“23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” nız kutlu olsu.
Değerli arkadaşlarım, bugün '23 Nisan Ulsal Egemenlik ve Çocuk Bayramı' Bu bayramı bütün dünya devletleri örnek almalı ve de çocuklarına gerekli önemi vermelidir. Büyük Önderin ön görüşlüğü, dünden daha çok bugün gerekli olduğu görülmektedir. Çocuklarımızın bayramını kutlarken, 'Şiirlerle Bayramlar' adlı kitabımın ön sözünü de sizlerle paylaşmak istedim. Bir kere daha geçmişi gözümüzün önünden geçirmenin yararı olur diye düşündüm.
Değerli okurlarım ve sevgili öğrenciler. “Şiirlerle Bayramlar” kitabımla, sizlere Ulusal Kurtuluş Savaşımızın umut dolu öyküsünü sunmaya çalıştım. Bunu yaparken de, Mustafa Kemal Atatürk’ün yalnızca ulusumuzun bağımsızlık savaşını veren değil, kurduğu cumhuriyetin bütün kurumlarıyla birlikte, çağdaş ülkeler düzeyine taşımayı başaran bir lider olduğunu da bilmeliyiz. Birinci dünya savaşından sonra, işgalci devletlerinin Anadolu’yu işgal ettiği yetmediği gibi, her yeri yakıp yıkıyorlardı.
19 Mayıs 1919 da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal, ilk kıvılcım ateşini Amasya Tamimiyle yaktı. Bu kötü gidişe dur demekten başka bir çarenin kalmadığını biliyordu. Bunun de için ilk önce Erzurum’a, sonra da Sivas’a gitti. Her iki kongrede almış olduğu kararları hayata geçirmeğe başladı. İşgal bölgelerindeki halkı silahlı direnişe geçirmek üzere örgütledi. Bu mücadelenin, Anadolu halkının desteğiyle birlik ve beraberlik içinde olacağına inanmıştı. O inançla, bütün kararlarını buna göre aldı. Daha sonra Ankara’ya gelerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açtı. Meclisin kararıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Başkanı, hem de ordularımızın Başkomutanı Unvanıyla yetkilendirildi. Mustafa Kemal Atatürk, bu yetkilerini Ulusal Kurtuluş Savaş’ını başlatarak kullanmaya başladı.
Bir yandan savaşı idare ederken, diğer yandan da, geleceğin cumhuriyetinin sağlam temeller üzerine oturtturmak gereğiyle, canla başla çalıştı. İlk işi olarak da saltanatın kaldırılmasını sağladı.
Misakı Milli hudutları içinde tek hâkim gücün, TBMM olduğunu bütün dünyaya ilan etti. Kurtuluş Savaşı sonrasında, Laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurarak, bir dizi köklü devrimler yaptı. Cumhuriyeti sağlam temellere oturtturmak maksadıyla, gece gündüz hiç durmadan çalıştı. Ne yazık ki her ölümlü gibi, O’da 10 Kasım 1938 de saat 09.05 ‘e aramızdan ayrıldı. Şimdi, Anıt Tepe’de ebedi istirahatında yatmaktadır. O’nu minnet ve şükranla anıyor ve O’ unla birlikte aziz vatanımızın kurtuluşunu sağlayan ve bu hareket içinde olan isimli ve isimsiz kahramanlara sözümüz odur ki, bu cennet vatanımızı bize sizler armağan ettiniz, bizlerde O’nu canla başla koruyup yücelteceğimize söz veriyoruz.
Türk Gençliği olarak hiçbir zaman Atamızın izinden ayrılmayacağımızı ve O’nu kurmuş olduğu Laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni canla başla koruyacağımızı dost düşman herkes bilmelidir. Buna inancım da tamdır. Bu inançla, ilelebet Şanlı Bayrağımız Göklerde dalgalanmaya devam edecektir.
Saygılarımla.
Mürsel Adıgüzel
..
23 NisanUlusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
Bakış
Mürsel Adıgüzel
23 NisanUlusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
Sevgili okurlarım, 23 Nisan günü ülkemizde kutlayacağımız Ulusal Egemenlik Bayramı hakkında sizlerle düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
Osmanlı İmparatorluğunun servi imzalama sonucunda, tarihin derinliklerine gömülmesiyle birlikte, Anadolu’nun çeşitli semtlerinde iç isyanlar başladı. İmparatorluğun acizliğinin belli oluşu, bu gibi grupları harekete geçirmiş oldu. Yeni bu oluşumların peşinde koşan ayrıcalıklı güçlerin ve de eşkıyaların ortaya çıkması, işgalcileri fazlasıyla iştahlandırmıştı. Bu isyanları bahaneyle, Padişaha, ya bu iç isyanlar durdurulur ya da biz durdurmasını biliriz tehdidini yaptılar. Asıl amaçları isyanlardan yararlanarak, Karadeniz üzerinden Anadolu’yu kuşatmak ve Türk halkını esir etmekti. Bu duruma son vermek için, isyanların bastırma görevi, Mustafa Kemal’e verildi. Verildi.
Mustafa Kemal 17 Mayıs 1919 da bandırma vapuruyla, Samsuna hareket etmiş oldu. İş kal kuvvetleri isyanları bastırmaya gidenin kim olduğunu öğrendiklerinde telaşa kapıldılar. Mustafa kemal’i kara denizde imha etmek için seferber oldular. Bütün takiplerine rağmen gidiş yolunun izine rastlayamadılar.
Mustafa Kemal her koşulda kendisini yok etmek isteyeceklerini bildiği için, zor şartlara rağmen kıyı şeridini takiben, 19 Mayıs 1919 da Samsun’a ayakbastı.
..
Çok değerli arkadaşlarım, 'Dünya Çocukları Günü' olması nedeniyle düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim.
Ülkemizde ve dünyanın birçok ülkelerinde, bu Pazar gününü “Dünya Çocuk Günü” olarak kutlandı. Bende, bu önemli günle ilgili düşüncelerimi paylaşmak maksadıyla, şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Sözlerime, saygılar sunarak başlamak istiyorum.
Çocuklarımız, “Bugünün küçükleri amma, yarının büyükleri olacaklardır”. Bu nedenle, yarıDünya Çocuk GünüSnın büyükleri durumuna geldiklerinde, kendilerini daha iyi yönetebilmeleri için, gerekli görülen bütün tedbirlerin alınmasının şart olduğu bilinmelidir. Bundan dolayıdır ki, 1923 yılında İsviçre’nin başkenti Cenevre’de bir araya gelen bazı devlet temsilcileri, çocuk sorunlarını tartışarak “Uluslar Arası Çocukları Koruma Birliği” adıyla bir birlik kurulmasına karar verdiler. Çocuk haklarını imza altına aldılar. Bu karar, “Cenevre Bildirisi” adıyla yayınlanmış oldu. Bizde, bu bildiriyi müteakip “Çocuk Esirgeme Kurumunu” kurmuş olduk.
Daha sonra,1946 yılında ikinci uluslar arası toplantı yapıldı. Bu toplantı sonucunda, çocuk hakları daha da genişletilerek, 1953 yılına kadar yürürlükte kaldı. 1953 yılında tekrar toplanan üye ülkeler, çocuk sorunlarıyla ilgili yeni bir düzenleme yaparak, ilgilenme görevini “UNICEF”’e verdiler. (UNICEF, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun kısaltılmış adıdır.)
1954 yılında yapılan UNICEF toplantısında, her yıl, Ekim ayının ilk Pazar gününü “Dünya Çocuk Günü” olarak kutlanmasını, karara bağladılar.
Alınan karar gereği, ülkemizde çocuklarımızın hakları tanınmış oldu. Böylece, üye ülkeler arasında yerimizi almış olduk. Ancak değişen şartların sonucunda, bu gün çocuklarımızın çok büyük sorunlarla karşı olduğu bilinmektedir. Karşımızda çığ gibi büyüyen kimsesiz ve bakıma muhtaç çocukların sayısı, gittikçe artmaktadır. Bunların adına sokak çocukları dediğimiz, ama neden böyle olduğunu bilmediğimiz binlerce çocuklar mevcuttur. Bu çocuklar ne yiyip ne içtiği ve nerede yatıp kalktıkları genel olarak bilinmemektedir. Bilinenlerde, yardımlarımızı beklemektedirler. En büyük sorunlarımızdan biriside, yurdumuzun çeşitli yerlerinde, hala kız çocuklarını okula göndermeyenlerin sayısı, küçümsenmeyecek boyutta olduğu bilinmektedir. İstanbul’umuzda bile, nasıl bir tablo ile karşı karşıya olduğumuz tam anlamıyla bilinmemektedir.Bu nedenle, kimsesiz ve yardıma muhtaç olan çocuklarımızın sayısal tespitlerin yapılması gerekmektedir. Dahasın da, nasıl ve ne gibi önlemlerin alınacağı ve bu önlemlerin neler olacağı saptanmalıdır. Bu durumun açığa çıkarılması için de, sosyal hizmetlerde görev yapan komisyonumuzun, geniş kapsamlı bir araştırma yapmasını ve sonuç bilgisini, yüce meclisimize sunulmalarını, talep ediyorum.Bakın dünyamızda, çok hızlı bir değişim gözlenmektedir. Bu değişime uyum sağlayacak olanlar payına düşeni alırlar. O nedenle bu değişime uyum sağlanması için, şimdiden gerekli tedbirlerinin alınması şarttır.Bundan 49 yıl önce,1959 yılında “Birleşmiş Milletlerin Genel Kurulu”, çocuklara sahip çıkarak, çocuk haklarını karar altına aldıklarını, bu önemli maddelerden anlaşılmaktadır. Bu maddelerin önemli olanlarını sizlere sunmak istiyorum.
*Hiçbir çocuk ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyası inanç nedeniyle ayrı tutulmaz.
*Her çocuk korunarak, özel bakım gerektirir.
*Her çocuk doğduğu andan başlayarak isme ve yurttaşlığa hak kazanır.
*Her çocuk sosyal güvenlikten yararlanmalıdır. Sağlıklı büyüyüp gelişmesi için gereken her caba gösterilmelidir. *Sakat çocuklar için özel bakım ve eğitim uygulanmalıdır.
..
Bakış
Mürsel Adıgüzel
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
Sevgili okurlarım, bugün ülkemizde kutlamakta olduğumuz Ulusal Egemenlik Bayramı, Atatürk’ün direktifleriyle, “Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramı” olarak, çocuklarımıza armağan edilmiştir. Şimdi ise her 23 Nisan gününde, çocuklarımız bayramlarını dünya çocuklarıyla birlikte kutlamaktadırlar. Çocuklara değer vermenin ne kadar anlamlı ve önemli olduğunu bilinmelidir.
Bu günü düşünerek, sokaklarımızda yatıp kalkan, kimsesiz ve yuvasız çocuklar sahip çıkılmasını istiyorum. Aç, çıplak ve yoksul çocuklara sahip çıkılması, bir insanlık görevidir. Devletinde her türlü önlemleri alması ve bu durumda olanları, sosyal güvenlik şemsiyesi altında toplaması gerektiğini de, söylemek istiyorum. Dünyanın neresinde olursa olsun, çocukların insanca yaşama haklarının sağlanması şarttır diyorum.
Çocuklarımız, kutlamakta oldukları bu bayramının coşkusunu yaşarken, biz büyüklerinde geçmişte yaşananları bir kez daha, gözümüzün önünden geçirmenin yararlı olacağını düşünüyorum.
Sevgili okurlarım, değerli anne-babalar, sevgili gençler ve kıymetli öğrenciler. Mustafa Kemal’in başlattığı, Ulusal Kurtuluş Savaşımızın umut dolu öyküsünden birkaç cümleyle de söz etmek istiyorum.
Mustafa Kemal Atatürk’ün, yalnızca ulusumuzun bağımsızlık savaşını vermesinin yanında, kurduğu cumhuriyetin bütün kurumlarıyla birlikte, çağdaş ülkeler düzeyine taşımayı başaran bir lider olduğunu da bilmeliyiz. Birinci dünya savaşından sonra, yakılıp yıkılan ülkemizi yeniden imar edilişini de hatırlatmak istiyorum. Bir daha bu günlerin yaşanmaması için, çocuklarımıza gereken önemi ve değerin verilmesinin şart olduğunu bilmemiz gerekir diye, düşünüyorum.
..
Sayın Başkan, Sayın İl Genel Meclisinin Değerli Üyeleri ve Saygın yöneticileri.
Bugün, “Dünya Çocuk Günü” o nedenle, düşüncelerimi sizlerle paylaşmak maksadıyla, şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlarken, hepinize saygılarımı sunarım.
Sayın Başkan, bugün bütün dünya devletleri, çocuklarının gününü kutlamaktadırlar.
Çocuklarına değer veren uluslar, hiç şüphe yoktur ki, bugünün çocukları, yarının büyükleri olarak,kendilerini yönetebilsinler. O nedenle, çocukların en faydalı bir düzeyde yetiştirilmesi için her türlü olanak sağlanmalıdır. Bu durumu göz ardı edenler, devlet yönetimindeki boşlukların sebebi olmuş olurlar. İş böyle olunca da, geri kalmışlıktan kurtulmak imkânsızlaşır. Çocuklarını düzenli bir biçimde eğitip öğretenler, çeşitli meslek dallarında hizmet almayı sağlayanlar, ulusal çıkarlarını daha iyi korurlar. O nedenle, çocuklarımıza gerekli değeri ve önemi vermek zorundayız. Çünkü onlar, yarının sorumlu insanları olacaktır.
Bu nedenle, 1923 yılında İsviçre’nin başkenti Cenevre’de bir araya gelen bazı devletler, bu toplantı da çocuk sorunlarını tartışarak “Uluslar Arası Çocukları Koruma Birliği” adıyla bir birlik kurulmasına karar verdiler. Bu toplantıda benimsenen çocuk hakları, “Cenevre Bildirisi” adıyla yayınlanmış oldu. Daha sonra, bizimle birlikte birçok ülkede “Çocuk Esirgeme Kurumunu” kurdular.
1946 yılında tekrar toplanan ve ikinci uluslar arası toplantı diye adlandırılan toplantının sonucunda da, çocukların hakları daha da genişletilmiştir.1953 yılında ise çocuk sorunlarıyla ilgilenme görevi “UNICEF” verilmiştir. (UNICEF, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun kısaltılmış adıdır.)
1954 yılında yapılan UNICEF toplantısında, Ekim ayının ilk Pazartesi gününün “Dünya Çocuk Günü” olarak kutlanması karara bağlandı.
Ülkemiz, çocuklara hak tanıyan ilk ülkeler arasında yer almıştır. Bu durum bizim açımızdan sevindirici bir durum olarak düşünülmelidir. Ancak değişen şartların sonucunda bu gün içinden çıkılamayacak boyutta, kimsesiz ve bakıma muhtaç çocukların sayısı gittikçe artmaktadır. Adına sokak çocukları dediğimiz binlerce çocuklarımız, yardımlarımızı beklemektedir. Bu nedenle, İl Genel Meclisi’ mizin bu sorunla ilgili bir araştırma yapılması kararı, alması gerektiğine inanıyorum. Bu sorunu öncelikli bir görev olarak düşünmekteyim.
Bakın 1959 yılında Birleşmiş Milletlerin Genel Kurulu, çocuk hakları bildirisi yayınlayarak, bütün dünya devletlerinin dikkatine sunmuştur. Bu bildiride yer alan, çok önemli olan bazı maddeleri sizlere sunmak istiyorum.
Sayın Başkan, Saygı Değer İl Genel Meclisi Üyeleri. Görülen o dur ki, bütün çocuklar için şu esaslar gözden ırak tutulmamalıdır.
..