Onlar yalınayakla, ne yollar eskittiler...
Ne karda üşüdüler, ne güneşte yandılar.
Bu cennet vatan için gece gündüz gittiler,
Ne zorluklara göğüs, gererek dayandılar...
Eri silâhı kapmış, peygamber ocağında.
Kendisi taze gelin, bebeği kucağında...
Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın,
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Devamını Oku
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu Vatan için şehit olan tüm şehitlerimizi Rahmetle bu vesileyle bir kez daha anıyoruz.
Onların yaptıklarının karşılığını Cenbı Alllah Cennet satın almıştır.
'Canınızı ve malınızı cennet karşılığı satın aldım' vadine dayanarak bu sözü söylüyorum.
Allah onlardan razı olsun. Bizleri de şefaatlerine nail eylesin.
Yattıkları yer NUR olsun.
Mehmet Gözükara
Öyle bir aşktı ki o, can vermek sanki ödül.
Şimdi hepsinin göğsü, rengârenk dopdolu gül.
Goncalarda meneviş, dalında şeydâ bülbül,
Onlar zaferden sonra, cennette uyandılar...
1877-1878 miladi, 1293 hicri yılında panslavizmi kuran Ruslarla Osmanlı
arasında olan bu kanlı savaş,Ayastefanos (Yeşilköy) antlaşmasıyla son
bulmuştur..Ecdadımızın 93 harbi diye bildikleri bu savaşın kahramanların-
dan; Gazi Ahmet Muhtar Paşa ve taze bir gelin olan Nene Hatun anısına
yazdığım bir şiir di.Ruhları şadolsun.
Amin... Yazan eller sağ olsun; sevgili kardeşim... Bu günlerimizi aramamak ümidiyle uyanık olmamız gerekiyor; düşman aynı düşman, fırsat bekliyor... 10puan +ant. Sevgiyle.
tarihi ve içindeki acıları anlamak ve onu coşkuyla anlatabilmek can abime yakışırdı ne denir usta kaleme alkış
Değerli büyüğüm duyarlı kaleminiz gençlerimize ne güzel bir armağan umarım geniş bir kitleye ulaşır.Tebriklerim ve saygılarımla
Osmanlı'nın son dönemindeki en büyük yenilgilerden biri 1877-78 Osmanlı-Rus savaşı.
Sonuç Rus'ları İstanbul/Yeşilköy kapılarında karşımızda görmekle sonuçlanmıştır. Ama şiir de anlatıldığı gibi kimi unutulmaz kahraman ve kahramanlıkları da tarihimize armağan etmiştir.
Kutluyorum sayın Halil Şakir..., güzel ve anlamlı bir çalışma...
Sızdı hâin Ermeni, dost görünüp doğradı!
Arkadan Rus ordusu bu tabyaya uğradı,
Durur mu hiç Dadaşım, tırpan elde seğridi,
Yoktu elde avuçta, anadan üryandılar...
Doksanüç harbi dendi, girilen bu savaşa!
Çok çetin mücâdele, kan damlıyordu aşa...
Arkada Nene Hatun, en önde Muhtar Paşa,
Kahramanlıkta hepsi, takdîre şâyandılar...
Ne kutsal bir vatan bu, her karışı ter ve kan! ..
Ne güzel insan bunlar, vatan için sebil can.
Ne imanlı kul bunlar, din için ölüm cânân
Rızaen Lillâh için, gözleri giryândılar...
Öyle bir aşktı ki o, can vermek sanki ödül.
Şimdi hepsinin göğsü, rengârenk dopdolu gül.
Goncalarda meneviş, dalında şeydâ bülbül,
Onlar zaferden sonra, cennette uyandılar...
Antalya-2010/1
üstadım halil bey ;
2.Viyana bozgunundan sonra en çok darbe yediğimiz savaş 1877-78 osmanlı rus sanaşıdır.halk dilindeki adıyla 93 harbi..benim de dedemler bu savaşın madurları olarak bulgaristanın şumlu vilayetinden o yıllarda anadoluya tekrar geri gelen türklerdendir..çok ama çok acılar çekerek bulgaristandan kaçaran anadolumuza sığınmışlardır.
rahmetli dedemden çok dinledim o yılların acı hikayelerini.
fakat bulgaristanda ve yunanistanda kalan soydaşlarımız çok acılar çekmiştir ve hala da çekmektedirler.
o yıllara ait gerçekleri dile getiren güzel çalışmanızı beğenerek okudum.. çok çok güzeldi..
kutlarım saygın kaleminizi ve sevgi dolu yüreğinizi..tam puan 10.
akçaydan selam ve saygılarımla..
.ibrahim yılmaz
NOT: wep sitem:
www.atlassiir.com
*************************************************
BULGARİSTAN DA TÜRKÇE OLAN HER ŞEY YASAK
Bulgaristan'da komünist rejim tarafından Türk ve Müslümanlara karşı yürütülen asimilasyon kampanyasına ilişkin belgelerin yer aldığı iki ciltlik kitap yayımladı.Bulgaristan Devlet Arşivler Ajansı, ülkede 1989 yılında sona eren komünist rejim tarafından Türk ve Müslümanlara karşı yürütülen ve 'Yeniden Doğuş' olarak adlandırılan asimilasyon kampanyasına ilişkin belgelerin yer aldığı iki ciltlik kitap yayımladı. Ülkede büyük yankı uyandıran kitapla eski rejimin saklamaya çalıştığı bazı gerçekler ilk kez gün ışığına çıkarılırken, komünist diktatör Todor Jivkov'un 'asimilasyon kampanyasına dair söylediklerinin belgelenmediği' yolundaki görüş de yalanlanmış oldu. Doç. Evgeniya Kalinova ve Doç. İskra Baeva'nın araştırmaları sonucu ortaya çıkarılan toplam 900 belgeyi bir araya getiren kitapta yer alan, 1984 yılına ait bir politbüro toplantı tutanağına göre, asimilasyon kampanyasının mimarı olarak bilinen Jivkov yaptığı konuşmada, 'Ne Türkçe radyo, ne televizyon ne de folklor olsun' ifadesini kullandı.
TÜRKLER BULGARLARLA EVLENSİN
Jivkov, asimilasyon kampanyasını ilk kez resmi olarak dile getirdiği bu konuşmasında, Bulgaristan Türklerinin Bulgar toplumuna kazandırılması için 'Bulgarların Türklerle evlenmelerinin teşvik edilmesi' ve bu ailelere aylık 200 leva (o döneme göre yaklaşık 200 Dolar) para yardımı yapılmasını istedi. Toplantı tutanağına göre, dönemin Başbakanı Grişa Filipov da Jivkov'a, 'Bu çalışmaların yoğunlaştırılması gereğine katılıyorum. Bu işi ciddiye almazsak sonradan yıllarca konuşup dururuz. Karma evlilikler meselesini büyük, ulusal bir dava olarak görmemiz gerekiyor' yanıtını verdi. Kitaptaki belgelere göre, Jivkov bu toplantının ardından en yakın çalışma arkadaşlarıyla bir araya gelerek, Türklerinin isimlerinin kısa sürede değiştirilmesi için gerekli kararı aldı. Karar sonucu 800 bine yakın Türkün ismi zorla Bulgar isimleri ile değiştirildi.
BULGARİSTAN'DAKİ TÜRKLERİN GÖNDEREMEDİĞİ MEKTUPLAR
Kitapta, Bulgaristan'daki Türklerin Türkiye'deki akraba ve dostlarına göndermek istedikleri ancak dönemin İçişleri Bakanlığının takibi sonucu 'yakalanan' bazı mektuplar da yer alıyor. O dönemde yaşananları en iyi şekilde anlatan bu mektuplardan biri, Stombolovo köyünden Nadviye Hasanova'ya ait. Hasanova, Türkiye'deki bir akrabasına göndermek istediği mektubunda şunları yazıyor: 'Buradaki hayatımız son derece zor. Tüm Türkler korku içinde yaşıyor. Tehdit altındayız. Köy halkının büyük bir bölümü kışın en soğuk günlerinde ormanlarda saklanıp yaşıyor. İşte bugün, 18 Aralık 1984'te bize geliyorlar. Yarın köyü basacaklar. Yasa tanımadan 500 yıllık boyundurluklarının hesabını bize çıkartacaklar. Ben kaçmamaya karar verdim. Kahramanca evimde kalacağım. Gerekirse ölerek Türklüğümü onlara gösteririm. Sizlerden büyük bir ricam var; bu mektubumu bir an önce Kenan Evren'e götürün. Damarlarında Türk kanı akıyorsa onlar da benim dedelerimin yaptığı gibi, buradaki zulümlere ve isim değiştirilmesine son verilmesi için ne gerekiyorsa yapsınlar...' Belgelere göre, dönemin İçişleri Bakanı Dimitar Stoyanov da bakanlığa bağlı güvenlik birimlerine gönderdiği talimatta, 'Can kaybı olmamasına dikkat edin. Belene'de yeteri kadar yer var. Liderlerinin, kışkırtıcıların ve düzeni bozanların haberi olsun' ifadesini kullandı.
KAPİTALİST TÜRKİYE'NİN ETKİSİ ALTINDA KALANLAR VAR
Kitaptaki belgelere göre, bugün hala hayatta olan ve Grişa Filipov'dan sonra Başbakanlık yapan Georgi Atanasov ise Komünist Parti'nin 13-14 Şubat 1985 tarihindeki Merkez Kurul toplantısında asimilasyon kampanyasının ilk sonuçları ile igili şu değerlendirmeyi yaptı: 'Soydaşlarımızın Bulgar isimlerini iade etmemiz yargıların kırılmasında büyük değer taşıyor. Sosyalist devletimizin vatandaşı olarak bu kişiler kendi vatanında artık sosyalizmin zaferi için mücadele veriyorlar. Ancak bazı vatandaşlarımız kapitalist Türkiye'nin burjuvazi propagandasının etkisinde kaldı. Ama unutulmasın ki, Bulgaristan Halk Cumhuriyeti Balkanlarda sosyalizmin en sadık nöbetçisidir.' Bulgaristan'da komünizm döneminde Türk ve Müslümanlara karşı girişilen asimilasyon kampanyasında yüzlerce kişi hayatını kaybetmiş, cezaevlerine atılmış, 1989 yılında 350 bin kişi Türkiye'ye göçe zorlanmıştı. Ülkedeki rejim değişikliğinden sonra asimilasyon kampanyasının sorumluları hakkında dava açılmış ancak söz konusu dava dosyası 'zaman aşımı' gerekçesiyle rafa kaldırılmıştı. Davanın sanıklarından sadece Georgi Atanasov hayatta bulunuyor. Devletten emekli maaşı alan Atanasov, Sofya'da yaşıyor.
Bizzat dedeminde katıldığı bu savaşın tüm inceliklerini ve ermeni mezalimini dedemden
dinleyen birisi olarak yazmış olduğunuz bu
nadide eser bana dedemin dizinin dibindeki
halimi hatırlattı..
Her haliyle güzel vede anlamlıydı kutlarım üstadım TEBRİKLER..
Selam vede muhabbetlerimle Allaha emanet ol..
yunus karaçöp..yudumyunus
Kimden : Aşık Kevseri. (Bay, 47)
Kime : halilşakir
Tarih : 01.03.2010 23:45 (GMT +2:00)
Konu : Yn: DOKSANÜÇ HARBİ..........YENİ ŞİİR
Halil baba yüreğinize sağlık,emeğinize sağlık.
tek kelimeyle mükemmel olmuş.
Muhabbetlerimle...
Kimden : Hasan Öz 1 (Bay, 49)
Kime : halilşakir
Tarih : 01.03.2010 23:41 (GMT +2:00)
Konu : Yn: [yasamin-rengi] DOKSANÜÇ HARBİ..........YENİ ŞİİR
Sn.Halil Bey kutlarım güzeldi beğenerek okudum saygılarımla tam puan tebrikler.
tebrikler ustadım babam ikinci dünya harbi gazizi dedem doksan üçde asker olmuş 1920 kadar babama okudum ağladı 90 yaşında selamve dua ile
Bu şiir ile ilgili 64 tane yorum bulunmakta