurluk sınavı kursunda Türkçe öğretmeni olarak görevliyim. Kursa gelen arkadaşlarla tanışırken acılara gark oluyorum. Depreşen tüm kederlerimi zoraki tebessüm ederek gizliyorum. Ne yapmam gerektiğini bildiğim halde duygusal kişiliğime yenilmemek için debeleniyorum.Sergilenecek En ufak acıma hissi her şeyi berbat edebilir. Çünkü bu arkadaşların acınmaya değil; kabullenmeye, desteklenmeye ve candan sevilmeye ihtiyaçları vardır. Engelin kendilerinde değil; engelin bilinçsiz toplumun ta kendisi olduğunu çoktandır idrak etmişlerdir.Her birinin engeli farklı farklı.İkinci hafta arkadaşları iyice tanıdıktan sonra fark ettim ki arkadaşlarımız hayatlarından şikayet etmiyorlar. Bilakis kendilerine herhangi bir görev verildiği taktirde en iyi şekilde icra edeceklerine dair kendilerinden son derece eminler. Yeter ki insanlar kendilerine yetersiz ve işe yaramaz bir fert gözüyle bakmasınlar. Görme engelli bir arkadaşımızın hayat hikayesini anlatırken sergilediği metanete, sahip olduğu sabra ve tevekküle hayran kaldım. Yaşadığı tüm zorluklara rağmen yaşamı ve insanları sevdiğini, acınacak bir durumlarının olmadığını tatlı tatlı izah etti. Yaşadığı zorlukları bir nebze de olsa anlatmasını rica ettim. Toplumun kendilerine acıyarak yaklaşması mevcut engellerinden daha çok üzüyormuş kendilerini. Yolların ve kaldırımların engellilere engel teşkil ettiğini gülerek ifade ediyor. Eğer insanlar bize engel olmazsa biz engelimize razıyız şeklindeki ironik yaklaşımı her şeyi özetler nitelikteydi. Bir keresinde yolda yürürken üstü açık bırakılmış foseptik çukuruna düştüğünü ve canının çok yandığını, canımızı yakacak sitemkâr bir edayla anlattı. Asıl düşündürücü olan kısım bu foseptik çukurunun kapatılması konusunda belediye ve ilgili yerlere baş vurduğunda kendisine gösterilen ilgisizlik olmuş. Aradan bir kaç ay geçtikten sonra bahsettiği yerden geçtiğimde çukur hala açıktı. Bu durum bu konudaki toplumsal bilincimizin aynası değil midir? Çukurda uzun bir süre kalan ve canı çok yanan bu bireyin yerinde biz olsaydık acaba ne hissederdik? Kaldırımda uygunsuz park yapan araçlar; kaldırımda, yolda çarşı esnafının bıraktığı malzemeler ve belediyenin engelli bireyleri hesaba katmadan sağa -sola diktiği tabelalar bu canların canını çok yakıyormuş.Kısacası sosyal hayatı dizayn eden erkler engelli bireyleri hesaba katmadan hareket ettikleri gün gibi ortada.
2006'dan 2013 yılına kadar -bu konudaki gözlemlerime baktığımda- engelliler konusunda kayda değer bir yol alamadığımızı üzülerek belirtmeliyim. Engellilerle ilgili yapılan yasal düzenlemelere yeterince riayet edemedik. Yapılan yasal çalışmalar icra konumunda olan insanların keyfi uygulamalarına takıldı çoğu zaman. Hayati derecede önem arz eden bu yaraya gerek toplumsal bazda, gerekse resmi kurumlar nezdinde yeterince merhem olamadık. Evde, okulda, kışlada, sokakta bu konunun ehemmiyetini sürekli anlatıp toplumu topyekûn bilinçlendirmeliyiz.Kendini eve hapseden, kendini dışlanmış hisseden bu insanlara alternatif mekanlar inşa etmeliyiz. Toplumsal tutumlarımız olan acımak veya dışlamak reflekslerimizi terk etmeliyiz. Normal bir insana davrandığımız gibi davranmalıyız. Hepimiz birer engelli adayıyız.Her an başımıza gelecek bir kaza sonucu felç olup yatağa mahkum olabiliriz. Bu yılki 23 Nisan kutlamalarında İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı koltuğuna geçen çocuğa: İlk icraatin ne olacak sorusuna verdiği cevap epey ilginçti: Engellilerle ilgili çalışmalar yapacağım demişti. Ardından hüngür hüngür ağlamıştı. Çünkü bu çocuğun halası engelliydi. Bu acıyı aile içinde bizzat yaşayan bu çocuğun hislerine ortak olmak için ailemizden bir ferdin engelli olmasını beklememeliyiz. Bilindiği gibi 10-16 Mayıs engelliler haftasıdır. Engelini fark eden engelsiz bir toplum hepimizin ortak arzusudur. Engelliler haftası, tüm engellerin kaldırıldığı umut dolu günlere meşale olsun.
..

Devamını Oku
Abdurrahman Alma

Güne iyi başlamak istersem eğer
alırım yanıma dostumu
saatlerce konuşuruz
dinleriz birbirimizi
bıkıp usanmadan
bazen kırıp geçiririz ortalığı
gülmekten
..

Devamını Oku
Masal Mavi

Bugün kocaman yürekli
Küçücük bir çocuğum ben
Dokunmayın gülüşlerime
Geleceğin umut ışığıyım
Ay yıldızlı Bayrağımın gölgesinde
Özgürce koşmamı sağlayan
Daha ben doğmadan
..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Atatürk, yüreğimizi sevgi hediyesiyle donatan ruhumuzun mutluluğudur! Kaç mutluluk yok edecekler, ruhumuzu bedenimizden ayırarak acaba? Atatürk, içimde çocuğum olan ruhumun varlığıdır. Atatürk, sevgi kimliğini saygı büyüyecek çocuktur Türk varlığımızda yaşattığımız medeniyetimiz. Bu yüzden meclisin kuruluşu 23 Nisan çocuk Bayramı kutlanır evren aşkıyla.
Kördür aşkın gözü derler, çılgın Türkler vatan toprağı yüreğinde aşkın tebessümleridirler. Doğa aşktır, çılgın baharları yaşam toprağı yüreğinde aşkın tebessümleridir….

Doğaya Soykırım uyguluyor AB, ABD, İngiltere ticaret Yahudiliğini demokrasi çiğnetmeye ilerleyerek… İnsan doğasıdır taşıdığı can. Bu can, bedene yaşam sağlayan ruh olduğuyla, hür milli ruhumdur doğam! Burcu burcu sevgi kokan insanlıktır uygarlığı yaşamak! Sevgiyi uygarlık yaşamaya büyüyor saygı. Saygı büyüyendir çocuklarımız! Disiplinli bir terbiyedir sevgi! Saygıyı büyümek için verilecek emektir bu sevgi.

Sevgiye Soykırım uyguluyor AB, ABD, İngiltere saldırma histerisi olan Yahudiliğini… Yahudilik ırk türemektir! Vazgeçin bu vahşeti ilerlemeyi! İnsan, sosyal toplum varlığıdır, ırk değil!

..

Devamını Oku
Recep Uslu

23 NİSAN

Nisan ayı gelince
Kuşlar bir başka öter
Hangi adımını atsan
Mutlak doğruya gider.

..

Devamını Oku
Ayşenur Yazıcı

Ten tenden ayrılır, sızlar can, hayıflanırız
Kim demişse yalan demiş, yaşanabilir de aşksız
İçinden eksileni kendin ile tamamla,
Kader değil aslında, biziz gerçek insafsız

Ne dilersen o seni bulur, var olmalı katıksız
Yaşanan bir surettir, bizim yarattığımız
..

Devamını Oku
Rahim TAŞ

Şiirstanbul

Asyavruda bir kent güzel İstanbul
Üzerinde deniz mavi fistanbul
Sevdalara mesken kalpte histanbul
Yazılmıştır sana nice destanbul

..

Devamını Oku
Tevfik Tükenmez

23 NİSAN
Anadolu’yu gezip,
Kongreleri topladı.
Tehlikeleri sezip,
Tüm tedbirleri aldı.

Milleti uyandırıp,
..

Devamını Oku
Tevfik Tükenmez

23 NİSAN
İşgal etmişlerdi Yurdumu,
İngiliz,Fransız,Ermeni,Rumu.
İstiklal ateşi sardı ruhumu,
Atatürk kurtardı Anadolu’mu.


..

Devamını Oku
Mehmet Alperdem

23 NİSAN,BAHAR VE ÇOCUKLAR

23 Nisan’da başlar benim ülkemde bahar.
Kızılırmak, Dicle, Meriç daha delişmen akar.
Bülbül şarkılar söyler erguvan dallarında.
Ağrı, Erciyes,Ilgaz yıldızlarla arkadaş
Karadeniz kararmaktan bir günlüğüne vazgeçer.
..

Devamını Oku
Ali Koç Elegeçmez

Müjdeler arkadaşlar
Bugün 23 nisan!
“Ulusal Egemenlik”
Adlı, sihirli bayram!

Yarının büyükleri
Çocuklara adanan
..

Devamını Oku